10. Hukuk Dairesi 2017/5725 E. , 2019/10364 K.
Mahkemesi : Aydın 2. İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacı, vergide kayıtlı bulunduğu 12.12.1996 tarihinin Bağ-Kur sigorta başlangıcı olduğunun tespitini istemiştir.
II- CEVAP:
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; geriye dönük tescil imkanı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 1479 sayılı Yasa'nın Geçici 18. maddeleri kapsamında 'davanın kısmen kabulüne' karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, yerel mahkeme kararının ''davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/10/2008 tarihi olduğunun tespitine'' kısmındaki ''01.10.2008'' tarihinin ''02.10.1996'' olarak düzeltilmesini, bu durumda davalı vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin de kaldırılmasını, aksi halde mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, kurumca dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden, yargılama giderlerinden vekalet ücretinden müvekkil kurumun sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, yerel mahkemenin, davanın kısmen kabulüne dair verdiği kararın yerinde olmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B- BAM KARARI
Davacının çalışmasının iddia edildiği 02.10.1996 tarihinden re'sen tescilinin yapıldığı 01.03.2011 Tarihine kadar yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun'un 47/Geçici 18. maddesi ve 5510 sayılı Kanun'un Geçici 8. Maddelerinden yararlanmak için SGK'ya yapılmış bir başvuru bulunmadığı ve prim de ödenmediği anlaşılmıştır. Bununla birlikte 5510 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, 'Bu Kanun'un 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar.' hükmü karşısında, davacının sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin 01.10.2008 tarihinde başlaması gerekeceği açık olup sigortalılık hak ve yükümlülüğünün 01.03.2011 tarihinden itibaren başlatılmasındaki Kurum işleminin hatalı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.10.2008 tarihi olarak kabul edilmesine dair verilen Mahkeme kararı yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili yerel mahkeme kararının ve istinaf kararının hukuka aykırı olduğu, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. fıkrasında, “Diğer Kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde düzenleme gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'u dışındaki Kanunlar ile de dava şartı düzenlenebileceği anlaşılmaktadır.
11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun'un 64'üncü maddesi ile 5521 sayılı Kanun'un 7'nci maddesine üçüncü fıkra olarak “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer Kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmü eklenmiştir.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2. maddesindeki kurala göre, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenleme gereğince, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ :
Eldeki dava 26.4.2016 tarihinde, 6552 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra açılmıştır. Davacı, 1479 sayılı Yasa kapsamında esnaf bağkur sigortalılığının tespitini istemiştir. Mahkemece, davanın esasına girilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun'un 64. maddesi ile 5521 sayılı Kanun'un 7. maddesine 3. fıkra olarak eklenen düzenleme gereği, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu'na müracaatın olması ve Kurum'ca müracaata konu istemin zımnen ya da açıkça reddedilmesi gerektiği dava şartı olarak düzenlenmiş olup, eldeki davada, davacı tarafından 5521 sayılı Kanun'un 7/3 maddesine uygun bir şekilde, davaya konu istem hakkında, Sosyal Güvenlik Kurumu'na müracaat ve Kurum tarafından bu müracaata konu istemin reddine ilişkin bir işlem veya eylem bulunmadığı görülmekle, Mahkemece, dava açmadan önce kuruma başvuru yok ise 6100 sayılı HMK.'nın 115/2. maddesi uyarınca, 6552 sayılı Kanun'un 64. maddesi ile 5521 sayılı Kanun'un 7. maddesine üçüncü fıkra olarak eklenen düzenleme doğrultusunda, dava, dava şartı yokluğundan usulden reddedilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin BAM’a gönderilmesine, Üye ...'ün muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ...'nın oylarıyla ve oyçokluğuyla, 26.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Davacı ve davalı Kurum vekillerinin İstinaf başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesi kararını yerinde bularak tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce özetle “…5521 sayılı Yasa'nın 7/3 maddesi uyarınca, başvuru koşulu gerçekleşmediğinden bahisle, dava şartı noksanlığından dolayı davanın usulden red edilmesine..” yönelik olarak verilen bozma kararına aşağıdaki nedenlerle iştirak etmiyorum.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun dava şartlarını düzenleyen 114’üncü maddesi “(1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” Hükmünü içerirken, aynı yasanın dava şartlarının incelenmesini düzenleyen 115’inci maddesi ise;
“Dava şartlarının incelenmesi
Madde 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar
da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” Hükmünü içerir.
Yukarıda belirtilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/2. fıkrasında, “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde düzenlenme gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'u dışındaki kanunlar ile de dava şartı düzenlenebileceği anlaşılmaktadır.
11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64'üncü maddesi ile Mülga 5521 sayılı Kanunun 7'inci maddesinin üçüncü fıkra olarak “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmü eklenmiş; 25.10.2017 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile 5521 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmış ise de, 7036 sayılı Yasa'nın 4/1.madde hükmünde aynı düzenleme muhafaza edilmiştir.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
HMK.’nun 115/2. maddesindeki kurala göre, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
İş Mahkemeleri Kanunda öngörülen ve özel dava şartı olan “başvuru koşulu” düzenleniş yeri, nitelik ve özelliği itibarıyla HMK’nun 115/2.madde hükmü kapsamında “tamamlanabilir dava şartı” olduğu unutulmamalıdır.
Eldeki davanın dava tarihi gözetildiğinde, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, 25.10.2017 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 4/1 (5521 sayılı Kanun'un 7/3) maddesinde öngörülen düzenleme gereği, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatın olması ve Kurumca müracaata konu istemin zımnen ya da açıkça reddedilmesi gerektiği dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davacı tarafından anılan 7036 sayılı Yasa'nın 4/1 (Mülga 5521 sayılı Kanun'un 7/3) maddesine uygun bir şekilde, davaya konu istem hakkında, Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat ve Kurum tarafından bu müracaata konu istemin reddine ilişkin bir işlem veya eylem bulunmadığı görülmekle mahkemece, davacı tarafa 6100 sayılı HMK.'nun 115/2. maddesi uyarınca, davaya konu istemi hakkında Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmesi ve bu müracaat hakkında anılan yasal düzenleme uyarınca Kurumun red iradesini gösterir işlem veya eyleminin olduğunun belgelenmesi için kesin süre ihtaratlı önel verilmesi, bu süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi; Kuruma müracaat ve müracaatın reddine dair Kurum işlem veya eylemine ilişkin dava şartının tamamlanması halinde ise davanın esasına girilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; İş Mahkemeleri kanunundaki anılan başvuru koşulunu tamamlanamaz dava şartı olarak öngören Daire yaklaşımına katılmak mümkün değildir.
Kaldı ki, 10. Hukuk Dairesinin konuya ilişkin geçmiş tüm istikrarlı içtihatları da bu yönde, yani anılan başvuru koşulunu HMK’nun 115/2. madde hükmü kapsamında “tamamlanabilir dava şartı” olarak değerlendirdiği halde, bu içtihattan dönülerek yazılı şekilde karar tesis edilmesi hukuki güvenlik ve yargıya güven ilkelerine de uygun düşmemektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.