6. Ceza Dairesi 2020/1974 E. , 2021/10579 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık müdafii duruşmalı inceleme isteminde bulunmuş ise de; 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 299. maddesi uyarınca takdiren duruşmasız olarak yapılan incelemede;
Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının 25/01/2013 tarihli ve 2013/717 soruşturma numaralı iddianamesi ile sanığın olay tarihinde yanında kimliği tespit edilemeyen bir kişi ile birlikte katılanın kaldığı otel odasına girerek, ele geçirilemeyen silah ile katılanı ölümle tehdit edip emanette kayıtlı sözleşmeyi ve çeki imzalattırmak suretiyle üzerine atılı nitelikli yağma suçunu işlediğinden bahisle TCK'nın 148/2 maddesi delaletiyle 149/1-a,c, 53 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Adıyamın 1. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, mahkemenin 01/11/2013 gün ve 2013/39-333 esas-karar sayılı ilamı ile sanığın eylemine uyan TCK'nın 149/1-a-c, 62 maddeleri gereğince 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin duruşmalı temyiz incelemesi sonucunda 15/04/2015 gün ve 2014/13415 esas, 2015/39636 karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 10.09.2015 gün ve 252200 sayı ile; 'Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; Besni İlçe merkezinde otel ve ilçe girişinde akaryakıt istasyonu işletmecisi olan sanığın, otelinde müşteri olarak kalan katılanın kaldığı odaya silah zoru ile yanında kimliği belirsiz bir şahısla birlikte girerek katılandan zorla sonradan 435.886,74 TL olarak doldurulan boş çek ve üzerinde kimlik numarası ve adı soyadı yazılı boş bir kağıt aldığı iddiasıyla açılan kamu davası sonucunda yapılan yargılama ile sanığın yağma suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olup yapılan temyiz incelemesi neticesinde de mahkumiyete dair karar onanmıştır. Sanık aşamalardaki savunmalarında, ilçe merkezinde TOKİ tarafından ihalesi yapılan cami, derslik ve konut alanının inşaatının yapımı için önce ilçe merkezine Hedef 1 İnşaat isimli bir firmanın iki yetkilisinin geldiğini ve bir süre inşaat işlerini takip ettiklerini, inşaatın yapım sürecinde de kendi otelinde konakladıklarını, restoranından yemek verilip, akaryakıt istasyonundan da araçlar ve iş makinaları için benzin ve mazot alımı yapıldığını, çok miktarda alım yapıldığı ve ödemede bulunulmadığı için firma yetkilisi olan şahıslarla görüştüğünde kendisini Ankara'da bulunan firma merkezine davet ettiklerini, oraya gidip Akın isimli başka bir şahısla görüştüğünde de yine ödeme yapılmayıp oyalandığını ifade etmiştir. Yine beyanında, Hedef 1 isimli firmanın ilçe merkezindeki esnafa ve kendisine yüklü miktarda borçlandıktan sona ilçeden ayrıldığını ve ulaşamadıklarını, daha sonra da işin asıl sahibi ve müteahhidi olarak kendisini tanıtan katılanın ilçe merkezine gelerek kendi oteline yerleşip inşaat işlerini takip ettiğini, hatta kendisine iş yapmak istemeyen diğer esnafı da ikna ederek işin yapılmasını ve veresiye mal verilmesini sağladığını, bu arada kendisinin de mal vermeye devam ettiğini, ...İnşaat ve Hedef 1 isimli firmaların aslında aynı kişilere ait olduğunu, Hedef 1 isimli firmanın taşeron olarak kullanıldığını beyan etmiş, bu savunma doğrultusunda dosyaya, Hedef 1 İnşaatın sahibi olarak görünen İbrahim...'ın katılanın yetkilisi olduğu ...firmasında sigortalı işçi statüsünde olduğuna dair belgeyi ve 'Hedef 1 İnşaatın piyasa borçlarının ... tarafından uygun tarihe değiştirilmesi kararlaştırılmıştır.' ibaresi yer alan Hedef 1 İnşaat antetli 17.11.2011 tarihli belgeyi ibraz etmiştir.
Katılanın iddiası doğrultusunda yapılan soruşturma neticesinde, sanık tarafından 02.09.2011 tarihli belgenin ve suça konu çekin sözleşme ile birlikte otel lobisinde rıza ile verildiği savunulmuş ise de; suça konu çekin sanığın verildiğini beyan ettiği tarihten sonra firmaya teslim edildiği ve kullanıma açıldığına dair Samsun İli Çiftlik Vakıfbank Şubesi'nin resmi cevap yazısında bildirilmesi ile tanıklar ... ve Mehmet Orhan'ın olaya ilişkin beyanları karşısında sübutta bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, sanık tüm savunmalarında tanıkların beyanıyla da kısmen doğrulandığı şekliyle katılanla ticari ilişkisi olduğunu, uzunca bir süre otelinde konaklama yapılıp restoranda yemek yenildiğini, akaryakıt bayiinden iş makinaları ve araçlar için veresiye mal alındığını, ilçede bazı esnafların da alacaklarını kendisine ciro yoluyla devrettiğini beyan etmiş ve buna dair dosyaya makbuz ve fatura ibraz etmiş olup bu belgeler üzerinde herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Ayrıntılı bir şekilde, emanette kaytılı olduğu anlaşılan satış yapılıp mal verildiğine dair tüm belgeler uzman bilirkişi marifetiyle incelenip sanığın bizzat alacaklı olduğu miktar kesin olarak saptanmalı, sanığın savunmasında belirttiği ilçedeki diğer alacaklı esnafın bir kısmının kendisine alacaklarını çek ve senet karşılığı devrettiği savunması araştırılmalı ve suç tarihinden önce böyle bir devrin var olup olmadığı belirlenmelidir zira, 5237 sayılı TCK'nun 'daha az cezayı gerektiren hal' başlıklı 150/1 maddesinde 765 sayılı TCK'nun 308. maddesindeki ihkak-ı hak müessesesine ilişkin düzenlemeye benzer bir şekilde 'Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasden yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır' yasal düzenlemesi yer almaktadır. Bu yasal düzenleme ve savunma karşısında, sanığın alacaklı olup olmadığı, var ise alacaklı olduğu miktar kesin olarak belirlenmeli, katılanın firmasının bu borcun ne kadarından sorumlu olduğu saptanmalı ve buna göre TCK'nun 150/1. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı gerekçeli kararda tartışılması gerektiği' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
CMK’nun 308 maddesi kapsamında yapılan inceleme sonucunda Dairemizin 02/10/2015 gün ve 2015/6724 esas, 2015/43241 karar sayılı ilamı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmeyerek itirazla ilgili karar verilmek üzere dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 31/05/2016 gün ve 2015/6-1036 esas, 2016/294 karar sayılı ilamı ile “Besni İlçesinde otel ve akaryakıt istasyonu işletmecisi olan sanığın, mağdurun müdürü olduğu ...ortaklığının Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığına taahhüt ettiği Besni 3. Etap toplu konut yapım işini devrettiği alt taşeron olan Hedef-1 İnşaatçılık ile giriştiği ticari işlemler sonucu aldığı toplam tutarı 435.886,74 TL olan 9 adet çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle alacağını bu şirketten tahsil edemeyince, otelinde müşteri olarak kalan mağdur ...'ın kaldığı odaya silah zoru ile yanında kimliği belirsiz bir şahısla birlikte girerek katılandan zorla sonradan 435.886,74 TL olarak doldurulan boş çek ve üzerinde kimlik numarası ve adı soyadı yazılı boş bir kağıt almak suretiyle yağma suçunu işlediği olayda, sanık ile mağdur ve mağdurun yetkilisi olduğu şirketler arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunmadığı, Hedef-1 şirketine ait borçların mağdur tarafından üstlenildiği ve her iki şirket sahiplerinin aynı kişiler oldukları iddialarının tüm dosya kapsamı ile doğrulanmadığı anlaşılmakla, dosya kapsamı itibariyle araştırılması gereken başkaca bir husus bulunmadığından sanığın mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.”gerekçesiyle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmiştir.
Dosyanın yukarıda belirtilen safahattan geçerek kesinleşmesinden sonra sanık ... müdafi Av.... tarafından 25/08/2016 havale tarihli dilekçe ve 10/11/2016 tarihli ek dilekçe ile infazın durdurulması ve yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunması üzerine Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/10/2016 tarihli 2013/39 Esas -2013/333 Karar sayılı ek kararı ile infazın durdurulmasına karar verildiği, akabinde yine aynı mahkemenin 22/12/2016 tarihli ek kararı ile yargılanmanın yenilenmesi talebinin CMK 318/1-3 maddeleri gereğince kabule değer olduğuna karar verilerek dosya mahkemenin 2017/6 esasına kaydedilerek yeniden yargılamaya başlandığı anlaşılmıştır.
Sanık müdafinin yargılamanın yenilenmesi talebi incelendiğinde; yağma suçuna konu çekin bulunduğu çek koçanının keşideci şirkete teslim tarihiyle ilgili Vakıfbank Çiftlik Şubesinin 02/01/2012 tarihli cevabi yazısının sahte olduğu ve ilk derece mahkemesinde yargılamaya katılan mahkeme başkanı ve üye hakimi ile temyiz incelemesinde imzası bulunan bir kısım yargıtay üyeleri ile sanık müdafilerinin FETÖ/PDY terör örgütü soruşturması kapsamında mesleklerinden ihraç edildikleri,bu nedenle yargılama sırasında tarafsız davranmadıkları iddiasına dayanmaktadır.
Yargılamanın yenilenmesine ilişkin 2017/6 Esas sayılı dosyanın yargılaması sırasında 22/11/2018 tarihli celsede sanık ... müdafi Av.... tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru ile ilgili Anayasa Mahkemesinin 17/7/2018 tarih ve 2015/13089 başvuru sayılı kararı mahkemeye gönderilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/7/2018 tarih ve 2015/13089 başvuru sayılı kararı incelendiğinde,sanık müdafinin bireysel başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.Karar içeriğinin ilgili kısımları aynen şu şekildedir.
........
31. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir davada bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek değildir (... ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 68). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi usule ilişkin imkânlar konusunda taraflardan birinin diğerine nazaran dezavantajlı bir konuma düşürülüp düşürülmediğini denetleme görevi bulunmaktadır.
.....
34. Başvurucu, katılan A.K. ile arasında hukuki ilişkiye dayanan alacağı bulunduğunu aşamalarda ısrarla dile getirmesine ve buna dair dosyaya makbuz ve fatura ibraz etmiş olmasına karşın bunlar üzerinde herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Başvurucunun ileri sürdüğü ve esasa etkili olan bu iddialarının incelenmediği/değerlendirilmediği görülmektedir. Anılan iddiaların kanıtlanması durumunda hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla hareket edilmiş ve başvurucu hakkında daha az ceza verilmesini gerektiren bir durumun söz konusu olabileceği nazara alınmamıştır.
35. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Ancak somut olayda, ilk derece mahkemesinin mahkûmiyete gerekçe gösterdiği olguların varlığı yönünden sadece katılanın beyanlarını ve iddia makamının gösterdiği delilleri dikkate alması, buna karşılık başvurucunun aynı olguların aksini ispat için gösterdiği delillerle ilgili inceleme yapmaması başvurucuyu katılan ve iddia makamı karşısında önemli ölçüde dezavantajlı konuma düşürmüştür. Bu durum, yargılamayı bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkarmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
40. Başvuruda, Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
41. Silahların eşitliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçelerle;
A. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2013/39, K.2013/333) GÖNDERİLMESİNE, 17/7/2018 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 50. maddesinin 1 ve 2 numaralı fıkraları gereğince ihlal kararının sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapmak üzere dosya mahkemesine gönderildiğinden, yargılamaya konu olayın aynı olay olması da nazara alındğında daha önce sanık müdafinin başvurusu üzerine yargılamanın yenilenmesi talebi kabule değer görülen ve mahkemenin 2017/6 Esasına kaydedilen dosya ile birlikte görülmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Mevzuat nazara alındığında yargılamaya konu olayla ilgili düzenleme aşağıdaki gibidir.
CMK Madde 311 (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hallerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa
....
c)Hükme katılmış olan hakimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında,aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkumiyeti gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise,
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa,
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesi (1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
66. maddesi (1) Mahkeme kararları kesindir. Mahkeme kararları Devletin yasama,yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
Temyiz incelemesine konu somut olayda Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesin 04/03/2019 gün ve 2017/6 esas, 2019/133 karar sayılı ilamı ile sanık müdafinin yargılamanın yenilenmesi talebi yerinde görülmeyerek mahkemenin önceki 2013/39 esas, 2013/333 karar sayılı ilamının CMK'nın 323/1 maddesi gereğince onaylanmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanık müdafinin yargılamanın yenilenmesi talebinde belirttiği hususlardan yağma suçuna konu çekle ilgili Vakıfbank Çiftlik Şubesinin 02/01/2012 tarihli cevabi yazısının sahte olduğu ve ilk derece mahkemesinde yargılamaya katılan mahkeme başkanı ve üye hakimi ile temyiz incelemesinde imzası bulunan bir kısım yargıtay üyeleri ile sanık müdafilerinin FETÖ/PDY terör örgütü soruşturması kapsamında mesleklerinden ihraç edildikleri, bu nedenle yargılama sırasında tarafsız davranmadıkları iddiasına ilişkin araştırma yapılmış ise de, Dairemizin 15/04/2015 gün ve 2014/13415 esas, 2015/39636 karar sayılı onama kararından sonra sanık müdafinin 29/7/2015 tarihinde yaptığı bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin 17/7/2018 tarih ve 2015/13089 başvuru numaralı kararında “adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine” dair karar verilmesi ve yeniden yargılama yapılması amacıyla dosyanın mahkemesine gönderilmesi karşısında, sanığın aşamalardaki savunmasında “ Besni İlçe merkezinde bulunan Ustahan Petrol Şirketi'nin sahibi olduğunu, katılan ...'i Besni ilçe merkezinde yapımı devam eden 3. Etap TOKİ konutlarının yüklenici firma yetkilisi olması nedeni ile tanıdığını, katılanın geçen zaman zarfında kendisinin işlettiği Ustahan Otelde uzunca bir süre konaklama yapıp, restoranda yemek yediğini, katılanın temsil ettiği firmanın Hedef-1 İnşaat isimli bir alt yüklenici ile çalıştığını, Besni'deki TOKİ inşaatının bu alt yüklenici şirkete devredildiğini, kendisinin de alt yükleniciye muhtelif akaryakıt satışı yaptığını, karşılığında vadeli ve yüksek meblağlı çekler aldığını, akaryakıt bayisinden iş makineleri ve araçlar için veresiye mal alındığını, buna dair dosyaya makbuz ve fatura ibraz ettiğini, bu belgeler üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığını beyan etmesi nazara alındığında, Anayasa Mahkemesinin kararlarının yargı makamları yönünden de bağlayıcı olduğu, bu bakımdan karardaki ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla 6216 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 50.maddesindeki düzenleme gereğince sanığın katılandan alacağı olduğuna dair dosyaya ibraz ettiği makbuz ve faturalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak katılanın iddiası, sanık savunması,tanık anlatımları ve dosyadaki tüm belgeler ayrı ayrı irdelenip kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenerek, 5237 sayılı TCK’nın 150/1. maddesi kapsamında bir hukuki ilişki ve bu ilişkiye dayanan alacak bulunup bulunmadığı saptanıp kanıtların bir bütün halinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre suçun hukuki vasfının tayini gerektiği halde, eksik inceleme neticesinde yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak, BOZULMASINA, 27.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.