4. Ceza Dairesi 2018/3229 E. , 2018/12647 K.
Tehdit suçundan sanık ...'ın yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında kamu davasının uzlaşma nedeniyle düşürülmesine ilişkin Osmaniye 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/05/2017 tarihli ve 2017/22 esas, 2017/257 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08/05/2018 gün ve 94660652-105-80-6198-2018-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/05/2018 gün ve 2018/40493 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'Mahkeme tarafından uzlaştırma' başlıklı 254. maddesinde yer alan; '(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.' şeklindeki düzenlemeler gözetildiğinde, mağdurun 15/01/2018 tarihinde olmak üzere 1.200,00 Türk lirasının sanık tarafından tek seferde nakit olarak verilmesi suretiyle şartlı olarak uzlaşmayı kabul etmesi ve bu durumun da 02/03/2017 tarihli uzlaştırma raporuna konu olması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ...'ın yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında kamu davasının uzlaşma nedeniyle düşürülmesine ilişkin Osmaniye 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/05/2017 tarihli ve 2017/22 esas, 2017/257 sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'Mahkeme tarafından uzlaştırma' başlıklı 254. maddesinde yer alan; '(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri
tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.' şeklindeki düzenlemeler gözetildiğinde, mağdurun 15/01/2018 tarihinde olmak üzere 1.200,00 Türk lirasının sanık tarafından tek seferde nakit olarak verilmesi suretiyle şartlı olarak uzlaşmayı kabul etmesi ve bu durumun da 02/03/2017 tarihli uzlaştırma raporuna konu olması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Yargılama sırasında tarafların, 1.200,00 Türk lirasının 15/01/2018 tarihinde sanık tarafından tek seferde nakit olarak katılana verilmesi koşuluyla uzlaşmaları karşısında, uzlaştırmanın gerçekleştiğinden bahisle kamu davasının düşmesine karar verilmesinde isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik neticesinde aşağıdaki şeklini almıştır.
'Madde 21 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3220/7 md.)
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
(Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./5.mad.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
(Ek fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./5. md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki (Değişik ibare: 11/01/2011-6099 S.K./5.mad.) fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.' biçiminde düzenlenmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında katılan ...'e yönelik 23/04/2008 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan tehdit eylemi nedeniyle kamu davasının açıldığı, sanık hakkında son olarak 24/11/2015 tarihinde kurulan mahkumiyet hükmünün sanık tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 08/12/2016 tarihli ve 2016/9108 esas, 2016/15131 sayılı kararıyla 6763 sayılı Yasa uyarınca uzlaştırma işlemlerinin yapılması zorunluluğundan bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiği, uzlaştırmacının görevlendirildiği, uzlaştırmacı tarafından düzenlenen 02/03/2017 tarihli raporda; 15/01/2018 tarihinde 1.200,00 Türk lirasının tek seferde nakit olarak sanık tarafından katılana ödenmesi koşuluyla tarafların uzlaştıklarının belirtildiği, Osmaniye 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/05/2017 tarihli ve 2017/22 esas, 2017/257 sayılı kararıyla kamu davasının uzlaşma nedeniyle düşmesine karar verildiği, gerekçeli kararın sanığa 24/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, katılan yönünden ise; gerekçeli kararın doğrudan katılanın mernis adresine, mernis adresi olduğu belirtilerek tebliğe çıkarıldığı ve bu adreste Tebligat Kanunun 21/2. maddesine göre 24/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. Somut olayda, gerekçeli karar doğrudan katılanın mernis adresine, mernis adresi olduğu belirtilerek tebliğe çıkarılmış ve bu adreste Tebligat Kanunun 21/2. maddesine göre 24/05/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, Osmaniye 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/05/2017 tarihli ve 2017/22 esas, 2017/257 sayılı kararının katılan ...'e tebliği yasaya aykırıdır.
Gerekçeli kararın katılan ...'e yöntemine uygun tebliğ edilmemesi, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında; anılan kararın katılan ...'e yöntemince tebliği, temyiz kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, temyiz kanun yoluna başvurulmaması halinde ise, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08/05/2018 gün ve 94660652-105-80-6198-2018-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/05/2018 gün ve 2018/40493 sayılı ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması gerekmektedir.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Osmaniye 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/05/2017 tarihli ve 2017/22 esas, 2017/257 sayılı kararına yönelik, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN BU AŞAMADA REDDİNE,
2-Dosyanın, gerekçeli kararın katılan ...'e yöntemince tebliği, temyiz kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, temyiz kanun yoluna başvurulmaması halinde ise, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08/05/2018 gün ve 94660652-105-80-6198-2018-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/05/2018 gün ve 2018/40493 sayılı ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması için, mahalline gönderilmesine, sonraki işlemlerin, mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 26/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.