3. Ceza Dairesi 2021/2152 E. , 2022/286 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Bartın Ağır Ceza Mahkemesinin 04.08.2017 tarih ve 2017/17 - 2017/158 sayılı kararı
Suç : -Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,
-Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya
veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,
-Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya
veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,
-Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : -Sanıklar ... ve ... için;
TCK'nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 53,
58/6-9,62,63 maddeleri gereği mahkumiyet,
-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...,
..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...
için tüm sanıklar yönünden ayrı ayrı; CMK'nın 223/2-e
maddesi gereği beraat, kararlarına ilişkin istinaf
başvurularının esastan reddi.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar ... ve ... ile müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf aşaması ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Usulüne uygun olarak duruşmadan haberdar edilmeyen Türkiye Büyük Millet Meclisinin, CMK'nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören sıfatıyla yasama organına karşı suç yönünden hükmü temyiz etme hakkı olduğu ve bu suç yönünden CMK'nın 237/2 maddesi uyarınca davaya katılma hakkının bulunduğu, yine 477 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlık kurumuna yapıldığı kabul edilerek;
1)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
Sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan beraat hükümleri yönünden müsnet suçun niteliği itibarıyla suçtan doğrudan doğruya zarar görmemesi nedeniyle T.C. Cumhurbaşkanlığının davaya katılmasına imkan bulunmadığından CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından gereğinin merciince yapılmak üzere dosyanın mahalline İADESİNE,
2)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Katılan ... Meclisinin, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin ise Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu yönünden temyiz taleplerinin incelenmesinde,
Anılan suçların niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle davaya katılma hakları bulunmayan T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin temyiz taleplerinin CMK'nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE,
Diğer temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Suç tarihinin son icrai hareket tarihi olan '' 16.07.2016 '' yerine, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında ''15.07.2016'' olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
3)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin; Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
İstinaf kararından sonra sanık ... hakkında mülakat sınavı kodlama raporu ve dijital inceleme raporu ile sanık ... hakkında istinaf aşamasında ankesör arama kayıtları ve ...'a ait şüpheli ifade beyanı gelmiş ise de; bu delillerin örgüt üyeliği suçuna esas teşkil edebilecek delillerden olduğu, adı geçen sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan beraat kararları verilmesine karşın bu suça yönelik Cumhuriyet savcısının istinaf talebinin bulunmadığı gibi temyiz isteminde bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığının bu suça yönelik temyiz haklarının olmadığı gözetildiğinde ilgili evrakların okunması ve değerlendirilmesi bu kapsamda sonuca etkili bulunmamıştır.
Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından kurulan beraat hükümlerine ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda sanıkların üzerine atılı suçu işlediklerinin sabit olmadığı, mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle kabul ve takdir kılınmış olmakla usul ve kanuna uygun bulunduğundan katılan vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle beraate ilişkin hükümlerin ONANMASINA,
4)Sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden verilen mahkumiyet kararlarına yönelik sanıklar ve müdafiileri ile katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında 'doğrudan fail' olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri /görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde;
'Sanık ...'nun binbaşı rütbesiyle Amasra Sahil Güvenlik Komutanı olduğu, sanık ...'ın ise üsteğmen rütbesiyle Amasra Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı TSCG-22 numaralı sahil güvenlik botu komutanı olarak görev yaptığı, darbe teşebbüsünün olduğu gün Amasra Sahil Güvenlik Grup Komutanlığında personelin ayrılışı sebebiyle veda yemeği tertip edildiği, bu sırada sanık ...'nun kendi beyanlarından da açıkça anlaşılacağı üzere saat 22:30 - 23:00 saatleri arasında eşi tarafından aranarak ülke genelinde bir takım sıkıntılar olduğundan bahsedildiği, saat 23:00 sıralarında kendisinin cep telefonunu arayan Sahil Güvenlik Komutanlığındaki bir üst komutan olan ve bir başka dosyada yargılanan Albay ... tarafından sanığa SABKOR Kırmızı talimatının sözle iletildiği, akabinde bu emir kapsamında tüm askerlerin birliğe çağrıldığı, kendisinin de sanıklar ... ve ... ile görüştüğü, saat 23:40 civarında karargâhta bir araya geldikleri, SABKOR Kırmızı talimatıyla TCSG-22 numaralı bota Bartın Limanına, TCSG-64 numaralı bota Eren Limanına gidilmesi talimatı verdiği, saat 01:00 - 01:15 sıralarında sıkıyönetim emrinin birliğe gönderildiği; bu emrin sanık ...'e Harekât merkezinde görevli sanık ... tarafından sümen içerisinde iletildiği, daha sonra sanık ...'in bu mesajı emrindeki bot komutanlarına gönderilmesi talimatını verdiği, sanığın saat 02:00 civarında ise botların limana geri dönmesini emrettiği,
Sanık ...'ın ise olay günü emrinde bir astsubay, iki uzman çavuş ve iki er ile görevli olduğu, 15 Temmuz gecesi birliğe gelen sanığın SABKOR Kırmızı ilanı ve sanık ...'nun talimatıyla birliğine geçtiği, burada diğer sanıklar ... ve ... ile bir süre baş başa kaldığı, akabinde gemi personeli ile birlikte 00:40 civarında komutasındaki TSCG-22 numaralı bot ile denize açıldığı, gelen ilk emrin Bartın Limanı açıklarına gidilmesi olduğu, ayrıntılı emirlerin sonradan geleceğinin belirtildiği, saat 01:35 - 01:40 civarlarında ŞAHMUS adı verilen askerî haberleşme sistemi vasıtasıyla gemiye sıkıyönetim direktifleri gönderildiği, bu emir üzerine botun (gemi) yönünün çevrilerek Bartın limanı açıklarına getirildiği, burada liman işletmesini cep telefonuyla arayan sanık ...'nin görevliye 'Malum olaylardan haberiniz vardır, liman girişlerinin serbest, çıkışların yasak.' olduğu şeklinde talimat verdiği, bu sırada sanık hakkında beyanda bulunan bir kısım askeri personelin beyanlarından da görüleceği üzere ''Deniz Kuvvetlerine bağlandık'', ''biz askeriz verilen görevleri yerine getiririz yerine getirmeyen üniformayı çıkartsın'' şeklinde sözler söylediği, saat 02:00 civarında botların limana geri gelmesi talimatının iletilmesi üzerine de emrindeki bot ile limana geri döndüğü' şeklinde gerçekleşen olayda;
Bulundukları Amasra ilinde askeri bir hareketlilik yaşanmayan, 'birlik içerisinde cebri bir davranışı tespit edilemeyen icra hareketlerinden önce' örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar oldukları, suç işleme karar ve iradesine katıldıkları kanıtlanamayan sanıkların, elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, sundukları katkının tek başına vahamet arz etmediği gibi fiilin işlenişi üzerinde 'müşterek hakimiyet' kurduklarından da bahsedilemeyeceği, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan eylemlerinin, işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasayı ihlal suçuna yardım etmek kapsamında kaldığı gözetilmeden delillerin takdiri ve tayininde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafileri ile katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, tutuklu sanıkların ceza miktarı, mevcut delil durumu, suç vasfı ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Bartın Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.