1. Hukuk Dairesi 2021/4532 E. , 2022/3562 K.
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
..........
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun sınırlı olarak kabulü ile yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne ilişkin verilen karar süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, murisleri ... ...'ın 5 çocuğunun bulunduğunu, çekişmeli taşınmazların murisleri ... ...'a ait iken kadastro tespitleri sırasında davalıların babası olan kardeşleri olan ... ... adına tescil edildiğini ileri sürerek çekişmeli 132 ada 6 ve 129 ada 15 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile dava dilekçesi ekinde sunulan veraset ilamı doğrultusunda tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında muris ... mirasçıları ... ... ve ... ... ortak imzalı dilekçeleri ile davaya muvafakat ettiklerini beyan etmiş, yine ... vasisi olduğunu beyan eden ... ... tarafından annesi ... adına muvafakat verdiğine dair beyan dilekçesi sunulmuştur.
II. CEVAP
Davalılar ..., ..., ..., ... ve ... ayrı ayrı sundukları benzer içerikli cevap dilekçelerinde, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ... ...'ın kadastro sırasında dava konusu 132 ada 6 parsel ve 129 ada 15 parseli üzerine yazdırdığı iddiasının doğru olmadığını, zira kadastro başladığı tarihte ... ...'ın sağ ve dinç olup bizzat ... ...'ın muvafakati ile bu yerlerin ... ... üzerine yazıldığını, bu yeri yaklaşık olarak 30 yıldır ... ...'ın malik olarak kullandığını, taşınmazların yaklaşık 1986-1987'li yıllarda oğlu ... ...'a bağışlamış olduğundan kadastro sırasında da ... ...'ın malik ve zilyet olması sebebiyle bu yerlerin ... ... adına tespit edildiğini, tespit tarihine kadar geçen 23 yıllık süre içinde bu yerleri ... ...'ın kullandığını ve davacıların bu duruma itirazda bulunmadıklarını, davacıların dava dilekçesinde belirttiği dava konusu parsellerin murisin tüm mirasçıları adına tespit taleplerinde haksız olup ancak kendi miras payları oranında iptal talep etme haklarının olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarihli 2016/181 E., 2018/50 K. sayılı kararıyla; dinlenen tanıklardan, mahalli bilirkişilerden ve kadastro bilirkişileri beyanlarından anlaşılacağı üzere dava konusu taşınmazlar bakımından kadastro sırasında verilen muvafakat ile davalıların mirasbırakanı ... ... üzerine tespit yapıldığı, bu muvafakatin satış niteliğinde değil, bağış niteliğinde olduğu, kadastro tespit tutanağında her ne kadar zilyetliğe dayalı olarak tespit yapıldığı belirtilse de keşifte bu hususun tekrar sorulduğu ve kök muris ... ...'ın muvafakati nedeniyle ... ... adına dava konusu taşınmazların tespit gördüğünün anlaşıldığı, bağış işleminin ise geçerli bir tasarruf olup, koşulların varlığı halinde TMK'nın 560-571. maddeleri arasında düzenlenen tenkis davasına konu edilebileceği ve böylesi bir olguda 1/4/1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Kaldırma Kararı
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin 05/10/2018 tarihli ve 2018/976 E., 2018/1225 K. sayılı kararıyla; fen bilirkişisi, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları aracılığı ile mahallinde yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan öncesinde tarafların ortak mirasbırakanı ...'e ait olduğu çekişmesiz olan bu taşınmazların murisin sağlığında davalıların babası olan oğlu ... ...'a bağışlayıp bağışlamadığı, bağışlamış ise bağışlamanın hangi tarihte olduğu, taşınmazların zilyetliğini de bağışladığı mirasçısı oğluna devredip etmediği, bağışlama tarihinden itibaren taşınmazları kimin kullandığı, taşınmazlar üzerinde mirasbırakanın bağışlama tarihinden sonra kullanımı varsa bu kullanımın niteliğinin ne olduğu, murisin terekeden gelen başka taşınmazları bulunup bulunmadığı, var ise bu taşınmazların mirasbırakan ... adına mı yoksa mirasçıları adına mı tespit edildiği, mirasçıları adına tespit edilmiş ise dayanağı hukuki sebebin ne olduğu, bir başka deyişle murisin diğer mirasçıları adına da taşınmaz bağışlanıp bağışlanmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı somut bilgiler alınması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a- 6. maddesi gereği hükmün kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Mahkemece Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12/09/2019 tarihli 2018/285 E., 2019/178 K. sayılı kararıyla; Keşifte dinlenen kadastro bilirkişileri, mahalli bilirkişiler ve davacı tanıklarının beyanlarına göre, dava konusu taşınmazların mirasbırakan ... ... tarafından ... ...'a bağışlanmadığı yalnızca kendi adına olmak üzere kullanması için vermiş olduğu kanaatine varıldığı, bir an için uyuşmazlık konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından bağışlandığı kabul edilse dahi; dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları öncesi tapu kaydı bulunmadığının dosya kapsamında sabit olması ve TMK hükümlerine göre tapusuz taşınmazların menkul hükmünde olup bu tür taşınmazların bağışlanması halinde mülkiyetin teslim ile karşı tarafa geçeceği ancak 29/03/2019 tarihinde yapılan keşifteki tüm kişilerin ... ...'ın dava konusu taşınmazları kullanımının babası ... ... adına ve onun refakatinde olduğu, davacı tanığı ... ...'ın dava konusu yere yaz aylarında ... ...'ın kız çocuklarının da çay toplamaya geldiği, yine davacı tanığı ... ...'un dava konusu yerlerde evlenene kadar kız çocuklarının zilyetlik ettiği beyanları göz önünde bulundurulduğunda taşınmazların mirasbırakan ... ... tarafından zilyetliğin devri amacıyla ... ...'a teslim edilmeyip ... ...'ın kullanımının babası adına ve babasının zilyetliğine dayalı olarak onun denetiminde ve gözetiminde olduğu, kendisi adına bir zilyetlik durumunun mevcut olmadığı, ... ...’ın dava konusu taşınmazların mülkiyetini kazanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Trabzon ili Çaykara ilçesi Ulucami mahallesinde kain 132 ada 6 parsel ile 129 ada 15 parsel numaralı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile muris ... ...'a Ait Çaykara Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/304 Esas, 2016/394 Karar sayılı veraset ilamındaki miras payları dikkate alınarak ... ... mirasçılarına adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. İstinaf Nedenleri
Davalılar vekili, kararın maddi gerçekliğe ve hukuka uygun olmadığını, davalıların murisi ... ...'ın, Çaykara merkez camii imamı olarak görev yapıp yöre halkı tarafından ilmine, şahsiyetine güvenilen bir kimse olduğunu, ... ...'ın, ... yıllar hasta olan ve yaşamlarının sonuna doğru da yatalak olan babası ile annesine tek başına baktığını, muris ... ...'ın, oğlunun ve bilhassa gelinin emeğine hakkına mukabil dava konusu taşınmazları oğluna bağış yaptığı ve bilindiği üzere tapusuz taşınmazlarda bağış muamelesinin şekle bağlı olmayıp irade ve zilyetliğin geçirilmesi ile sonuç doğuracağını, bu iradeye binaen kadastro tespitinde dava konusu taşınmazların ...'a yazıldığını, davacıların dava dilekçelerinin neticei talep kısmında dava konusu taşınmazların babaları ... 'in mirasçıları adına tescilini talep ve dava ettiklerini, ancak davacıların 3.kişiler adına dava ve talep hakkı bulunmadığını ve açılan davanın öncelikle HMK'nın 114/1 ve 115/2 maddesi uyarınca usulden reddi gerektiğini, istinaf ilamına uygun bir keşif icra edilmediğini, istinaf ilamında üzerinde durulan gerekçeler tartışılmadan karar verildiğini, eksik inceleme yapıldığını, mahalli bilirkişi olarak dinlenen ...'nin dava konusu taşınmazların ...'ten ...'a verildiğini ve ...'ın da bu yerleri kullandığını bildiğini ifade ettiğini ve dinlenen diğer kişilerin anlatımının da örtülü olarak bu hakikati ortaya koyduğunu, bağış muamelesi şekle bağlı olmadığı için bu durumun genel itibari ile zilyetlik ve kullanım hakkı ile tespit edilebileceğini ve ...'ın dava konusu yerleri kullanırken ne davacılar ne de başka birilerinin bu kullanım durumuna itiraz etmeyip kabullendiklerini ileri sürerek kanun yoluna başvurmuştur.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2020 tarihli ve 2019/2398 E., 2020/202 K. sayılı kararıyla; Delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalıların sundukları cevap dilekçelerinde çekişmeli taşınmazların murisin 1986-87 'li yıllarda oğlu ... ...'a bağışlandığını öne sürmelerine, dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanları birlikte gözetildiğinde davalılarca bağışlandığı bildirilen yıl ile tespit tarihi arasında geçen yaklaşık 20 yılı aşkın zaman öncesinde ortak miras bırakanın davalıların muris ...'a bağışlandığı yönünde bir belirtimde bulunmadığı gibi bu kadar ... zaman süresince de taşınmazın davalıların murisi ... tarafından kendi ad ve hesabına malik sıfatıyla kullandığına yönelik bir belirtimde de bulunmadıkları, taraflar arasındaki ihtilaflı hususun mirasbırakan ... ...'ın sağlığında çekişmeli taşınmazları oğlu olan davalıların murisi ... ...'a bağışlayıp bağışlamadığı, bağışlamış ise zilyetliğini de teslim edip etmediğini ispat yükünün davalı taraf üzerinde olmasına, ancak davalıların çekişmeli taşınmazların mirasbırakan ... ...'ın sağlığında kendi murisleri ... ...'a bağışlandığını ve zilyetliğinin de kendi murisleri ... ad ve hesabına malik sıfatıyla olmak üzere teslim edildiğini ispat edememelerine göre davalılar vekilinin sair istinaf nedenleri yerinde olmadığı, ancak davanın, taşınmazların tarafların ortak mirasbırakanı olan ... ...'dan miras yolu ile intikal ettiği iddiasına dayalı olarak açıldığı, mirasbırakan ... ...'ın Medeni Kanun'un yürürlük tarihinden sonra ölümü nedeniyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, bu mülkiyet şeklinde TMK'nın 702/2 maddesi uyarınca tereke ile ilgili tasarruf işlemleri bakımından ortakların (mirasçıların) oybirliği ile karar vermesi gerektiği, dava tereke adına tescil istemi ile açılmış ise de davacılar ile davalılar muris ... ... terekesi yönüyle birbirlerine karşı üçüncü kişi konumunda olmayıp, davacılar ile davalıların muris ... terekesi yönüyle aynı ortaklığa dahil mirasçılar olduğu, davacılar dışındaki muris ... ...'ın dava dışı mirasçılarının dava açmadıkları veya açılan davaya usulünce katılmadıkları, bir kısım dava dışı mirasçıların verdiği muvafakatin ise davacılar ile davalıların aynı murisin mirasçıları oldukları gözetildiğinde davaya katılma olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı hususları birlikte gözetildiğinde ; davacılar mirasbırakan ... mirasçıları adına tesciline ilişkin dava açsa da çoğun içinde az da bulunur ilkesi gereğince davacıların kendi payı yönünden ve davacıların miras payı ile sınırlı olarak tescile karar verilmesi gerekirken tereke adına, bir başka deyişle ortak mirasbırakan ... ...'ın dava dışı mirasçıları adına tescil kararı verilmesi isabetsiz ise de kanunun olaya uygulanmasında hata edilen eldeki dava açısından yapılan yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediği ve bu hususun ayrıca kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda yazılı gerekçe ile sınırlı olmak üzere kabulüne, Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 12/09/2019 tarih 2018/285 Esas, 2019/178 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmesi ile davanın kabulüne, çekişmeli Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Ulucami Mahallesi 132 ada 6 ve 129 ada 15 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan ... ...'a ait Çaykara Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/304 Esas, 2016/394 Karar sayılı veraset ilamındaki miras payları dikkate alınarak çekişmeli 132 ada 6 ve 129 ada 15 parsel sayılı taşınmazların ayrı ayrı 320 pay kabul edilmek suretiyle ; 48/320 payın davacı ... adına, 48/320 payın davacı ... adına, 56/320 payın davalı ... adına, 42/320 payın davalı ... adına, 42/320 payın davalı ... adına, 42/320 payın davalı ... adına, 42/320 payın davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline dair karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri Özetle
Davacılar vekili, dosyadaki mevcut beyanları ve toplanan deliller dikkate alındığında davalıların kötü niyetli olduklarını ve MK 2'ye aykırı hareket ettiklerini, hukuk sisteminin kötü niyeti korumayacağını, davalıların açıkça iyi niyetten uzak oldukları aşikar olduğundan dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile taşınmazın tümünün muris ... ...'a, dolaysısıyla tüm mirasçılarına gelmesi, dolayısıyla da dava açmayan diğer mirasçılar adına da tapu iptali ve tescil yönünde hüküm kurulması gerektiğini, şayet istinafın kurmuş olduğu yeni hüküm ile açıkça kötü niyet hukuken korunmasının mümkün olmadığı halde korunmuş olacağını, kaldı ki iştirak halinde mülkiyette dava açmayan kişilerin muvafakatinin sağlanmasındaki amacın dava açmayan mirasçıların haklarının da korunması olduğunu ileri sürerek murisin tüm mirasçılarının hak sahibi olduğu Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/285 E., 2019/178 K. ve 12.09.2019 tarihli ilamının kaldırılarak kötü niyetin korunduğu Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2019/2398 E., 2020/202 K. ve 07.02.2020 tarihli kararının temyizen bozulmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, Mahkeme tarafından verilen kabul kararının dosyaya yansıyan delil ve anlatımlar ile uyumlu olmadığını, davacıların talebinin bir kısmının reddine karar vermiş olmasına rağmen yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden değerlendirme yapılmamış olmasının usule ve yasaya uygun olmadığını ileri sürerek mahkeme ilamının bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı mirasçılar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, 'Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.',
Miras ortaklığı başlıklı 640. maddesinde, “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”
702. maddesinde “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir' düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3 Değerlendirme
3.3.1 Kadastro sonucunda Trabzon ili Çaykara ilçesi Ulucami mahallesi çalışma alanında bulunan 132 ada 6 parsel sayılı 1.694,91 metrekare ve 129 ada 15 parsel sayılı 1.820,15 metrekare yüzölçümlü taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tespit ve tespite itiraz edilmeksizin 01/06/2009 tarihinde tescil edilmiştir.
3.3.2 Çaykara Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 29/09/2016 tarihli 2016/304 E. 2016/294 K. sayılı hasımsız veraset ilamına göre muris ... ...’ın 06/10/2008 yılında ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ..., kızı ... ..., oğlu ... ..., kızı ... ..., kızı ... ve kızı ...'un kaldığı, oğlu ...’ın 09/11/2012 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ..., oğlu ..., kızı ... ..., oğlu ... ..., kızı ... ...’in kaldığı anlaşılmaktadır.
3.3.3 Somut olayda; dava konusu taşınmazın mirasbırakan ... ...'dan kaldığı, Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiş olup bu yön tarafların da kabulündedir. Davacılar dava dilekçelerinde terekeye dönüş istekli(tüm mirasçıların payı oranında) tapu iptal ve tescil isteminde bulunmuş İlk Derece Mahkemesince bu doğrultuda karar verilmiştir. Bu kez Bölge Adliye Mahkemesince davacıların mirasbırakan ... mirasçıları adına tesciline ilişkin dava açsa da çoğun içinde az da bulunur ilkesi gereğince davacıların kendi payı yönünden ve davacıların miras payı ile sınırlı olarak tescile karar verilmesi gerekirken tereke adına, bir başka deyişle ortak mirasbırakan ... ...'ın dava dışı mirasçıları adına da tescil kararı verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davacıların payı oranında iptal ve tescil hükmü kurulmuştur. Davacılar tarafından bu hususun temyiz nedeni yapıldığı anlaşılmaktadır.
3.3.4 Bilindiği üzere Medeni Kanunun 702. maddesi gereğince davacıların iştirak halinde malik olduklarının kabul edilmesi halinde birlikte hareket etmek zorunda oldukları kabul edilmiş, bu husus yumuşatılarak mirasçıların kendi aralarındaki davalarda payları oranında talepte bulunabilecekleri kabul edilmiştir. Ancak bu uygulama mirasçının diğer mirasçıya karşı terekeye döndürülmesi istekli dava açmasını engelleyecek şekilde yorumlanmamalıdır. Bir başka ifade ile davacı olan mirasçı diğer mirasçıya karşı davasını isterse terekeye dönüş istekli isterse de paya yönelik açabilmelidir.
3.3.5 Hal böyle olunca davacıların isteği de nazara alınarak TMK’nın 640 maddesi gereğince diğer mirasçılar ... ve ...’nın muvafakatlerinin sağlandığı, ...’ın ise vasisi olduğunu beyan eden ... tarafından muvafakat edildiği beyan edilmiş ise de dilekçe ekinde ve dosya arasında vasi olduğuna dair belge bulunmadığı anlaşıldığından bu eksiklik tamamlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
3.3.6 Kabule göre de mirasbırakan ... ...’a ait veraset ilamı Çaykara Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 29/09/2016 tarihli 2016/304 E., 2016/294 K. dosyasına ait iken mahkemeye ait karar numarasının 2016/394 yazılması da isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; değinilen yönlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin harcın temyiz edenlere iadesine, 27/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.