Ceza Genel Kurulu 2016/97 E. , 2017/109 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 15.01.2013
Sayısı : 252-11
Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan sanığın TCK'nun 85/2, 62/1 ve 53/6. maddeleri gereğince 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 2 yıl süre ile sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin Burdur Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2013 gün ve 252-11 sayılı hükmün, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 29.05.2014 gün ve 22475-13202 sayı ile katılanlar lehine vekâlet ücretine karar verilmek suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.11.2015 gün ve 334178 sayı ile;
'Dosyadaki kaza tespit tutanağı ve keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre sanık ...'in asli ve tam kusurlu olduğu ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 07.11.2012 tarihli raporunda ise ikili bir ayrıma gidilerek;
'Sanık ...'ın savunmasında belirttiği gibi karşı yönden gelen kamyonun önündeki aracı solladığını fark edince çarpmamak için frene basıp direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana geldiğinin kabulü halinde sanık kusursuz, kamyon sürücüsü ... ise asli ve tam kusurludur.
Şayet ...'in savunmasında belirttiği gibi önündeki .... plakalı araç ile karşı şeritten gelen ve bir sağ bir sol yaparak sendeleyen .... plakalı aracın çarpışması sonucu önündeki aracın karşıdan gelen araç ile kamyon arasında sıkışmaması için direksiyonu sola kırması şeklinde meydana geldiğinin kabulü halinde sanık ... asli ve tam kusurlu; kamyon sürücüsü .... ise kusursuzdur' şeklinde belirleme yapıldığı anlaşılmıştır.
Yerel mahkeme gerekçesinde mağdur ve tanık beyanları ile olay yeri fotoğraflarına göre 'sanığın kamyonun sollamaya çıkması üzerine direksiyon hakimiyetini kaybettiğini iddia etmesine karşın, kaza sonrası kamyonun bulunduğu konumun daha yeni sollamaya çıkar bir vaziyette olduğu, kamyonun önünde giden otomobili sollamak için şerit değiştirdiğinin kabulü halinde kamyonun hızı da dikkate alındığı takdirde kaza sonrası yarısının kendi şeridinde, yarısının diğer şeritte olacak şekilde durmasına imkan bulunmadığı ve sanığın kullandığı aracın şerit ihlali yaparak önündeki otomobille çarpışacağını anlaması üzerine, kamyonun hızını azaltmak suretiyle aracını kazadan kurtarmak amacıyla diğer şeride doğru manevra yaptığının kabul edildiği' ancak tarafsız tanık ....'nin beyanı ile olay yerinde ...'in idaresindeki ... plakalı kamyonun duruş pozisyonu dikkate alındığında ...'in önündeki maktul ve mağdurların bulunduğu ... plakalı aracı sollamaya çıktığının kuvvetle muhtemel olduğu ve bu durum karşısında Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin raporunda belirttiği gibi sanık ...'in olayda kusursuz olabileceği bu durumun ... hakkında olay nedeniyle kamu davası açılarak delillerin birlikte değerlendirilmesi ile gerçeğin ortaya çıkacağı, yerel mahkeme gerekçesinde ...'in tanık sıfatıyla verdiği ifadeye de atıf yaparak hüküm kurmuş ise de, ...'in kendi aleyhine beyanda bulunmasının beklenemeyeceği, tarafsız tanık ....'nin olay anında kamyon şoförü ...'in kamyonun burnunu hafif sola çıkardığını ancak bunu sollamak için mi yoksa kayarak geldiği belirtilen araçtan kurtulmak için mi yaptığını bilmediğini beyan ettiği, her ne kadar ... hakkında Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verilmiş ise de yargılama aşamasında alınan Adli Tıp Raporuna göre ikili ayrım yapılarak ...'in de kusurlu olabileceği hususunun belirtildiği, bu durumun yeni delil sayılarak ... hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan kamu davası açılarak delilerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre kusur durumu belirlenerek hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu' düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 16.12.2015 gün ve 15636-19316 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan eksik araştırma sonucu hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
28.05.2011 günü saat 12.25 sıralarında yerleşim yerinde, bulutlu havada, ıslak zeminde, tek yönlü iken yol yapım çalışması nedeniyle iki yönlü hale getirilen yolda sanık ...'in, sevk ve idaresindeki otomobil ile seyrederken olay yerine geldiğinde karşı yol bölümüne girip, karşı yönden gelen ölen.... idaresindeki otomobil ile çarpıştığı, akabinde hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ... yönetimindeki karşı yönden seyreden kamyon ile çarpıştığı,....ile idaresindeki otomobilde bulunan eşinin öldüğü, şikâyetçi olan iki kişinin de basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları,
Kaza tespit tutanağında; sanığın, sevk ve idaresindeki otomobil ile Antalya istikametinden Isparta istikametine seyir halinde iken olay yerine geldiğinde, hava ve yol şartlarını göz önünde bulundurmadığından, aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip karşı şerit içerisinde aracının ön kısmı ile kendi şeridinde seyreden ölenlerin otomobilinin yan kısmına çarparak aracı orta refüje fırlattığı, akabinde ölenlerin aracının arkasında seyir halinde olan ... yönetimindeki kamyonun ön kısmına çarpması sonucu kendi şeridinde Antalya istikametine dönerek durduğu belirtilip, bu kazanın oluşumunda sanığın asli kusurlardan şeride tecavüz etme kuralını ihlal ettiği, diğer sürücülerin ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı kanaatinin bildirildiği,
Keşif sonrası polis memuru tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; sanığın aracının kontrolden çıktığı, karşı istikametten seyreden araçların şeridine geçerek şerit ihlali yaptığı, aracını hava ve yol durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, uyarıcı trafik işaret ve levhaları bulunduğu halde yavaş seyretmediği, gerekli tedbirleri yerinde ve zamanında kullanmadığı olayda asli kusurlu olduğu, ölen araç sürücüsü ile hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ...'in olayda kusur ve kabahatlerinin bulunmadığı şeklinde görüş bildirildiği, raporun sonunda not olarak; sanık müdafiinin, ...'in idaresindeki kamyonun yönünün seyrine göre sola doğru olduğu, bu durumunda sanığı ikilemde bıraktığı şeklindeki beyanları değerlendirmeye alındığında; ...'in kamyonunun yüksek bir araç olduğu, olay anında yanında bulunan tanık İsmet Yıldız'ın beyanlarına göre, sanığın aracının kontrolden çıkıp sağa sola savrularak geldiği, ... yönetimindeki kamyonun sollama yapması gibi bir durumun olamayacağı, sola yönelmesinin öndeki araca çarpmamak için bir tedbir olduğu, sollama olsaydı arkadan gelen tanıkların bunu fark edip buna göre değerlendirme yapmaları gerektiğinin belirtildiği,
Ek raporda; sanık müdafiinin, yolun her iki yönündeki kot farkının kaza sebebi olup olmadığının ve yol tek yönlü iken çift yönlü hale dönüştürüldüğü sırada orta şerit çizgisi üzerine duba konulmaması ve işaretlemelerin bulunmaması nedenleriyle yolun bakımı ile ilgili kurum ya da kuruluşun kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi hususundaki talebi üzerine yapılan değerlendirmede; yolun iki yönlü hale getirildiğine ilişkin işaretlemenin yapıldığı, kazanın meydana geldiği yerin yolun çift yönlü hale getirildikten sonraki 250-300. metrede olduğu, kot farkının kaza ile ilişkilendirilemediği, kazanın yol durumundan kaynaklanmadığı, ölenin aracındaki katılanlar Mehmet ve Tayfun'un beyanları değerlendirildiğinde, kaza sebebinin sanığın şerit ihlali ve aşırı sürati olduğu şeklinde düşünce bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda; olayın sanık sürücü ...'in savunmalarında belirttiği gibi ''karşı yönden gelen tırın önündeki aracı solladığını fark edince çarpmamak için frene basıp direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu'' meydana geldiğinin kabulü halinde; sanık ve ölen araç sürücüsünün kusursuz olduğu, ...'in tam ve asli kusurlu olduğu; olayın ...'in belirttiği gibi “önündeki ölenlerin aracı ile karşı şeritten gelen ve bir sağ bir sol yaparak sendeleyen sanığın aracının çarpışması sonucu önündeki aracın karşıdan gelen araç ile kamyon arasında sıkışmaması için direksiyonu sola kırması'' şeklinde meydana geldiğinin kabulü halinde; ölen araç sürücüsü ve ...'in kusursuz, sanığın tam kusurlu olduğu şeklinde kanaat bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... kollukta; karşı yönden kontrolden çıkmış bir şekilde kayarak gelen aracın, içinde bulunduğu babası Hüseyin'in kullandığı araca çarptığını, mahkemede de; sanığın sevk ve idaresindeki araçla tek şeritli olarak seyrettikleri yolun karşısından bir tırı sollayarak, 150 km civarında hızla gelip araçlarına vurduğunu, sanıktan şikayetçi olduğunu söylemiş,
Katılan ... kollukta; olayı katılan ... gibi anlatmış, mahkemede ise olay sırasında uyuduğunu belirtmiş,
Kaza tespit tutanağını da düzenleyen trafik polisi tanık .... kollukta; ekip şoförü Neşet Kurşun'un kullandığı otomobil ile seyrettiklerini, önlerinde aynı yöne seyir eden ...'in kullandığı kamyon ile aralarında 30 metre olduğunu, ....'nin aracın ön kısmını hafifçe sol tarafa çıkardığını, bu esnada kazaya karışan araçlardan ölen....'ın kullandığı otomobilin kendilerine göre sağ tarafa, sanığın kullandığı diğer otomobilin de Antalya istikametine ters dönerek bankette durduğunu, hangi aracın hangisine çarptığını ve ....'nin, kamyonun burnunu sollamak için mi yoksa karşıdan gelen araçlardan kurtulmak için mi çıkardığını kamyonun arkasında olduğu için bilmediğini beyan etmiş,
Keşifte olayı aynı şekilde anlatarak devamında; kimin kime çarptığını görmedikleri için çevredeki görgü tanıkları, olay yerinde bulunan araç parçaları ve şoförlerden aldıkları bilgiler ışığında raporu tanzim ettiklerini, kaza yapmadan önce .... yönetimindeki kamyon görüşlerini engellediği için diğer araçları ve çarpışma anını görmediklerini, kazadan sonra ölenlerin içinde bulunduğu aracın orta refüje gittiğini, araçtaki hasarın ön sol kısım ile ön yan tarafta olduğunu, sanığın aracının hasarının ön bölgede olduğunu, sanığın aracının kamyon ile çarpıştığını görmediklerini, .... yönetimindeki kamyonun bir ara direksiyonu sol tarafa, karşı şeride kırdığını, bunun üzerine araç mı sollamak istiyor, yoksa önüne bir şey çıktı da ondan mı kaçıyor diye düşündüklerini, diğer araçların kenarlara gittiklerini görünce 'kaza oldu galiba' dediklerini ifade etmiş,
Tanık Neşet Kurşun kollukta; tanık .... ile aynı şekilde beyanda bulunmuş,
Tanık.... Gönen aşamalarda; kazadan yaklaşık 15-20 dakika önce sanığın idaresindeki araçta uyumaya başladığını, kazanın nasıl olduğunu hatırlamadığını, uyandığında arabanın kendi etrafında döndüğünü fark ettiğini anlatmış,
Tanık İsmet Yıldız kollukta; şoförü ....'nin yönetimindeki araç ile yaklaşık 40-50 kilometre hızla, dikkatli bir şekilde seyir halinde iken olay yerine geldiklerinde, çift şeritli yolun bitiminden dolayı sanığın idaresindeki araç ile şeritlerine hızlı bir şekilde giriş yaptığını, önlerinde seyreden ölen....idaresindeki araca hızla çarptığını, aracı yolun sağ tarafına attığını, araçlarına vurarak geriye dönüp durduğunu söylemiş,
Hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ... kollukta; idaresindeki kamyon ile olay yerine geldiğinde, karşı istikametten gelen sanığın kullandığı otomobille, ölenlerin otomobilinin sol ön kısmına çarparak yolun sağ kısmına şerit dışına attığını, sanığın duramayıp kullandığı kamyonun ön kısmına çarptığını ve sanığın Antalya istikametine dönerek durabildiğini, ölenlerin aracının kamyonuna çarpmadığını, savcılıkta olayı aynı şekilde anlatarak; sanığın ölenlerin aracına çarpıp, hızını alamayarak üstüne doğru geldiğini görünce, ölenlerin aracının, sanığın aracı ile kamyonunun arasında sıkışmaması için yarım metre sola doğru gittiğini beyan etmiş,
Sanık ... kollukta; idaresindeki otomobille.... Gönen ile birlikte Burdur iline geldiğinde havanın yağışlı olduğunu, sileceklerin yetişmediğini, görüşünün kısıtlı olduğunu, bir ara....'nın “kamyon” diye bağırdığını, kamyona çarpmamak için direksiyonu kırdığını, bir daha arabayı toparlayamadığını, kimlere çarptığını hatırlamadığını,
Savcılıkta; bir anda karşıdan kamyonun geldiğini ve önündeki aracı sollamaya çıktığını gördüğünü, yağıştan dolayı kamyonun önündeki aracın ne olduğunu tam göremediğini, kamyona çarpmamak için bir sağ bir sol yapıp frene bastığını, fakat aracı toparlayamadığını, sonrasında önce bir araca sonra da durmuş olan kamyona çarptığını,.... kendisini uyardığı için de hızlı olmadığını, ortalama 70-80 kilometre hızla seyrettiğini,....'nın 'abi kamyon' şeklinde bağırması üzerine kamyonu gördüğünü,
Sorguda ve kovuşturma aşamasında; kamyonun bir aracı sollayarak şeridini kapattığını, bunun üzerine aniden frene bastığını, direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, bu esnada.... 'abi kamyon' deyince daha çok paniklediğini, yolun kayganlığı ve paniklemesi neticesinde aracının zikzak çizmesine engel olamadığını, zikzak çizmeye başladıktan sonra kamyonun tekrar önündeki aracı sollamaksızın arkasına girdiğini,
Savunmuştur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kusur durumunun tespitine ilişkin Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda, olayın ...’in ifade ettiği gibi gerçekleştiğinin kabulü halinde sanığın tam kusurlu olacağı, ölen araç sürücüsü....'a ve ...'e kusur atfedilemeyeceği; olayın sanığın savunmasında beyan ettiği gibi gerçekleştiğinin kabulü halinde ise sanık ve ölen araç sürücüsü....'ın kusursuz, ...'in ise tam kusurlu olacağı belirtilmiştir.
Kaza tespit tutanağı ile keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda sanığın tam kusurlu, ...'in ise kusursuz olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Kaza tespit tutanağını tanzim eden tanık ...., kaza tespit tutanağı içeriği doğrultusunda beyan vermiş, ölen....'ın aracında bulunan katılan ..., süratli bir şekilde seyreden sanığın önündeki aracı sollayıp içinde bulunduğu araca çarptığını dile getirmiş, tanık İsmet de sanığın idaresindeki araç ile seyir halinde oldukları şeride hızlı bir şekilde giriş yaparak ölen.... idaresindeki araca çarptığını ifade etmiştir. Her ne kadar sanık, tanık.... Gönen'in uyarısı ile karşı yönden gelen ...'in yönetimindeki tırın önündeki aracı solladığını fark edip frene basınca direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine kazanın meydana geldiğini savunmuş ise de bu savunmanın tanık.... Gönen tarafından doğrulanmadığı görülmüştür.
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde;
Olay günü saat 12.25 sıralarında meskun mahalde, bulutlu havada, ıslak zeminde yol yapım çalışması nedeniyle iki yönlü hale getirilen yolda sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile seyrederken olay yerine geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yol bölümüne girip nizami olarak seyir halinde olan.... idaresindeki otomobile, ardından da ... yönetimindeki kamyona çarpması sonucu iki kişinin öldüğü, iki kişinin yaralandığı olayda, sanığın kazanın gerçekleşme şekline ilişkin dosya kapsamı ile uyumlu olmayan savunmalarına itibar edilemeyeceğinden kazanın meydana gelmesinde sanığın tam kusurlu, ...'in ise kusursuz olduğu konusunda bir tereddüt bulunmadığı, bu nedenle araştırılması gereken bir hususun da olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.