1. Hukuk Dairesi 2022/1040 E. , 2022/3571 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı, mirasbırakan babası ... ...’ın 1913, 2786, 396 ada 4 ( kök 89 ) ve 4847 parsel sayılı taşınmazlarını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalılara temlik ettiğini, 396 ada 4 sayılı parselin 3. kişiye satıldığını, mirasbırakanın çekişmeli 4847 sayılı parselini kendisi ile davalı kardeşi ...’e kız çocuklarından ( kardeşlerinden ) mal kaçırmak için devrettiğini, kardeşi ...’in yönlendirmesi ile anılan parseli muvazaalı olarak yeğeni davalı ...’e ( ...’in oğlu ) temlik ettiklerini, akrabalık ilişkisi gözetildiğinde Münir’in iyiniyetli edinen sayılamayacağını, diğer mirasçılar tarafından açılan Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/1240 Esas ve Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/558 Esas sayılı davalarında temliklerin muvazaalı olduğunun saptandığını ileri sürerek, 1913, 2786 ve 4847 sayılı parseller yönünden tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, 396 ada 4 sayılı parsel yönünden miras payına karşılık şimdilik 9.500,00TL’nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş, 11.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 2786 parselden ifrazen ayrılan 781 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar yönünden miras payı oranında tazminat talep etmiştir.
Birleştirilen 2011/162 Esas sayılı davada davacılar, muvazaalı olarak temlik edilen 1913, 2786 ve 396 ada 4 ( kök 89 ) sayılı parseller yönünden daha önce dava açarak bir kısım haklarına kavuştuklarını, ancak anneleri ...’nin miras payına karşılık dava açmadan öldüğünü, bu nedenle anılan taşınmazlar yönünden anneleri ...’den intikal edecek miras payları oranında iptal ve tescil ile alacak isteklerinin kabulünü, 4847 sayılı parsel yönünden ise hem anneleri ...’den gelecek hem de dava dışı ...’den davalı ...’e geçen ve daha önce dava edilmeyen pay yönünden miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, 11.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 781 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar yönünden miras payı oranında tazminat talep etmişlerdir.
Birleştirilen 2012/360 Esas sayılı davada davacılar, kök 3769 sayılı parselin gittileri olan 449 ada 1, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 sayılı parsellerin mirasbırakan ... tarafından oğlu ...’e muvazaalı olarak devredildiğini, 449 ada 1 sayılı parseldeki 1571/2400 pay ile 8, 10 ve 12 sayılı parseller yönünden Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/1240 Esas sayılı dosyada açtıkları dava ile miras paylarına kavuştuklarını, ancak davalı ...’e kötüniyetle devredilen 449 ada 1 sayılı parseldeki 829/2400 pay ile 9, 11 ve 13 sayılı parseller yönünden eldeki davayı açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek, anılan taşınmazlar yönünden miras payları ( ¼ ) oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, davacılar vekili 18.09.2013 tarihli dilekçesi ile davacı ... yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, asıl ve birleştirilen 2011/162 Esas sayılı davalara karşı, mirasbırakan ...’nin sağlığında dava açmadığını, bu şekilde temliklerin muvazaalı olmadığını düşünerek dava hakkından feragat ettiğini, onun yerine dava açılamayacağını, 4847 sayılı parsel yönünden davacılar ... ve ... yönünden kesin hüküm bulunduğunu, 396 ada 4 sayılı parsel yönünden davacı ...’in satış bedelinden payına düşen kısmı aldığını bildirip, davaların reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., birleştirilen 2012/360 Esas sayılı davaya karşı, öncelikle mirasbırakan ... ile dava dışı amcası ... arasındaki satışın muvazaalı olup olmadığının tespit edilmesi için ...’in davaya dahil edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında ...’den iyiniyetle satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, üçüncü kişiler adına kayıtlı olan 449 ada 9 ve 11 sayılı parseller ile birleştirilen 2012/360 Esas sayılı davada davadan feragat eden ... yönünden davanın reddine, diğer dava konusu parseller yönünden asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. TemyizYoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 11.06.2020 tarihli ve 2016/15851 E. 2020/2591 K. sayılı kararıyla; '...daha önce açılan davaların eldeki davada güçlü delil teşkil ettiği, önceki davalara konu olmayan temlikler yönünden de iddianın kanıtlandığı gözetilerek; 2012/360 Esas sayılı davada davasından feragat eden ... ... yönünden ve üçüncü kişiler adına kayıtlı 449 ada 9 ve 11 sayılı parseller yönünden davanın reddine, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ne var ki, aşağıda belirtilen hususlar açısından aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. 1- Birleştirilen 2011/162 Esas sayılı davada; taraf teşkilinin sağlanması zorunlu bulunduğundan, öncelikle davayı takip etmeyen mirasçı ...’ın davaya olur verip vermediğinin saptanması, olur vermez ise TMK’nın 640. maddesi uyarınca mirasbırakan ...’ın terekesine temsilci atanmasını sağlamak suretiyle tereke temsilcisi huzurunda davaya devam olunması gerekirken taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmesi hatalıdır. 2- Birleştirilen 2012/360 Esas sayılı davada; davacılardan ... yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken, ...’ın davayı takip etmediği gözetilmeksizin adına pay tesciline karar verilmesi doğru değildir. 3-Dava konusu 2786 sayılı parselin ifraz ile 793 ada 1 sayılı parsele ( 03.04.2012 tarihli imar ile 793 ada 2 revizyon gördüğü ) gittiği halde hüküm fıkrasında maddi hata ile 791 ada 1 sayılı parsel olarak yazıldığı, üçüncü kişiye devredilen ve alacak isteminde bulunulan dava konusu 396 ada 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı, dava konusu 4847 ve 1913 parsel sayılı taşınmazların 12.03.2013 tarihli yenileme işlemi ile kayıtlarının kapatılarak yeni parsel numaraları altında tescil edildikleri gözetilmeden doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı şekilde kaydı kapanan parseller üzerinden hüküm kurulduğu tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, yukarıda yer verilen hususlar üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....' gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 27.10.2021 tarihli ve 2020/418 E. 2021/810 K. sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde üçüncü kişiler adına kayıtlı olan 449 ada 9 ve 11 sayılı parseller ile birleştirilen 2012/360 Esas sayılı davada davadan feragat eden ... yönünden davanın reddi ile davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, daha önce açılan davaların eldeki davada güçlü delil teşkil ettiği, önceki davalara konu olmayan temlikler yönünden de iddianın kanıtlandığı, gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;
Asıl dava yönünden, kabul kararı verilen taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, asıl davada davacı ...’e de çok sayıda taşınmaz verildiğini, kızlardan mal kaçırıldığı kabul edilse bile asıl davacı oğul yönünden kabul edilemeyeceğini, davacı ...’e verilen taşınmazlar yönünden eksik araştırma yapıldığını, 15 parselin yarısı da davacı tarafından devredildiğinden muvazaya konu olamayacağını, 4 parsel yönünden parayı asıl davacı ile paylaştıklarını yemin teklifinin değerlendirilmediğini, 4847 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise aktin tarafı olduğundan muvazaanın ancak yazılı delille kanıtlanabileceğini, 781 ada 5, 6 ve 7 ile 396 ada 4 sayılı parseller hakkında daha önce karar verilmediğinden son kararla karar verilmesinin kazanılmış hakkına aykırılık teşkil ettiğini,
Birleştirilen 2011/162 Esas sayılı dava yönünden, davacı kızların aynı taşınmazlara ilişkin dava açarak haklarını aldıklarını, annenin ise dava hakkını kullanmadığını, buna rağmen anneden gelen payın kızlar tarafından dava edilemeyeceğini, 4847 parsel sayılı taşınmazdan ise daha önceki davada feragat ettiklerinden artık bu parsel yönünden talepte bulunamayacaklarını, hüküm altına alınan bedelin yanlış hesaplandığını, 781 ada 5, 6 ve 7 ile 396 ada 4 sayılı parseller hakkında daha önce karar verilmediğinden son kararla karar verilmesinin kazanılmış hakkına aykırılık teşkil ettiğini,
Birleştirilen 2012/360 Esas sayılı dava yönünden, 449 ada 1, 9, 11 ve 13 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ara malik ... davaya dahil edilmeden dava açılamayacağını, 13 parsel sayılı taşınmazla ilgili dava açılmadan evvel kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bina yapıldığından bedel yönünden hüküm kurulması gerektiğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve birleştirilen 2011/162 Esas sayılı davalarda muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat, birleştirilen 2012/360 Esas sayılı davada ise; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği belirtilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılıp, 2012/360 Esas sayılı davada davasından feragat eden ... ... yönünden ve üçüncü kişiler adına kayıtlı 449 ada 9 ve 11 sayılı parseller yönünden davanın reddi ile davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, üçüncü kişiye devredilen ve ilk hükümde olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı için usuli kazanılmış hak oluşmayan dava konusu 781 ada 5, 6 ve 7 ile 396 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tazminat talebi dikkate alınarak karar verilmesinde ve davacıların veraset ilamındaki payları gözetilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,
6.3.2. Ancak bilindiği ve 6100 sayılı ...nın 297/2. maddesinde düzenlendiği üzere hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
6.3.3. Somut olayda, dava konusu 2786 sayılı parselin ifraz ile 793 ada 1 sayılı parsele, ardından 03.04.2012 tarihli imar uygulaması ile 793 ada 2 parsele revizyon gördüğü halde hüküm fıkrasında maddi hata ile 791 ada 1 sayılı parsel olarak yazıldığı anlaşıldığından, bu taşınmaz yönünden infazda tereddüt yaratacak nitelikte tescil hükmü kurulmuş olması doğru değildir.
6.3.4. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, resen yapılan inceleme sonucu değinilen yönden temyiz itirazının kabulü ile; Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.10.2021 tarihli, 2020/418 Esas, 2021/810 Karar sayılı asıl dava ve birleştirilen Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/162 E. 2011/350 K. sayılı kararının hüküm kısımlarının b-1) bentlerindeki '...ifraz edilen 793 ada 1 parsel” ibarelerinin ayrı ayrı çıkartılarak yerlerine ayrı ayrı '...imar uygulaması ile oluşan 793 ada 2 parsel' ibarelerinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, kararın tebliğinden 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.