4. Ceza Dairesi 2019/8327 E. , 2020/4272 K.
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonunda, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13/05/2019 tarihli ve 2018/16592 soruşturma, 2019/2157 esas, 2019/1907 sayılı iddianamenin iadesine dair, Tarsus 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22/05/2019 tarihli ve 2019/485 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/05/2019 tarihli ve 2019/924 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 01/11/2019 gün ve 94660652-105-33-10026-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/11/2019 gün ve 2019/107568 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire'ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 05/10/2017 tarihli ve 2017/18693 esas, 2017/21549 karar sayılı ilâmında, '...CMK'nın 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaştırma hükümleri gereğince uzlaştırma işlemlerinin yapılması zorunlu ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/6. maddesinde 'Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.' şeklindeki istisnai durum karşısında, üzerine atılı hem bu tehdit suçu, hem de başka suçlar nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi olanağının bulunmaması karşısında, mahkemece uzlaştırma işlemi için iddianamenin iadesine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunması nedeniyle karara karşı yapılan itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun anlaşılmasına göre, İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 22/06/2017 tarihli kararının kanun yararına bozma isteminin yerinde olduğu anlaşılmaktadır...' şeklinde açıklandığı üzere,
Her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaştırma hükümleri gereğince şüphelinin üzerine atılı suçtan dolayı uzlaştırma işlemlerinin yapılması zorunlu ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/6. maddesinde 'Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.' şeklindeki istisnai durum karşısında, üzerine atılı suç nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi olanağının bulunmaması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonunda, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13/05/2019 tarihli ve 2018/16592 soruşturma,
./..
.2.
2019/2157 esas, 2019/1907 sayılı iddianamenin iadesine dair, Tarsus 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22/05/2019 tarihli ve 2019/485 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/05/2019 tarihli ve 2019/924 değişik iş sayılı kararının, benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 05/10/2017 tarihli ve 2017/18693 esas, 2017/21549 karar sayılı ilâmında da değinildiği gibi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaştırma hükümleri gereğince şüphelinin üzerine atılı suçtan dolayı uzlaştırma işlemlerinin yapılması zorunlu ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/6. maddesinde 'Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.' şeklindeki istisnai durum karşısında, üzerine atılı suç nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi olanağının bulunmaması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, uzlaştırma işlemlerinin gerçekleştirilmediği gerekçesiyle iade edilmesi üzerine, bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair mercii kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Genel Kurulu'nun 29/05/2018 tarihli ve 2017/15-496 esas, 2018/246 sayılı kararında belirtildiği üzere; uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, 'Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir' hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK'nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK'nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK'nın 5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; '(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.' biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun'un sekizinci maddesiyle anılan fıkraya 'Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka
./..
.3.
suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz' cümlesi eklenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı 'Uzlaştırma' olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun'un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
CMK'nın 253. maddesinin dördüncü, altıncı ve on altıncı fıkraları;
'(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
...
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
...
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler. biçimindedir.
05/08/2017 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ceza muhakemesinde uzlaştırma yönetmeliğinin 7. maddesinin on ikinci fıkrasında ' Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
./..
.4.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun iddianamenin iadesine ilişkin 174. maddesi;
'(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen, İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.' şeklinde düzenlenmiştir.
İncelenen dosyada;
Şüpheli ... hakkında, 08/11/2018 tarihide şikayetçi ...'e yönelik hakaret ve tehdit eylemlerini gerçekleştirdiği iddiasıyla soruşturma başlatıldığı, kollukça tespit edilen adresinden şüpheliye ulaşılamaması üzerine, Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheli hakkında yakalama talep edildiği, Tarsus 2. Sulh Ceza Hâkimliği'nin 26/03/2019 tarihli ve 2019/994 değişik iş sayılı kararıyla şüpheli hakkında yakalama emri düzenlendiği, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca 13/05/2019 tarihinde 2018/16592 soruşturma, 2019/2157 esas ve 2019/1907 sayılı iddianame düzenlenerek, şüphelinin TCK'nın 106/1-1. cümle ve 125/1. maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılmasının talep edildiği, Tarsus 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22/05/2019 tarihli ve 2019/485 sayılı iddianame değerlendirme kararıyla uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmediğinden bahisle iddianamenin iade edildiği, iade kararına Cumhuriyet savcısı tarafından aynı gün itiraz edildiği, mercii Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/05/2019 tarihli ve 2019/924 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararıyla, '...iade kararında isabetsizlik bulunmadığı...' şeklindeki gerekçeyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun'un 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde şüpheli ...'a yükletilen TCK'nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı, şüpheliye yükletilen hakaret suçunun da, suç tarihi itibariyle CMK’nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehditle birlikte işlendiğinin iddia olunması nedeniyle uzlaştırma kapsamında bulunduğu ve bu nedenle her iki suç yönünden uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi gerektiği anlaşılsa da, CMK'nın 253/6. maddesinde yer alan 'Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya
./..
.5.
bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.' şeklindeki düzenleme karşısında; soruşturma dosyasında yer alan ve kollukça tespit edilen adresinden şüpheliye ulaşılamadığı, isnat edilen suçlardan şüpheli hakkında Tarsus 2. Sulh Ceza Hâkimliği'nin 26/03/2019 tarihli ve 2019/994 değişik iş sayılı kararıyla yakalama emri düzenlendiği ve bu nedenle şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi olanağının bulunmadığı anlaşıldığından, uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle iddianamenin iadesine dair, Tarsus 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22/05/2019 tarihli ve 2019/485 sayılı kararıyla bu karara yönelik itirazın kabulü yerine reddine ilişkin, mercii Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/05/2019 tarihli ve 2019/924 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/05/2019 tarihli ve 2019/924 değişik iş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK'nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 27/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.