16. Ceza Dairesi 2019/3281 E. , 2019/8466 K.
TALEP:
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık ...'ın beraatine dair Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.11.2018 tarihli ve 2018/282 esas, 2018/373 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince; iddia edilen tarihte Türk Silahlı Kuvvetleri personeli olan sanıktan elde edilen dijital materyallerin incelenmesinde örgüt tarafından haberleşme amacıyla kullanıldığı tespit edilen Bylock, Eagle, Falcon ve Kakao Talk uygulamalarına ait dosya ve kalıntı izi tespit edilemediği, sanığın sosyal medya hesaplarında herhangi bir suç unsuru tespit edilemediği, Bank ... müşterisi olmadığı ve örgütle iltisaklı/irtibatlı dernek - şirket - sendikalarda üyelik/SGK kaydının bulunmadığı, sanığın aranma sayısı, arayanın kimliğinin tespit edilememesi, sanığın ve sanıkla birlikte ardışık arandığı ileri sürülen ... Büyükyağcı'nın iddiaları kabul etmemesi, sanığın örgütle irtibatını gösterecek başka hiçbir delil bulunmaması gerekçeleriyle savunmasının aksine her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil edilemediğinden ve bu bağlamda suçu işlediği kesin olarak sabit olmadığından bahisle beraatine karar verilmiş ise de;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 29/11/2018 tarihli ve 2018/4233 esas, 2018/4938 karar sayılı ilâmında; '… sanık açısından ardışık arama ile ilgili tespit bulunduğu anlaşılmış olup, bu durumun atılı suçun sübutu ve TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi, bireyselleştirilmesi açısından önem arz etmesi, aynı zamanda belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden gerekli araştırma yapılması, ayrıca örgütlü suçlar bilgi havuzunda başka deliller bulunması halinde bunların da değerlendirilmesi, ... ' şeklinde açıklamalara yer verildiği de nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre; ... isimli iş yerinde kullanılan ... numaralı sabit hattan, 13/12/2013 tarihinde saat 20:04:18'de sanık tarafından kullanılan ... numaralı GSM hattının aranarak 55 saniye süreli bir görüşme yapıldığı ve müteakiben saat 20:06:38'de de yine Türk Silahlı Kuvvetleri personeli olan ... ...'nın kullanımındaki... numaralı GSM hattının aranıp 99 saniye görüşme yapıldığı ve sonrasında saat 20:07:49'da yine sanığın kullandığı GSM hattının aranıp 60 saniye süreli görüşme yapıldığı; aynı şekilde 15/12/2013 tarihinde de saat 12:35:00'da önce sanığın kullandığı GSM hattının arandığı ve 56 saniye süre ile görüşüldüğü, müteakiben saat 12:36:04 ve 12:37:01'de de ... ...'nın kullandığı GSM hattının arandığı önce 53 saniye, sonra 49 saniye süren görüşmeler yapıldığı tespit edilmesine rağmen, sanık hakkında aynı suçtan kamu davası açılan ve Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/149 esas sayılı dosyasındaki yetkisizlik kararı ile evrakı Kilis Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen ... ... arasında örgütsel bir ilişkinin mevcut olup olmadığının tespiti bakımından hiçbir araştırma yapılmamış olması,
Sanık ile ardışık olarak arandığı iddia edilen ... ...'nın söz konusu sabit hat aramalarının yapıldığı tarih itibariyle bulundukları görevler, ikamet adresleri, iş yeri adresleri ve benzeri bilgilerinin tespit edilip karşılaştırılması ve gerekirse birliklerinde görev yapanların tanık olarak dinlenmesi suretiyle aralarında herhangi bir irtibat bulunup bulunmadığının tespit edilmemiş olması,
Sanığın hukuki durumunun kesin biçimde tespiti bakımından önem arz ettiği anlaşılan ... ... hakkındaki yargılamaya ilişkin bilgilerin ve bu davada elde edilen delillerin sorulup temin edilmemiş olması,
Sanık ile ardışık arandığı iddia edilen ... ...'nın kullanımlarında bulundukları anlaşılan ve yukarıda belirtilen GSM hatlarının söz konusu ardışık arama tarihlerini, öncesini ve sonrasını kapsayacak biçimde HTS raporlarının temin edilerek, aralarında görüşme kayıtları bulunup bulunmadığının ve buna bağlı olarak birbirlerini tanımadıklarına ilişkin savunmalarının samimi olup olmadığının tespit edilmemiş olması,
Sanık ile birlikte ... ...'nın ardışık olarak arandıkları iddia edilen ve '...' isimli iş yerinde kullanılan ... numaralı sabit hattan, iddianamede de açıkça vurgulandığı gibi adı geçen şahısların yanı sıra haklarında yine ardışık arama iddiası ile kamu davaları açılan ...... isimli Türk Silahlı Kuvvetleri personellerinin de arandıkları sabit olmasına rağmen, adı geçen şahıslarla sanık arasında örgütsel ilişki bulunup bulunmadığına dair herhangi bir araştırma yapılmaması hususlarının sabit olması karşısında, eksik incelemeye dayalı yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 07/02/2019 gün ve 94660652-105-48-16534-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
OLAY:
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yönelik olarak yürütülen soruşturma kapsamında; KHK ile kapatılan ve örgütle bağlantısı olduğu değerlendirilen derneklerde kaydına, örgüte müzahir eğitim kurumları ile irtibatına, Bylock kullanıcısı olduğuna ve Bank ...'da hesabı bulunduğuna dair kayıtlarına ve iltisaklı dernek, işveren, işyeri ve sendika kayıtlarında adına rastlanılmadığı; sosyal medya hesaplarında da suç unsuru paylaşımının bulunmadığı ancak yürütülen soruşturmalar kapsamında örgütün mahrem yapısınca kullanıldığı tespit edilen bir büfedeki sabit hattan ardışık olarak arandığının tespit edilmesi üzerine sanık hakkındaki soruşturmanın tefrikine müteakip; Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5593 soruşturma, 2018/1893 esas, 2018/590 numaralı
06.07.2018 tarihli, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 05.06.2018 tarihi ve öncesinin suç tarihi olarak belirtildiği görülen ve özetle; Deniz Üs komutanlığında astsubay olan sanığın ... ... adlı şahıs ile ardışık olarak 2 kez arandığının tespit edildiğinden ankesörlü/kontörlü telefonlar ile iletişim kurarak ardışık arama yaptıkları belirlenen örgüt üyelerine yönelik yapılan soruşturma kapsamında sanık hakkında işlem yapıldığının, ... adlı şahıs hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığının, belirtilen sabit hatlardan ardışık olarak aranan ... hakkında da kamu davalarının açıldığının, ifadelerinde belirtilen sabit hattan kendilerinden sorumlu olan şahsın aramış olabileceğini beyan ettiklerinin ve sanığın cezai sorumluluktan kurtulmak amacı ile inkar yollu savunma yaptığının değerlendirildiğinin ayrıca sanığın örgütle iltisaklı olduğuna dair başkaca bir tespitin de bulunmadığının belirtilmesi sureti ile; 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 53, 58/9, 63 ve 3713 sayılı TMK'nın 5/1 maddesi gereğince cezalandırılması istenilen iddianamenin kabulüne karar verilmesi üzerine, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/282 esasına kayden yürütülen; Cumhuriyet savcılığının mütalaasında da özetle, 13.12.2013 ve 15.12.2013 tarihlerinde ... adlı işyerinde kurulu olan sabit hattan ... ... ile birlikte iki defa arandığı iddia edilmiş ise de Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/149 esas sayılı dosyasında sanık olan ... ile sanığın savunmalarının benzer olduğu, mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı, suçu işlediğinin sabit olmadığından CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesini talep ettiği anlaşılan kovuşturmanın sonunda; süreçte müdafii eşliğinde yaptığı savunmalarında atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan eden sanıkla ilgili olarak '...yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından sanığın süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösterecek şekilde örgütsel eylemlerde bulunduğuna dair savunmasının aksine mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve bu bağlamda sanığın atılı suçu işlediği kesin olarak sabit olmadığından müsnet suçtan sanığın CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine' dair istinaf yolu açık olmak üzere karar verildiği anlaşılmıştır. Karar istinaf edilmediğinden 09.11.2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Kesinleşen gerekçeli kararın sanığın çalıştığı kuruma 657 sayılı DMK'nın kapsamında bilgi amaçlı bildirilmesi üzerine, Milli Savunma Bakanlığınca yapılan istinaf başvurusunun sıfat yönünden reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin vermiş olduğu karar görülmüştür.
Cumhuriyet Başsavcısınca eksik araştırma ve inceleme sonucunda hüküm kurulduğundan bahisle kesinleşen kararın kanun yararına bozulmasına dair ihbarın yapılmasına müteakip Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından, kesinleşen kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmasının istenilmesi üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir.(23.6.2009 t,2009/7-69,176 sy)
Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
Diğer taraftan AİHS'nin 6. ve Anayasanın 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan 'çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem' kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkum edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. AİHS 7 nolu protokolün 4. maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 14/7. maddeleri de bu kuralı güvenceye bağlamıştır.
Ne var ki, asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma, 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı da bu istisnalardandır.
Yukarıda değinildiği gibi kanun yararına bozma talebine ilişkin inceleme, talebe esas teşkil eden hüküm ya da kararın tesis edildiği tarih ve şartlar itibariyle değerlendirilmesini gerekli kılar.
Dairemizin 06.11.2019 tarihli 2019/1582 esas ve 2019/6838 karar sayılı ilamında da bir asker şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız ..., büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağı belirtilmiştir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ardışık olarak 2 kez arandığına dair yapılan tespit nedeni ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu iddiası ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eksik araştırma ve inceleme yapılarak ve yetersiz gerekçe ile beraat kararı verildiğinden yasa yararına bozulması istenilen gerekçeli kararda, iddialara yönelik olarak tespit ve değerlendirmelere yer verilmek sureti ile mahkemesince takdir ve değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmakla; kanıtların takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşülmesi ya da eksik kovuşturma ile karar verilmesi hallerindeki hukuka aykırılıklar, olağan kanun yolu ile giderilebilecek konulardan olup kanun yararına bozma isteminde bulunma olanağı bulunmadığından istemin reddine karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.02.2019 tarih 2019/16287 sayılı tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 27.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.