11. Hukuk Dairesi 2020/6728 E. , 2022/5295 K.
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.06.2017 tarih ve 2013/268 E- 2017/512 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davalılar Dati Yatırım Holding A.Ş., Ataköy Marina ve Yat İşletmeleri A.Ş., Ataköy Turizm Tesisleri ve Tic. A.Ş., Ataköy Otelcilik A.Ş. vekili ile asıl ve birleşen davada davalılar Kardeniz Denizcilik İşletmeleri A.Ş. vekili ile Akbaşoğlu Holding A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.07.2020 tarih ve 2018/1323 E- 2020/669 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı ...Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl ve birleşen davalarda, davalılardan Dati Yatırım Holding AŞ’nin müvekkili bankanın iki ayrı şubesinden farklı tarihlerde toplamda 33.000.000 USD kredi kullandığını, davalılardan Ataköy Marina ve Yat İşletmeleri, Ataköy Turizm Tesisleri ve Ticaret AŞ, Ataköy Otelcilik AŞ firmalarının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla akdedilen kredi genel sözleşmesi kapsamında borcun tamamından sorumlu oldukları, kredi genel sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan diğer davalıların sorumluluklarının Dati Yatırım Holding AŞ firmasında sahip oldukları hisse miktarı ile sınırlı olduğunu, davalının faizlerin düşmesi nedeniyle kredileri vadelerinden önce kapatmak suretiyle müvekkili bankanın zarara uğrmasına sebebiyet verdiğini, taraflar arasında akdedilen kredi genel sözleşmelerinin 10/2 maddesi uyarınca, müvekkilinin kullandırdığı kredilerin vadesinden önce ödenmesini kabul etmeme yetkisine sahip olduğunu, davalılardan Dati Yatırım Holding AŞ’nin kullandığı kredileri ödeyerek kapattığını, müvekkilin zararına yapılan söz konusu davalı ödemelerinin tamamı her türlü talep, dava ve sair alacak hakları saklı kalmak kaydıyla kabul edildiğini ileri sürerek kredi genel sözleşmeleri kapsamında davalının kullanmış olduğu kredilerin erken kapatılmasından dolayı müvekkilinin mahrum kaldığı kârın ve uğramış olduğu zararının her bir kredi sözleşmesi bazında bilirkişi ile tespiti ve 100.000.-TL’lik belirsiz alacağın sorumlulukları oranında davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise kredi genel sözleşmeleri kapsamında davalının kullanmış olduğu kredilerin erken kapatılmasından dolayı müvekkilin mahrum kaldığı kâr ve uğramış olduğu zarar miktarı olan 622.118,00 USD’nin, 08.01.2016 tarihi itibariyle 1.858.639,70 TL karşılığının sorumlulukları oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... AŞ vekili, davalılardan Dati Yatırım tarafından erken kapatılan kredi nedeniyle davacının zarara uğramış olduğunun doğru olmadığını, kredi genel sözleşmelerinde erken ödemeye ilişkin yaptırım oranı belirtilmediğinden davacı tarafın dava konusu ettiği taleplerin dayanağı bulunmadığını, erken ödemeye ilişkin yaptırım oranı kredi genel sözleşmesinde yer almamış olması TBK’nın 21. maddesi gereğince yazılmamış hükmünde değerlendirilmesi gerektiğini savunarak asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekilleri davanın reddini istemiştir.
Bir kısım davalılar davaya yanıt vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalılardan Dati Yatırım'a Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerin ... Şubesi'nden 16/04/2009 tarihinde 36 ay vadeli, 3 aylık libor+%8,75 faiz oranlı 7.000.000,00 USD'li, 29/06/2009 tarihli aynı vadeli ve faiz oranlı 3.000.000,00 USD bedelli ve 19/08/2009 kullanım tarihli 51 ay vadeli aynı faiz oranlı 10.000.000,00 USD bedelli ve İstanbul Avrupa Kurumsal Merkez Şubesi'nden 20/08/2010 kullanım tarihli 72 ay vadeli, 3 ayrı libor+%5 faiz oranlı 2.000.000,00 USD'li 25/08/2010 tarihli aynı vade ve faiz oranlı 3.000.000,000 USD ve 01/09/2010 tarihli aynı vade ve faiz oranlı 8.000.000,00 USD olduğu, ... Şubesi'nden kullanılan kredilerin 16/04/2013 vade tarihine nazaran 17/08/2012 tarihinden, 30/09/2013 vade tarihine nazaran 17/08/2012 tarihinde ve 19/11/2013 vade tarihine nazaran da 17/08/2012 tarihinde kapandığı, Avrupa Kurumsal Merkez Şubesi'nde de kulanılan krediler yönünden de vadeler 20/08/2016, 30/09/2013 ve 19/11/2013 olmasına karşın yine 17/08/2012 tarihinde kapatıldığı, ... Şubesi'nde kullandırılan ve yukarıda bahsedilen 3 adet kredinin kapanma tutarının toplamı 7.740.897,88 USD ve Merkez Şube'den kullanılan 3 adet kredinin kapanma tutarı toplamının da 11.140.174,57 USD olduğu , banka tarafından davalılara gönderilen 09/08/2011 tarihli ve 3336 sayılı yazıda; kullandırılan kredilerin risk bakiyesi toplamı 23.200.000,00 USD olup, erken kapatılması durumunda 09/08/2012 tarihi itibariyle 656.387,00 USD'lik kayba mağruz kalınacağının hesaplandığı, erken kapama opsiyonunun verilmediği, oluşacak kayıp nedeniyle talebin uygun görülmediğinin bildirildiği, bilindiği üzere yurtiçi kaynaklardan uzun vadeli kredi teminindeki zorluk karşısında çoğunlukla yurtdışı banka ve kaynaklardan Türkiye'de yerleşik banka ve finans kurumlarınca fon sağlanmak suretiyle, bu durumda kredilerin erken kapatılması halinde bankaların fon yapılarında bozulmalar ve fonlama maliyetlerinde yükselmeler doğduğundan uğranılan zararın bu kapsamda telafisi için erken kapatma komisyonu-cezası almaları bankacılık uygulaması olduğu, dava konusu kredilerin erken kapama opsiyonlu olmadığı açıkça belirtilmiş olmakla, kredinin erken kapatılması halinde alınacak komisyon oranına ilişkin bir belirleme ve düzenlemenin sözleşmede yer almamasının da tabi olduğu, bu itibarla, faizlerin değiştiği dönemde uzun vadeli olarak kullandırılan kredinin erken kapatılması halinde davacı bankanın zararının oluşacağının da açık olduğu, komisyon oranının banka tarafından (656.387x100/20.575.000) %3,19 olarak uyguladığının anlaşıldığı, davalılardan Dati Yatırım Holding A.Ş., Ataköy Marina ve Yatırım İşletmeleri A.Ş., Ataköy Turizm ve Tic. A.Ş. ile Ataköy Otelcilik A.Ş.'nin borcun tamamından sorumlu oldukları, Genel Kredi Sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan diğer davalıların asıl borçlu şirketteki sahip oldukları hisseleri oranında erken kapama komisyonundan sorumlu tutulmaları gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar Dati Yatırım Holding A.Ş., Ataköy Marina ve Yat İşletmeleri A.Ş., Ataköy Turizm Tesisleri ve Tic. A.Ş., Ataköy Otelcilik A.Ş. vekili, davalı ...vekili, davalı ...Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı bankanın kredinin erken ödenmesine ilişkin ödeme dekontunda erken ödemeye ilişkin hakkını saklı tuttuğu ve erken kapama ücreti olarak talep ettiği %3,19 oranın emsal banka uygulamalarının altında olduğu ve taraflar arasındaki menfaati bozacak şekilde fahiş olmadığının anlaşıldığı, mahkemece bankaca emsal uygulamalara uygun talep edilen erken kapama ücretinin davalı kefillerin kefalet limiti aşmayacak şekilde tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davalılar Dati Yatırım Holding A.Ş, Ataköy Marina ve Yat İşletmeleri A.Ş, Ataköy Turizm Tesisleri ve Tic. A.Ş, Ataköy Otelcilik A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine, davalılar Kardeniz Denizcilik İşletmeleri A.Ş. vekili ve Akbaşoğlu Holding A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... AŞ vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı ...Ş. vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 5.499,46 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalı ...Ş.'den alınmasına, 27/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde 'Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı',
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde 'Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı',
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde 'Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı',
1/e maddesinde 'yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı'
2.a maddesinde de '1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında' maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen 'istinaf başvurusunun esastan reddi' kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen 'esas hakkında' karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki 'esastan' ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki 'Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına' ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.