10. Ceza Dairesi 2021/19058 E. , 2022/5670 K.
Adalet Bakanlığının, değişen suç vasfı itibariyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/01/2020 tarihli ve 2019/513 esas, 2020/10 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 05/11/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 23/10/2018 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 01/10/2019 tarihli ve 2018/175592 soruşturma, 2019/42101 esas,2019/8468 sayılı iddianame ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/3-4, 53, 54 ve 55. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
2- İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 16/01/2020 tarihli ve 2019/513 esas, 2020/10 sayılı kararı ile,
“sanık hakkında daha önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/39987 sayılı hazırlık dosyasında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, yine sanık hakkında İstanbul 72.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1175 esas sayılı dosyasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın 5 yıllık erteleme süresi içerisinde tekrar uyuşturucu madde kullandığı, bu eylemin ayrı bir suç olarak değerlendirilmesinin TCK'nın 191/5 maddesi uyarınca mümkün olmadığı” gerekçesiyle, sanık hakkında TCK'nın 191/5 maddesi uyarınca “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verildiği, kararın 23/01/2020 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
3- Dosya arasında bulunan İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2019 tarihli ve 2019/155 esas, 2019/530 karar sayılı dosyasının incelenmesinde;
a-) Sanığın 25/10/2009 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 13/01/2020 tarihli ve 2009/70160 soruşturma, 2010/1509 esas, 2010/1167 sayılı iddianamesi ile Şişli Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
b-) İstanbul 16.Sulh Ceza Mahkemesinin 05/12/2012 tarihli ve 2010/326 esas, 2012/4067 sayılı kararı ile, sanık hakkında 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2.maddesi gereğince 1 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 16/01/2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
c-) Denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine, İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2015 tarihli ve 2014/1175 esas, 2015/640 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 03/07/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
d-) Sanığın denetim süresi içerisinde 25/01/2017 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli ve 2017/700 esas,2019/99 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın 18/03/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiğinin ihbar edilmesi üzerine;
Dosyanın devredildiği İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2019 tarihli ve 2019/155 esas, 2019/530 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 19/06/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
4- Dosya arasında bulunan İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli ve 2017/700 esas, 2019/99 sayılı kararının incelenmesinde;
a-) Sanığın 25/01/2017 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 26/04/2017 tarihli ve 2017/39987 soruşturma, 2017/851 sayılı kararı ile 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
b-) Yükümlülüklerine uymamakta ısrar etmesi nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12/12/2017 tarihli ve 2017/36865 esas sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı,
c-) İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli ve 2017/700 esas, 2019/99 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği, kararın 18/03/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ceza tertibine yer olmadığına dair İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/01/2020 tarihli ve 2019/513 esas, 2020/10 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama neticesinde, eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna vücut verdiği ve daha önce sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/39987 sayılı soruşturma dosyasından kamu davasının ertelenmesine karar verildiği, yine aynı sanık hakkında daha önce İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1175 esas sayılı dosyası üzerinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve sanığın atılı suçu erteleme süreleri içerisinde işlediği gerekçesiyle ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş ise de,
1-Sanığın evvelce 25/10/2009 tarihinde işlemiş olduğu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle İstanbul 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/12/2012 tarihli ve 2010/326 esas, 2012/4067 sayılı kararı ile sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, yükümlünün denetim planını ihlal etmesi nedeniyle İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2015 tarihli ve 2014/1175 esas, 2015/640 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına karar verildiği, anılan kararın 03/07/2015 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2019 tarihli ve 2019/155 esas, 2019/530 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve anılan kararın 19/06/2019 tarihinde kesinleştiği,
2- Aynı sanığın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/39987 sayılı soruşturma dosyasında ertelemeye konu 25/01/2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli ve 2017/700 esas, 2019/99 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve anılan kararın da 18/03/2019 tarihinde kesinleştiği nazara alındığında,
28/06/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici madde 7/2'nin 'Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.' hükmünü âmir olduğu üzere, bu Kanun yürürlüğe girmeden önce işlenen suçlarda, kovuşturma aşamasına geçilmiş ise artık kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilemeyeceği için zorunlu olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği, bahsedilen zorunlu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı 5237 sayılı Kanun'un 191. madde hükümleri çerçevesinde verildiği için denetim süresinin hukuki statüsü, aynı maddede düzenlenen kamu davasının açılmasının ertelenmesi gibi olacağı ve denetim süresinde işlenen suçların ayrı bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilemeyeceği nitekim benzer bir konuya ilişkin Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07/10/2019 tarihli ve 2019/2219 esas, 2019/6135 karar sayılı ilâmında da '6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi gereğince TCK’nın 191. maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği.. Bu kararın 25/03/2015 tarihinde kesinleşmesinden sonra 5 yıllık denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen.... ikinci suçtan dolayı kendisine dava açılmış olan Elazığ 3. Asliye Ceza Mahkemesince, ilk suça ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veren Bursa 2. Çocuk Mahkemesine birleştirme talepli ihbarda bulunularak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ilk suça ilişkin davanın derdest hale gelmesi sağlandıktan sonra, ikinci suça ilişkin davanın ilk suça ilişkin dava ile birleştirilmesine karar verilmelidir... ikinci suç bakımından mahkûmiyete yeterli delil bulunduğu ve bu suçun ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiği tespit edilirse, ilk suça ilişkin hükmün açıklanmasına karar verilmelidir. Bu durumda ikinci suç bakımından 6545 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğundan bu suç sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılacaktır.' şeklindeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda sanık hakkında uyuşturucu madde kullanma suçundan daha önce İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2015 tarihli ve 2014/1175 esas, 2015/640 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesi kapsamında verilmediği, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği ve sanığın denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle, İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2019 tarihli ve 2019/155 esas, 2019/530 sayılı kararın ile sanığın mahkumiyetine karar verildiğinin, diğer yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/39987 sayılı soruşturma dosyasında ertelemeye konu eylemi nedeniyle İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli ve 2017/700 esas, 2019/99 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında 23/10/2018 tarihinde işlendiği iddia olunan inceleme konusu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, erteleme süresi içerisinde işlenmediği nazara alındığında soruşturma ve kovuşturma yapılmasına engel hüküm bulunmadığı gözetilmeden mahkemece yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/01/2020 tarihli ve 2019/513 esas, 2020/10 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında, 23/10/2018 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/01/2020 tarihli ve 2019/513 esas, 2020/10 sayılı kararı ile “ceza tertibine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, daha önce sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/39987 sayılı soruşturma dosyasında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, yine sanık hakkında daha önce İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1175 esas sayılı dosyasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve sanığın atılı suçu erteleme süreleri içerisinde işlediği gerekçesiyle ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş ise de,
1-Sanığın daha önce 25/10/2009 tarihinde işlemiş olduğu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle İstanbul 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/12/2012 tarihli ve 2010/326 esas, 2012/4067 sayılı kararı ile sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, yükümlünün denetim planını ihlal etmesi nedeniyle İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2015 tarihli ve 2014/1175 esas, 2015/640 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına karar verildiği, kararın 03/07/2015 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2019 tarihli ve 2019/155 esas, 2019/530 sayılı kararı ile hükmün açıklanarak sanığın mahkûmiyetine karar verildiği ve kararın 19/06/2019 tarihinde kesinleştiği,
2-Yine sanığın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/39987 sayılı soruşturma dosyasına konu 25/01/2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 26/04/2017 tarihli ve 2017/39987 soruşturma, 2017/851 sayılı kararı ile beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, yükümlülüklerine uymamakta ısrar etmesi nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12/12/2017 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli ve 2017/700 esas,2019/99 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 18/03/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği dikkate alındığında;
28/06/2014 tarihli 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesinin 'Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.' hükmü gereğince, bu Kanun yürürlüğe girmeden önce işlenen suçlarda, kovuşturma aşamasına geçilmiş ise artık kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilemeyeceği için zorunlu olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği, zorunlu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı 5237 sayılı Kanun'un 191. madde hükümleri çerçevesinde verildiği için kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı ve denetim süresinde işlenen suçların ayrı bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilemeyeceği,
Somut olayda ise; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan daha önce verilen İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2015
tarihli ve 2014/1175 esas, 2015/640 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesi kapsamında verilmediği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği ve sanığın denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle, İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2019 tarihli ve 2019/155 esas, 2019/530 sayılı kararı ile hükmün açıklanarak sanığın mahkumiyetine karar verildiği, diğer yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/39987 sayılı soruşturma dosyasında ertelemeye konu eylemi nedeniyle ihlal nedeniyle açılan kamu davasında İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli ve 2017/700 esas, 2019/99 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmakla;
Sanık hakkında 23/10/2018 tarihinde işlendiği iddia olunan inceleme konusu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, erteleme süresi içerisinde işlenmediği, bu nedenle ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmasına engel bir durum bulunmadığı gözetilmeden mahkemece yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesi yerine “ceza tertibine yer olmadığına” karar verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
D-) Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemesince yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesi yerine “ceza tertibine yer olmadığına” karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan; İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/01/2020 tarihli ve 2019/513 esas, 2020/10 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
27/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.