4. Ceza Dairesi 2015/10372 E. , 2015/38656 K.
Tebliğname No : KD - 2013/137557
Tehdit ve yaralama suçlarından sanık T.. K.. hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Gaziantep 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2012 tarih ve 2012/47 esas ve 2012/323 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 11/03/2015 tarih ve 2014/51529 Esas ve 2015/24173 sayılı kararıyla;
'Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerinden zamanaşımı süresi içerisinde kamu davası açılabileceği belirlenerek dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
Sanıklara yükletilen tehdit ve yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Sanıkların tehdit eylemlerini birlikte gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında, TCK'nın 106/2-c maddesi gözetilerek temel cezanın alt sınırın üzerinde saptanması gerektiği düşünülmemiş ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Eleştiri dışında cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanıklar A.. B.., T.. K.. ve A.. Ö.. müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA' karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/04/2015 gün ve 2013/137557 sayılı yazısı ile;
'İtiraza konu uyuşmazlığın, sanık T.. K.. hakkında yaralama ve silahla tehdit suçlarından verilen mahkumiyet kararlarında katılan H.. K..'ın sanığa yönelik suçlamalarının TCK’nın 29. maddesi kapsamında haksız tahrik sayılıp sayılmayacağı ve ayrıca sanık hakkında silahla tehdit suçuyla ilgili olarak TCK’nın 62. maddesince kişiliği olumlu kabul edilerek takdiri indirim nedeni uygulandığı halde, CMK’nın 231/5. maddesince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesinde gösterilen gerekçenin yasal, yeterli olup olmadığına ilişkindir
Maddi olayda, Katılan H.. K..'ın '.. Piliç' adlı firmada teknik personel olarak çalıştığı sırada, tesis müdürü olan sanık T.. K..'in 08/08/2011 günü 4 yıldan bu yana çalışan katılanın işyerinden çıkışını verdiğini, ertesi gün katılan Hanifi'nin, patronun oğlu olan diğer sanık A.. B..'ü aradığı, işten çıkışına neden olabilecek olayları anlattığını, daha sonra aynı gün sanık T.. K..'in, katılanı arayarak yeniden işe başlayabileceğini söylediğini, ancak katılanın bu teklifi kabul etmediği, daha sonra A.. B..'ün katılanı arayıp görüşmek istediğini söylediğini, her ikisinin buluşarak sanık Alper'in kullandığı .. plakalı aracına bindikleri ve yol boyunca şirkette varolan haksızlık ve yolsuzluklardan sözettiği, elindeki flash diski gösterdiğini, ayrıca sanık Tevfik ile şirket çalışanı A.. S.. arasında ilişki olduğunu ileri sürdüğü ve bu durum
üzerine sanık Alper'in, katılan Hanifi'yi diğer sanık T.. K.. ile yüzleştireceğini söylediği ve katılanın bu durumu kabul ettiğini, katılan ile sanık Alper'in birlikte Geneyik köyüne doğru gittiklerini, ve diğer sanıklara haber verilerek köyde bulunan tavuk kümeslerine gittiklerini, sanık T.. K.. ile şirket personeli olan A.. Ö..'ın buluşmak ve yüzleşmek için köye gittikleri ve katılanın sanık Tevfik'in belinde silah gördüğünü, tam konuşmaya başlayacakken Tevfik'in kendisine tokat attığını, Abdi ve Tevfik'in kendisini birlikte darp ettiğini, bunları büyük patron olan A.. B..'e anlatacağım deyince, Alper, Tevfik ve Abdi'nin kendisine döverek .. plakalı araca bindirdiklerini, araçta Tevfik'in silahını çıkarıp, arka kısmı ile kafasına vurduğunu, boş arazide aracı durdurduklarını, üzerindeki flash diski aldıklarını, 1 el silah sesi duyduğunu, Tevfik'in silahla havaya ateş ettiğini, Tevfik'in silahın namlusunu ağzına sokup, tehdit ettiğini, yaklaşık yarım saat dayağa, hakarete ve tehdite maruz kaldığın daha sonra katılan ve sanıklar Devedüzü mevkiindeki .. Piliç'e ait diğer kümese gittikleri sırada katılanın sanık Tevfik İle Aynur yolda A.. S..'in babası R.. S..'in yanına götürüp zorla özür dilettiklerini, .. köyü ve .. köyü arasında bulunan .. gittiklerini, burada personelin önünde Tevfik'in 'bu adam benim namusumla oynadı' dediğini, kabul etmediğini, yine hakaret ve dayağa maruz kaldığını, sanık Tevfik'in personel olan C.. K..'tan büyük bir sopa istediğini, sanık Tevfik'in M.. E..'yı aradığını, 15 dakika sonra geldiğini, birlikte kendisini sopa ile dövmeye başladıklarını, katılanın bayıldığını, daha sonra C.. K..'la birlikte kendisini R.. A.. R..'nun sorumlu olduğu kümese götürdüklerini, kendisini Cumhuriyet itfaiyesine bıraktıkları şeklinde gerçekleşen olayda,
1- Sanık T.. K.. hakkında işlediği yaralama ve silahla tehdit suçlarına yönelik olarak haksız tahrik hükmünün uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkin yapılan incelemede,
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan haksız tahrik 29. maddede;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
5237 sayılı TCK'nda tahrikle ilgili olarak, 765 sayılı TCK’nda yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayırımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesi üzerindeki etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu halde fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımlahaksız tahrik halinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
a) Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı,
b) Bu fiil haksız olmalı,
c) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
d) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun Tepkisi olmalı,
e) Haksız tahrık teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Maddi olayda, ' .. Piliç' adli firmada, tesis müdürü olan sanık T.. K..'in 'in 08/08/2011 günü 4 yıldan bu yana çalışan katılanın işyerinden çıkışını verdiğini, ertesi gün katılan Hanifi'ni patronun oğlu olan diğer sanık A.. B..'ü aradığı, işten çıkışına neden olabilecek olayları anlattığını, daha sonra aynı gün sanık T.. K..'in katılanı arayarak yeniden işe başlayabileceğini söylediğini, ancak katılanın bu teklifi kabul etmediği, daha sonra sanık A.. B..'ün katılanı arayıp görüşmek istediğini söylediğini, her ikisi buluşarak sanık Alper'in kullandığı .. plakalı aracına bindiği ve yol boyunca şirkette varolan haksızlık ve yolsuzluklardan sözettiği, elindeki flash diski gösterdiğini, ayrıca sanık Tevfik ile şirket çalışanı A.. S.. arasında ilişki olduğunu ileri sürdüğü şeklindeki eylemlerde Katılan H.. K..'ın sanık T.. K..'e yönelik olarak suçlamalarının sübüt bulmadığı ve sanık Tevfik'in kendisine yönelik yapılan suçlamalarla ilgili olarak katılan'ı ilişkisi olduğu iddia edilen A.. S..'in babasına götürerek özür dilettiği ve sanık Tevfik'in katılan Hanifi'ye karşı eylemlerinin kendisine yapılan haksız suçlamalara karşı kendisinde oluşan öfke ve teessürün etkisi altında kalarak atılı yaralama ve silahla tehdit suçlarını işlediği gözönüne alındığında, katılanın sanığa yönelik eylemlerinin haksız tahrik oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
2- İtiraza konu diğer uyuşmazlığın, sanık T.. K.. hakkında TCK’nın 62. maddesi uygulanarak takdiri indirim nedeni uygulandığı ve sanığın kişiliği olumlu kabul edildiği halde, sanık hakkında silahla tehdit suçuyla ilgili olarak CMK'nın 231/5. maddesinde yazılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin verilen kararda çelişki ve yetersizliğin bulunup bulunmadığına ilişkin yapılan incelemede,
5271 sayılı CMK'nın 231/5. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde yapılan değişilikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından biri suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesidir. Burada kast edilen maddi zarar olup manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Objektif şartlardan bir diğeri, sanığın kasıtlı suçtan mahkûm olmamasıdır. Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmakla birlikte, ceza kararnamesi ile verilmiş veya adli sicil kaydından silinme şartlarının gerçekleşmiş olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesine kanuni engel bulunmamaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin sübjektif şartı ise; mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate ulaşılmasıdır
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmiş bulunmasının yanında, suça ve sanığa ilişkin bütün objektif şartların gerçekleşmiş olması yeterli değildir. Ayrıca mahkemenin, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde bulundurarak ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate varması da gereklidir. Böylece kanun koyucu, suça ve faile ilişkin bütün objektif şartları taşıyan herkes için otomatik olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmemiş, mahkemeye belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır.
Ancak Anayasanın 141/3. maddesinde, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı düzenlemesine yer verilmiş olup,gerekçenin kanuni, yeterli, dosya içeriğine uygun ve denetime elverişli olması gerekmektedir.
Uyuşmazlık bu açıklamalar çerçevesinde yapılan incelemede,
Yerel mahkemece, adli sicil kaydında geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve üzerine atılı tehdit suçunun niteliği gereği karşılayabileceği bir zarar bulunmayan ve yargılama sürecine ilişkin dosyaya herhangi bir olumsuz davranışı yansımayan sanık Tevfik hakkında, geçmişi,sosyal ilişkileri,fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları ile cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak takdiri indirim hükümleri uygulanmış;
Bunun dışında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sübjektif şartı bakımından; gözlemlenen kişilik özellikleri, herhangi bir pişmanlık belirtisi gözlemlenmemesi göz önünde bulundurularak hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde yeniden suç işlemeyecekleri hususunda kanaat hasıl olmadığından CMK’nın 231/6-b maddesince hükmün açıklanmasına yer olmadığına ilişkin karar verildiği,
Yerel mahkemece, sanığın yargılama sürecindeki davranışları olumlu bulunurken diğer yandan sanığın kişliğinin olumsuz bulunması suretiyle çelişkiye neden olunmuş, sanığın hangi kişilik özelliğinin olumsuz olarak değerlendirildiği belirtilmemiş ve sanığın, davranışlarının ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaatinin oluşmasına neden olduğu hususu da kanuni, yeterli, dosya muhtevasıyla uyumlu ve denetime elverişli bir biçimde açıklanmamıştır.
Bu itibarla sanık T.. K.. hakkında tehdit suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik CMK’nın 231/5 maddesinin uygulanmayacağına ilişkin mahkemece gösterilen gerekçenin yeterli olmadığının kabulüyle, Gaziantep 18 Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2012 tarih ve 2012/47 Esas ve 2012/323 K sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi istemiyle, anılan Yüksek Yargıtay 4 Ceza dairesinin 11/03/2015 tarih ve 2014/51529 Esas ve 2015/24173 Karar sayılı onama kararına itiraz edilmiştir.
Sonuç ve istem: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yüksek Yargıtay 4 Ceza dairesinin 11/03/2015 tarih ve 2014/51529 Esas ve 2015/24173 Karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Gaziantep 18 Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2012 tarih ve 2012/47 Esas ve 2012/323 K sayılı kararının sanık T.. K..'e yönelik olarak yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
4- Itirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.' isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, tehdit ve yaralama suçlarından sanık T.. K.. hakkında verilen mahkumiyet kararının onanmasına dair, Dairemizin 11.03.2015 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 11.03.2015 gün ve 2014/51529 esas, 2015/24173 karar sayılı sanık T.. K.. yönünden verilen onama kararının KALDIRILMASINA,
Gaziantep 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.05.2012 gün ve 2012/47 esas, 2012/323 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- .. Piliç adlı firmada tesis müdürü olan sanık T.. K..'in, 08.08.2011 günü 4 yıldır çalışan katılan H.. K..'ın işyerinden çıkışını verdiği, ertesi gün katılanın patronun oğlu olan diğer sanık A.. B..'ü aradığı, işten çıkışına neden olabilecek olayları anlattığı, aynı gün sanık T.. K..'in, katılanı arayarak yeniden işe başlayabileceğini söylediği, ancak katılanın bu teklifi kabul etmediği, daha sonra sanık A.. B..'ün, katılanı arayıp görüşmek istediğini söylediği ve her ikisinin buluşarak sanık Alper'in aracına bindikleri ve katılanın, yol boyunca şirkette var olan haksızlık ve yolsuzluklardan söz ettiği, kanıt olarak elindeki flash diski gösterdiği, ayrıca sanık Tevfik ile şirket çalışanı A.. S.. arasında ilişki olduğunu ileri sürme biçiminde gelişen eylemlerde, katılan H.. K..'ın sanık T.. K..'e yönelik suçlamalarının sübut bulmaması ve yine sanık T.. K..'in, “katılanın olay günü kendisini görünce hakaret etmeye başladığı ve bu nedenlerle sinirlendiğini” savunması karşısında, sanığın kendisinde oluşan öfke ve teessürün etkisi altında kalarak atılı yaralama ve silahlı tehdit suçlarını işlediğinin anlaşılması karşısında, TCK'nın 29. maddesinde öngörülen haksız tahrik hükmü gereğince cezalarında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Tehdit suçu yönünden, sanığın “fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları” olumlu kabul edilerek cezalarında TCK'nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılmasına karşın, bu kez “sanığın gözlemlenen kişilik özelliği” olumsuz değerlendirilerek yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat hasıl olmadığından CMK’nın 231. maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş olması karşısında, bir daha suç işlemeyeceği kanaatinin oluşması açısından sanığın hangi kişilik özelliğinin olumsuz değerlendirildiği açıklanıp tartışılmadan, yetersiz ve çelişkili gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık T.. K.. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden itiraz yazısına uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, itiraza konu edilmeyen sanıklar A.. B.. ve A.. Ö..'a ilişkin Dairemizin 11.03.2015 tarihli kararındaki diğer hususların aynen muhafazasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 26.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.