Ceza Genel Kurulu 2017/345 E. , 2018/304 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 24.06.2016
Sayısı : 342-318
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ...'ın TCK'nun 188/3, 62, 52/2-4, 53 ve 54. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis ve 2.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin Siirt Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.05.2013 gün ve 62-168 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 13.05.2016 gün ve 5678-1550 sayı ile;
'Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde elde edilmeyen sanığın savunmasının aksine, hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan ....'de ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisi olduğuna ilişkin, adı geçenin sonradan döndüğü soruşturma aşamasındaki soyut beyanı dışında, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması...' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Siirt Ağır Ceza Mahkemesi ise 24.06.2016 gün ve 342-318 sayı ile;
'...Mahkememizce, olayın gelişimi, tanığın soruşturma aşamasındaki pişmanlık içeren ruh hâli ile birlikte sıcağı sıcağına alınan beyanlarının tutarlı olduğu, sanığa iftira atmasını gerektirir bir durumunun olmadığı, diğer tanıkların anlatımları doğrultusunda tanık ....'in beyanlarının itibar edilebilir olduğu kanaatine varıldığından, bozma ilamına konu kararımıza ait gerekçe doğrultusunda, bozma ilamına direnilmesine karar verilerek, önceki şekilde hüküm kurulmuştur' gerekçesiyle, sanığın önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.01.2017 gün ve 376835 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanunun 36. maddesiyle değişik CMK'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 14.03.2017 gün ve 82-1008 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
10.12.2012 tarihinde kaldığı yetiştirme yurduna gelmeyen ve bu nedenle hakkında kayıp başvurusu yapılan tanık ...'nin, aynı gün saat 18.35 sıralarında yurda dönmesi ve yurt yöneticilerinin kolluk görevlileri ile görüşmek istemeleri üzerine görevlilerce söz konusu yurda gidildiği, burada yapılan şifai görüşmede tanık ...'in, saat 18.35 sıralarında kendisini telefon ile arayan tanık ....'in, Kızlar Tepesinde olduğunu ve buluşmak istediğini söylemesi üzerine, eşi olan tanık ... ile birlikte söz konusu yere gittiklerini, burada elinde bir poşet ile beklemekte olan tanık ....'in kendilerine poşetteki iki paket esrar ile dört adet el sarımı sigarayı gösterdiğini, tanık ....'i de yanlarına alıp araçla yurda geri döndükleri sırada .... Caddesinde bulunan bir çöp konteynerine poşeti attıklarını beyan etmesi, tanık ....'in de; uyuşturucu maddeyi 10.12.2012 tarihinde saat 17.00 sıralarında, kepçe operatörü olduğunu bildiği, 27-30 yaşlarında, 1.60-1.70 metre boylarında, esmer tenli, açık kimlik bilgilerini bilmediği Yusuf adlı kişiden aldığını, 0542 ..... numaralı GSM hattını arayarak adı geçen şahıs ile irtibat kurduğunu söylemesi üzerine, tanıklar ...., .... ve .... ile birlikte .... Caddesine gidildiği, tanık ....'in cadde üzerindeki çöp konteynerinin içinden almış olduğu poşeti görevlilere verdiği, görevlilerce poşet kontrol edildiğinde içinde iki paket esrar ile dört adet el sarımı sigara bulunduğunun görüldüğü, suç konusu esrar ile sarma sigaralar muhafaza altına alındıktan sonra konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği,
Sanık ...'un ikâmetinde adli arama kararına istinaden 23.01.2013 tarihinde yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen rapora göre; ele geçirilen dört adet el sarımı sigarada ve iki pakette bulunan maddenin toplam net 4,6 gram esrar olduğu,
Kolluk tarafından düzenlenen 11.12.2012 tarihli fotoğraflı teşhis tutanağında; yapılan araştırmalar neticesinde 0542 ..... numaralı GSM hattını kullanan şahsın sanık ... olduğunun, tanık ....'in, başka suçlardan haklarında işlem yapılan beş farklı şahsın fotoğrafları arasından sanık ...'un fotoğrafını gösterip “10.12.2012 günü bana esrar veren bu şahıstır. Bu şahıstan daha önce de esrar almıştım” diyerek sanığı teşhis ettiğinin belirtildiği,
Kolluk tarafından düzenlenen 26.12.2012 ve 18.01.2013 tarihli tutanaklara göre; tanık ....'in suç konusu esrarı aldığı yer olarak tarif ettiği, Siirt İl Emniyet Müdürlüğünün yakınındaki balıkçı lokantasının “Halikarnas Balıkçısı” olduğu, söz konusu lokantayı gören herhangi bir güvenlik kamerasının bulunmadığı,
Tanık ... hakkında soruşturma evresinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayırma kararı verildiği,
Anlaşılmıştır.
... suça sürüklenen çocuk sıfatıyla savcılıkta; 10.12.2012 tarihinde kaldığı yurttan izinsiz olarak ayrıldığını, aynı gün uyuşturucu madde almak için 0542 ..... numaralı GSM hattını kullanan sanığı aradığını ve adı geçenle il emniyet müdürlüğünün biraz ilerisindeki balık lokantasının önünde buluştuklarını, sanığın para talep etmeden suç konusu uyuşturucu maddeyi kendisine verdiğini, ancak aldığı esrarı kullanmadığını, yurda dönmek istediğinde tanık ....'i telefon ile arayıp Kızlar Tepesinde olduğunu ve söz konusu yere gelip kendisini almasını söylediğini, saat 18.30 sıralarında tanıklar .... ve .... ile buluştuklarını, adı geçenlere sanıktan aldığı uyuşturucu maddeyi gösterdiğini, hep birlikte yurda gittikleri sırada içinde suç konusu esrarın bulunduğu poşeti bir çöp konteynerine attıklarını, konunun polislere bildirilmesi üzerine söz konusu poşeti konteynerin içinden alıp görevlilere teslim ettiğini, yaklaşık bir ay önce de sanıktan 50 Lira karşılığında esrar satın aldığını, ancak uyuşturucu maddeyi kullanmadan attığını, sanığı fotoğrafından teşhis ettiğini,
Tanık sıfatıyla mahkemede farklı olarak; sanığı, ailesinin oturduğu mahallede çalışması nedeniyle tanıdığını, yurda yerleşmeden önce ara sıra sanıktan para ve sigara aldığını, yurtta kalmaya başladıktan sonra tekrar para istediğinde sanığın vermediğini, yine sigara almak için telefon ile sanığı aradığında, sanığın sigara vermeyeceğini ve aramamasını söylediğini, bunun üzerine sinirlendiğini, 10.12.2012 tarihinde yurt müdürünün kendisine hakaret etmesi nedeniyle yurttan kaçtığını, suç konusu esrarı ise aynı gün hayvan pazarının bulunduğu yerde tanımadığı bir şahıstan aldığını, yurda geri dönebilmek için tanık ....'i aradığını, adı geçen yanına geldiğinde poşetteki uyuşturucu maddeyi gösterip sanıktan aldığını söylediğini, kendisine para ve sigara vermeyen sanığı cezalandırmak için bu şekilde beyanda bulunduğunu, suç konusu esrarı sanıktan almadığını, savcılıkta alınan beyanını kabul etmediğini,
Tanık ...; .... Yetiştirme Yurdunda müdür yardımcısı olarak görev yaptığını, yaklaşık iki aydır yurtta kalan tanık ....'in, 10.12.2012 tarihinde gelmemesi nedeniyle kayıp müracaatında bulunduklarını, aynı gün saat 18.35 sıralarında tanığın kendisini telefon ile arayıp Kızlar Tepesinde buluşmak istediğini söylediğini, bunun üzerine eşi olan tanık .... ile birlikte söz konusu yere gittiklerini, tanık .... ile bir süre konuştuktan sonra kendilerine poşet içindeki uyuşturucu maddeyi gösterdiğini, sormalarına karşın tanık ....'in esrarı kimden aldığını söylemediğini, ardından yurda dönmek için hep birlikte tanık ....'in kullandığı araca bindiklerini, .... Caddesine geldiklerinde buradaki çöp konteynerine içinde uyuşturucu madde bulunan poşeti attıklarını, yurda geldiklerinde telefon ile emniyeti arayıp görüşme talebinde bulunduğunu, görevlilerin yurda gelmesi üzerine hep birlikte .... Caddesine gittiklerini, tanık ....'in çöp konteynerinde bulunan poşeti alıp görevlilere teslim ettiğini,
Tanık ...; tanık ....'in isteği üzerine tanık .... ile buluşmak için Kızlar Tepesine gittiklerini, bir süre sohbet ettikten sonra tanık ....'in cebinden bir poşet çıkarıp içindeki uyuşturucu maddeyi kendilerine gösterdiğini, tanık ....'e gerekli ikazları yaptıktan sonra yurda dönmek için hep birlikte araca bindiklerini, .... Caddesinden geçerken söz konusu poşeti bir çöp konteynerine attıklarını, yurda geldiklerinde konu hakkında bilgi vermek amacıyla emniyeti arayıp görüşme talebinde bulunduklarını, polislerin yurda gelmesi üzerine hep birlikte çöp konteynerinin bulunduğu caddeye gittiklerini, tanık ....'in konteynerinin içindeki poşeti alıp görevlilere teslim ettiğini, tanık ....'in kendilerine esrarı kimden aldığını söylemediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... kollukta; hafriyat işleri ile uğraştığını, yaklaşık bir yıl önce .... Mahallesinde yeraltı kazı çalışması yaptığı esnada tanık ....'in yanına geldiğini, ailesinin kendisine bakmadığını, yardıma muhtaç olduğunu söyleyip para istediğini, acıdığı için tanık ....'e para verdiğini, adına kayıtlı olan 0542 ..... numaralı GSM hattını altı yıldır kullandığını, tanık ....'e kesinlikle esrar vermediğini, 10.12.2012 tarihinde saat 17.00 sıralarında Ziyaret Beldesinde içme suyu hattında çalıştığını, buna dair belgelerinin bulunduğunu, tanık ....'in kendisini arayıp uyuşturucu madde istemediğini, tanık ....'e telefon numarasının vermediğini, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Mahkemede benzer anlatımlarına ek olarak; babasına ait kepçeyi kullandığı sırada yanına gelip para isteyen tanık ....'e 20 Lira verdiğini, tanık ....'in daha sonra yaklaşık dört beş defa kendisini telefon ile arayıp para istediğini, ancak vermediğini, GSM hattına ait numaranın kullandığı kepçenin camında yazılı olması nedeniyle tanık ....'in numarayı buradan öğrenmiş olabileceğini, tanık .... ile arasında husumet bulunmadığını,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK'nun 'Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti' başlıklı 188. maddesinin üçüncü fıkrası suç tarihi itibarıyla;
“(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevki, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' şeklinde, Latincede ise 'in dubio pro reo' olarak ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
10.12.2012 tarihinde kaldığı yetiştirme yurduna gelmeyen ve bu nedenle hakkında kayıp başvurusu yapılan tanık ....'in, aynı gün saat 18.35 sıralarında yurda dönmesi ve yurt yöneticilerinin kolluk görevlileri ile görüşmek istemeleri üzerine, görevlilerce söz konusu yurda gidildiği, burada yapılan şifai görüşmede; tanık ....'in, sanık ...'tan kullanmak için esrar aldığını ve diğer tanıklar .... ve .... ile birlikte uyuşturucu maddeyi .... Caddesinde bulunan bir çöp konteynerine attıklarını söylemesi üzerine, görevlilerce adı geçen tanıklar ile birlikte söz konusu caddeye gidildiği, burada tanık ....'in suç konusu uyuşturucu maddenin bulunduğu poşeti çöp konteynerinin içinden alıp görevlilere verdiği olayda; hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan tanık ....'in savcılıkta, suç konusu esrarı il emniyet müdürlüğünün bulunduğu caddedeki balıkçı lokantasının önünde sanıktan aldığını ifade etmesine karşın mahkemede; ele geçirilen uyuşturucu maddeyi hayvan pazarının yakınlarında tanımadığı bir kişiden aldığını söyleyip soruşturma evresindeki beyanından dönmesi, sanığın tanığa uyuşturucu madde verdiğine ilişkin herhangi bir kamera görüntüsünün ya da görgü tanığının bulunmaması, tanıklar .... ve ....'in, suç konusu esrarı kimden aldığına dair tanık ....'in kendilerine bir şey söylemediğini ifade etmeleri, sanığın üzerinde ve evinde yapılan aramada uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmemesi ve sanığın aşamalarda tanık ....'e uyuşturucu madde vermediğini söyleyerek atılı suçlamayı kabul etmemesi birlikte değerlendirildiğinde; tanık ....'in sonradan döndüğü soruşturma evresindeki soyut beyanı dışında, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin savunmasının aksine, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurul Üyesi; 'direnme kararının isabetli olduğu ve onanması gerektiği' düşüncesiyle karşıoy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2016 gün ve 342-318 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.06.2018 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.