Hukuk Genel Kurulu 2013/329 E. , 2014/147 K.
MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 31/03/2011
NUMARASI : 2010/402-2011/107
Taraflar arasındaki “karar iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 11/06/2009 gün ve 2008/593 E., 2009/224 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 27/05/2010 gün ve 2009/13531 E., 2010/6364 K. sayılı ilamı ile;
(....1-Davacılardan G.. End. İnş. San. Ve Tic. AŞ’nin temyiz itirazı yönünden; dava, OSB girişimci kurulu (müteşebbis heyet) kararının iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, dava süre yönünden reddedilmiş; karar, davacılar temyiz olunmuştur.
Kararı temyiz eden davacı G.. End. İnş. San. ve Tic. AŞ daha sonra verdiği 05.10.2009 günlü dilekçe ile davasından feragat etmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 93 ve 95/1. maddeleri gereğince feragat, davanın her aşamasında gözetileceğinden ve kesin hüküm sonuçlarını doğuracağından, feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Diğer davacıların temyiz itirazına gelince; davacılar, G.. B..'nin (GOSB'nin), özgülenecek (tahsis edilecek) parsellerinin olağan sürüm (rayiç) değerinin çok altında bir bedelle ön özgülemesine ilişkin 21.10.2008 günlü kararı ile bu karara dayanak olarak gösterilen 19.03.2007, 12.06.2008 ve 17.07.2008 günlü kararlarının ve yapılan ön özgüleme işlemlerinin iptalini istemişlerdir.
Davalılar ise, davalı olarak gösterilen organların pasif dava ehliyetinin, davacıların da aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın dayanağı olarak gösterilen nedenlerin, kararın iptalini gerektirmediğini, ortada bir zarar bulunmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, davalılardan GOSB girişimci kurulu tüzel kişiliği dışındaki davalılara yönelik davalar ile katılımcı olmayan davacı Polifen Kimya San. ve Tic. AŞ hakkındaki dava ayrılarak başka esasa kaydetmiş, bu dava GOSB girişimci kurulu tüzel kişiliği’ne yönelik olarak görülmüş; 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Yasası'nın 25. maddesinin yollama (atıf) yaptığı Türk Ticaret 38. maddesi ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin 151. maddesindeki dava açma süresi yönünden değerlendirme yapılmış ve özel düzenleme niteliğindeki Yönetmelik'te yer alan girişimci kurulu kararının iptali için aranan bir aylık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle dava, süreden reddedilmiştir.
Dava, OSB girişimci kurulu kararının iptali istemine ilişkin olup Yasa ve Yönetmelik'te bu kararlar aleyhine başvuru süresi açıkça düzenlenmemiştir. Yerel mahkemece benimsenen bir aylık sürenin yer aldığı Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin 151. maddesinde; “Aşağıda yazılı kişiler, kanun yönetmelik ve kuruluş protokolünde belirlenen hususlar ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiasıyla genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı izleyen günden başlamak üzere bir ay içinde, OSB’nin bulunduğu yerdeki ilgili mahkemeye başvurabilir.” biçimindeki düzenlemeye yer verilmiştir. Ayrıca 4562 sayılı Yasa'nın 25/5. maddesinde de “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, OSB’lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri”nin kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir.
Yasa ve Yönetmelik metninden de anlaşılacağı üzere, anılan hükümler “genel kurul”un oluşturulmasından sonraki aşamaya ilişkin düzenlemeleri içermektedir. 4562 sayılı yasanın yine 25/2. maddesinde “Bölgede kurulacak tüm işletmelerin 2/3’ü üretime geçtiklerini belgeledikleri takdirde veya bölgenin kredi borcunun tamamen ödenmesi durumunda, katılımcılar veya temsilcilerin müteşebbis heyet üyeleri ile birlikte en geç altı ay içinde alacakları il genel kurul toplantısında müteşebbis heyet, yönetim kurulu ve denetim kurulunun görevi sona” ereceği belirtilmiştir. Dosyadaki belgelerden davalılardan OSB’de henüz genel kurulun teşkil etmediği anlaşılmaktadır. Yönetmeliğin 151. maddesinde yer alan özel düzenleme, genel kurulun oluşumundan sonra uygulanabilir bir düzenlemedir. Yasa'da, özel durum olmayan haller bakımından Türk Ticaret Yasası'na yapılan yollama nedeniyle somut olayın çözümünde anonim şirketleri ilişkin düzenlemelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Türk Ticaret Yasası'nın 38. maddesi gereğince; iptal davası açılması için, karar gününden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurulabilir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler ve genel kurulun oluşmadığı gözetilerek, davanın yeniden değerlendirilip işin esasının incelenmesi gerekirken, bir aylık sürenin geçtiği gerekçesiyle istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyet kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı G.. B.. (GOSB)’nin Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 4562 Sayılı Kanunun 4,5 ve geçici 1. madde hükmü uyarınca 21.05.2001 tarihinde onaylanarak tüzel kişilik kazandığını, müvekkillerinin bir kısmının GOSB’nin katılımcısı ve birisinin de müteşebbis heyet üyesi olduğunu, GOSB Müteşebbis Heyeti’nin 21.10.2008 tarih ve 547 sayılı toplantısında GOSB içindeki rezerv parsellerin GOSB katılımcılarına ön tahsis ve kriterlerinin karara bağlandığını, bedelin peşin ödemede 106 USD/m2, 10 taksitte 109 USD/m2, 20 taksitte 112 USD/m2 olarak tespit edildiğini, rezerv parsellerinin tahsisi ile diğer kararların usul ve kanuna aykırı olduğunu, piyasa değerinin çok altında tahsis işlemi yapıldığını ileri sürerek, arsa tahsis m2 bedelinin tespitine, Gebze OSB Müteşebbis Heyeti’nin, 21.10.2008 tarih ve 547 sayılı kararının ve bu kararda atıf yapılan 530/4, 545 ve 546 sayılı kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın esas ve hük düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin özel düzenleme olduğu, iptal davası için yönetmelikte 1 aylık hak düşürücü dava açma süresinin bulunduğu, bu sürenin toplantı tarihinden itibaren işlemeye başladığı, öğrenme tarihinin sonuca etkili olmadığı ve davaya konu bütün kararlar yönünden davanın bu süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacılar vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iptal davasının açılması için öngörülen hak düşürücü sürenin belirlenmesine ilişkin olup, iptal davasının karar tarihinden itibaren Türk Ticaret Kanunu’nun 381. maddesi uyarınca üç (3) ay içinde mi yoksa Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama
Yönetmeliği gereğince bir (1) ay içinde mi açılmasının gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin mevzuatın incelenmesi gereklidir.
Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB) organları, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun (OSBK) 6. maddesinde belirtilmiş olup, bunlar; müteşebbis heyet (işletme aşamasında genel kurul), yönetim kurulu, denetim kurulu ve bölge müdürlüğü’dür.
Müteşebbis heyetin niteliği ise, aynı kanununun 7. maddesinde açıklanmıştır. Bu yasa hükmüne göre müteşebbis heyet; OSB'nin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşların yetkili organlarınca, mensupları arasından tespit edilecek üyelerden oluşur. Müteşebbis heyet, OSB'nin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, OSB'ye ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmakla yükümlü ve görevlidir.
Müteşebbis heyetin 4562 Sayılı Kanunda bir organ olarak yer alması ile yukarıda açıklanan ve ancak bir genel kurulun tasarrufta bulunabileceği görevleri yapmaya yetkili olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, müteşebbüs heyetin aldığı kararların genel kurul kararı niteliğinde olduğu ve bu kararlar aleyhine genel kurul kararlarında olduğu gibi iptal davası açılabileceği kabul edilmiştir.
Bu aşamada, iptal davasının tabi olduğu sürenin belirlenmesi gereklidir.
4562 Sayılı OSBK’nun 25. maddesini 5. fıkrası aynen; “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, OSB'lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır” hükmünü içermektedir.
Anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptaline ilişkin 6762 Sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 381. maddesini 1. fıkrası aynen; “Aşağıda yazılı kimseler, kanun veya esas mukavele hükümlerine ve bilhassa afaki iyi niyet esaslarına aykırı olan umumi heyet kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabilirler” düzenlemesini içermektedir. Yasa metninden açıkça anlaşılacağı üzere 6762 Sayılı TTK’nun genel kurul kararlarının iptali için öngördüğü süre üç aydır. 6102 Sayılı TTK’nun 445. maddesinde de aynı süre korunmuştur.
Yerel mahkeme kararında hükme esas alınan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği 22.08.2009 tarih ve 27327 Sayılı R.G. de yayımlanan 'Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'in 182. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, Organize Sanayi Bölgeleri Genel Kurul kararlarının iptali için hem yeni yönetmelikte hem de mülga olan yönetmelikte 30 günlük hak düşürücü süre öngörülmüştür.
Yürürlükteki Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin 34. maddesinin 1. fıkrası aynen; “Aşağıda yazılı kişiler, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve ana sözleşmede belirtilen hususlar ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiasıyla genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı izleyen günden başlamak üzere 30 gün içinde, OSB'nin bulunduğu yerdeki ilgili mahkemeye başvurabilir” şeklindedir.
Bilindiği üzere Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri yönetmelik çıkartma yetkisini 1982 Anayasa’sının 124. maddesinin tanıdığı yetkiye dayalı olarak kullanmaktadırlar. Anılan Anayasa hükmü aynen; “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler. Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir” şeklindedir.
Normlar hiyerarşisine göre en üstte Anayasa bulunmakta olup, ondan sonra sırasıyla kanun, tüzük ve yönetmelikler gelmektedir. Yönetmelikler, bir yasa hükmüne dayalı olarak hazırlanır ve yasa hükümlerine açıklık getirilmesi suretiyle bu yasa hükümlerinin uygulamaya geçirilmesi amaçlanır.
Kanun ve tüzükte öngörülen hak sağlayıcı düzenlemeler yönetmelikle kaldırılamaz veya daraltılamaz ve bu tür düzenlemelerde öngörülmeyen yasaklayıcı veya sınırlayıcı hükümler yönetmelikte getirilemez (Atay, E.Ethem; İdare Hukuku, Ankara,2006, S.64).
Altta bulunan normun üstte bulunan norma aykırı olamayacağı temel bir hukuk kaidesi olduğundan yasanın tanıdığı bir hak yönetmelikle kısıtlanmaz. 4562 Sayılı OSBK’nunda iptal davasının açılabilmesi için bir süre düzenlenmemesi ve aynı kanunun 25. maddesinin gönderme yaptığı 6762 Sayılı TTK’nın 381. maddesinde iptal davası açmak için üç aylık bir hak düşürücü süre öngörülmüş olması nedeniyle, artık bu kanuni sürenin yetkili organ tarafından çıkartılacak bir yönetmelikle kısıtlanarak bir aya düşürülmesi mümkün değildir.
O halde, müteşebbis heyet tarafından alınan kararların iptali için hakdüşürücü nitelikteki dava açma süresi yönetmelikte düzenlenen bir ay değil, mülga 6762 Sayılı TTK’nın 381. maddesi (6102 Sayılı TTK m.445) uyarınca üç aydır.
Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.