ANAYASA MAHKEMESİ KARARI ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Resmi Gazete tarih/sayı:01.03.2003/25035 Esas Sayısı : 2001/345 Karar Sayısı : 2002/86 Karar Günü : 26.9.2002 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU : 4.1.1961 günlü, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 4369 sayılı Yasa ile değiştirilen 359. maddesinin (a) bendinin son paragrafında yer alan '...sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır...' bölümünün, Anayasa'nın 2., 7., 8. ve 38. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir. I- OLAY Yükümlü hakkında, 213 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 359. maddesinin (a) bendi uyarınca cezalandırılması için açılan davada, kuralın, Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. II- İTİRAZIN GEREKÇESİ Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir: 'Gerçek gelir vergisi sorumlusu olan sanık hakkında Ankara C. Başsavcılığınca tanzim edilen 06.10.2000 tarihli iddianame ile sanığın alt ve üst nüshaları farklı düzenlenmiş fatura tanzim edip verdiği bir kısım belgeleri defterlerine işlemeyerek beyan dışında bıraktığından bahisle 213 sayılı Yasa'nın 359/2-a maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmıştır. Yapılan yargılama sırasında 16.05.2001 tarihli oturumda sanık hakkında uygulanacak olan 213 sayılı Yasa'nın 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/2-a maddesinde bulunan 'Sanayi Sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır' cümlesinin Anayasa'nın 2., 7., 8. ve 38. maddelerine aykırı görüldüğünden Anayasa Mahkemesi'ne müracaat edilmesine karar verilmiştir. 213 sayılı Yasa'nın 3. bölümünde hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılacak suçlar ve cezalı başlığı altında ve 359. maddenin 2. fıkrasının (a) bendinde suçun sübutu halinde 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup 825 sayılı Mevkiimeriyet Kanununa göre bu davalara bakmak görevi Asliye Ceza Mahkemesi'ne aittir dolayısıyla mahkemenin uygulayacağı kuraldır. Anayasa'nın 2. maddesi 'Türkiye Cumhuriyeti sosyal ve hukuk devleti' olduğunu belirtmiştir. Anayasa'nın 7. maddesinde ise 'Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Millet Meclisinindir bu yetki devredilemez' Anayasa'nın 8. maddesi 'Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa'ya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.' Anayasa'nın 38. maddesi 'ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur' şeklindedir. Yukarıda belirtilen Anayasa hükümlerine karşı iptali istenen 213 sayılı Yasa'nın değişik 359/2-a maddesindeki hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde günlük cezanın yürürlükteki asgari ücretin bir aylık tutarının yarısının esas olacağı hükmünü taşımaktadır. Anayasamız suçta kanunilik prensibini esas almıştır. Suçlar her yönden doğrudan doğruya kanun tarafından tespit edilmesi ve yine Anayasa gereği cezalarından kanunilik esası nazara alınarak verilmesi gerekir. Yasama organı yürütme mercilerine niyavet veremez. Ancak kanunla düzenlenen hususlarda düzenleme yetkisi verebilir aksi halde yasama yetkisi devredilmiş olur. İdare yasak ve mükellefiyetler yaratabilir ancak buna dayalı olarak ceza koyamaz cezanın konulması mutlaka kanunla olmalıdır. 213 sayılı Yasa'da uygulanması ileri sürülen asgari ücret 1475 sayılı İş Kanunu'nun 33. maddesine göre düzenlenecek asgari ücrettir. Bunun asıl amacıda işçilerin ekonomik ve sosyal durumunun düzeltilmesidir. Asgari ücreti tespit için görevli bir komisyon mevcuttur bu komisyon Çalışma Bakanlığının Çalışma Genel Müdürü veya yardımcısı, İşçi Genel Müdürü veya yardımcısı, Devlet İstatistikler Enstitüsü Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkan ve yardımcısı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Konjoktör veya yayın Dairesi Müdürü ve yardımcısı, Devlet Planlama Teşkilatından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetkilisinin vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok işçi bulunduran en üst işçi teşekkülünden değişik iş konuları içerisinden seçilecek 5 kişi ile bünyesinde en çok işvereni bulunduran en üst işveren teşekkülünden değişik iş konuları ile ilgili 5 kişiden oluşacağı 1475 sayılı İş Kanunu'nun 33. maddesi ile belirtilmiş olup kurulan Asgari Ücret Tespit Komisyonu Yapısı itibari ile idari bir kuruldur ve kararı kesindir. Asgari Ücret Komisyonu genelde ücretin yükseltilmesi esasına göre çalışmalar yaptığı cihetle ileriye dönük kararlar vermek zorundadır. Ücretin tespitinde çeşitli unsurlar gözönüne alınırken bunun başka bir yasada ceza hükmü taşıyacağı gözönüne alınmamaktadır. Ayrıca verilen kararlar genel kurulun yapısı itibariyle oy çokluğuyla çıkmaktadır ayrıca temennileride ihtiva etmektedir. Bu şekilde oy çokluğuyla, karşı oyla, temenni ile tespit edilen bir ücretin ceza tayininde esas alınması Anayasa'ya aykırıdır. Yine cezanın tayininde esas olan unsur Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararı olup bir kanun değildir. Niteliği itibariyle idarî bir karardır. Diğer yandan asgari ücretin tespit ve tayini için belirli bir süre yoktur. Gerekli görülen hallerde çıkarılmakta olup değişken bir yapıya sahiptir. Bir ay önce alınan karar ile bir ay sonra alınan karar birbirinden çok büyük farklar taşıyabilir bu yönden de tespit edilen ücretin bir cezada uygulanması Anayasa'ya aykırıdır. Yasakoyucu cezaların türünü seçerken ve sınırları belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır. bu husus ceza hukukunun temel esaslarından biridir. Ceza Kanununa veya başka bir kanuna göre hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde Ceza Hukukunun Anayasa ilkelerine uymak zorunludur. 213 sayılı Yasa'nın 359. maddesinde ise belirsizlik vardır ve ölçü alınan asgari ücretin uygulanmasını gerektirir haklı ve açıklanabilir bir neden yoktur. Ceza miktarının düzenlenmesinin dolaylı yönden yürütme organınca yapılması Anayasa'nın 38. maddesine aykırıdır. Sonuç :Yukarıda açıklandığı gibi sanık hakkında uygulanacak olan 213 sayılı Yasa'nın 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/2-a maddesinde bulunan 'Sanayi Sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır' tümcesinin Anayasa'nın 2., 7., 8. ve 38. maddelerine aykırı görüldüğünden Anayasa'nın 152. maddesi gereğince itirazen iptal yönündeki talebimizin kabulü ve buna göre bir karar verilmesi saygıyla arz olunur.' III- YASA METİNLERİ A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesinin itiraz konusu kuralı da içeren (a) bendinin son paragrafı şöyledir: 'Hükmolunan hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde, hapis cezasının her bir günü için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için (iptali istenen kuralda yer alan 'hüküm tarihinde' ibaresi, Anayasa Mahkemesi'nin 7.6.1999 tarihli ve E:1999/10, K:1999/22 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.) yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır ve hükmolunan bu para cezası ertelenemez.' B- Dayanılan Anayasa Kuralları Başvuru kararında, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 7., 8. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. IV- İLK İNCELEME Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Rüştü SÖNMEZ, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU ve Ahmet AKYALÇIN'ın katılımlarıyla 19.6.2001 günü yapılan ilk inceleme toplantısında işin esasının incelenmesine karar verilmiştir. V- ESASIN İNCELENMESİ Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen Yasa kuralları ile dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Başvuru kararında, Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesinin (a) bendinin son paragrafında yer alan, '...sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır...' bölümünün, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmesinde 647 sayılı Yasa'nın 4. maddesinden farklı olarak idari bir organ tarafından belirlenen asgari ücretin esas alınmasını gerektirdiği, cezaların yasallığı ilkesine uygun olmadığı, söz konusu düzenleme ile yasama yetkisinin devredildiği, bu durumun ise, Anayasa'nın 2., 7., 8. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Başvuru kararının sonuç bölümünde, kuralda yer alan 'hüküm tarihinde' sözcüklerinin de iptali istenilmiş, ancak kararın gerekçesiyle birlikte incelenmesinden, bu sözcüklerin Anayasa Mahkemesi'nin 7.6.1999 günlü, E:1999/10, K:1999/22 sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle yalnız, 'sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır' bölümü için başvuruda bulunulduğu sonucuna varılmıştır. Türk Ceza Yasası'nın 1. maddesinde 'Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez, kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile kimse cezalandırılamaz' denilerek suç ve cezada yasallık ilkesi belirtilmiştir. Bu kural Anayasa'nın 38. maddesinde de yer almaktadır. 213 sayılı Yasa'nın 4369 sayılı Yasa ile değişik 359. maddesinin (a) bendinin (1) ve (2) nolu alt bentlerinde sayılan eylemleri gerçekleştirenlere '...altı aydan üç yıla kadar hapis cezası...' öngörülmüştür. Hapis cezasının para cezasına çevrilmesi söz konusu olduğunda da '...yürürlükte bulunan asgarî ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı...'nın esas alınacağı belirtilmiştir. Suç sayılan eylemler ve yaptırımı olan özgürlüğü bağlayıcı ceza madde hükmünde açıkça gösterilmiştir. Maddede suçun müeyyidesi özgürlüğü bağlayıcı ceza olmakla birlikte bu cezanın para cezasına çevrilebileceği de öngörülmüştür. 213 sayılı Yasa'nın 359. maddesinde hangi eylemlerin suç teşkil ettiği belirtilmiş keza özgürlüğü bağlayıcı ceza saptanmış, özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesinde esas alınacak ölçü de yasada gösterilmiştir. Suç tarihinde geçerli olan ve iki yılda bir tesbit edilen asgarî ücretin miktarını öğrenmek olanaksız ya da özel bir çaba gerektirmediği gibi belirsiz ve keyfi uygulamalara yol açacak nitelikte de değildir. Bu nedenle kural, Anayasa'da belirtilen cezaların yasallığı ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır. Yasakoyucu, söz konusu kural yerine, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun belirlediği asgari ücret miktarını her defasında esas almak suretiyle de düzenleme yapabilirdi. Böyle bir düzenlemede, idari nitelik taşıyan ve komisyonca tespit edilen ücret tutarının, hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde esas alındığı ileri sürülerek, yasakoyucunun yasama yetkisini idarî bir kurula devrettiğinden söz edilemeyeceğine göre, yasama işlemlerinin alacağı vakit, süratle değişen ekonomik değerlerin yarattığı gereksinimlerin karşılanma arzusu, cezaların önleme ve iyileştirme amaçları gözetilerek, Asgarî Ücret Tespit Komisyonu'nun 16 yaşından büyük işçiler için tespit ettiği asgarî ücretin brüt tutarının yarısının esas alınmasına ilişkin olmak üzere konulan kuralda, ceza belirlemesinin bu kurula bırakıldığı, bir başka anlatımla Anayasa'nın 7. maddesinde yer alan yasama yetkisinin devredildiği anlamı çıkmaz. Anayasa'da tanımı yapılan Hukuk Devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan, toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve Anayasa'ya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir. Cezaların, suçların ağırlık derecelerine göre önleme ve iyileştirme amaçları gözönünde tutularak adaletli bir ölçü içinde konulması, ceza hukukunun temel esaslarındandır. Ceza siyasetinin konusu, hangi eylemlerin suç olacağı ve suç olarak kabul edilen eylemlere ne tür ve miktarda ceza verileceğinin tespitidir. Dolayısıyla kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmesinde suçların cinsine göre farklı düzenlemeler yapmak yasakoyucunun takdir yetkisi içindedir. Kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmesi olanağının tanınması çağdaş ceza hukukunun benimsediği, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların sakıncalarını ortadan kaldırmaya ve cezaların bireyselleştirilmesine yönelik düzenlemelerdir. Yasakoyucu, zamanla değişen gereksinimleri karşılamak, kişi ve toplum yararının zorunlu kıldığı düzenlemeleri yapmak, toplumdaki değişikliklere koşut olarak alınan önlemleri güçlendirip geliştirmek amacıyla düzenlemelerde bulunabilir. Kamu hizmetlerinin aksatılmadan yerine getirilebilmesi için vergi borcunun zamanında ve noksansız ödenmesi gerekir. Vergi yasaları gereklerinin zamanında ve öngörülen kurallara uygun biçimde yerine getirilmesi ve böylece yasaların etkinliğinin sağlanması amacıyla, vergi kaçakçılığı suçlarına ilişkin kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmesinde, 647 sayılı Yasa hükümlerinden farklı kurallar konulmasında, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık yoktur. Kuralın, Anayasa'nın 8. maddesiyle ilgisi görülmemiştir. İptali istenilen kuralın Anayasa'nın 2., 7. ve 38. maddelerine aykırı bir yönü yoktur. İtirazın reddi gerekir. Bu görüşlere Yalçın ACARGÜN katılmamıştır. VI- SONUÇ 4.1.1961 günlü, 213 sayılı 'Vergi Usul Kanunu'nun 4369 sayılı Yasa ile değiştirilen 359. maddesinin (a) bendinin son paragrafının '... sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır ...' bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Yalçın ACARGÜN'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 26.9.2002 gününde karar verildi. Başkan Mustafa BUMİN Başkanvekili Haşim KILIÇ Üye Samia AKBULUT Üye Yalçın ACARGÜN Üye Sacit ADALI Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Ertuğrul ERSOY Üye Tülay TUĞCU Üye Ahmet AKYALÇIN Üye Enis TUNGA Üye Mehmet ERTEN KARŞIOY YAZISI Anayasa'nın 38. maddesi ile suç ve cezaların yasallığı ilkesi öngörülmüştür. Bu ilke gereği olarak yasakoyucu yasama yetkisini kullanırken Anayasa'nın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla, hangi eylemlerin suç sayılması, suç sayılan eylemlerin hangi tür durum ve davranışların ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak kabul edilmesi gerektiğini yasayla belirlemek zorundadır. İptali istenen kuralla vergi kaçakçılığı nedeniyle hükmolunan hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde, hapis cezasının her bir günü için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından küçük işçilerin, yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınacaktır. Bu şekildeki düzenleme ile yürütme tarafından belirlenen asgari ücret ceza tayininde esas alınmaktadır. Oysaki suç ve cezaların yasama organınca ve yasayla belirlenmesi Anayasa'nın 38. maddesinin buyruğu olup bu şekildeki düzenleme ile ceza miktarını belirleme dolaylı yoldan yürütme organınca yapılmaktadır. Bu nedenle iptali istenen Yasa kuralı Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olup iptali gerekir. Bu nedenle aksi yönde oluşan çoğunluk görüşüne karşıyım. Üye Yalçın ACARGÜN