Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2016/25208 E. , 2020/5436 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/25208
Karar No : 2020/5436
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR :1- …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
1. Emniyet Amiri olarak olarak görev yapmaktayken, 'suç tasnii ve iftira', 'yetkisini ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak' ve 'kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek' suçlarını işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6., 8/7 ve 8/12. maddeleri gereğince 'Meslekten çıkarma' cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmektedir.
2. Bu işlemin dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddelerinin iptali istenilmektedir.
3. Davacının meslekten çıkarma işlemi nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu işlemin dayanağı olan 3201 sayı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 83. maddesi hakkında, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verildiği, söz konusu işlemin hukuki dayanağının bulunmadığı, dava konusu disiplin cezasına ilişkin ceza verme zaman aşımı süresinin dolduğu, bu durumda dosyanın zaman aşımı nedeniyle işlemden kaldırılması gerekirken disiplin kurulunca suçun işlendiğinin tespitinin ve bu hususların karara geçirilmesinin hukuka aykırı olduğu, soruşturmayı yürüten müfettişlerin istihbarat faaliyetlerini denetlemek için yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadığı, müfettişler tarafından savunmasının alınmadığı, bilgisine başvurulmadığı, soruşturma sürecinde bilgi ve belgelere erişim imkanı sağlanmadığı, böylelikle gizli bir soruşturma yürütülerek savunma hakkının kısıtlandığı, lehe olan delillerin toplanmadığı, savunma yapabilmesi için tarafına yeterli ve makul süre tanınmadığı; icrai nitelikte olmayıp hazırlık veya teklif işlemi mahiyetindeki istihbarat raporları veya talep formları nedeniyle ceza istenmesinin hukuka aykırı olduğu, önleyici dinlemede bir şahsın iletişiminin tespiti açısından somut bilgi ve belge bulunması şartının aranmadığı, kolluk görevlilerinin talep etme hakkı bulunduğu, dinleme hakkında asıl kararı verecek olanın hakim olduğu ve kolluğun değerlendirmede yanılmasının mümkün olduğu, dinlemeyi gerektirecek ölçünün mevzuatta belirlenmediği, idari makamların mahkemenin yerine geçerek ölçünün tespitini yapmasının mümkün olmadığı, bu değerlendirmenin hakim tarafından yapıldığı, Yüksek Disiplin Kurulu kararında yer alan gerekçelerin hatalı olduğu, adil yargılanma hakkı, hak arama hürriyeti ve silahların eşitliği ilkelerinin ihlal edildiği, istihbari dinleme sonucu elde edilen bir verinin hukuki değeri bulunmamakta iken talep formlarına hukuki değer atfedilip aleyhe delil olarak kullanılmasının çelişki barındırdığı, kişilerin mağduriyetine neden olunmadığı, görev sürecinde aldığı taltifler, takdirler, görevdeki başarıları ve performans notları göz önünde bulundurularak bir alt cezanın uygulanması gerektiği, disiplin soruşturması ve ceza tecziyesinin kanunilik ve eşitlik ilkeleri ile bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.
Dava konusu Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7. ve 8/12. maddelerinin, anayasal ilkelere aykırı olduğu, suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı neticesinde kanuni dayanağının kalmadığının öne sürülmüştür.
DAVALILARIN SAVUNMASI:
Cumhurbaşkanlığı (kapatılan Başbakanlık) tarafından; iptali istenin Tüzük hükümlerinde hukuka aykırı bir husus bulunmadığı, davacıya verilen disiplin cezasının hukuka uygun ve yerinde olduğu savunulmuştur.
İçişleri Bakanlığı tarafından; disiplin soruşturmasının yürütülmesi usulüne ilişkin ilgili mevzuata ve mahkeme içtihatlarına aykırı bir husus bulunmadığı, davacıya hakkında isnat edilen fiil ve haller veya tutum ve davranışlar açıkça belirtilmek suretiyle soruşturmacı ve yetkili disiplin kurulu tarafından gerekli süre verilerek savunmasının mevzuata uygun olarak alındığı, Anayasa Mahkemesi'nin sözü edilen iptal kararının bir yıl sonra yürürlüğe gireceği, usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar geçerli ve yürürlükte olacağı, bu süre içeresinde işlenen eylem, işlem, tutum ve davranışlarda Tüzük'ün uygulanacağı hususunun açık olduğu, yürürlüğü korunan Tüzük hükümlerine göre yargısal denetim yapılmasının hukuki zorunluluk olduğu, hukuki belirlilik ilkesi gereği Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının geriye yürümeyeceği, alt ceza uygulanması hususunda idarenin takdir yetkisi bulunduğu, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; disiplin soruşturmasının yürütülmesi usulüne ilişkin ilgili mevzuata ve mahkeme içtihatlarına aykırı bir husus bulunmadığı, davacıya hakkında isnat edilen fiil ve haller veya tutum ve davranışlar açıkça belirtilmek suretiyle soruşturmacı ve yetkili disiplin kurulu tarafından gerekli süre verilerek savunmasının mevzuata uygun olarak alındığı, Anayasa Mahkemesi'nin sözü edilen iptal kararının bir yıl sonra yürürlüğe gireceği, usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar geçerli ve yürürlükte olacağı, bu süre içeresinde işlenen eylem, işlem, tutum ve davranışlarda Tüzük'ün uygulanacağı hususunun açık olduğu, yürürlüğü korunan Tüzük hükümlerine göre yargısal denetim yapılmasının hukuki zorunluluk olduğu, hukuki belirlilik ilkesi gereği Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının geriye yürümeyeceği, alt ceza uygulanması hususunda idarenin takdir yetkisi bulunduğu, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'NUN DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından, Emniyet Amiri olarak görev yapmaktayken, 'suç tasnii ve iftira', 'yetkisini ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak' ve 'kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek' suçlarını işlediğinden bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddeleri gereğince 'Meslekten çıkarma' cezası ile tecziyesine, işlemiş olduğu suçun niteliği, işleniş biçimi ve mesleğin özelliği dikkate alındığında aynı Tüzüğün 15. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının ve bu işlemin dayanağı olan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddelerinin iptali istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, iptali istenen Tüzüğün içerdiği düzenlemelerde hukuka, hizmet gereklerine, üst normlara aykırılık ve iptali gerektirecek bir husus bulunmadığı gibi davacının, dinleme taleplerinin düzenlenmesine gerekçe oluşturacak olan suçla irtibatın belgelendirildiğine ya da başka bir ihtimalin olup olmadığına ilişkin olarak herhangi bir tespit yapılmadan, şahısların teknik araçlarla izlenmesi, iletişim araçlarının dinlenmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınması yolunda iletişime müdahale formları düzenleyerek mahkemeden usulsüz dinleme taleplerinde bulunduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilen 26/11/2020 tarihinde, davacının, davacı vekili Av. …'ün, davalı …'nı temsilen Hukuk Müşaviri …'in, davalı … Bakanlığı'nı temsilen Hukuk Müşaviri …'ın, davalı … Genel Müdürlüğü'nü temsilen Av. …'nin geldiği, Danıştay Savcısı'nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı, gelen taraflara usulüne uygun söz verilip dinlendikten, Danıştay Savcısı'nın düşüncesi alındıktan ve gelen taraflara son kez söz verildikten sonra duruşmaya son verildi, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
… İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli personelce 18/08/2010-03/12/2013 tarihlerinde 04/07/1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun ek 7. maddesi uyarınca yapılan 'iletişimin tespit edilmesi, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi' işlemlerinde mevzuata aykırı dinlemelerin yapıldığının öğrenilmesi üzerine, 22/05/2015 tarihli Bakanlık Oluru ve İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 28/05/2015 tarihli görev emri üzerine görevlendirilen mülkiye başmüfettişi ve polis başmüfettişlerince soruşturma başlatılmıştır.
Yapılan soruşturma neticesinde; … isimli şahsın iletişim araçlarının (3) ay süre ile 'dinlenmesi, tespit edilmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, şahsın teknik araçlarla izlenmesi ve kayda alınması' ile bu taleplerin (3) ay süre ile uzatılmasına ilişkin 04/06/2013 ve 03/09/2013 tarihli iletişime müdahale talep yazılarının, mahkemeye gönderilen talep yazılarını ve mahkemenin vermiş olduğu karar yazılarının İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderilen üst yazılarını … İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü vekili olarak görev yapan davacının imzalandığı ve iletişimin dinlenmesine gerekçe gösterilen faaliyetle dinlemeyi gerektirecek ölçüde irtibat ve iltisakın olmamasına rağmen dinleme kastı ile gerçekçi sebeplere dayanmadan suç uydurmak suretiyle dinlemenin talep edildiği, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun ek 7. Maddesinde öngörülen amaçla bağdaşmadığı tespit edilmiş ve bu suretle davacının 'suç tasnii ve iftira', 'yetkisini ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak' ve 'kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek' suçlarını işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir.
Anılan raporu değerlendiren İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu … tarih ve … sayılı kararıyla, davacının isnat edilen suçu işlediğinin sabit olduğundan bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6., 8/7. ve 8/12. maddeleri uyarınca 'meslekten çıkarma' cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bunun üzerine, söz konusu ceza ile dayanağı Tüzük'ün 8/6., 8/7. ve 8/12. maddelerinin iptaline, meslekten çıkarma işlemi nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İlgili Mevzuat :
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 'Anayasa Mahkemesinin kararları' başlıklı 153. maddesinde, 'Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun (…) teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.' hükmüne yer verilmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 83. maddesinde, 'Gerek inzibat komisyonları tarafından ve gerek salahiyet dairesinde re'sen verilecek inzibat cezalarını icap ettiren fiil ve hareketlerin ne olduğu ve cezaların derece ve miktarı, polis mesleğinin haiz olduğu hususiyet ve ehemmiyet gözetilerek tanzim edilecek nizamnamede tayin olunur. Memuriyetten ihraç cezası müstesnadır.' kuralı yer almıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 'Kapsam' başlıklı 1. maddesinde, emniyet örgütünde çalışan her sınıftan memura verilecek disiplin cezalarını gerektiren eylem, işlem tutum ve davranışlarla cezaların derece ve miktarının Tüzük'te gösterildiği belirtilmiş; 2. maddesinin (e) bendinde, “Meslekten çıkarma, memurun, Emniyet Teşkilatı hizmetlerinde bir daha çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasıdır' hükmüne yer verilmiş; meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışların sayıldığı 8. maddesinin 6. fıkrasında, 'hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, kalpazanlık, kasden adam öldürme veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira' fiilleri, aynı maddenin 7. fıkrasında, 'yetkisinin ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak' ve aynı maddenin 12. fıkrasında ise, “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek' fiili meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.
Anayasa Mahkemesi'nin 29/01/2016 tarihli ve 29608 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 13/01/2016 günlü, E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararı ile; 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, '...disiplin cezalarını gerektiren fiil ve hareketlerin, düzenlenecek tüzükte belirlenmesini öngören itiraz konusu kural, yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememekte ve bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımamaktadır. Bu yönüyle kural, Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen 'suçta kanunilik' ilkesine ve Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan 'kanuni düzenleme' ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.' gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve aynı kararda; iptal kararının, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
08/03/2018 tarihli ve 30354 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 'Yürürlükten Kaldırılan Hükümler' başlıklı 37. maddesinde, '(1) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun 82 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 83 üncü, ek 4 üncü, ek 5 inci, ek 6 ncı, ek 7 nci, ek 8 inci ve ek 9 uncu maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır...'; 'Geçiş Hükümleri' başlıklı geçici 1. maddesinde ise, '(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan disiplin soruşturmaları ile ilgili olarak bu Kanun hükümleri uygulanır.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemler aynen muhafaza olunur...' hükümlerine yer verilmiştir.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun ek 7. maddesinde, 'Polis, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere, ülke seviyesinde ve sanal ortamda istihbarat faaliyetlerinde bulunur, bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır. Devletin diğer istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar.
Birinci fıkrada belirtilen görevlerin yerine getirilmesine yönelik olarak, 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun, casusluk suçları hariç, 250 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı suçlar ile bilişim suçlarının işlenmesinin önlenmesi amacıyla hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Emniyet Genel Müdürünün, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanının veya bilişim suçlarıyla sınırlı olmak üzere bilişim suçları ile ilgili daire başkanının yazılı emriyle, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim veya internet bağlantı adresleriyle internet kaynakları arasındaki veri trafiği ile iletilen veriler tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir, kayda alınabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde verilen yazılı emir, yirmidört saat içinde yetkili ve görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını en geç kırk sekiz saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir derhal kaldırılır. Bu halde dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir; durum bir tutanakla tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.(...)
Kararda ve yazılı emirde, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tesbite imkân veren kodundan belirlenebilenler ile tedbirin türü, kapsamı ve süresi ile tedbire başvurulmasını gerektiren nedenler belirtilir. Kararlar, en fazla üç ay için verilebilir; bu süre aynı usûlle üçer ayı geçmeyecek şekilde en fazla üç defa uzatılabilir. Ancak, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde devam eden tehlikelere ilişkin olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim üç aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.(...)
İstihbarat faaliyetlerinde, bu maddede belirtilen suçların önlenmesi amacıyla ve hâkim kararı alınmak koşuluyla, teknik araçlarla izleme yapılabilir. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu hizmeti veren kuruluşların ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelerinden yararlanabilmek için gerekçesini de göstermek suretiyle yazılı talepte bulunulabilir. Bu kurum ve kuruluşların kanuni sebeplerle veya ticari sır gerekçesiyle bu bilgi ve belgeleri vermemeleri halinde ancak hâkim kararı ile bu bilgi ve belgelerden yararlanılabilir.
Bu madde hükümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen kayıtlar, birinci fıkrada belirtilen amaçlar dışında kullanılamaz. Elde edilen bilgi ve kayıtların saklanmasında ve korunmasında gizlilik ilkesi geçerlidir. Bu fıkra hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında, görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. (...)' hükmü yer almaktadır.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6., 8/7. ve 8/12. maddelerinin iptali isteminin incelenmesi:
3201 sayılı Kanun'un 83. maddesinin birinci cümlesinin iptaline ilişkin yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararından sonra, Anayasa'nın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 02/01/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 23/01/2017 tarihli, 29957 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesi ile söz konusu 83. madde yürürlükten kaldırılmış, yine bu Kanun Hükmünde Kararname ile Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin de aralarında bulunduğu genel kolluk görevlilerinin tabi olacağı disiplin hükümleri düzenlenmiştir.
682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/03/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının, bu Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca verilmiş addolunacağı ve bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemlerin aynen muhafaza olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bilahare 08/03/2018 günlü ve 30354 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun ile de; Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik ve cezaları, disiplin amirleri ve kurulları, disiplin soruşturma usulü ile diğer ilgili hususlar düzenlenmiş, Kanun'un geçici 1. maddesinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/03/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunacağı; bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemlerin aynen muhafaza olunacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan hukuki süreç dikkate alındığında, davacı hakkında uygulanan meslekten çıkarma cezasının dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağı ile ilgili herhangi bir duraksama bulunmadığı, bu Tüzük hükümleri uyarınca tesis edilen disiplin cezalarının, gerek 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, gerekse bu Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair 7068 sayılı Kanun uyarınca tesis edilmiş kabul edileceğinin kurala bağlandığı görülmektedir.
Bu durumda, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağı mevcut olduğundan anılan Tüzük'te bu yönden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün dava konusu 8/6. 8/7. ve 8/12. maddelerinde, meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller düzenlenmiş olup, anılan düzenlemelerin, polislik mesleğinin önem ve özelliği dikkate alınarak, toplum nazarındaki saygınlığının korunması ve teşkilat personeline duyulan güvenin sarsılmamasını sağlamak amacını haiz olduğu ve personel ve disiplin hukuku ilkelerine aykırı bir yönünün bulunmadığı, ayrıca polislik mesleğinin niteliği dikkate alındığında, 'suç tasnii ve iftira' fiili, 'yetkisinin ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak' fiili ile 'kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek' fiilinin meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gereken fiiller arasında sayılmasının kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu anlaşıldığından, anılan Tüzük'ün dava konusu maddelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
… tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali isteminin incelenmesi:
Dava konusu işleme esas soruşturma raporu ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler incelendiğinde; dava konusu işlemin tesisine neden olan dinlemenin iletişimin dinlenmesini gerektirecek emareler olmaksızın, hukuki dayanaktan yoksun gerekçeler gösterilerek, gerçeğe aykırı belge düzenlenmek suretiyle yapıldığı, dinlenen kişinin, iletişimin dinlenmesine esas teşkil edecek iletişime müdahale talep formunda belirtilen ...'nin 'selefilik-vahabilik' faaliyetleri ile alakalı istihbari mahiyette bilgi olmadığı, yapılan dinleme işleminin gerekçeleri ve amaçları itibarıyla 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun Ek 7. maddesinde öngörülen amaçlarla bağdaşmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dinleme işleminin hakim kararı ile yapılması, bu karara esas teşkil eden formun gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi durumunu ve bu bağlamda işlemin hukuka aykırılığını ve suç olma vasfını ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü önleyici dinleme işlemine ilişkin hakim kararı, istihbarat biriminin dinleme gerekçesi olarak sunduğu bilgilerin doğruluğunun tescil ve tespiti niteliğini taşımaktadır.
Bu nedenle, davacının, ... isimli şahsın iletişiminin usulsüz dinlenmesine dair soyut gerekçelerle hakim kararı alınmak suretiyle yapılan dinleme faaliyetine ilişkin düzenlenen 04/06/2013 ve 03/09/2013 tarihli iletişime müdahale talep formlarının, mahkemeye gönderen talep yazılarını ve mahkemenin vermiş olduğu karar yazılarının İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderilen üst yazılarını imzalamak suretiyle 'suç tasnii ve iftira' ve 'kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek' fiillerini işlediği anlaşıldığından, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6., 8/7. ve 8/12. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacının meslekten çıkarma işlemi nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin incelenmesi:
Dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazmini isteminin de reddi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6., 8/7. ve 8/12. maddelerinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
3. Davacının meslekten çıkarma işlemi nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
4. Aşağıda ayrıntısı gösterilen … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı davalar için belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
6. Posta gideri avansından varsa artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
7. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 26/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.