Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2820 E. , 2020/5477 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2820
Karar No : 2020/5477
DAVACI : … Kadın Sığınağı Vakfı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN_KONUSU : 05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 'Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği' nin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
- Kadına yönelik şiddet konulu soruşturma ve dava dosyalarında, kadına yönelik şiddete ilişkin mevzuat hükümleri (ulusal ya da uluslararası sözleşmeler vs.) ve mevzuatın gerektirdiği koşullar gözetilmeden uzlaştırma prosedürünün uygulanmasının, şiddete karşı hukuk tedbirine başvurmuş, şiddet görme tehditi altında olan kadınları zor durumda bıraktığı, çeşitli risk unsurlarını beraberinde getirdiği,
- Yönetmeliğin, kadına yönelik şiddet konusunda yürürlükte olan Türkiyenin taraf olduğu
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne (İstanbul Sözleşmesi), CEDAW kararlarına ve 6284 sayılı Kanun'a aykırı uygulamalara neden olduğu,
- Dava konusu Yönetmelik, kadına yönelik şiddet alanı ile ilgili hiçbir özel durum ve koşula yer vermediği gibi, üst hukuk normu olan şiddet ile ilgili mevzuata aykırı düzenlemeler içerdiği için 6284 sayılı Kanun'un tedbir mekanizmasına ciddi zarar verdiği,
- 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararı alan kadınların, dava konusu Yönetmelik gereği uzlaştırılmaya çalışıldığı, şiddet faili ile yüzyüze gelmeye davet edildiği, bu nedenle Yönetmelikte, kadınların şiddete karşı korunması için özellikli düzenlemelere yer verilmediği,
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu düzenlenirken, 1. maddesi uyarınca, aile içi şiddetin arabuluculuk kapsamından çıkarıldığı, Yasa koyucunun, kadına yönelik şiddet davaları açısından özellikli durumu gözeterek bir yasal düzenlemeye gittiği, ancak dava konusu Yönetmelikte bu durumun gözetilmediği,
- CEDAW komitesinin 33 nolu tavsiye kararında, taraf devletlerin, aile içi şiddet dahil olmak üzere kadına yönelik şiddet vakalarının kati suretle alternatif uyuşmazlık çözüm prosedürlerine sevk edilmemesini sağlamaları tavsiyesinde bulunduğu,
- Yönetmelikte, uzlaştırmacının kadına yönelik şiddet ile ilgili bir dosya kapsamında usulü izlerken, hangi ilkeleri temel alacağı, kadın aleyhine yeni şiddet riskleri oluşturmaması için nasıl davranması gerektiğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği,
- Her ne kadar, dava konusu Yönetmelik kapsamında uzlaştırma zorunlu bir yol olarak tercih edilmese de, kadın uzlaşmayı reddettiğinde şiddet failinin, kadına ulaşarak uzlaşmayı reddettiği için yeni bir şiddet tehdidinde bulunduğu,
iddia edilerek dava konusu düzenlemenin iptal edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın, ehliyet yönünden reddi gerektiği ileri sürülmüştür. Esas yönünden ise;
- Uzlaştırmanın iradi olduğu, tarafın istemezse uzlaşmayabileceği, bu nedenle gönüllülük ilkesi olan bir kurumda, davacının iddia ettiği gibi mağdurun istemediği bir işleme zorlanmadığı, şiddet faili ile yüzyüze bırakılmadığı.
- Uzlaştırmanın zorunlu olmadığı, taraflardan birinin kabul etmemesi halinde kovuşturma aşamasına geçildiği, menfaatlerinin korunmasının esas olduğu,
- Tarafların özel durumlarının (şüpheli, mağdurun yaşı, olgunluğu, eğitimi, sosyal ve ekonomik durumu gibi belirgin farklılıkların) dikkate alındığı,
- Uzlaşma müzakerelerindeki görüşmelerin gizli yapıldığı,
- Uzlaştırmacının dikkat etmesi gereken etik ilkeler bulunduğu,
- Dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmiş olmasının, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hükümlerinde yer alan tedbirlerin uygulanmasını ortadan kaldırmayacağı,
- Mağdur ile failin uzlaştırma kapsamında biraraya gelme zorunluluğunun bulunmadığı,
- Cumhuriyet Savcısının, tüm delilleri topladıktan sonra failin suçu işlediği hususunda kamu davası açılması için yeterli şüpheye ulaşılması halinde ancak o zaman dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine karar verildiği,
- Buradan hareketle, uzlaştırma kurumunun, şüpheli hakkında koruma tedbirlerine başvurulmasına engel olmadığı,
- Ülkemizin taraf olduğu 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin (İstanbul Sözleşmesi)' 5. bölümünde, tarafların her türlü şiddete karşı arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alması gerektiğinin belirtildiği, anlaşılacağı üzere Sözleşme ile yalnızca zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm usulleri ve hükümlerinin yasaklandığı,
- 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesinin birinci fıkrasında, eşe karşı işlenen kasten yaralama suçunun uzlaştırma kapsamında olmadığının açıkça belirtildiği,
- Dava konusu Yönetmeliğin, Anayasaya, İstanbul Sözleşmesi'ne, 6284 sayılı Kanun'a ve sair mevzuata herhangi bir aykırılığı bulunmadığı,
belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY_SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, 05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış olan Ceza Muhakemesi Uzlaştırma Yönetmeliğinin, kadına yönelik şiddet konulu dava dosyalarında uygulanması nedeniyle yeniden şiddete maruz kalma koşullarını oluşturacağından geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açacağı, kadına yönelik şiddeti kapsamına alan Yönetmeliğin ilgili bölümlerinde özel düzenlemeler içermemesinin yaşamlarını riske edeceği, uzlaştırma mekanizmasının uygulanmasına dair hiç bir kadına yönelik şiddet konulu soruşturma ve davalarda ilgili mevzuattan kaynaklanan hiç bir uygulama, ilkenin gözetilmediği ileri sürülerek iptali istemiyle dava açılmıştır.
Davalı idarenin, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği savında hukuki isabet bulunmamıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinde; '(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra)
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, (…) cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) (Mülga: 24/11/2016-6763/34 md.)(...)
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi “en çok yirmi gün daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir.
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19)Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
(22) Uzlaştırmacıya Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre ücret ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.' hükmü getirilmiştir.
05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 5271 sayılı Yasanın 253. madddesi dayanak alınarak hazırlanmış olan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin, 'Temel ilkeler' başlıklı 5. maddesinde; (1) Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin özgür iradeleri ile kabul etmeleri ve karar vermeleri hâlinde gerçekleştirilir. Bu kişiler anlaşma yapılana kadar iradelerinden vazgeçebilirler.
(2) Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin temel hak ve hürriyetlerine uygun olarak, menfaatlerinin korunması esası gözetilerek yürütülür.
(3) Uzlaştırmaya katılan şüpheli, sanık, mağdur veya suçtan zarar gören ile kanunî temsilcileri müzakereler sırasında, Kanunun tanıdığı temel güvencelere sahiptir.
(4) Şüpheli, sanık, mağdur, suçtan zarar gören veya bu kişilerin kanunî temsilcileri Türkçe bilmiyorsa veya engelli ise Kanunun 202 nci maddesi hükmü uygulanır.
(5) Uzlaştırma sürecine başlanmadan önce şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören; hakları, uzlaşmanın mahiyeti ve verecekleri kararların hukukî sonuçları hakkında bilgilendirilir.
(6) Şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin yaşı, olgunluğu, eğitimi, sosyal ve ekonomik durumu gibi belirgin farklılıklar, uzlaştırma sürecinde göz önüne alınır.
(7) Uzlaştırmacı görevi sebebiyle kendisine verilen bilgi ve belgelerin gizliliğini korur. Taraflardan birinin verdiği gizli bilgi ve belgeleri verenin iznini almadan veya kanunen zorunlu olmadıkça diğer tarafa açıklayamaz. Gizliliği koruma yükümlülüğü uzlaştırmacının görevi sona erdikten sonra da devam eder.
(8) Uzlaştırmacı müzakerelere başlamadan önce taraflara; uzlaştırmanın temel ilkelerini, kendisinin tarafsızlığını, uzlaştırma süreci ve sonuçlarını, uzlaştırmacı ile tarafların uzlaştırmadaki işlevlerini, gizlilik yükümlülüğünü açıklar ve onların süreci anlamalarını sağlar.
(9) Uzlaştırmacı tarafların, hüküm ve sonuçlarını bilerek ve özgür iradeleriyle uzlaşmalarını sağlayacak uygun tedbirleri alır.', kuralı getirilmiş, 'Etik ilkeler' başlıklı 6. maddesinde; '(1) Uzlaştırmacı; a) Görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirir, tarafların ortak yararlarını gözetir, tarafların müzakerelerde yeterli ve eşit fırsatlara sahip olmasına özen gösterir.(....), etik ilkeleriine uygun olarak yerine getirmek zorundadır, kuralı ve 7. maddesinde,'(1) Uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için mağdur ya da suçtan zarar görenin gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olması gerekir.
(2) Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda uzlaştırma hükümleri her bir şüpheli ya da sanık için ayrı ayrı değerlendirilir, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.
(3) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(4) Birden fazla suç olmasına rağmen kanunda tek ceza öngörülen hâllerde her suç için ayrı ayrı uzlaştırma yapılır.
(5) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması hâlinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(6) Uzlaşmanın sağlanması hâlinde, soruşturma veya kovuşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma ya da kovuşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) Uzlaştırmaya tâbi suçlarda, uzlaştırma girişiminde bulunulmadan, kamu davasının açılmasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez.
(10) Şüpheli, sanık, mağdur ya da suçtan zarar görene Cumhuriyet savcısının onayı ile görevlendirilen uzlaştırmacı uzlaşma teklifinde bulunur.
(11) Uzlaştırmacı kendisine tevdî edilen görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen veya tamamen başka bir kimseye bırakamaz.
(12) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.'kuralına ve 'Uzlaştırma kapsamındaki suçlar ve istisnaları' başlıklı 8. maddesinde de; '(1) Kanunun 253 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan suçlarda, şüpheli, sanık, suça sürüklenen çocuk ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur.
(2) Suça sürüklenen çocuklar bakımından mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla ayrıca üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda da uzlaştırma girişiminde bulunulur.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(4) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.
(5) Şüpheli ya da sanık tarafından uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmesi hâlinde, uzlaştırma yoluna gidilemez.' kuralına yer verilmiştir.
1/6/1985 tarihli ve 3232 sayılı Kanunla Türkiye'nin katılması uygun bulunan ve 25 Haziran 1985 tarih ve 18792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlamış olan Birleşmiş Milletler (BM) tarafından, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW), Bakanlar Kurulunca onaylanarak 14 Ekim 1985 tarih ve 18898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve Türkiye bakımından 19 Ocak 1986 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliğini sağlamak amacıyla, kalıplaşmış kadın-erkek rollerine dayalı önyargıların yanı sıra ayrımcılık içeren uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamayı hedeflemekte, sözleşmenin imzalanması, taraf devletleri kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için somut adımlar atmakla ve CEDAW Komitesi’ne düzenli olarak kadının insan haklarının geliştirilmesi konusunda ülkedeki devlet uygulamalarını raporlamak ve sunmakla yükümlü kılmıştır.
Türkiye tarafından 11/05/2011 tarihinde imzalanıp, 24/11/2011 tarihinde TBMM' den geçen, 14/03/2012 tarihinde onaylanarak 01/08/2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olan, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak hedefi, temel hedeflerinden birisi olan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin 'Zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerinin veya hüküm vermenin yasaklanması' başlıklı 48. maddesinde; '1-Taraflar bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır. 2 -Taraflar bir para cezasının ödenmesinin emredilmesi halinde, failin mağdura karşı finansal yükümlülüklerini yerine getirebilme yeteneğinin gereken biçimde hesaba katılmasının temin edilmesi için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır' kuralı yer almıştır.
Aynı Sözleşmenin 49. maddesinde de; '1) Taraflar bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayı ile ilgili soruşturma ve yasal işlemlerin, bir yandan cezai işlemlerin tüm safhalarında mağdurun hakları dikkate alınırken, gereksiz bir gecikme olmaksızın sürdürülmesini temin etmek üzere gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.
2) Taraflar temel insan haklarına uygun bir biçimde ve toplumsal cinsiyet temelli bir şiddet eylemi anlayışıyla, Sözleşme uyarınca belirlenen suçların etkili bir biçimde soruşturulup kovuşturulmasını temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır. ' kuralı getirilmiştir.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek, amacıyla yürürlüğe konulmuş, Bu Kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında: Sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemelerin esas alınacağı, şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izleneceği, şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararları insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirileceği, bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve
kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirlerin ayrımcılık olarak yorumlanamayacağı, temel ilkelere uyulması gerektiği düzenlenmiştir.
Yine, kapsamı; aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları orantısız bir biçimde etkileyen, kadına karşı her türlü şiddet için geçerli olacağı, tarafların bu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurları için uygulamaya teşvik edileceği, tarafların bu Sözleşme hükümlerinin uygulanmasında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kadın mağdurlarına özel olarak dikkat gösterecekleri şeklinde belirlenen, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin 48. maddesinde; tarafların bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacakları kurala bağlanmış, uzlaştırmanın bir zorunlu anlaşmazlık giderme yöntemi olarak kabulü hali yasaklanmıştır.
Sözleşmenin bir diğer maddesinde, kapsamındaki her türlü şiddet olayı ile ilgili soruşturma ve yasal işlemlerin, bir yandan cezai işlemlerin tüm safhalarında mağdurun hakları dikkate alınırken, gereksiz bir gecikme olmaksızın sürdürülmesini temin etmek üzere gerekli yasal ve diğer tedbirlerin alınması ve temel insan haklarına uygun bir biçimde ve toplumsal cinsiyet temelli bir şiddet eylemi anlayışıyla, Sözleşme uyarınca belirlenen suçların etkili bir biçimde soruşturulup kovuşturulmasını temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirlerin alınması taraflara yüklenmiştir. Bu itibarla, Sözleşmenin, idareye cezai işlemlerin tüm safhalarında, etkili bir soruşturma ve kovuşturma için her türlü tedbiri alma yükümlülüğünü verdiği dikkate alındığında, tarafların özgür iradeleri ile benimseyecekleri bir yol olarak uzlaştırmanın kabul edildiği durumların bu kapsamda yer almadığı sonucuna varılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinin 2 ve 3 numaralı fıkralarının ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73. maddesinin (8) numaralı fıkrasının itiraz yoluyla incelenmesi için yapılan bir başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 01.10.2009 tarih ve E:2006/106, K:2009/124 sayılı kararında da; '(...)Yargının işleyişinin etkinleştirilmesi amacıyla başvurulan yollardan birisi de, uyuşmazlıkların yargılama aşamasından önce alternatif çözüm yollarının denenmesidir. Alternatif çözüm yollarının, uyuşmazlıkların daha kısa sürede ve daha az masrafla sonuçlandırılması, gizliliğin korunması ve mahkemelerdeki iş yükünün hafifletilmesi gibi birçok fayda sağladığı bilinmektedir. Bu çözüm yollarının; uzlaşma, tahkim, dostane çözüm ve arabuluculuk gibi birçok çeşidi bulunmaktadır. Yakın zamanda ceza hukukumuza giren uzlaşma da bunlardan biridir.
Ceza hukukunda uzlaşma, işlendiği konusunda yeterli şüphe bulunan bir suçtan dolayı, mağdurun tatmin edilmesi suretiyle fail ve mağdur arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini amaçlayan, mağdurun ve failin uzlaşmaları halinde soruşturma veya kovuşturmanın kaldırılmasını sağlayan bir kurumdur.(...)
Hukuk devletinde, Anayasa'da belirtilen ilkelere ve ceza hukukunun genel kurallarına aykırı olmadıkça yasakoyucu cezalandırma yetkisini kullanırken, toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağını, bunların hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımları veya ceza yaptırımına seçenek yaptırımlarla karşılanacağını, hangi suçların uzlaşmaya tâbi olacağını, uzlaşma yöntemini ve şartlarını belirleme, öngörülen uzlaşma kurallarının (...) etkisini değerlendirme konusunda takdir yetkisine sahiptir. Bu itibarla, takip edilen suç ve ceza politikasının gereği olarak, yapılan yasal düzenlemelerin sosyal düzene ve toplumsal barışa etkisini, suç ve suçlulukla mücadelede verdiği veya vereceği sonuçları değerlendirerek gerekli önlemleri almak yasakoyucunun görev alanına girmektedir.' gerekçesine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında da vurgulandığı üzere, takip edilen suç ve ceza politikasının gereği olarak, yapılan yasal düzenlemelerin sosyal düzene ve toplumsal barışa etkisini, suç ve suçlulukla mücadelede verdiği veya vereceği sonuçları değerlendirerek gerekli önlemleri almanın, yasa koyucunun görevi olmakla, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinde suçlar sayılmak suretiyle belirlenmiş, bu suçlarda şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulması öngörülmüştür. Yalnızca, uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esasların, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenmesi esası benimsenmiştir. Yönetmelikle düzenlenebilecek hususlar Yasa metninde belirlenmiş, uzlaştırmanın uygulanması sırasında her bir suç yönünden istisna hallerin ya da farklı usullerin uygulanırlığını sağlamaya yönelik, yukarıda yer verilen kural ile davalı idareye bir yetki tanınmamıştır.
Yönetmeliğin, şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılacağı, uzlaştırmanın, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin, özgür iradeleri ile kabul etmeleri ve karar vermeleri hâlinde gerçekleştirilieceği, bu kişilerin anlaşma yapılana kadar iradelerinden vazgeçebilecekleri, uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesinin, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel olmayacağı, şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılacağı, tarafların yüz yüze görüşme mecburiyetinin bulunmadığı, uzlaştırmaya tâbi suçlarda, uzlaştırma girişiminde bulunulmadan, kamu davasının açılmasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğine ilişkin kurallar, uzlaştırmanın bir zorunluluk olmadığını ve yargılanma hakkını dışında tutmadığını ortaya koymaktadır.
Bu durumda, yasa koyucu tarafından yapılan düzenleme ile davalı idareye tanınan yetkiye istinaden hazırlanarak yürürlüğe konulan Yönetmeliğin hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 26/11/2020 tarihinde, davacı vekilinin gelmediği, davalı idare vekili Av. …'in geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin, kadına yönelik şiddet konulu dava dosyalarında uygulanması nedeniyle yeniden şiddete maruz kalma koşullarını oluşturacağından geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açacağı, kadına yönelik şiddeti kapsamına alan Yönetmeliğin ilgili bölümlerinde özel düzenlemeler içermemesinin kadınların yaşamlarını riske edeceği, uzlaştırma mekanizmasının uygulanmasına dair, kadına yönelik şiddet konulu soruşturma ve davalarda ilgili mevzuattan kaynaklanan hiç bir uygulama ve ilkenin gözetilmediği ileri sürülerek iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idarenin, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği iddiası yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Türkiye tarafından 11/05/2011 tarihinde imzalanıp, 24/11/2011 tarihinde TBMM den geçen, 14/03/2012 tarihinde onaylanarak 01/08/2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olan, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak hedefi, temel hedeflerinden birisi olan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin 'Zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerinin veya hüküm vermenin yasaklanması' başlıklı 48. maddesinde; '1-Taraflar bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır. 2 -Taraflar bir para cezasının ödenmesinin emredilmesi halinde, failin mağdura karşı finansal yükümlülüklerini yerine getirebilme yeteneğinin gereken biçimde hesaba katılmasının temin edilmesi için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır' kuralları yer almıştır.
Aynı Sözleşmenin 49. maddesinde de; '1) Taraflar bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayı ile ilgili soruşturma ve yasal işlemlerin, bir yandan cezai işlemlerin tüm safhalarında mağdurun hakları dikkate alınırken, gereksiz bir gecikme olmaksızın sürdürülmesini temin etmek üzere gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.
2) Taraflar temel insan haklarına uygun bir biçimde ve toplumsal cinsiyet temelli bir şiddet eylemi anlayışıyla, Sözleşme uyarınca belirlenen suçların etkili bir biçimde soruşturulup kovuşturulmasını temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır. ' kuralları getirilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 'Uzlaştırma' başlıklı 253. maddesinde; '(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra)
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, (…) cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) (Mülga: 24/11/2016-6763/34 md.) ...
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır. ...
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir.
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19)Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
(22) Uzlaştırmacıya Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre ücret ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.
...
(25) Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.' hükümlerine yer verilmiştir.
05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesi dayanak alınarak hazırlanmış olan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin, 'Temel ilkeler' başlıklı 5. maddesinde; (1) Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin özgür iradeleri ile kabul etmeleri ve karar vermeleri hâlinde gerçekleştirilir. Bu kişiler anlaşma yapılana kadar iradelerinden vazgeçebilirler.
(2) Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin temel hak ve hürriyetlerine uygun olarak, menfaatlerinin korunması esası gözetilerek yürütülür.
(3) Uzlaştırmaya katılan şüpheli, sanık, mağdur veya suçtan zarar gören ile kanunî temsilcileri müzakereler sırasında, Kanunun tanıdığı temel güvencelere sahiptir.
(4) Şüpheli, sanık, mağdur, suçtan zarar gören veya bu kişilerin kanunî temsilcileri Türkçe bilmiyorsa veya engelli ise Kanunun 202 nci maddesi hükmü uygulanır.
(5) Uzlaştırma sürecine başlanmadan önce şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören; hakları, uzlaşmanın mahiyeti ve verecekleri kararların hukukî sonuçları hakkında bilgilendirilir.
(6) Şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin yaşı, olgunluğu, eğitimi, sosyal ve ekonomik durumu gibi belirgin farklılıklar, uzlaştırma sürecinde göz önüne alınır.
(7) Uzlaştırmacı görevi sebebiyle kendisine verilen bilgi ve belgelerin gizliliğini korur. Taraflardan birinin verdiği gizli bilgi ve belgeleri verenin iznini almadan veya kanunen zorunlu olmadıkça diğer tarafa açıklayamaz. Gizliliği koruma yükümlülüğü uzlaştırmacının görevi sona erdikten sonra da devam eder.
(8) Uzlaştırmacı müzakerelere başlamadan önce taraflara; uzlaştırmanın temel ilkelerini, kendisinin tarafsızlığını, uzlaştırma süreci ve sonuçlarını, uzlaştırmacı ile tarafların uzlaştırmadaki işlevlerini, gizlilik yükümlülüğünü açıklar ve onların süreci anlamalarını sağlar.
(9) Uzlaştırmacı tarafların, hüküm ve sonuçlarını bilerek ve özgür iradeleriyle uzlaşmalarını sağlayacak uygun tedbirleri alır.' kuralları getirilmiş, 'Etik ilkeler' başlıklı 6. maddesinde; '(1) Uzlaştırmacı; a) Görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirir, tarafların ortak yararlarını gözetir, tarafların müzakerelerde yeterli ve eşit fırsatlara sahip olmasına özen gösterir.(....), kuralı ve 7. maddesinde,'(1) Uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için mağdur ya da suçtan zarar görenin gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olması gerekir.
(2) Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda uzlaştırma hükümleri her bir şüpheli ya da sanık için ayrı ayrı değerlendirilir, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.
(3) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(4) Birden fazla suç olmasına rağmen kanunda tek ceza öngörülen hâllerde her suç için ayrı ayrı uzlaştırma yapılır.
(5) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması hâlinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(6) Uzlaşmanın sağlanması hâlinde, soruşturma veya kovuşturma konusu suç nedeniyle tazminat
davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
...
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma ya da kovuşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) Uzlaştırmaya tâbi suçlarda, uzlaştırma girişiminde bulunulmadan, kamu davasının açılmasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez.
(10) Şüpheli, sanık, mağdur ya da suçtan zarar görene Cumhuriyet savcısının onayı ile görevlendirilen uzlaştırmacı uzlaşma teklifinde bulunur.
(11) Uzlaştırmacı kendisine tevdî edilen görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen veya tamamen başka bir kimseye bırakamaz.
(12) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.' kurallarına ve 'Uzlaştırma kapsamındaki suçlar ve istisnaları' başlıklı 8. maddesinde de; '(1) Kanunun 253 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan suçlarda, şüpheli, sanık, suça sürüklenen çocuk ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur.
(2) Suça sürüklenen çocuklar bakımından mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla ayrıca üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda da uzlaştırma girişiminde bulunulur.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(4) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.
(5) Şüpheli ya da sanık tarafından uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmesi hâlinde, uzlaştırma yoluna gidilemez.' kurallarına yer verilmiştir.
Öte yandan, 01/06/1985 tarih ve 3232 sayılı Kanunla Türkiye'nin katılması uygun bulunan ve 25/06/1985 tarih ve 18792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlamış olan Birleşmiş Milletler (BM) tarafından, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW), Bakanlar Kurulunca onaylanarak 14/10/1985 tarih ve 18898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve Türkiye bakımından 19/01/1986 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliğini sağlamak amacıyla, kalıplaşmış kadın-erkek rollerine dayalı önyargıların yanı sıra ayrımcılık içeren uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamayı hedeflemiş, sözleşmenin imzalanması, taraf devletleri kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için somut adımlar atmakla ve CEDAW Komitesi’ne düzenli olarak kadının insan haklarının geliştirilmesi konusunda ülkedeki devlet uygulamalarını raporlamak ve sunmakla yükümlü kılmıştır.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş, Bu Kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemelerin esas alınacağı, şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izleneceği, şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararlarının insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirileceği, bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirlerin ayrımcılık olarak yorumlanamayacağı, temel ilkelerine uyulması gerektiği düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
A) Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin İncelenmesi:
Sözleşmenin 48. maddesinde; taraf Devletlerin, bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacağı kural altına alınmış, böylece uzlaştırmanın bir zorunlu anlaşmazlık giderme yöntemi olarak uygulanmaması için taraf devletlere hem yasal hem de idari yönden tedbir alınması yükümlülüğü getirilmiştir.
Sözleşme ile getirilen zorunlu alternatif çözüm usulleri veya hükümlerinin yasaklanması şiddet mağdurlarının bu süreçlere faillerle eşit bir biçimde giremeyecekleri gerçeğinden hareketle
getirilmiş bir düzenleme olmakla birlikte sözleşmede sadece uzlaştırmanın bir zorunlu anlaşmazlık giderme yöntemi olarak kabulü hali yasaklanmıştır.
B) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun İncelenmesi:
Ulusal mevzuatımızda, uzlaştırma kurumu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinde, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar ile şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanunun’da yer alan bir takım suçlar sayılarak bu suçlar bakımından uzlaştırmanın uygulanabileceği hükme bağlanmıştır. Sayılan suçlar arasında yer alan kasten yaralama fiilinin ise üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi halinde uzlaştırma prosedürü uygulanamayacaktır. Şikâyete tâbi olmakla birlikte etkin pişmanlık hükümlerine yer verilenler ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bakımından uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Kanunda, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet nedeniyle soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin gecikmeksizin ve mağdurun haklarını gözeterek yürütülmesine ayrıca önem verilmiştir. Böylece hem bu suçların cezasız kalması önlenmiş hem de mağdurun yaşadığı olumsuzlukların bu süreçlerle daha da ağırlaştırılması engellenmiştir. Örneğin; Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının bunu öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır. Yani bir suçun öğrenilmesinin ardından yapılacak işlemlerin bir an önce başlatılması genel bir kural olarak düzenlenmiştir.
Uzlaştırma müessesinin, zorunlu bir alternatif çözüm yolu olmadığı, tarafların özgür iradelerine bağlı işletilen bir müessese olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle Kanun, 'uzlaştırma' kurumunun uygulanmasını, sayılan suçlar kapsamında tarafların özgür iradelerine bırakmıştır. Örneğin Kanun ile; şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılacağı, uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerektiği, uzlaştırma müzakerelerinin gizli olarak yürütüleceği, şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılacağı, uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere, uzlaştırmanın sonuçlanmasında tamamen 'iradilik' ilkesinin esas alındığı görülmektedir.
Kanun'un 253/25. maddesinde ise; uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği kural altına alınmıştır.
C) Dava Konusu Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin İncelenmesi:
Davacı tarafından, dava konusu Yönetmelikte, kadına yönelik şiddet alanı ile ilgili hiçbir özel durum ve koşula yer verilmediği gibi, kadına yönelik şiddet suçlarını içeren dava ve soruşturma dosyalarında uzlaştırma müessesinin uygulanmaması, kadına yönelik şiddet suçları ile ilgili ayrıksı ve özel düzenlemeler bulunması gerektiği ileri sürülmüş ise de, dayanak Ceza Muhakemesi Kanunu'nda, kasten yaralama fiilinin üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi halinde, şikâyete tâbi olmakla birlikte etkin pişmanlık hükümlerine yer verilenler ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği düzenlenmiş olup, sayılan suçlar dışında kadına yönelik suçlar hakkında istisnai bir düzenleme yapılmamış, dolayısıyla dayanağını Kanun hükümlerinden alan Yönetmelik maddelerinde de kadına yönelik şiddet suçlarıyla ilgili istisnai bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
Ayrıca, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nde, 'uzlaştırmanın', şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin özgür iradeleri ile kabul etmeleri ve karar vermeleri hâlinde gerçekleştirilebileceği, bu kişilerin anlaşma yapılana kadar iradelerinden vazgeçebileceği, uzlaşma teklifinde bulunulmasının veya teklifin kabul edilmesinin soruşturma ya da kovuşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel olmayacağı şeklinde düzenlemelere yer verilmiş olup, dayanak Ceza Muhakemesi Kanunu'nda da olduğu gibi uzlaştırma yolunun uygulanması hususunun, tamamen tarafların özgür iradelerine bırakıldığı bir anlayış benimsenmiştir. Bu durum, hem Kanun hem de dava konusu Yönetmelikte uzlaştırmanın 'iradiliğe' dayandığına ve mağdur olanın yargılanma hakkının elinden alınmadığına işaret etmektedir.
Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalara göre; Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nde sadece zorunlu alternatif çözüm usulleri ve hükümlerinin yasaklandığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda sayılan suçlar dışında kadının da maruz kalması muhtemel şiddet suçlarını içeren dava ve soruşturma dosyalarında uzlaştırma kurumunun uygulanması noktasında istisnai bir düzenlemeye yer verilmediği, ancak Kanunda öngörülen uzlaştırma usul ve yöntemi; tarafların kabulü ile başlayan özgür iradelerine göre yürüyen bir müessese şeklinde düzenlendiğinden, dava konusu Yönetmelikte de, 'uzlaştırma' kurumunun, tamamen tarafların özgür iradelerine bağlı işletilen bir müessese olduğu şeklinde düzenlediği, uzlaştırma müessesinin iradiliğe dayanması karşısında Kanunun uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılan dava konusu Yönetmelik hükümlerinde de kadına yönelik şiddet alanını muaf tutan istinai bir hükme yer verilmediği dikkate alındığında, kanun koyucu tarafından yapılan düzenleme ile davalı idareye tanınan yetkiye istinaden hazırlanarak yürürlüğe konulan Yönetmeliğin sözleşme hükümlerine ve hukuka aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde
bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 26/11/2020 tarihinde esasta oy birliği, gerekçede oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Dava; 05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin, kadına yönelik şiddet konulu dava dosyalarında uygulanması nedeniyle yeniden şiddete maruz kalma koşullarını oluşturacağından geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açacağı, kadına yönelik şiddeti kapsamına alan Yönetmeliğin ilgili bölümlerinde özel düzenlemeler içermemesinin kadınların yaşamlarını riske edeceği, uzlaştırma mekanizmasının uygulanmasına dair kadına yönelik şiddet konulu soruşturma ve davalarda ilgili mevzuattan kaynaklanan hiç bir uygulama ve ilkenin gözetilmediği ileri sürülerek iptali istemiyle açılmıştır.
A) Uluslararası Sözleşmelerin İncelenmesi:
- Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin İncelenmesi:
Türkiye tarafından 11/05/2011 tarihinde imzalanıp, 24/11/2011 tarihinde TBMM' den geçen, 14/03/2012 tarihinde onaylanarak 01/08/2014 tarihinde yürürlüğe giren, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak hedefi, temel hedeflerinden birisi olan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin 'Zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerinin veya hüküm vermenin yasaklanması' başlıklı 48. maddesinde; '1-Taraflar bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır. 2 -Taraflar bir para cezasının ödenmesinin emredilmesi halinde, failin mağdura karşı finansal yükümlülüklerini yerine getirebilme yeteneğinin gereken biçimde hesaba katılmasının temin edilmesi için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.' kuralları yer almıştır.
Buna göre; tarafların bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacakları kurala bağlanarak, uzlaştırmanın bir zorunlu anlaşmazlık giderme yöntemi olarak kabulü hali yasaklanmıştır. Diğer bir ifade ile sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, uzlaştırma ve arabuluculuk sürecinin başlatılması dahi yasaklanmıştır.
- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesinin (CEDAW) İncelenmesi:
01/06/1985 tarih ve 3232 sayılı Kanunla Türkiye'nin katılması uygun bulunan ve 25 Haziran 1985 tarih ve 18792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Birleşmiş Milletler (BM) tarafından, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW), Bakanlar Kurulunca onaylanarak 14 Ekim 1985 tarih ve 18898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve Türkiye bakımından 19 Ocak 1986 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, anılan Sözleşmede; 'Komite, Taraf Devletlere şu tavsiyelerde bulunur:
(a) Kadınları arabuluculuk, sulh, hakemlik ve ortak çözüm süreçlerine başvurma haklarıyla ilgili
bilgilendirmeleri;
(b) Alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerinin hukukun tüm alanlarında yargısal ve diğer çözümlere erişimde kadınları kısıtlamamasını ve daha fazla hak ihlaline uğramalarına yol açmamasını temin etmeleri ve
(c) Aile içi şiddet dâhil olmak üzere kadına yönelik şiddet vakalarının kati suretle alternatif uyuşmazlık çözüm prosedürlerine sevk edilmemesini sağlamaları' şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Anılan Sözleşmede; taraflara kadına yönelik tüm şiddet olaylarının kesin suretle alternatif uyuşmazlık giderme prosedürlerine sevk edilmemesi gerektiği yönünde tavsiyede bulunulduğu görülmektedir.
B) Dava Konusu Yönetmeliğin Dayanağı Olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun İncelenmesi:
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinde; soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar ile şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanunun’da yer alan bir takım suçlar sayılarak bu suçlar bakımından uzlaştırma girişiminde bulunulacağı hükme bağlanmıştır. Mevzuatta, sayılan bu suçlar arasında yer alan kasten yaralama fiilinin üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi halinde uzlaştırma prosedürü uygulanamayacağı, yine cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bakımından uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği hükme bağlanmış olsa da sayılan suçlar arasında kadına yönelik olarak da işlenmesi mümkün tehdit gibi suçların da bulunduğu görülmektedir.
Buna göre; Kanun'da, her ne kadar uzlaştırma kapsamı dışında tutulan suçlar haricinde sayılan suçlar noktasında uzlaştırma kurumunun uygulanabilmesi tarafların özgür iradelerine bağlı kılınmış ise de, tarafların bu suçlar bakımından zorunlu olarak uzlaştırma sürecine dahil edilmesi yöntemi benimsenmiştir.
Yukarıda da ifade edildiği üzere, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinde, tarafların uzlaştırma sürecine dahil edilmesinin dahi yasaklanmış olması karşısında, uzlaştırmadan muaf tutulan suçlar dışında kadına da yönelik olabilecek suçların uzlaştırma sürecine dahil edilmesine yönelik yapılan düzenlemelerin, anılan Sözleşmeye uygunluk arz ettiğinden söz edilemeyecektir.
Nitekim, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 1. maddesinin ikinci fıkrasında arabuluculuğa elverişli alanlar düzenlenmektedir. Buna göre, “yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere kanun koyucu aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıkları arabuluculuğa elverişli olmaktan çıkarmıştır. Kanun koyucunun aile içi şiddet iddiası içeren uyuşmazlıkları arabuluculuğa elverişli alanlar arasından çıkaran Adalet Komisyonu gerekçesinde;
“… arabuluculuk sırasında yapılan müzakereler, tarafların herhangi bir korku veya baskı altında kalmaması ve tarafların eşitliği prensibine dayanır. Arabuluculuk, tarafların kendilerini güvende hissedecekleri bir ortamda gerçekleştirilmelidir. Yapılan araştırmalarsa aile içi şiddet olaylarının varlığı, taraflardan birinin diğerini tehdit etmesi veya benzeri nedenlerin varlığı halinde, tarafların kendilerini güvende hissedemeyeceklerini ve eşitlik prensibinin hayata geçemeyeceğini göstermektedir. Bu nedenle aile içi şiddet iddiası içeren uyuşmazlıkların arabuluculuğa uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir.
C) Dava Konusu Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin İncelenmesi:
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinin 25. fıkrasında; uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği kural altına alınmıştır. Böylelikle, yönetmelikle düzenlenebilecek hususlar anılan Kanun metninde açıkça belirlenmiştir.
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi hükümlerine uygunluk arz etmediği görülmekle birlikte; uzlaştırma kapsamı dışında tutulan suçlar haricinde sayılmak suretiyle belirlenen ve kadına yönelik olarak da işlenmesi mümkün olanları da içeren suçların uzlaştırma sürecine dahil edilmesinin anılan Kanun hükmü gereği olduğu, dava konusu Yönetmeliğin de Kanun'un yukarıda alıntısı yapılan 253/25. maddesinde öngörülen hususları düzenlemekle sınırlı bir yetkiye istinaden çıkarıldığı, dolayısıyla Kanun'da yer alan uzlaştırma kapsamı dışında tutulan suçlar haricinde kadına da yönelik olabilecek şiddet suçlarını istisna tutan ya da bu konuda farklı usullerin uygulanırlığını sağlamaya yönelik bir düzenlemenin Yönetmelikle getirilmesinin mümkün olmadığı, Kanun'da davalı idareye bu yönde bir yetki tanınmadığı, bu durum karşısında anılan Kanun hükmüne uygun olarak çıkarılan dava konusu Yönetmelikte bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı oyuyla gerekçe yönünden Daire kararına katılmıyoruz.