Ceza Genel Kurulu 2018/380 E. , 2019/669 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 48-36
Kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanık ...'in TCK'nın 81, 35/2, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 9 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.02.2015 tarihli ve 73-10 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 05.06.2017 tarih ve 2939-2122 sayı ile;
'...1) Mahkemece dosyamızın bizzat taraflarını ilgilendiren Boyabat Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/29 esas, 2014/64 karar sayılı dosyasının getirilip incelenmesine rağmen TCK'nın 29. maddesi açısından gerekçeli kararda değerlendirme yapılmaması,
2) TCK'nın 53. maddesi yönünden, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren iptal kararı doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,' nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi 13.09.2017 tarih ve 48-36 sayı ile, (2) numaralı bozma nedenine uymuş, (1) numaralı bozma nedenine ise ;
'...Her ne kadar Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 05.06.2017 tarih 2939-2122 sayılı ilamında, dosyamızın bizzat taraflarını ilgilendiren Mahkememizin 2014/29 E-2014/64 K sayılı dosyasının getirtilip incelenmesine rağmen TCK'nın 29. maddesi açısından gerekçeli kararda değerlendirme yapılmadığı belirtilmek suretiyle Dairece bozma kararı verilmiş ise de, Mahkememizin 13.02.2015 tarih 73-10 sayılı kararının gerekçeli karar bölümünün 11. sayfasında yukarıda da belirtildiği üzere '...her ne kadar sanık ... katılan ...'un kendisi ile eskiye dayalı husumeti olduğunu, olay günü de katılan ...'un kendisine elindeki bir cisimle saldırdığını iddia etmiş ise de; sanık ...'in kollukta ve savcılıkta alınan ifadelerinde; katılan ...'un elinde gördüğü bir cisimle birlikte 'Oruspu Çocuğu' diyerek üzerine geldiğini, Mahkememizde alınan ifadesinde ise; elinde odunla üzerine geldiğini, odunu yan tarafında sakladığı için tüfek sandığını 'Oruspu Çocuğu' diyerek üzerine geldiği için kendini korumak amacıyla bıçağı savurduğunu beyan etmiş ise de; sanık ...'in çelişkili ifadeleri ile tanık ... ile sanık ...'in olay esnasında yanında bulunan arkadaşları tanıklar ..., ..., ...'ın beyanlarında katılan ...'un elinde herhangi bir cisim olmadığını ve katılan ...'un hiçbir şey söylemediğini, sanık ...'in aniden katılan ...'a saldırdığını beyan etmeleri, katılan ... ve sanık ... arasında önceye dayalı husumet nedeniyle ceza davası olması ve karara çıkması, suça konu olayın ceza davası sürerken meydana gelmesi ayrıca sanık ...'in suç tarihinden yaklaşık 2 ay kadar önce katılan ...'a mesaj atarak hakaret etmesi, katılan ...'un bu mesaj üzerine sanık ...'i arayarak hakaret ettiğinin iddia edilmesi, kaldı ki; bu olayda da ilk hareketin sanık ...'den geldiği, sanık ...'in iddia ettiği olayların kendisi yönünde haksız bir fiil oluşturmadığı göz önüne alınarak Mahkememizce sanık ... hakkında haksız tahrik hükümleri yönünden indirim yapılmamasına,' denilmek suretiyle dosyamız arasına getirtilen Mahkememizin 2014/29 E, 2014/64 K sayılı dosyası incelenmek suretiyle TCK'nın 29. maddesi açısından bir değerlendirme yapılmış olduğu...' gerekçesiyle direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.03.2018 tarihli ve 64499 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesi ile dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.07.2018 tarih ve 1426-3352 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Dairece bozulan ilk hükümde, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmamasına ilişkin tartışma yapılıp yapılmadığının, bu bağlamda direnme kararının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Boyabat Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık ... hakkında katılan ...’a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüs ettiği iddiasıyla kamu davası açıldığı,
Yargılamanın yapıldığı Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince 06.02.2015 tarihli oturumda, aynı Mahkemeye ait 2014/29 esas ve 2014/64 karar sayılı dava dosyasının, ilgisi nedeniyle görülmekte olan dosya arasına alındığı, bu dava dosyasının içeriğini ve tüm aşamalarını irdeleyen detaylı incelemenin duruşma tutanağına geçirildiği,
Yapılan yargılama sonucunda Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince 13.02.2015 tarihli ve 73-10 sayılı karar ile sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK’nın 81, 35/2, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 9 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye hükmedildiği,
Gerekçeli kararın 11. sayfasında sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına ilişkin olarak;
“ Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 10.11.2010 tarih ve 2010/2481 esas, 2010/7378 karar sayılı; ‘Kusurluluğu azaltan nedenlerden biri olan haksız tahrik ise 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinden düzenlenmiştir. Haksız tahrik, sanığın haksız bir eylemin doğurduğu öfke veya şiddetli bir elemin etkisi altında kalarak suç işlemesidir. Haksız tahrikin varlığının kabulü için öncelikle tahriki oluşturan bir eylemin bulunması gerekmektedir. Bu eylem tabii ki (yasal anlamda) haksız olmalıdır. Haksızlığın ölçüsü suç veya haksız fiil değildir. Fiillin haksızlığının derecesi toplumda geçerli olan değer yargıları ve dosya kapsamı doğrultusunda somut olayın niteliklerine göre takdir edilir. Haksız tahrikin varlığının kabulü için ayrıca öfke ve şiddetli üzüntü, maktule yönelik tepki unsurları gereklidir. Haksız tahriki oluşturan fiilin mutlaka tepkide bulunan faile yöneltilmiş olması yani tahrik fiiline maruz kalanın bizzat fail olması şart değildir. Failden başkasına yöneltilen haksız bir fiil de faili öfke veya elem durumuna sokabilecektir. İlk silahla saldırıyı başlatanın belli olmaması durumunda, tüm sanıklar hakkında haksız tahrike ilişkin TCK'nın 29. maddesinin uygulanması gerekecektir’ şeklindeki ilamı doğrultusunda; her ne kadar sanık ... katılan ...'un kendisi ile eskiye dayalı husumeti olduğunu, olay günü de katılan ...'un kendisine elindeki bir cisimle saldırdığını iddia etmiş ise de; sanık ...'in kollukta ve savcılıkta alınan ifadelerinde; katılan ...'un elinde gördüğü bir cisimle birlikte 'Orospu Çocuğu' diyerek üzerine geldiğini, Mahkememizde alınan ifadesinde ise; elinde odunla üzerine geldiğini, odunu yan tarafında sakladığı için tüfek sandığını 'Orospu Çocuğu' diyerek üzerine geldiği için kendini korumak amacıyla bıçağı savurduğunu beyan etmiş ise de; sanık ...'in çelişkili ifadeleri ile tanık ... ile sanık ...'in olay esnasında yanında bulunan arkadaşları tanıklar ..., ..., ...'ın beyanlarında katılan ...'un elinde herhangi bir cisim olmadığını ve katılan ...'un hiçbir şey söylemediğini, sanık ...'in aniden katılan ...'a saldırdığını beyan etmeleri, katılan ... ve sanık ... arasında önceye dayalı husumet nedeniyle ceza davası olması ve karara çıkması, suça konu olayın ceza davası sürerken meydana gelmesi ayrıca sanık ...'in suç tarihinden yaklaşık 2 ay kadar önce katılan ...'a mesaj atarak hakaret etmesi, katılan ...'un bu mesaj üzerine sanık ...'i arayarak hakaret ettiğinin iddia edilmesi, kaldı ki; bu olayda da ilk hareketin sanık ...'den geldiği, sanık ...'in iddia ettiği olayların kendisi yönünde haksız bir fiil oluşturmadığı göz önüne alınarak Mahkememizce sanık ... hakkında haksız tahrik hükümleri yönünden indirim yapılmamasına,” şeklinde tartışma yapılarak gerekçe gösterildiği,
Hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 05.06.2017 tarih ve 2939-2122 sayı ile;
“1- Mahkemece dosyamızın bizzat taraflarını ilgilendiren Boyabat Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/29 esas, 2014/64 karar sayılı dosyasının getirilip incelenmesine rağmen TCK’nın 29. maddesi açısından gerekçeli kararda değerlendirme yapılmaması,
2- TCK'nın 53. maddesi yönünden, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren iptal kararı doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,” nedenleriyle bozulmasına karar verildiği,
(2) sayılı bozma nedeni uyan Yerel Mahkemece 13.09.2017 tarih ve 48-36 sayı ile (1) sayılı bozma nedenine direnildiği,
Direnme gerekçesi olarak; bozulan hükümdeki haksız tahrik ile ilgili olarak yapılan tartışma tekrarlandıktan sonra “...Dosyamız arasına getirtilen Mahkememizin 2014/29 Esas, 2014/64 Karar sayılı dosyası incelenmek suretiyle TCK'nın 29. maddesi açısından bir değerlendirme yapılmış olduğu anlaşıldığından ... Mahkememizin 13.02.2015 tarih ve 73-10 sayılı kararında direnilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçe gösterildiği,
Anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Boyabat Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık ... hakkında katılan ...’a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüs ettiği iddiasıyla açılan kamu davasında, Yerel Mahkemece, 06.02.2015 tarihli oturumda, aynı Mahkemeye ait 2014/29 esas ve 2014/64 karar sayılı dava dosyasının ilgisi nedeniyle görülmekte olan dosya arasına alındığı, bu dava dosyasının içeriğini ve aşamalarını irdeleyen detaylı incelemenin duruşma tutanağına geçirildiği, yapılan yargılama sonucunda Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince 13.02.2015 tarihli ve 73-10 sayılı karar ile sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK’nın 81, 35/2, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 9 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye hükmedildiği, gerekçeli kararın 11. sayfasında sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına ilişkin olarak; “Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 10.11.2010 tarih ve 2010/2481 esas, 2010/7378 karar sayılı; ‘Kusurluluğu azaltan nedenlerden biri olan haksız tahrik ise 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde düzenlenmiştir. Haksız tahrik, sanığın haksız bir eylemin doğurduğu öfke veya şiddetli bir elemin etkisi altında kalarak suç işlemesidir. Haksız tahrikin varlığının kabulü için öncelikle tahriki oluşturan bir eylemin bulunması gerekmektedir. Bu eylem tabii ki (yasal anlamda) haksız olmalıdır. Haksızlığın ölçüsü suç veya haksız fiil değildir. Fiilin haksızlığının derecesi toplumda geçerli olan değer yargıları ve dosya kapsamı doğrultusunda somut olayın niteliklerine göre takdir edilir. Haksız tahrikin varlığının kabulü için ayrıca öfke ve şiddetli üzüntü, maktule yönelik tepki unsurları gereklidir. Haksız tahriki oluşturan fiilin mutlaka tepkide bulunan faile yöneltilmiş olması yani tahrik fiiline maruz kalanın bizzat fail olması şart değildir. Failden başkasına yöneltilen haksız bir fiil de faili öfke veya elem durumuna sokabilecektir. İlk silahla saldırıyı başlatanın belli olmaması durumunda, tüm sanıklar hakkında haksız tahrike ilişkin TCK'nın 29. maddesinin uygulanması gerekecektir’ şeklindeki ilamı doğrultusunda; her ne kadar sanık ... katılan ...'un kendisi ile eskiye dayalı husumeti olduğunu, olay günü de katılan ...'un kendisine elindeki bir cisimle saldırdığını iddia etmiş ise de; sanık ...'in kollukta ve savcılıkta alınan ifadelerinde; katılan ...'un elinde gördüğü bir cisimle birlikte 'Orospu Çocuğu' diyerek üzerine geldiğini, Mahkememizde alınan ifadesinde ise; elinde odunla üzerine geldiğini, odunu yan tarafında sakladığı için tüfek sandığını 'Orospu Çocuğu' diyerek üzerine geldiği için kendini korumak amacıyla bıçağı savurduğunu beyan etmiş ise de; sanık ...'in çelişkili ifadeleri ile tanık ... ile sanık ...'in olay esnasında yanında bulunan arkadaşları tanıklar ..., ..., ...'ın beyanlarında katılan ...'un elinde herhangi bir cisim olmadığını ve katılan ...'un hiçbir şey söylemediğini, sanık ...'in aniden katılan ...'a saldırdığını beyan etmeleri, katılan ... ve sanık ... arasında önceye dayalı husumet nedeniyle ceza davası olması ve karara çıkması, suça konu olayın ceza davası sürerken meydana gelmesi ayrıca sanık ...'in suç tarihinden yaklaşık 2 ay kadar önce katılan ...'a mesaj atarak hakaret etmesi, katılan ...'un bu mesaj üzerine sanık ...'i arayarak hakaret ettiğinin iddia edilmesi, kaldı ki; bu olayda da ilk hareketin sanık ...'den geldiği, sanık ...'in iddia ettiği olayların kendisi yönünde haksız bir fiil oluşturmadığı göz önüne alınarak Mahkememizce sanık ... hakkında haksız tahrik hükümleri yönünden indirim yapılmamasına,” şeklinde değerlendirme yapılarak sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği, hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 05.06.2017 tarih ve 2939-2122 sayı ile; “Mahkemece dosyamızın bizzat taraflarını ilgilendiren Boyabat Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/29 esas, 2014/64 karar sayılı dosyasının getirilip incelenmesine rağmen TCK’nın 29. maddesi açısından gerekçeli kararda değerlendirme yapılmaması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği, Yerel Mahkemece 13.09.2017 tarih ve 48-36 sayı ile bu bozma nedenine direnildiği, direnme gerekçesi olarak bozulan hükümdeki haksız tahrik ile ilgili olarak yapılan tartışma tekrarlandıktan sonra “...Dosyamız arasına getirtilen Mahkememizin 2014/29 Esas, 2014/64 Karar sayılı dosyası incelenmek suretiyle TCK'nın 29. maddesi açısından bir değerlendirme yapılmış olduğu anlaşıldığından ... Mahkememizin 13.02.2015 tarih ve 73-10 sayılı kararında direnilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçe gösterildiği anlaşılan dosyada; Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince 06.02.2015 tarihli oturumda, aynı Mahkemeye ait olan 2014/29 esas ve 2014/64 karar sayılı dava dosyasının, ilgisi nedeniyle görülmekte olan dosya arasına alındığı, bu dava dosyasına ilişkin detaylı incelemenin duruşma tutanağına geçirildiği gerekçeli kararda da sanık hakkında bu dava ile irtibat kurularak sanık hakkında haksız tahrik uygulanıp uygulanmamasına ilişkin değerlendirme yapıldığının anlaşılması karşısında, Özel Dairenin, 2014/29 esas, 2014/64 karar sayılı dosyasının getirilip incelenmesine rağmen TCK’nın 29. maddesi açısından gerekçeli kararda değerlendirme yapılmadığına ilişkin bozma ilamına karşı Yerel Mahkemece direnilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemece gerekçeli kararda tahrik hükmünün tartışıldığına ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, olayda haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının ve diğer uygulamaların denetlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Boyabat Ağır Ceza Mahkemesinin 13.09.2017 tarihli ve 48-36 sayılı mahkûmiyet hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.