Ceza Genel Kurulu 2017/1065 E. , 2020/37 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 136-281
Sanıklar ... ve ...'ın 5607 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan beraatlerine ilişkin Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.02.2013 tarihli ve 79-77 sayılı hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 20.02.2014 tarih ve 9910-2867 sayı ile;
“Sanıklar hakkında, aynı eylemleri nedeniyle Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığının 06.06.2012 tarihli iddianamesi ile ayrı bir kamu davası açıldığı ve 4733 sayılı Yasa'ya muhalefet etme suçu yönünden tefrik edilerek Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 201/465 E. sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğinin tespit edilmesi karşısında, anılan davanın akıbetinin araştırılması, sonuçlanıp kesinleşmiş ise celb edilerek bu dosya içerisine konulması, kesinleşmemiş ise birleştirilip tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 30.05.2014 tarih ve 136-281 sayı ile;
'...Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06.06.2012 tarih ve 2012/1226 esas sayılı iddianemede '...'ın kaçak olduğu tespit edilen 100 paket sigarayı otobüs ile nakletmek istediği, bu amaçla... ile birlikte evinden koliler ile birlikte sigaraları önce servis aracına sonra otobüse götürttüğü, ... ve ...'ın da bu eylemlere iştirak ettiği' hususlarına yer verilmesine karşın sanıkların ne suretle suça iştirak ettiklerine ve sanıkların yüklenen suçu işlediklerini ispatlar nitelikteki herhangi bir delile iddianamede yer verilmemesi, iddianamede yer alan iletişimin dinlenmesine ait tutanaklarda (tape kayıtlarında) kaçak sigaralar ile ilgili herhangi bir konuşmanın bulunmaması, kaçak sigaralarının içinde bulunduğu koliyi teslim eden...'in Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/465 esas sayılı dava dosyasının yapılan yargılamasında 22.10.2012 tarihli savunmasında 'Iğdırlı Turizm isimli şirkette işçi olarak çalıştığını, patronunun ... olduğunu, ...'ın kendisini telefonla arayarak Nargile Kafeye gitmesini istediğini, bunun üzerine araç ile söz konusu yere gittiğini, orada yolcu olduğunu söylediğini, yolcuları aldığını, ...'ın kendisine evine uğrayarak elbiseleri ve ayakkabıları olduğunu, Ankara'ya gideceğini, şoförün bunları Ankara yazıhanesine bırakmasını istediğini, bunun üzerine ...'ın evine gittiğini, ...'ın da geldiğini, evin önünden siyah bir poşet ile karton bir kutu olduğunu, ikisini alarak minübüse koyduğunu, Bursa otobüsüne yetiştiğini, yolcular ile birlikte poşet ve koliyi şoföre verdiğini ve poşetle kolinin ...'a ait olduğunu, poşet ve koli de elbise ve ayakkabı olduğunu söylediğini, poşetin içinin gözükmediğini, karton kolinin de kapalı olup içinin gözükmediğini, kartonun üzerinde ne yazdığını bilmediğini' beyan etmesi, birisi şoför diğeri muavin olan sanıkların kapalı kolinin içinde ne olduğunu bilmemelerinin hayatın olağan akışına uygun olması; aynı eylem nedeniyle açılan davaların birleştirilmesinin zorunlu olduğuna dair bir hüküm bulunmaması, 5271 sayılı CMK'nın 'Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir' hükmünü taşıyan 223/7. maddesi uyarınca her hâl ve şartta (bozmaya uyulsa bile) Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinden gelecek davanın daha önce hüküm verilmesi nedeniyle reddedilecek olması; Anayasamızın 141/4. maddesinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunun belirtilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesinde de davaların makul bir süre içinde bitirilmesi gerektiğinin vurgulanması; bozma ilamına uyulsa bile verilecek kararın değişmeyecek olması nedenleriyle...' şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek sanıkların önceki hükümler gibi beraatlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı, şikâyetçi vekili ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.02.2016 tarihli ve 311404 sayılı 'ret ve bozma' istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 300-1941 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 05.10.2017 tarih ve 40-7313 sayı ile şikâyetçi vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilip Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilen direnme kararının ise yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında aynı olaya ilişkin başka bir dava bulunduğunun anlaşılması nedeniyle söz konusu dava dosyası getirtilip incelenmeden, mümkün olması hâlinde birleştirilmeden sanıklar hakkında hüküm kurulup kurulamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) sistemi üzerinden ve incelenen dosya kapsamından;
20.04.2012 tarihli olay, tespit, araç arama, yakalama ve el koyma tutanağına göre; KOM Şube Müdürlüğü görevlilerince göçmen kaçakçılığı yapan şahıslarla ilgili olarak yapılan çalışmalarda, 20.04.2011 tarihinde saat 12.30 sıralarında Iğdır Otogarından hareket edip Bursa iline gidecek olan 76 .. ... plaka sayılı otobüsle göçmen nakli yapılacağı bilgisinin edinildiği, saat 12.40 sıralarında Evrenpaşa Caddesi üzerinde görülen otobüsün Cumhuriyet savcısına bilgi verilerek Tuzluca ilçesi girişinde oluşturulan uygulama noktasında durdurulduğu, Tuzluca Cumhuriyet Başsavcılığından alınan yazılı emirle yapılan kimlik kontrolü ve aramada, otobüsün sanık ... tarafından sevk ve idare edildiğinin, sanık ...'ın ise muavinliğini yaptığının tespit edildiği, 16 göçmen taşındığı anlaşılan otobüsün bagajında üzerlerinde Esse ibaresi yazılı 2 adet karton kolinin içinde Esse marka 1.000 paket (100 karton) bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigaranın ele geçirildiği,
Tuzluca Cumhuriyet Başsavcılığının 07.06.2012 tarihli ve 112-51 sayılı iddianamesi ile sanıklar ... ve ... hakkında incelememize konu Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin bozma öncesi 2012/79, bozma sonrası 2014/136 esas sayısına kayıtlı kamu davasının açıldığı,
Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığının 06.06.2012 tarihli ve 1226-644 sayılı iddianamesi ile göçmen kaçakçılığına yönelik soruşturma kapsamında, göçmen kaçakçılığı suçunun yanında 20.04.2012 tarihli aynı sigara kaçakçılığı olayıyla ilgili olarak incelememize konu davanın sanıkları ... ve ... ile dava dışı ... ve... hakkında 4733 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan açılan kamu davasında, Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesince 13.06.2012 tarihli ve 2012/461 sayılı tensip ile ..., ..., ... ve... hakkında 4733 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan açılan kamu davasının göçmen kaçakçılığı suçundan açılan kamu davasından ayrılarak Mahkemenin 2012/465 esasına kaydedildikten sonra 13.06.2012 tarihli üçüncü duruşmada, incelememize konu dosyanın sanıkları ... ve ... hakkındaki davanın 2012/465 esas sayılı dosyadan ayrılmasına karar verilerek Mahkemenin 2013/5 esas sayılı dosyasına kaydedildiği, birleştirme önerisine Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin 02.11.2012 tarihli yazısı ile muvafakat verilmesi üzerine Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesince 08.01.2013 tarihli ve 5-4 sayılı kararla sanıklar ... ve ... hakkındaki dosya incelememize konu Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/79 esas sayısına kayıtlı dava ile birleştirilmesi için gönderildiği,
Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesince 2012/79 esas sayılı dava dosyasında karar verilmesi ve temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilmesi nedeniyle esas numarası alınamadığı belirtilerek dosyanın Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesine iade edildiği, Iğdır Ağır Ceza Mahkemesinin 18.07.2013 tarihli ve 2013/407 D.İş sayılı kararı ile görevli olduğu belirlenen Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesine tekrar gelen dosyada 31.12.2013 tarih ve 381-414 sayı ile sanıklar ... ve ... hakkında Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesince 06.02.2013 tarih ve 79-77 sayı ile hüküm kurulduğu ve dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtayda olduğu, aynı olay nedeniyle sanıkların birden fazla yargılanamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği,
Dava dışı sanıklar ... ve... hakkında 4733 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan yapılan yargılamada ise Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesince 17.05.2013 tarihli ve 465-713 sayılı kararıyla sanık...'in beraatine, sanık ...'ın mahkûmiyetine hükmolunduğu, sanık ... müdafisinin temyizi üzerine inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 05.10.2017 tarih ve 7493-7348 sayı ile;
'Aynı olay kapsamında aynı gün incelenen Dairemizin 2017/40 esas numarasında kayıtlı Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/136 esas sayılı dosyası bulunduğu anlaşılmakla; temyiz incelemesine konu bu dosya ile anılan dosya arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu gözetilerek delillerin birlikte değerlendirilmesi bakımından, her iki dosyanın birleştirilmesi suretiyle yargılama yapılarak sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması' isabetsizliğinden sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusunun sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki 'bağlantı kavramı' ve 'davaların birleştirilmesi'ne ilişkin hükümlerin incelenmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK'nın 'Bağlantı kavramı' başlıklı 8. maddesinde;
'(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır',
'Davaların birleştirilerek açılması' başlıklı 9. maddesinde; 'Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir',
'Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması' başlıklı 10. maddesinde;
'(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur',
'Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme' başlıklı 11. maddesinde ise; 'Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir',
Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Buna göre, CMK'nın 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu hâlde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Aynı Kanun’un 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması hâlinde, bu bağlantı CMK'nın 8. maddesinde gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup istisnai hâllerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi kararı verilebilmesi için;
1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Bu kapsamda, 4483 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 346/2. maddesi uyarınca İcra Mahkemesinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
20.04.2012 tarihinde, sanık ... tarafından sevk ve idare edilen, sanık ...'ın ise muavinliğini yaptığı tespit edilen 76 AY 872 plaka sayılı yolcu otobüsünde yapılan aramada, aracın bagaj kısmında üzerlerinde Esse ibaresi yazılı 2 adet karton kolinin içinde Esse marka 1.000 paket (100 karton) bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigaranın ele geçirildiği anlaşılan olayda;
UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) sistemi üzerinden yapılan incelemede, Yargıtay 7. Ceza Dairesince 05.10.2017 tarih ve 7493-7348 sayı ile fiili ve hukuki bağlantı bulunduğundan incelememize konu dosya ile birleştirilmesi suretiyle yargılama yapılması gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilip mahalline gönderildiği anlaşılan, aynı olayla ilgili dava dışı sanıkların yargılandığı Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2013 tarihli ve 465-713 sayılı dosyası incelememize konu dosya ile birlikte görülerek yargılama yapılmalıdır.
Öte yandan, ortak delil olması ihtimaline binaen mükerrerlik nedeniyle red kararı verilen Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarihli ve 381-414 sayılı dosyasının celbedilerek incelenmesi, herhangi bir nedenle bozulup yargılama aşamasında bulunuyor ise birleştirilmesi, değilse bu dosya içine alınması gerekmektedir.
Bu nedenle, Yerel Mahkemece; Özel Dairece temyiz incelemesinde bozulup mahalline gönderilen Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2013 tarihli ve 465-713 sayılı dosyasının incelememize konu dosya ile birleştirilmesinden; mükerrerlik nedeniyle red kararı verilen Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarihli ve 381-414 sayılı dosyasının celbedilerek incelenmesinden herhangi bir nedenle bozulup yargılama aşamasında bulunuyor ise birleştirilmesinden, değilse dosya içine alınmasından sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin bozulmasına karar verilmelidir.
Diğer taraftan, katılan vekilinin temyizi üzerine Yerel Mahkemenin ilk hükümlerini inceleyen Özel Dairenin bozma ilamının başlığının temyiz eden kısmında “katılan vekili” ibaresi yazılı iken sonuç kısmında “sanık müdafisinin” ibaresinin yazılması maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin 30.05.2014 tarihli ve 136-281 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, Özel Dairece temyiz incelemesinde bozulup mahalline gönderilen Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2013 tarihli ve 465-713 sayılı dosyasının incelememize konu dosya ile birleştirilmesinden; mükerrerlik nedeniyle red kararı verilen Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarihli ve 381-414 sayılı dosyasının celbedilerek incelenmesinden herhangi bir nedenle bozulup yargılama aşamasında bulunuyor ise birleştirilmesinden, değilse dosya içine alınmasından sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.01.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.