9. Hukuk Dairesi 2019/442 E. , 2019/4854 K.
MAHKEMESİ : ...BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 30. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, kamu işveren sendikasının yetkilendirmesinin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
... Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkil Şirket ile Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası ile toplu iş sözleşmesi müzakerelerine başlaması gerekirken Trakya Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi ile imzalanan 2014/125408 kayıt numaralı ihale sözleşmesinin bitimine, T.C: Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilen 11/07/2017 tarihli ve 60259 sayılı yetki belgesinin düzenleme tarihi itibari ile bir yıldan az süre kaldığından 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 35. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği toplu iş sözleşmesi yapma imkanının bulunmadığının beyan edilerek müvekkil Şirketin başvurusunun reddedildiğini bu nedenle açılan davanın kabulü ile Toplu İş Sözleşmesi yapma imkanı bulunmadığına ilişkin 20/07/2017 tarih 13.D/5327 sayılı işleminin iptali ile yetkilendirmenin geçerli olduğunun ve Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin davalı Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası (KAMU-İŞ) ile KOOP-İŞ Sendikası arasında yürütülmesinin gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, yapılan işlemin doğru olduğunu, davacı Şirketin dava konusu taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, hukukî yararın mevcut olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, ''… davacının davalı Sendikanın yetkilendirmeyi kabul etmeyerek toplu iş sözleşmesi yapma imkanının bulunmadığına ilişkin kararın iptali, yetkilendirmenin geçerli olduğunun ve toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin davalı ile KOOP-İş sendikası arasında yürütülmesi gerektiğinin tespitini talep ettiği, davalı sendikanın davanın reddini savunduğu, 6552 sayılı yasa ile getirilen sisteme göre asıl-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmelerinin alt işverenin yetkilendirmesi kaydı ile kamu işveren sendikalarından birisi tarafından yürütülerek sonuçlandırılmasının öngörüldüğü, alt işveren ile kamu işveren sendikası arasındaki yetkilendirme konusundaki uyuşmazlık yönünden dava açılmasındaki hukuki yarar alt işverene ait olmakla açılan dava da davacının hukuki yararının bulunduğu değerlendirilmiş, somut olayda davacı alt işveren şirket ile Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yükseköğretim Kurumları Trakya Üniversitesi arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, söz konusu alt işveren işyeri ile ilgili KOOP-İŞ sendikasına toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili olduğuna dair yetki belgesi verildiği, alt işveren tarafından toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütmesi için davacı kamu işveren sendikasına yetki belgesi verildiği, davalı kamu iş sendikasının 20/07/2017 tarihli yazısı ile yetki belgesinin düzenlenme tarihi itibari ile ihale sözleşmesinin bitimine 1 yıldan az süre kaldığından toplu iş sözleşmesi yapma imkanı bulunmadığı gerkeçesi ile yetkilendirmeyi reddettiği, 6356 sayılı yasanın 35/2 bendine göre toplu iş sözleşmesinin en az 1 en çok 3 yıl süreli olarak yapılabileceği, 3. Fıkrasında ise faaliyetlerinin 1 yıldan az süren işlerde uygulanmak üzere yapılan toplu iş sözleşmelerinin sürenin 1 yıldan az olabileceğinin öngörüldüğü, söz konusu dava da yetki belgesinin alındığı tarihte hizmet alım sözleşmesinin bitimine 1 yıldan az bir süre kalmış ise de; hizmet alım sözleşmesinin süresi ile sınırlı olmasının gerekmesi karşısında 6356 sayılı yasanın 35/3 maddesinin uygulanacağının kabulünün gerektiği, bu itibar ile davacı alt işveren tarafından davalı kamu işveren sendikasına verilen yetkilendirmenin geçerli olduğu, reddinin hukuka aykırı olduğu, sonuç ve kanaatine ulaşılarak aşağıdaki karar verilmiştir.'' gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; Mahkeme gerekçeli kararında davacı taleplerinden olan yetkilendirmenin reddi işleminin iptaline yönelik talep bulunmasına rağmen bu hususta karar oluşturulmadığını, davacının dava yoluyla ulaşmaya çalıştığı hukuki yararının 13.10.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile elde edildiğinden, dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, benzer taleplerle müvekkili aleyhine açılan davaların reddine ilişkin olan Yargıtay kararlarının emsal olarak alınması ile davanın reddine karar verilmesini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, 6356 Sayılı Kanun'un “Toplu iş sözleşmesinin şekli ve süresi” başlıklı 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Toplu iş sözleşmesi en az bir ve en çok üç yıl süreli olarak yapılabilir.” kuralı ile aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre ise “Faaliyetleri bir yıldan az süren işlerde uygulanmak üzere yapılan toplu iş sözleşmelerinin süresi bir yıldan az olabilir.” kuralı karşısında yetki belgesinin alındığı tarih itibariyle hizmet alım sözleşmesinin süresinin bitimine bir yıldan az süre kalmış ise de, bu durum davalı kamu işveren sendikasına verilen yetkilendirmeyi geçersiz hale getirmeyeceğinden, davalı sendikanın yetkilendirmeyi bu nedenle reddetmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
G)Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H) Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi kavramı T.C. Anayasa’nın 53. maddesinde, “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.” şeklinde düzenlenmiştir.
6356 sayılı Kanun’un 2/1-ğ maddesinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı ise, yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir. Şüphesiz, sendikaların belirtilen amacı gerçekleştirebilecekleri en iyi araç, serbest toplu pazarlık hakkı çerçevesinde bağıtlanacak bir toplu iş sözleşmesidir.
Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir (GÜNAY, Cevdet İlhan, İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s. 942).
6356 sayılı Kanun'un “Yetki” başlıklı 41. maddesinin birinci fıkrasında “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.” Kuralına yer verilmiştir.
6356 sayılı Kanun’un 41. ve devamı maddelerinde belirtilen usule göre yetki belgesinin alınmasından sonra yapılacak çağrı ile toplu görüşme süreci başlayacaktır. Toplu görüşme sürecinde taraflarca anlaşma sağlanması durumunda toplu iş sözleşmesi bağıtlanacak, aksi halde ise arabuluculuk aşaması ve daha sonra ise grev aşaması gündeme gelecektir. Grev kavramı da, aynı Kanun'un 58. maddesinde “İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla, aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmaları” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunun 60. maddesine göre, grev kararı ancak arabuluculuk aşamasından sonra alınabilecektir.
Anayasanın 54. maddesinin üçüncü fıkrasında, grev ve lokavtın yasaklanabileceği hallerin kanunla düzenleneceği belirtildikten sonra devam eden fıkrada da, grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu tarafından çözüleceği ifade edilmiştir. 6356 sayılı Kanun’un 51. maddesinde de, grev ve lokavtın yasak olduğu uyuşmazlıklarda, arabulucu aşamasında da anlaşma sağlanamadığı takdirde taraflardan birisinin Yüksek Hakem Kuruluna başvurabileceği ifade edilmiştir. Aynı Kanun'un 62. maddesinde ise grev ve lokavtın yasak olduğu işler belirtilmiştir.
Hukukumuzda, yukarıda belirtilen düzenlemeler doğrultusunda, toplu görüşme süreci işçi sendikası ile işveren sendikası yahut sendika üyesi olmayan işveren arasında yürütülecek ise de, kamu kurumlarında hizmet alımı yolu ile faaliyet gösteren alt işveren işyerleri yönünden kısmen ayrıksı düzenlemeler öngörülmüştür.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun sekizinci maddesine 6552 sayılı Kanun ile eklenen fıkrada, “4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri; alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür ve sonuçlandırılır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu fıkraya göre sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenir.” kuralı getirilmiştir.
Madde doğrultusunda düzenlenen ve 22.01.2015 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat
Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” ile de uygulamanın esasları ayrıntılı olarak tanzim edilmiştir.
Yukarıda belirtilen düzenlemeler ışığında temyiz itirazlarının ve konunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta; Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yüksek Öğretim Kurumları Trakya Üniversitesi ile 15.12.2014 tarihli 36 aylık hizmet alım sözleşmesi imzalayan davacı alt işveren, işyeri ile ilgili olarak dava dışı KOOP-İŞ Sendikası’nın toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili olduğuna dair 11.7.2017 tarihli yetki belgesini almasını müteakiben, alt işveren davacı tarafından 4735 sayılı Kanun'un 8. maddesi ve “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” hükümleri gereğince toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütmesi için davalı Kamu İşveren Sendikası’na 19.7.2017 tarihinde yetki belgesi vermesi üzerine yetkilendirilen davalı Kamu İşveren Sendikası’nca 6356 sayılı Kanun'un 35. maddesinin ikinci fıkrası gereğince yetki belgesinin alındığı tarih itibariyle ihale sözleşmesinin bitimine bir yıldan az süre kaldığı için toplu iş sözleşmesi akdetme imkanı bulunmadığı gerekçesiyle bu yetkilendirmeyi reddetmiş, davacı alt işveren tarafından da davalı Kamu İşveren Sendikası’nın yetkilendirilmesinin geçerli olduğunun tespiti talep edilmiştir.
22/1/2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının sonuna 13.10.2016 tarihli ve 29856 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik değişikliği ile, “Ayrıca kamu işveren sendikalarının yetkilendirilmelerine rağmen, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetki belgesinin verildiği tarih itibarıyla ihale sözleşmesinin bitimine bir yıldan az süre kaldığı gerekçesiyle kamu işveren sendikaları tarafından yürütülmeyen ve tüm maddeleri Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmeleri için de fiyat farkı ödenir.” cümlesi ile birlikte aynı Yönetmeliğe geçici madde olarak da “(1) Alt işverenlerce 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen süre içinde yetkilendirme yapılmamasından dolayı kamu işveren sendikaları tarafından 22/1/2015 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar reddedilen ve tüm maddeleri Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan veya bağlanacak toplu iş sözleşmeleri için de fiyat farkı ödenir.” cümlesi eklenmiştir.
Temyiz safhasında dosyaya celbedilen bilgi ve belgelerden de; Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığı’nın 12.02.2018 tarihli ve 2017/2475 E., 2018/291 K. sayılı kararı ile davacı alt işveren ile dava dışı Türkiye Kooperatif Ticaret Eğitim ve Büro İşçileri (Koop-İş) Sendikası arasında 01.06.2017-31.12.2017 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin bağıtlandığı görülmüştür.
Bu durumda, davacı alt işverene ait olup yetkilendirmeye konu olan bu işyerinde Yüksek Hakem Kurulu kararı ile toplu iş sözleşmesi bağıtlandığından ve 13.10.2016 tarihli ve 29856 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik değişikliği ile de Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmeleri için de fiyat farkı ödeneceği kural altına alındığından davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Açıklanan bu nedenlerle Mahkemece konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararlarının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.