1. Hukuk Dairesi 2020/3002 E. , 2022/3575 K.
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVALILAR : ... V.D.
Taraflar arasında görülen tenkis-tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda, Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/02/2019 tarihli 2015/184 Esas, 2019/53 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 02/07/2020 tarihli 2019/1437 Esas 2020/735 Karar sayılı kararı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14/12/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekilleri Avukat ......, Avukat ...... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., davalılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ... ... ...’ın ölümünden sonra temizlik esnasında bazı mektuplar bulduğunu ve mirasbırakanın terekesinde olması gereken taşınmazların daha fazla olduğunu öğrendiğini, mirasbırakanın taşınmazlarını davalılara satış ya da bağış yoluyla devrettiğini, bazı taşınmazlarını ise davalı ...’nın eski eşinin borçlarını ödemek için sattığını, davalı ...’in eşi adına alınan dükkan ve araba için yüklü miktarda yardım ettiğini, zaman zaman borç verdiğini ve geri alamadığını, işlem tarihlerinde kendisinin çocuk yaşta olduğunu ve kendisinden mal kaçırıldığını, saklı payının ihlal edildiğini, davalı ... ve ...’ya bağış yoluyla devredilen taşınmazlar yönünden tenkis istediğini, davalılar ... ve ...’a muvazaalı satış işlemleriyle devredilen taşınmazlar yönünden miras payı oranında iptal tescil istediğini, Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/309 Esas sayılı dosyası ile açılan davada sulh olmak zorunda kaldığını, bu dava vesilesiyle ve mirasbırakanın yeni mektuplarının ortaya çıkması nedeniyle davalılara değişik tarihlerde taşınmaz devredildiğini öğrendiği için saklı payını istemek durumunda kaldığını, mirasbırakanın en kıymetli taşınmazlarının kadastro tespiti sırasında davalılar ... ve ... adına tescil edildiğini, bazılarının da bağış yoluyla davalı ... ve ...’ya devredildiğini, mirasbırakanın ömrünün son 10 yılında davalı torunları ..., ... ve ...’ye satış yoluyla devirler yaptığını, mirasbırakanın 2010 yılı Ocak- Haziran ayları içerisinde Ziraat Bankasındaki 18.000 TL, 5.000 TL ve 50 TL parasını çekerek davalı ...’nın dava dışı ... ile davalılar ... ve ...’ın hesaplarına aktardığını, davalı ...’ya 23 ada 1 parselin kadastro ile verildiğini, 82 ada 5 parselin muvazaalı satışla devredildiğini, 549 ada 4 parselin istimlak edildiğini, mirasbırakanın bu istimlak parasını damadı ... ...’e verdiğini, 1983 yılında ... ...’den alınamayan 300.000 TL olduğunu, 1985 yılında satılan bağın parasının da dava dışı damat ...’e verildiğini, 1974-1977 tarihleri arasında satılan tarla parasının iki damada verildiğini, her ne kadar damatlara verilmiş görünse de bu paraların davalı iki kıza verildiğini, başka bir taşınmazın satılarak parasının davalı ... ve çocukları için kullanıldığını, davalı ...’ın eşi adına alınan 550 ada 16 parselde kayıtlı 9 no’lu dükkanın parasının mirasbırakan tarafından karşılandığını, bu davalının eşi adına alınan 900 ada 2 ve 3 parsellerin parasının da mirasbırakan tarafından ödendiğini, 1974 model arabaya da mirasbırakanın yardım ettiğini, 901 ada 4 ve 19 parsellerin, 84 ada 3 ve 4 parsellerin kadastro tespiti sırasında davalı ... adına tespit edildiğini, 901 ada 20, 84 ada 5, 926 ada 26 parsellerin hibe yoluyla verildiğini, davalı ...’e 903 ada 26, 927 ada 1, 680 ada 40 parsellerin 2000 yılında muvazaalı satış ile devredildiğini, davalı ...’e 901 ada 1-2-3 parsellerin ve 754 ada 1 parselin 2000 yılında muvazaalı satış ile devredildiğini, davalı ...’e 918 ada 1 parselin verildiğini ileri sürerek denkleştirme ve tenkisin yapılarak miras payının iadesini ve tescilini, muvazaalı olarak yapılan devirlerin iptalini istemiş; davacı vekili 19/07/2017 tarihli dilekçesinde, dava konusu 926 ada 26 parselin sehven 26 parsel olarak bildirildiğini, doğrusunun 926 ada 7 parsel olup, bu parselin mirasbırakan tarafından 2007 yılında davalı ...’ye verildiğini beyan etmiş; davacı vekili 04/02/2016 tarihli açıklama dilekçesinde, davanın tenkis talebi içerdiğini, tenkis yapılabilmesi için terekenin tespiti gerektiğini, davanın tenkis davası olması nedeniyle mirasbırakanın mal varlığı ve davacının miras payı tespit olmadan harcın tamamlanmasının mümkün olmadığını; 20/04/2016 tarihli duruşmada, davanın tenkis davası olduğunu; 13/02/2019 tarihli duruşmada, öncelikli talebin terekenin tespiti ve tenkis, feri talebin muvazaalı işlemlerin iptali olduğunu beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının daha önce Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/309 Esas 2013/353 Karar sayılı dosyası üzerinden konusu, tarafları aynı olan bir iptal tescil davası açtığını ve 18/11/2013 tarihinde feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, anılan kararın eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil ettiğini, ayrıca söz konusu davanın açılış tarihi itibarıyla eldeki davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, anılan dosyada tarafların 18/11/2013 tarihinde sulh olduklarını, davacıya 1 tam 1 hisseli taşınmaz verilip denkleştirme amacıyla kendisinden 2.000 TL alınarak sulh yapıldığını, 82 ada 5 parselde davacının da 1/3 payı olduğunu, davalılar ... ve ...’a bedeli mukabilinde devirler yapıldığını, mirasbırakanın minnet duygusuyla satış bedelini düşük tuttuğunu, mirasbırakanın davacıya da taşınmaz verdiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davanın, tenkis, olmazsa muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal tescil istemine ilişkin olup, davacının asli talebi olan tenkis yönünden hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine, feri talebi olan muris muvazaası nedeniyle iptal tescil isteğine ilişkin olarak, dava konusu 754 ada 1, 680 ada 40, 927 ada 1, 901 ada 1- 2-3, 82 ada 5, 903 ada 26, 918 ada 1, 926 ada 7 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kesin hüküm nedeniyle reddine, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden ise tapusuz taşınmazların kadastro yolu ile edinilmesinde muris muvazaasının uygulanamayacağı ve muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verildiğini, mirasbırakanın ölümünden sonra temizlik esnasında bulunan mektuplar üzerine mirasbırakanın davalılara pek çok karşılıksız kazandırmada bulunduğunun öğrenildiğini, tenkis bakımından hak düşürücü sürenin dolmadığını, usule uygun bir feragat de bulunmadığını, muvazaanın ispatlandığını, mirasbırakanın ölümü üzerine sadece 5 tane taşınmaz kaldığının anlaşılması üzerine tapudan araştırma yapıldığını, ancak diğer taşınmazlarla ilgili bilgiye ulaşılamadığını, mirasbırakanın davacıya yazdığı mektuplardan tespit edilebilen 10 parça taşınmazla ilgili olarak daha önce Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/309 Esas sayılı dosyası üzerinden iptal tescil davası açıldığını ancak geçersiz bir protokolle dosyanın kapatıldığını, yeni bulunan mektupların okuma sürecinin 2015 yılında bittiğini, mirasbırakanın devrettiği 21 parça taşınmaz olduğu anlaşılınca eldeki davanın açıldığını, mirasbırakanın toplamda 52 parça taşınmazı bulunmakta iken bunların bir kısmının mirasbırakan tarafından satıldığını, bu hususu Tapu Müdürlüğünün dahi saptayamadığını, bu nedenle 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceğini, 2011/309 Esas sayılı dosyanın nazara alınarak eldeki davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilemeyeceğini, 2011/309 Esas sayılı dosyadaki feragat beyanı ile protokolün geçerli olmadığını, davacının, tehdit ve baskı altında imzaladığını, cezai ehliyeti bulunmayan davalı ... ile davalı ... tarafından tehdit edildiğini, cezai ehliyeti bulunmayan davalı ... tarafından 2011/309 Esas sayılı dosyadaki protokole imza atıldığını, protokolün geçersiz olduğunu, buna ilişkin taleplerin değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda yanlış tespitler bulunduğunu, sonradan tespit edilen üç adet taşınmazın daha bildirildiğini ancak bilirkişi raporunda yer verilmediğini, mirasbırakanın sattığı diğer taşınmazların değerlerinin tespit edilmediğini, mirasbırakanın hesabından çekilen paraların dökümünün getirtilmediğini, muvazaa olgusunun sabit olduğunu, mirasbırakanın satın aldığı bir kısım taşınmazı davalı kızı ... üzerine yazdırdığını, dava konusu 550 ada 16 parsel sayılı taşınmazda bulunan 9 no’lu dükkanın da mirasbırakanın katkılarıyla dava dışı damadı ... ... adına alındığını, davalı ... ... ile davalı çocuklarına da temlikler ve parasal kazandırmalar yapıldığını, kabule göre hak düşürücü süre ve kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verildiği halde, AAÜT 7/2. maddesine göre davalı taraf lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, ayrıca tek bir maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, talebin saklı paya tecavüz edilen kısım olup, bunun fazlasına yönelik olarak harcın tamamlattırılmasının ve bu tutar üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 02/07/2020 tarihli 2019/1437 Esas 2020/735 Karar sayılı kararıyla; davanın, tenkis, olmadığı taktirde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, mirasbırakanın ölüm tarihi ve daha önce açılıp feragatla sonuçlanan davanın açılma tarihi nazara alındığında, tenkis isteği yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği, muris muvazaası nedeniyle iptal tescil isteği yönünden ise dava konusu bir kısım taşınmaz yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin doğru olduğu, diğer taşınmazlar bakımından da kadastro tespitinden önce tapusuz taşınmazların mirasbırakan tarafından devredilmesinde muris muvazaasının söz konusu olmayacağı, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Eksik inceleme yapıldığını, tenkisin ve muvazaanın değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, Bölge Adliye Mahkemesinin duruşmasız inceleme yaptığını, mirasbırakanın ölümünün ardından evin bodrumunu temizlerken davacının yeni mektuplara ulaştığını, terekenin daha fazla olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine yaptığı araştırmalar neticesinde davalılara pek çok karşılıksız kazandırma yapıldığına vakıf olduğunu, tenkis bakımından hak düşürücü sürenin dolmadığını, muvazaa bakımından da kesin hüküm bulunmadığını, kabule göre hak düşürücü ve kesin hüküm nedeniyle davanın reddi durumunda maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, AAÜT 7/2. maddesi gereği dava şartı nedeniyle davanın usulden reddi durumunda maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davada asli talebin tenkis olduğunu, dava konusu ihtilafta talebin saklı payına tecavüz edilen kısım olup bunun fazlasına yönelik olmak üzere harç tamamlattırılıp fazla yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, talebin sadece saklı paya yönelik olduğunu, sanki tüm taşınmazlar dava konusuymuş gibi hüküm tesis edildiğini, öğrenme tarihinin tamamen yanlış değerlendirildiğini, davacının tespit edebildiği 10 adet taşınmaz için önceki 2011/309 Esas sayılı davayı açtığını, geçersiz bir protokol imzalandığını ve anılan dosyadan feragat edildiğini, akabinde temizlik esnasında yeni mektupların bulunması ve mektupların okuma sürecinin 2015 yılında tamamlanması ile mirasbırakandan kalan pek çok taşınmaz olduğunun öğrenilmesi üzerine eldeki davanın açıldığını, davalılara devredilen toplam 21 adet taşınmaz olduğunun saptandığını, mirasbırakanın sahip olduğu toplam taşınmaz sayısı 52 olup, davacının 39 taşınmazdan pay alamadığını, Tapu Müdürlüğünün bile taşınmazları tespit edemediğini, davacının bilmesinin beklenemeyeceğini, davacının diğer taşınmazları öğrenir öğrenmez eldeki davayı açtığını, bir kısım taşınmazla ilgili yapılan sulh protokolünün geçersiz olduğunu, sulh protokolünün ölüm tehdidi altında imzalandığını, protokole taraf olan davalı ...’in fiil ehliyeti bulunmadığını, kararın ...nın 297.madde koşullarını taşımadığını, deliller toplanmadan, dosya tekemmül etmeden karar verildiğini, kayıtların sağlıklı getirtilmediğini, kadastrodan yazdırılan taşınmazlar bakımından iptal tescil olmasa da tenkis incelemesi yapılabileceğini, gerekçesiz olarak taleplerinin reddedildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tenkis, olmazsa muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan, tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK'nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun'un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmayacağından davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 tarihli 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
TMK’nın 571. maddesinde, “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.
Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.” düzenlemesine yer verildiği açıktır.
3.2.3. Bilindiği üzere, ...nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.
3.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi
3.3.1. Somut olaya gelince; 1917 doğumlu mirasbırakan ... ... ...’ın 23/11/2010 tarihinde ölümü üzerine çocukları davacı ... ile davalılar ... ve ...’ın mirasçı kaldıkları; davalılar ..., ... ve ...’ün ise davalı ...’nın çocukları, yani mirasbırakanın torunları oldukları,
Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2013 tarihli 2011/309 Esas 2013/353 Karar sayılı kararına göre, davacı ...’nün, davalılar ..., ..., ... ve ...’ye karşı, dava konusu 903 ada 26, 82 ada 5, 918 ada 1, 926 ada 7, 901 ada 1-2-3, 754 ada 1, 927 ada 1, 680 ada 40 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak 18/11/2011 tarihinde tapu iptali ve tescil davası açtığı, mirasbırakanın 903 ada 26 parseldeki payını davalı ... ile ...’e, 82 ada 5, 918 ada 1 parseli davalı ...’ya, 926 ada 7 parseli davalı ...’ye, 901 ada 1-2-3 parselleri, 754 ada 1 parseli davalı ...’e, 927 ada 1 ve 680 ada 40 parselleri davalı ...’a devrettiğini ileri sürdüğü, 18/11/2013 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği; kararın temyiz edilmeksizin 24/02/2014 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Eldeki davada, dosya içeriği ve toplanan delillere, eksiğin giderilmesi suretiyle getirilen kayıtlara göre;
-Dava konusu 82 ada 5 parsel (yenileme ile 1509 ada 12 parsel) sayılı taşınmazın 1/3 payının 16/02/1998 tarihli satış işlemiyle davalı ... ... adına ve halen 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle bu şekilde kayıtlı olduğu; davalı ... ...’in anılan 1/3 payı 16/02/1998 tarihli satış işlemiyle mirasbırakan babası ... ... ...’tan edindiği,
- Dava konusu 901 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamının 30/06/2000 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı olup, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle aynı davalı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 30/06/2000 tarihinde satış yoluyla davalı torunu ...’e temlik ettiği,
-Dava konusu 901 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ½ payı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken mirasbırakanın bu ½ payını 30/06/2000 tarihinde davalı torunu ...’e satış yoluyla temlik ettiği,
-Dava konusu 901 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tamamının 30/06/2000 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı olup, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle de aynı davalı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 30/06/2000 tarihinde tamamını davalı torunu ...’e satış yoluyla temlik ettiği,
-Dava konusu 926 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 11/10/2007 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı iken, 18/11/2013 tarihli satış işlemiyle davacı ...’ye temlik ettiği ve taşınmazın halen davacı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 11/10/2007 tarihli satış işlemiyle davalı torunu ...’e, onun da 18/11/2013 tarihli satış işlemiyle davacı ...’ye temlik ettiği,
-Dava konusu 927 ada 1 parsel (yeni 926 ada 85 parsel) sayılı taşınmazın tamamının 30/06/2000 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı olup, 09/01/2020 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 30/06/2000 tarihli satış işlemiyle davalı torunu ...’e temlik ettiği,
-Dava konusu 680 ada 40 parsel sayılı taşınmazın tamamının 30/06/2000 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı olup, 23/10/2020 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 30/06/2000 tarihli satış işlemiyle davalı torunu ...’e temlik ettiği,
-Dava konusu 754 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamının 31/10/2001 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı olup, 23/10/2020 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 31/10/2001 tarihli satış işlemiyle tamamını davalı torunu ...’e temlik ettiği,
-Dava konusu 918 ada 1 parsel (yeni 926 ada 36 parsel) sayılı taşınmazın tamamı 16/02/1998 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı iken, 18/11/2013 tarihli satış işlemiyle davalı ... adına tescil edildiği, 09/01/2020 tarihli yenileme işlemiyle halen davalı ... adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 16/02/1998 tarihli satış işlemiyle davalı kızı ...’a temlik ettiği, onun da 18/11/2013 tarihli satış işlemiyle davalı kızı ...’e temlik ettiği,
-Dava konusu 903 ada 26 parsel (yeni 1651 ada 26 parsel) sayılı taşınmazın 1/3 payı mirasbırakan adına kayıtlı iken, 3/9 pay itibar ederek 2/9 payını ipkaen üzerinde bırakıp, 1/9 payını 18/01/1979 tarihinde bağış yolu ile davalı kızı ...’a temlik ettiği, mirasbırakanın 1/9 payı da 31/10/2001 tarihinde satış yolu ile davalı torunu ...’e devrettiği, üzerinde kalan 1/9 payın ise mirasen mirasçılarına 13/11/2013 tarihinde intikal ettiği, mirasbırakanın bu taşınmazda eşinden intikal eden 1/12 payı davalı ... ile davacı ...’ya eşit olarak 27/09/2001 tarihinde satış yolu ile devrettiği, eldeki davada, bu taşınmazda davalı ...’a devredilen 1/9 payın dava konusu edildiği,
-Dava konusu 23 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamının 06/01/1973 tarihli tesis kadastrosu ile ve halen de 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle davalı ... ... adına kayıtlı olduğu, 25/11/1971 tarihli kadastro tutanağına göre; bu taşınmazın 14/12/1965 tarih 29 no’lu tapu ile davalı ... (...) adına kayıtlı olup, tapu kaydına istinaden davalı ... ... adına tescil edildiği, anılan 14/12/1965 tarih 29 no’lu tapu kaydının incelenmesinde, taşınmazın dava dışı Ziraat Bankasına ait iken, açık arttırma ile davalı ... ...’e satış yoluyla temlik edildiği,
-Dava konusu 901 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamının 09/04/1974 tarihli tesis kadastrosu ile davalı ... adına kayıtlı olup, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, 23/01/1972 tarihli kadastro tutanağına göre, bu taşınmazın 23/09/1971 tarih 19 no’lu tapu ile davalı ... adına kayıtlı olup, onun adına tespit ve tescil edildiği, anılan 23/09/1971 tarih 19 sıra no’lu tapu kaydına göre, bu taşınmazın dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken satış yoluyla davalı ...’a temlik ettiği,
-Dava konusu 901 ada 19 parsel sayılı taşınmazın tamamının 09/04/1974 tarihli tesis kadastrosu ile davalı ... adına kayıtlı olup, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, 23/01/1972 tarihli kadastro tutanağına göre, bu taşınmazın 23/09/1971 tarih 18 no’lu tapu ile davalı ... adına kayıtlı olup, onun adına tespit ve tescil edildiği, 23/09/1971 tarih 18 no’lu tapu kaydının incelenmesinde, bu taşınmazın dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken, davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiği,
-Dava konusu 901 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tamamının 11/01/1978 tarihli bağış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı olup, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, tapu kütüğü ve resmi senede göre, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 11/01/1978 tarihli bağış işlemiyle davalı kızı ...’a temlik ettiği,
-Dava konusu 84 ada 3 parsel (yeni 1628 ada 3 parsel) sayılı taşınmazın tamamının 06/01/1973 tarihli tesis kadastrosu ile davalı ... adına kayıtlı olduğu, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, 14/01/1972 tarihli kadastro tutanağına göre, bu taşınmazın 23/09/1971 tarih 16 no’lu tapu ile davalı ... adına kayıtlı olup, onun adına tespit ve tescil edildiği, 23/09/1971 tarih 16 no’lu tapu kaydının incelenmesinde, bu taşınmazın dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken, davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiği,
-Dava konusu 84 ada 4 parsel (yeni 1628 ada 4 parsel) sayılı taşınmazın tamamının 06/01/1973 tarihli tesis kadastrosu ile davalı ... adına kayıtlı olduğu, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, 14/01/1972 tarihli kadastro tutanağına göre, bu taşınmazın 23/09/1971 tarih 17 no’lu tapu ile davalı ... adına kayıtlı olup, onun adına tespit ve tescil edildiği, anılan 23/09/1971 tarih 17 sıra no’lu tapu kaydının incelenmesinde, bu taşınmazın dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiği,
-Dava konusu 84 ada 5 parsel (yeni 1628 ada 5 parsel) sayılı taşınmazın tamamının 11/01/1978 tarihli bağış işlemiyle davalı ... adına kayıtlı olup, 21/05/2018 tarihli yenileme işlemiyle halen bu davalı adına kayıtlı olduğu, 11/01/1978 tarihli resmi senede göre, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, davalı kızı ...’a bağış yoluyla temlik ettiği,
-Dava konusu 549 ada 4 parsel (yeni 1785 ada 4 parsel) sayılı taşınmazın tamamının 08/09/1987 tarihli kamulaştırma işlemiyle dava dışı Avanos Belediyesi adına kayıtlı olduğu, tapu kütüğüne göre, bu taşınmazın tamamı mirasbırakan ... ... ... adına kayıtlı iken, 08/09/1987 tarihli rızai istimlak ile dava dışı Avanos Belediyesi adına tescil edildiği,
-Dava konusu 550 ada 16 parselde kayıtlı 9 no’lu bağımsız bölümün (dükkan) 18/11/1977 tarihli satış işlemiyle davalı ...’ın eşi olan dava dışı ... ... adına kayıtlı olduğu, 23/10/2020 tarihli yenileme işlemiyle halen bu kişi adına kayıtlı olup; tapu kütüğüne göre, bu taşınmazın tamamı dava dışı Avanos Belediyesi adına kayıtlı iken, 18/11/1977 tarihli satış işlemiyle dava dışı ... ... adına tescil edildiği,
-Dava konusu 900 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların (yeni 1133 ada 18 parsel), 3.8.1971 tarih 34 ve 35 sıra no’lu tapu kayıtları ile dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken, adı geçene vekaleten hareketle mirasbırakan ... ... ...’ın işbu taşınmazları 06/10/1971 tarihinde satış yoluyla dava dışı damadı ... ...’a devrettiği, kadastro tutanaklarına göre, bu taşınmazların anılan tapu kayıtlarına istinaden dava dışı damat ... ... adına 14/01/1971 tarihinde tespit edildiği ve kadastro tespitinin kesinleşmesiyle 06/01/1973 tarihinde kadastro yoluyla dava dışı ... ... adına tescil edildiği, bu iki parselin daha sonra 1133 ada 2 ve 3 parsellere dönüştüğü, dava dışı ... ...’ın bu parselleri 09/07/1987 tarihinde satış yoluyla dava dışı 3. kişi ... ...’e temlik ettiği; bu satış işlemlerini de dava dışı ... ...’a vekaleten mirasbırakanın yaptığı, bilahare taşınmazların başkalarına geçtiği, bu parsellerin daha sonra 1133 ada 18 parsele gittiği; 1133 ada 18 parsel sayılı 848,43 m2 miktarlı üç katlı bina ve arsası vasıflı taşınmazın tamamının 3402 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesine göre yüzölçüm ve cins değişikliği işlemiyle 21/05/2018 tarihinde dava dışı 3. kişi Resul Arslan adına kayıtlı olduğu,
- İlk Derece Mahkemesince, tenkis isteği yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, dava konusu 754 ada 1, 680 ada 40, 927 ada 1, 901 ada 1- 2-3, 82 ada 5, 903 ada 26, 918 ada 1, 926 ada 7 parsel sayılı toplam 10 parça taşınmaz yönünden daha önce Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/309 Esas 2013/353 Karar sayılı dosyasında feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine; dava konusu diğer taşınmazlar yönünden ise davanın esastan reddine şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Dava, tenkis, terditli olarak muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup; İlk Derece Mahkemesince, asıl talep olan tenkis istemi yönünden davacının daha önce Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/309 Esas sayılı dosyası üzerinden 18/11/2011 tarihinde açmış olduğu tapu iptali ve tescil istekli davanın dava tarihi ile davacının eldeki davada dava dilekçesinde açıkladığı olgular ve daha önce açılan davada tanık olarak dinlenen davacının dava dışı eşi ...’nün “davacıya bir mal verilmediğini biz murisin ölümünden 1 ay kadar önce öğrendik” şeklindeki beyanı birlikte değerlendirildiğinde, TMK’nin 571. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği benimsenerek, öncelikli tenkis isteği yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davacının daha önce açmış olduğu ve feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil ettiği gözetilerek, eldeki davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi bakımından dava konusu 754 ada 1, 680 ada 40, 927 ada 1, 901 ada 1- 2- 3, 82 ada 5, 903 ada 26, 918 ada 1 parsel sayılı toplam 9 parça taşınmaz yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması da doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının da reddine.
Davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilen dava konusu 926 ada 7 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibarıyla davacı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazla ilgili tapu iptali ve tescil isteğiyle dava açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, bu taşınmaz hakkında dava şartlarından olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm kısmında, dava konusu diğer taşınmazlar yönünden davanın esastan reddine karar verilmiş olmakla birlikte; bu taşınmazların hangileri olduğunun hüküm yerinde açıkça belirtilmemiş olması ve tapu bilgilerine yer verilmeksizin muğlak ifade kullanılması HMK’nin 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği gibi; dava konusu 23 ada 1 parselin davalı ...’ya, dava konusu 901 ada 4-19, 84 ada 3-4 parsel sayılı taşınmazların davalı ...’e dava dışı 3. kişilerden geçtiği, bu taşınmazların mirasbırakanla ilgisi bulunmadığı gözetilerek, dava konusu 901 ada 20, 84 ada 5 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakandan bağış yoluyla davalı ...’e geçtiği ve bağış yoluyla yapılan temliklerde muris muvazaasına ilişkin 01/04/1974 tarihli ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gözetilerek, anılan taşınmazlar yönünden bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi; dava konusu 549 ada 4 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından dava dışı Belediyeye istimlaken temlik edildiği, kayıt malikinin dava dışı Belediye olduğu gözetilerek bu taşınmaz yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, dava konusu 550 ada 16 parselde kayıtlı 9 no’lu dükkan ile dava konusu 900 ada 2 ve 3 parsel (yeni 1138 ada 18 parsel) sayılı taşınmazların da dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı olduğu gözetilerek bu taşınmazlar yönünden de husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilirken de bu hususların ve ret gerekçelerinin gözetilmesi, yenileme ile ada ve parsel numaraları değişen dava konusu taşınmazların tespiti ile hükümde bu hususun nazara alınması gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, dosyanın kararı veren Avanos Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 27/04/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.