10. Hukuk Dairesi 2022/2195 E. , 2022/6428 K.
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No : 2019/3969-2021/2358
İlk Derece
Mahkemesi : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ve davalılardan ..., ..., ..., ... Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince, davacı Kurum ve davalıların istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum ve davalılardan ..., ..., ... ve ... Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum vekili, işveren ...'a ait işyeri işçilerinden ...'ın işyerinde 17/01/2010 tarihinde meydana gelen iş kazası neticesinde sürekli iş göremez duruma geldiğini, sigortalı ...'ın geçirdiği iş kazası ile ilgili olarak SGK iş kazası olayının, işverenin işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırı hareketi sonucunda meydana geldiğini, sigortalı ...'ın %83 meslekte kazanma gücü kaybı ile sürekli iş göremez durumuna geldiğini, davalı ... ile ... arasında aracılık ve alt - üst işveren ilişkisi bulunduğunu, davalı ... ve davalı belediyenin de kusuru bulunduğunu, olay nedeniyle Kocaeli 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/372 Esas sayılı dosyasında davalı ... hakkında taksirle yaralamaya sebebiyet vermekten dolayı açılan ceza davasında mahkumiyet kararı verildiği yine sigortalık hak sahibi olarak Kocaeli 4. İş Mahkemesi'nin 2010/596 Esas sayılı dosyasında da sorumlular aleyhine tazminat davası açıldığını, kaza nedeniyle sigortalıya toplam 162.269,92 TL PSD bağlandığını, 6.762,00 TL geçici iş göremezlik ödeneğini ve 45.436,27 TL tedavi masrafı ödendiğini, şimdilik kurum zararının 214.468,29 TL olduğunu beyanla; kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine iş kazasından kaynaklanan kurum zararının rücuen tazmini davası açıldığını, meydana gelen olayda davalı ...'a izafeten herhangi bir kusur bulunmadığını, dava konusu iş kazasının kazalı ...'ın davalıya ait inşaatın üstünden geçen yüksek gerilim hattından elektrik akımına kapılması sonucu meydana geldiğini, söz konusu kazanın meydana geldiği inşaata Başiskele Belediyesi tarafından 16/12/2009 tarihli 2009/250 nolu Yapı Ruhsatı verildiğini, ruhsatı veren Başiskele Belediyesi yetkililerinin olayda birinci derecede kusurlu olduğunu, Başiskele Belediye Başkanlığından kanuna uygun şekilde inşaat ruhsatı alan davalı inşaata başladıktan sonra ve inşaat devam ederken ve kazadan önce tedbir olarak kazaya sebep olan yüksek gerilim hattının arsa sınırlarından kaldırılması için 23/12/2009 tarihli dilekçesi ile ... İzmit Müdürlüğü'ne başvurulduğunu davalının bu başvurusuna rağmen söz konusu gerilim hattının ... tarafından kaldırılmadığını, Kocaeli 4. İş Mahkemesi'nin 2010/596 Esas sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde müvekkiline kusur izafe edilmediğini belirtmek suretiyle; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; ...'na 02/03/2010 tarihli yazı yazıldığını, müvekkiline, mal edilebilecek herhangi usulsüzlük ve uygunsuzluk olmamasına ve hattın binaya olan uzaklığının mevzuat ile düzenlenen emniyet mesafelerinden de fazla olmasına karşın bu çarpılma olayı yaşandığını, benzer davalarda dağıtım şirketinin sorumluluğuna gidilemeyeceğine ilişkin bir çok Yargıtay kararının da mevcut olduğunu, yaşanan iş kazasında hiçbir kusur ve sorumluluğu olmayan müvekkiline yöneltilen haksız ve mesnetsiz davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde; kazanın 17/01/2010 tarihinde meydana geldiğini, diğer davalı kurum olan ... Kocaeli İşletmesinin kazadan 1,5 ay sonra yani 02/03/2010 tarihinde 709 sayı numarası ile davalı ... Belediyesi'ne ''söz konusu inşaat alanında Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin 44, maddesinde belirtilen güvenlik mesafelerinin ihlal edilmesi nedeniyle inşaat çalışmalarının ivedi olarak durdurulması gerekmektedir. Oluşacak kazada şirketimizce hiçbir sorumluluk kabul edilmeyecektir.'' hususlarını içerir bir yazı tebliğ ettiğini, ...'ın davalı belediyeye müracaatı üzerine 16/12/2009 tarihinde B+2 kat ruhsatı verildiğini, Kocaeli Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 16/01/2009 tarih ve 45 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli ilave ve revizyon imar planlarında ve Başiskele Belediyesi'nin 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında kaza yeri olan parselin üzrinde veya kenarında işaretli herhangi bir enerji nakil hattı gösterilmediğini beyanla davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde iddia edildiği gibi herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, zaman aşımı süresinin geçtiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, SGK'dan gelen belgeler ve alınan hesap bilirkişisi raporuna göre gelir yönünden 146.042,93 TL, geçici iş göremezlik ödeneği yönünden 6.058,89 TL ve tedavi gideri yönünden 40.892,64 TL'nin rücu kapsamında olduğu anlaşılmakla, toplam kurum zararı olan 192.994,46 TL’nin ödeme ve onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine; dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Bölge Adliye Mahkemesince, dosyadaki yazılara, maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve HMK 355. maddesi gereğince istinaf incelemesinin kamu düzenine aykırılık halleri hariç istinaf dilekçesinde belirtilen sebeple sınırlı olarak yapılabileceğinin anlaşılmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
... Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar; davacı ve davalılar ..., ..., ..., ... Elektrik Dağıtım A.Ş. avukatları tarafından istinaf istemleri ile aynı gerekçelerle temyiz edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı Kurum,17.01.2010 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremez duruma düşen sigortalıya bağlanan gelir ve hastane masrafları nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili istemli eldeki davayı açmış olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanununun 21.maddesidir.
5510 sayılı Kanun'un “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile işveren davalının, Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir.
5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere 1. fıkrada işverenin, 4. fıkrada üçüncü kişinin rücu alacağından sorumlulukları düzenlenmiş olup bunlara dayanılarak açılan rücuan tazminat davalarında işveren ile üçüncü kişi arasında müteselsil borçluluk ilişkisi bulunduğundan konuya ilişkin olarak olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun irdelenmesi de gerekmektedir.
Söz konusu Kanunun 141 – 148. maddelerinde müteselsil borçlara yer verilmiş olup 141. maddede, alacaklıya karşı, her biri borcun tümünden sorumlu olma yükümü altına girdiklerini beyan eden birden çok borçlu arasında teselsül bulunduğu, böyle bir beyanın yokluğunda teselsülün ancak kanunun belirlediği durumlarda olacağı, 142. maddede, alacaklının, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen ödenmesini istemekte serbest olduğu, borç tamamen ödeninceye dek borçluların tümünün sorumluluklarının devam edeceği, 145. maddede, yaptığı ödeme veya takas ile borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmiş olan müteselsil borçlulardan birinin, sona eren borç oranında diğer borçluları borçtan kurtarmış olacağı, 146. maddede, borcun niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ödemeden birbirine eşit birer payı üzerine almak zorunda olduğu ve payından çok ödeme yapanın, fazla tutar yönünden diğer borçlulara rücu hakkının bulunduğu, 147. maddede, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin, ödediği tutar oranında alacaklının haklarına halef olacağı bildirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler uyarınca iş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; maddi olayın özellikleri dikkate alınarak, ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Diğer taraftan, olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun'un 12. maddesi hükmüne göre alt işveren, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir. Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverinin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Alt işveren sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da, işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Eldeki davada, davalı ...’ın konut inşaatı için davalı ... ile anlaşmış olduğu, davalı ... de, demirci olarak ... ile anlaşmış olup; ..., ... ile birlikte kaba inşaatın demir işlerini yapmakta iken 17.01.2010 tarihinde kazalı ...’ın taşıdığı demir çubuğa elektrik atlaması sonucu ağır şekilde yaralanması şeklinde meydana gelen olayda; demir işlerini alan ... ile konut kaba inşaatını yapan ... arasındaki ilişki öncelikle açıklığa kavuşturulmalı; aralarında imzalanan bir sözleşme varsa sözleşmenin getirtilmesi ve asıl-alt işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı belirlenip bu çerçevede belirlenen sıfatlara göre kusur oran ve aidiyetleri ayrı ayrı tespit edilmek suretiyle, yeniden olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata uygun, soyut ifadelere dayanmayan, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden usule uygun yeni bir kusur raporu ve belirlenecek kusur oranlarına göre yeniden hesap raporu alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Şayet aralarındaki ilişkiye göre, ... üçüncü kişi ise, sorumluluk kapsamı 5510 21/4.madde kapsamında değerlendirilmelidir.
2- Öte yandan, dosya kapsamı ve somut olayın özelliklerine göre; Başiskele Belediye Başkanlığı ve ... Elektrik Dağıtım A.Ş. üçüncü kişi konumunda olduklarından, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesinin 4. fıkrasındaki, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısından sorumluluğunun belirtilmesi karşısında, bu davalı yönünden anılan fıkra hükmüne uygun şekilde sorumluluğunun miktarının belirlenmemesi de isabetsiz olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum ve davalılardan ..., ..., ... ve ... Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.