Ceza Genel Kurulu 2017/848 E. , 2018/312 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sanık ...'in kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçlarından açılan kamu davalarında birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda TCK'nun 125/1, 125/3-a, 62 ve 52/2-4. maddeleri gereğince ikişer kez 6.080 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Bursa (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 31.10.2013 gün ve 27-932 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 18. Ceza Dairesince 07.10.2015 gün ve 8831-6836 sayı ile;
'Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda sanığın, mağdur ...'ye yönelik 'siz nasıl böyle bir karar verdiniz, sizin adaletiniz yok mu, cebinizi dolduruyorsunuz, bizim ödediğimiz vergilerle maaşınızı alıyorsunuz, taraf tutuyorsunuz' ve mağdur ...'e yönelik 'siz benim dediklerimi yazmamışsınız, hâkim ...'nin söylediklerini yazmışsınız, yazıklar olsun' şeklindeki sözlerin, ifadelerin bütünlüğü içinde, mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, uğranıldığını düşündüğü haksızlığı dile getirmeye yönelik bir yakınma ve ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 03.03.2016 gün ve 899-158 sayı ile;
'Mağdurlardan ...'nin hâkim, ...'in Cumhuriyet savcısı olması, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundan ayrık olarak yüz kızartıcı suçlar ile rüşvet suçu konusunda daha hassas düzenlemeler yapılması, sanığın kabulde ve Yargıtay kararında da belirtildiği şekliyle 'cebinizi dolduruyorsunuz' şeklindeki hâkime yönelik sözüyle mağdur hâkimi rüşvet almakla, Cumhuriyet savcısının tuttuğu ifade tutanağının sahte olduğunu iddia ederek mağdur Cumhuriyet savcısını resmi belgede sahtecilik yapmakla suçlayan sözleri dikkate alındığında Yargıtayın istikrar kazanan içtihatları ve hukukun temel ilkesi olan her suç ve eylemin kendi içerisinde özel olması, bu özelliğin suçu oluşturan davranışlar, sanık ve mağdurun kişisel özellikleri, olayın oluş şekli, olayın geçekleştiği yer ve zaman bakımından farklılık arz ettiği gerçeğine uygun olması sebebiyle dosyamız olayının özeli değerlendirildiğinde mahkememizin önceki kararındaki sübuta ve gerekçeye iştirak edildiği' şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümlerde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükümlerin de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.05.2016 gün ve 140147 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 810-1720 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince 02.05.2017 gün ve 549-4818 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; her bir mağdur yönünden sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2011/1506 esas sayılı davada; UEDAŞ görevlisi olan ...’in, elektrik sayacını okumak için Güli Altuntaş’ın iş yerinde yaptığı kontroller sırasında, ikinci bir sayacın daha bulunması gerektiğini söylemesi üzerine aralarında yaşanan tartışmada Güli’nin “Sana ne gerizekalı, sen asgari ücretle çalışan bir elemansın” diyerek Murat’a hakaret ettiği ve iş yerinden çıkan Murat’ın kısa bir süre sonra Güli ile tekrar karşılaştığında Güli’nin “Bak sen görürsün, seni linç ettiririm” dedikten sonra kahvehaneden çıkan ve kimliği belirlenemeyen birkaç kişinin Murat'a saldırarak basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek ve nazal kemikte hafif derecede (1) kemik kırığına neden olacak şekilde yaraladıkları olayda, Güli hakkında Murat'a hakaret ettiği ve kimliği belirlenemeyen kişileri, Murat'ı yaralamaları hususunda azmettirdiği iddiasıyla açılan kamu davasında mağdur Hâkim ... tarafından yapılan yargılama sonucunda Güli hakkında atılı suçları işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle CMK’nun 223/2-e maddesi uyarınca 05.10.2012 tarihinde verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Mağdur Hâkim ... tarafından tutulan 05.12.2012 tarihli tutanağa göre; Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/1506 esas sayılı davasının katılanı ...’in babası olan sanık ...’in, 05.12.2012 tarihinde odasına gelerek elindeki mahkeme kararını gösterip “Siz nasıl böyle karar verdiniz, sizin adaletiniz yok mu, cebinizi dolduruyorsunuz, bizim ödediğimiz vergiler ile maaşlarınızı alıyorsunuz, taraf tutuyorsunuz” demek suretiyle hakaret ettiği, sanığa, karara karşı temyiz hakkını kullanılabileceğini söylemesine rağmen sanığın el kol hareketleri yaparak yüksek sesle bağırmaya devam ettiği, odadan çıkması istendiğinde “Ben de seni Ankara’ya şikâyet ederim” dediği iddiasıyla aynı tarihte sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması üzerine soruşturma başlatıldığı,
Bu suç duyurusu üzerine sanık ... hakkında başlatılan soruşturmayı yürüten mağdur Cumhuriyet Savcısı ...'in, sanığın şüpheli sıfatıyla ifadesini aldığı esnada zabıt kâtibi olan tanık ... ile birlikte tuttukları 25.12.2012 tarihli tutanağa göre; şüpheli olarak ifadesi alınan ...’e, mağdur ... tarafından tutulan tutanak okunduğunda sanığın, mağdur ...’ye yönelik bir kısım sözler söylemesi üzerine uyarıldığı, ifadesi alındıktan sonra ifade tutanağını okuyup imzalaması istendiğinde sanığın “Siz hâkim ...'nin dediklerini yazmışsınız, benim dediklerimi yazmıyorsunuz size yazıklar olsun” diyerek bağırdığı ve ifade tutanağını imzalamaktan imtina ettiği iddiasıyla sanık hakkında ayrı bir soruşturmaya başlandığı,
Her iki soruşturma sonucunda sanık ... hakkında mağdurlara yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçlarından Bursa (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin ayrı esas sayılı dosyalarında görülmekte olan kamu davalarının birleştirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... kovuşturma aşamasında verdiği 21.03.2013 havale tarihli dilekçesinde; şikâyetinden vazgeçtiğini ve davaya katılmak istemediğini,
Mağdur ... kovuşturma aşamasında verdiği 30.04.2013 havale tarihli dilekçesinde; tutanak içeriğinin doğru olduğunu, ancak sanıktan şikâyetçi olmadığını,
Tanık ...; Bursa Cumhuriyet Başsavcılığında zabıt katibi olduğunu, olay günü mağdur ...’in odasında sanığın, ifadesinin alınmasından sonra ifade tutanağını okumadığını ve imzalamak istemediğini, mağdur ...'ye “Siz Hâkim ...'nin dediklerini yazmışsınız, benim dediklerimi yazmıyorsunuz, size yazıklar olsun” demesi üzerine tutanak tuttuklarını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ...; oğlu olan ...’e yönelik kasten yaralama ve hakaret suçlarından açılan davada, oğlunun yaralandığına dair doktor raporu olmasına rağmen mağdur hâkim ... tarafından davanın sanığı Güli Altuntaş hakkında atılı suçlardan beraat hükümleri kurulunca, bu hususu konuşmak için mağdur ...’nin odasına gittiğini, oğlunun burnunun kırıldığına ilişkin doktor raporu olmasına rağmen neden beraat kararı verildiğini sorduğunu, mağdur ...’nin bağırarak kendisini odadan kovduğunu, mağdura hakaret etmediğini, sadece taraf tuttuğunu söylediğini, bu olayla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığında ifadesi alınırken ifade tutanağında kendi beyanları yerine mağdur ...’nin suç duyurusunda belirttiği hususlara yer verildiğinden ifade tutanağını imzalamak istemediğini, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Hakaret” başlıklı 125. maddesi;
“(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenleme ile 765 sayılı TCK'dan farklı olarak hakaret ve sövme ayrımı kaldırılmış, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek hakaret suçunu oluşturan seçimlik hareketler olarak belirlenmiştir. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s. 430)
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir.
Eleştiri ise, herhangi bir kişiyi, eseri, olayı veya konuyu enine, boyuna, derinlemesine her yönüyle incelemek, belli kriterlere göre ölçmek, değerlendirmek, doğru ve yanlış yanlarını sergilemek amacıyla ortaya konulan görüş ve düşüncelerdir. Genelde beğenmemek, kusur bulmak olarak kabul görmekte ise de eleştirinin bir amacının da konuyu anlaşılır kılmak, sonuç çıkarmak ve toplumu yönlendirmek olduğunda kuşku yoktur.
Kamu görevlilerinin, görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmaları zorunlu olmakla birlikte, demokratik bir hukuk devletinde, kamu görevini üstlenenleri denetlemek, faaliyetlerini değerlendirmek ve eleştirmek de kaynağını Anayasadan alan düşünceyi açıklama özgürlüğünün sonucudur. Eleştirinin sert bir uslupla yapılması, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgu ise de eleştiri yapılırken görüş açıklama niteliğinde bulunmayan, küçültücü, aşağılayıcı ifadeler kullanılmamalı, düşünceyi açıklama sınırları içinde kalınmalıdır.
Her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözün hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); hâkime karşı hakaret suçunda, yapılan eleştirilerin, yargısal meseleyi tamamen medyatik zemine çekme ve görevli hâkimlerle çatışma niyet veya stratejisinden başka bir amaca hizmet etmeyen temelsiz veya içi boş saldırılardan yargı erkini korumayı amaçlayan bazı sınırları geçmemesi gerektiğini, görevli hâkimlere yönelik kabul edilebilirlik sınırının bazı durumlarda, diğer bireylere göre daha geniş olabileceğini ancak kamu görevlilerinin siyasetçilerde olduğu gibi, her iş ve hareketlerini sıkı bir şekilde denetime açık hâle getirdiklerinden bahsedilemeyeceğini ve eleştiriler konusunda siyasetçilerle aynı kategoride değerlendirilmelerinin beklenemeyeceğini, kamu görevlilerinin görevlerini layıkıyla yerine getirebilmeleri için kamu güveninden faydalanmalarının gerekli olduğu gibi, görev başındayken sözlü saldırılara karşı korunmaları gerektiğini vurgulamaktadır (Peruzzi/İtalya, B. No: 39294/09, 30.06.2015).
Öte yandan, Türk Dil Kurumu Atasözleri ve Deyimler Sözlüğünde cebini doldurmak; 'karşılaştığı elverişli durumlardan yararlanarak bol para kazanmak”, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde yazıklar olsun; “üzüntü ve kınamanın çokluğunu anlatan bir söz” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde;
1- Mağdur ...'ye yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı;
Sanığın, oğluna yönelik kasten yaralama ve hakaret suçlarından yapılan yargılamada davanın sanığı hakkında 05.10.2012 tarihli oturumda her iki suçtan da beraat kararı verilmesi ve bu kararı öğrenmesi üzerine aynı tarihte, yargılama yapan ve hükümleri kuran hâkim mağdur ...'nin odasına giderek mağdura “Siz nasıl böyle bir karar verdiniz, sizin adaletiniz yok mu, cebinizi dolduruyorsunuz, bizim ödediğimiz vergilerle maaşınızı alıyorsunuz, taraf tutuyorsunuz” dediği olayda; sanığın mağdura hitaben söylediği cebini doldurmak deyimi; 'Karşılaştığı elverişli durumlardan yararlanarak bol para kazanmak” anlamına gelmekte ise de, bu deyim sanığın ayrıca söylediği 'Taraf tutuyorsunuz” şeklindeki sözle birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden, bu sözlerin cümlenin bütünü içerisindeki anlamı, söylenme amacı, mağdurun konumu ve görevi dikkate alındığında, bu sözlerle, mağdurun mesleğinin gerektirdiği tarafsızlık ilkesine aykırı olarak elde ettiği haksız menfaat sonucunda davanın diğer tarafına iltimas sağladığının ima edilmesi karşısında; sanığın söylediği sözlerin eleştiri boyutunu aştığı ve mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil ve olgu isnadı içerdiği anlaşıldığından, hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, bu uyuşmazlık konusu bakımından yerel mahkeme direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve mağdur ...'ye yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu yönünden hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi; 'sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı' düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.
2- Mağdur ...'e yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı;
Mağdur hâkim ...'nin suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada sanığın, soruşturmayı yürüten mağdur Cumhuriyet Savcısı ... huzurunda ifadesi alındıktan sonra ifade tutanağını okuyup imzalaması istendiğinde mağdura “Siz hâkim ...'nin dediklerini yazmışsınız, benim dediklerimi yazmıyorsunuz size yazıklar olsun” dediği olayda; üzüntü ve kınamanın çokluğunu anlatan 'yazıklar olsun' şeklindeki söz, rahatsız edici ve ağır eleştiri niteliğinde ise de, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadı içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün, sanığa atılı mağdur ...'e yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bursa 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.03.2016 gün ve 899-158 sayılı direnme kararına konu hükümlerinden;
a) Sanık hakkında mağdur ...'ye yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan kurulan hükme ilişkin olarak; hakaret suçunun unsurlarının oluştuğuna ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
b) Sanığın mağdur ...'e yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan kurulan hükmün ise, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, sanığın mağdur ...'ye yönelik kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu ile ilgili hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.06.2018 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oyçokluğuyla, ikinci uyuşmazlık yönünden oybirliğiyle karar verildi.