23. Hukuk Dairesi 2016/2817 E. , 2016/3950 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
ASIL DAVADA
BİR.....SAYILI DAVADA
Vek. Av. ...
BİR. .... SAYILI DAVADA
Vek. Av. ....
ASIL VE BİR. DAVALARDA
ASIL VE BİR. ....SAYILI DAVADA
DAVALILAR :1-....2-... Vekilleri Av. ...
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen sıra cetveline itiraz davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde asıl ve birleşen davada davalılar vekilince duruşmalı, birleşen ..... sayılı davada temlik alan davacı ..... vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili,..... sayılı dosyasında 829 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili düzenlenen 25.07.2013 tarihli sıra derece kararında pay ayrılan 1, 2, ve 3. sıradaki alacakların (....sayılı) muvazaalı olması sebebiyle sıra derece kararına karşı itirazlarının olduğunu, öncelikle dava kesinleşinceye kadar sıra cetveline konu paranın ilgililere ödenmemesi gerektiğini ileri sürerek, davalılara isabet eden paydan öncelikli olan müvekkili bankanın alacağının ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen .... sayılı davada davacı vekili, .... sayılı dosyasında 89 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili düzenlenen 05.09.2013 tarihli sıra derece kararında pay ayrılan 1, 2 ve 3. sıradaki alacakların (....) muvazaalı olması sebebiyle sıra derece kararına karşı itirazları olduğunu ileri sürerek, ..... sayılı dosyasından düzenlenen 829 parsel ile ilgili 25.07.2013 tarihli sıra derece kararında davalılara isabet eden 1, 2 ve 3. sıradaki muvazaalı paylardan öncelikli olarak müvekkili bankanın.... sayılı takip dosyasındaki alacağına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen .... sayılı davada davacı vekili, davacı banka tarafından dava dışı..... İcra Müdürlüğü'nün ..... sayılı dosyasında takip açıldığını, borçlu şirket adına kayıtlı araçlar üzerine haciz konulduğunu, yine..... sayılı dosyasında aynı borçlular hakkında takip başlatılıp borçlu şirket adına kayıtlı araçlar üzerine haciz konulduğunu, davalı ... tarafından
.../...
S.2
dava dışı ..... sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattığını, bu dosyadan borçlulardan .... Şti. adına kayıtlı araçlar üzerine haciz konulduğunu ve anılan araçların .....sayılı dosyasından satıldığını, satış bedellerinden yasal kesintiler yapıldıktan sonra 23.10.2013 tarihli sıra cetvellerinin düzenlendiğini, ..... sayılı icra takip dosyası muvazaalı olduğundan sıra cetveline itiraz davası açılması gerektiğini ileri sürerek,... sayılı icra takip dosyasına ayrılan 2.823,92 TL, 28.917,55 TL ve 8.570,81 TL'lik tutarlardan satış tarihi itibariyle..... sayılı dosyalarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili, alacakların muvazaalı olmadığını, gerçek olduğunu, dava dışı borçluları ile ticari alış verişin olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalılar ile dava dışı borçlular arasında pamuk alımına dair ticari ilişki mevcut ise de, söz konusu takiplere konu bonolara dayalı bir alacağın bulunmadığı, diğer taraftan takibe konu bonoların tanzim tarihi ile vade tarihleri arasındaki sürenin 5-6 yıl gibi uzun bir süre olması, alacaklıların vade tarihinden sonra yaklaşık 8.000.000,00 TL civarında ve herhangi bir şekilde teminat altına alınmayan bonoya dayalı alacak için herhangi bir şey yapmamış olmaları, bononun tahsiline dair herhangi bir girişimde bulunmamaları, takiplerin aynı gün yapılması, borçluların bu takiplere itiraz etmemeleri, satışların çok ivedi bir şekilde yaptırılmış olması, borçluların teminatların iadesine muvafakat etmeleri nedeniyle davalılar ile dava dışı borçlular arasında anlaşmalı olarak ve gerçeğe aykırı salt alacaklardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak takip yapıldığı, .... sayılı dosyalardaki takiplerde dava dışı borçluların, kendi alacaklısı olan bankaları kredilerin tahsilatına engel olma amacı güttükleri gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların kabulü ile ..... sayılı dosyasında yapılan 25.07.2013 tarihli sıra cetvelinde bu dosyalara tekabül eden paranın eldeki dosya ve birleşen dosyalardaki icra dosyalarına ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili ve birleşen ..... sayılı dosyada temlik alan davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl davada davacı vekili, 829 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili 25.07.2013 tarihli sıra cetveli yönünden itirazda bulunduğu; birleşen .... sayılı davada davacı ...Ş. vekili, dava dilekçesinin gerekçe bölümünde 89 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili 05.09.2013 tarihli sıra cetveli yönünden itirazda bulunduğunu ileri sürmesine rağmen sonuç bölümünde 829 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili 25.07.2013 tarihli sıra cetveline itirazda bulunduğunu; birleşen .... sayılı davada davacı vekili, borçluya ait araçlar ile ilgili düzenlenen 23.10.2013 tarihli sıra cetvellerine itirazda bulunduğunu açıklamıştır.
Mahkemece, asıl ve birleşen davalarda dava konusu edilen sıra cetvelleri farklı olmasına rağmen, hüküm fıkrasında asıl ve birleşen davaların tamamının 25.07.2013 tarihli sıra cetveli ile ilgili olduğunun kabulü ile hüküm kurulması HMK'nın 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olmuştur.
Öte yandan, haciz yolu ile takiplerde kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca alacağın esas ve miktarına yönelik sıra cetveline itiraz davalarının kabulü halinde ise davanın taraflarının sırasının değiştirilmesine karar verilemeyeceğinden, mahkemece sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın yargılama giderleri dahil
.../...
S.3
olmak üzere öncelikle davacı alacağının karşılanmasının tahsisine, artan kısmın davalıya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
Birden fazla alacaklının aynı davalıya karşı sıra cetveline itiraz davası açmaları halinde veya bir alacaklı tarafından birden fazla alacaklıya karşı dava açılması halinde davanın sonucundan kimler ne şekilde yararlanacaklardır?
Dava birden fazla alacaklı tarafından açılır ve kabul edilirse; davacı alacaklılar sıra cetveline göre davalı alacaklıya isabet eden paydan alacaklarını temin edeceklerdir. Bu tutar davacı alacaklıların sıra cetveline göre istifade edebilecekleri alacak tutarı ile yargılama giderlerinden ibarettir. Artan para olursa davalıya bırakılacaktır. Ancak davalı alacaklıya isabet eden pay tutarı davacı alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmezse burada yine bir paylaştırma sorunu ortaya çıkacaktır. Davalı alacaklının payı; davacı alacaklıların sıra cetvelinde sahip oldukları sıraya göre veya aynı sırada varsayılarak garame yöntemiyle alacakları oranında veya yalın şekilde eşit olarak dağıtılabilir. Ancak hangi yöntem kabul edilirse edilsin paylaştırmada davacı alacaklılar tamamen tatmin edilmedikçe -artan para olmadıkça- davalı alacaklıya verilmeyecektir. Davacı alacaklıların hepsi sıra cetvelinde aynı sırada bulunuyorsa, dava sonucu elde edilen kazanç alacakları oranında davacılar arasında dağıtılır. Davacı alacaklılar değişik sıralarda yer alıyorlarsa, iflasta kayıt terkini davaları yönünden İsviçre Mahkeme İçtihatları ve doktrini, İsv. İİK m. 260, f. 2'yi (İİK m. 245, c. 2) kıyasen uygulayarak dağıtımın davacı alacaklıların alacaklarının sıra cetvelindeki sıralarına göre yapılacağını; bir üst sıradaki davacı alacağını ve dava masraflarını tamamen almadıkça, ondan sonra gelen davacı alacaklılara -dava masrafları da dahil olmak üzere- bir şey verilmeyeceğini belirtmektedir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin uygulaması (..... sayılı ilamı) ise, davacı alacaklılar aynı sırada kabul edilip, garame yöntemiyle (alacakları oranında) pay almaları şeklindedir.
Zira, İİK’nın 235. maddesinin 3. fıkrasında; 'Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde - sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde - itiraz edene verilir.' hükmü kabul edilmiştir. Kanunun bu hükmü İİK’nın 142. maddesi uyarınca açılan sıra cetveline itiraz davasında kıyasen uygulanabilir. Madde metnindeki davanın kazanılması halinde elde edilen kazancın 'sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir.' şeklinde ifade 'dava hâsılatının davacı alacaklılar arasında garameten paylaşılacağı' şeklinde yorumlamaya uygundur. Bu yorum tarzı adil bir sonuca ulaşılması bakımından tercih edilebileceği gibi, davacılar arasında paylaştırmaya konu tutarın elde edilmesi şekliyle de izah olunabilir. Kanun sıra gözetmeksizin bütün alacaklıların sıra cetveline itiraz davası açabileceğini öngördüğüne göre, burada davalının alacak ve miktarına karşı koymak, yanı itiraz eden davacı alacaklı olmak dava hasılatından pay almak için gerekli ve yeterlidir. Kanun davacıların sırası konusunda bir ayırım ve yollama yapmadığına göre, davacıların eşit haklara sahip olduğu kabul edilmeli ve bu eşitlik 'aynı sırada' oldukları şeklinde anlaşılmalıdır. Aksi halde imtiyazlı alacaklıların da yer aldığı bir sıra cetvelinde, adi alacaklılar kendilerine nasılsa bir yararı olmayacak bir itiraz davası açmaya pek hevesli olmayacaklardır. Bu da borçlunun danışıklı işlemlerinin hedefine ulaşmasındaki yolların açık tutulması anlamına gelir ki, Kanun koyucunun böyle bir amacı izlediği düşünülemez.
Öte yandan, aynı sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, aynı alacaklılara husumet yöneltilerek davalar açılmış olması halinde açılan tüm davaların birlikte
.../...
S.4
incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılması, birbiriyle çelişik hükümlerin engellenmesi açısından ve bir davada verilen kararın diğer davanın sonucunu etkileme olasılığından kaynaklanan bir zorunluluktur. Bu durumda davaların birleştirilerek yargılama yapılması, sıra cetveline ilişkin özel usul hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Aynı sıra cetveline yönelik farklı davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması; kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olması ve uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimalini de doğurabilecektir.
Bu durumda birleşen .... sayılı davada davacı vekilinin, dava dilekçesinin gerekçe bölümünde 89 parsel ile ilgili 05.09.2013 tarihli sıra cetveline itirazda bulunduğunu belirtmesine rağmen, sonuç bölümünde 829 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili 25.07.2013 tarihli sıra cetveline itiraz ettiğine dair açıklamasının maddi hataya dayandığı, zira 25.07.2013 tarihli 829 parsel ile ilgili sıra cetveli yönünden aynı davacı tarafça ayrıca açılmış ..... sayısına kayıtlı dava bulunduğu anlaşılmıştır.
Asıl davaya konu 829 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili 25.07.2013 tarihli sıra cetveliyle ilgili .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ..... sayılı davaların bulunduğu, birleşen .... sayılı davaya konu 89 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili 05.09.2013 tarihli sıra cetveliyle ilgili ....Asliye Hukuk Mahkemesi'nin .... sayılı davanın bulunduğu, yine birleşen....Hukuk Mahkemesi'nin.... sayılı davaya konu 23.10.2013 tarihli sıra cetveliyle ilgili .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ..... sayılı davaların bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 14.02.1992 tarih ve .... sayılı kararında, bir yargı çevresinde aynı düzeyde bulunan birden fazla mahkemenin, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılacağı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, aynı sıra cetvellerine karşı, aynı yer sayılan mahkemelerde açılmış başka davalar da olup olmadığı araştırılıp, varsa HMK'nın 166/4. maddesi uyarınca birbiriyle bağlantılı olduğunun kabulü ile önce esas kaydı yapılan dosya üzerinde 166/1. maddesi uyarınca işbu davanın birleştirilmesi, önce açılan davanın bu dava olduğunun tespiti halinde diğer davaların bu dava ile birleşmesinin beklenmesi, mahkemelerince birleştirme kararı verilmemesi halinde davaların sonuçlarının beklenmesi, aynı yer sayılmayan mahkemelerde açılmış başka davalar olması halinde ise, yine o davaların da sonuçlarının beklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, birleşen .... sayılı davada davacı vekili ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen .... sayılı davada davacı vekili ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.