1. Hukuk Dairesi 2022/29 E. , 2022/3647 K.
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat, tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...'ın 34 parsel sayılı taşınmazını 28/12/2001 tarihinde satış göstermek suretiyle oğlu olan davalı ...'a devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın taşınmazını satma ihtiyacı bulunmadığını, davalı ...'ın dava konusu taşınmazı 26/09/2012 tarihinde eşinin kardeşi olan davalı ...'a, ...'in de 11/04/2013 tarihinde diğer davalı ...'e devrettiğini, ...'in taşınmazı en son dava dışı ...'ye devrettiğini, satış bedelinin ise davalı ...'a ödendiğini, satış bedeline mahsuben iki adet dairenin davalı ...'ın kızı olan davalı ...'a verildiğini, yine satış bedelinin büyük bir kısmı olarak davalı ...'in hesabına yatırılan paranın davalı ...'ın hesabına aktarıldığını, davalılar ... ve ...'ın birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek, muvazaalı olarak temlik edilen dava konusu taşınmazın elden çıkarılması nedeniyle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile miras payları oranında ödenmesine, olmadığı takdirde saklı paylarının tenkisi ile davalı ...'dan yasal faizi ile birlikte tahsiline, miras payları oranında ödenmesine karar verilmesini istemişler, aşamada dava konusu taşınmazın parsel numarasının sehven yanlış yazıldığını beyanla dava konusunun 31 parsel sayılı taşınmaz olduğunu bildirmişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacıların taşınmazın satışını uzunca zamandır bildiklerini, mirasbırakan tarafından kendisine bir kazandırma yapılmadığı gibi hiçbir zaman taşınmazın maliki olmadığını, husumet itirazı bulunduğunu, davacıların iddialarının asılsız ve soyut olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ..., dava konusu taşınmaz ile ilgili herhangi bir tasarrufu bulunmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacıların taşınmazın satışını uzunca zamandır bildiklerini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı ..., zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacıların taşınmazın satışını uzunca zamandır bildiklerini, mirasbırakan tarafından kendisine bir kazandırma yapılmadığını, husumet itirazında bulunduğunu, dava konusu taşınmazı iyiniyetli olarak iktisap ettiğini, satış bedelini alarak devrettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
4.Davalı ..., zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacıların taşınmazın satışını uzunca zamandır bildiklerini, mirasbırakan tarafından kendisine bir kazandırma yapılmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, taşınmazı diğer davalı ...'dan satın almadığını, iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, diğer davalılarla ortak hareket etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18/03/2021 tarihli ve 2018/325 E., 2021/120 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın mirasbırakana vekaleten davalı ... tarafından dava dışı ... ...'a 28/12/2001 tarihinde satış suretiyle devredildiği, davalı ...'a mirasbırakan tarafından yapılan bir temlik bulunmadığı, mirasbırakana vekaleten temlik yapan vekile karşı muris muvazaasına dayalı olarak açılan tazminat davasının dinleme imkanı bulunmadığı, iddiaların ispat edilemediği, tenkis davasının ancak lehine mirasbırakan tarafından saklı payı ihlal eden devrin yapıldığı kişiye veya o kişinin tenkisten kaçınmak için durumu bilen üçüncü kişiye yaptığı devirlerde devralan kötüniyetli üçüncü kişiye karşı açılabileceği, dava konusu taşınmazın ilk devrinin yapıldığı yani mirasbırakandan kazanımda bulunanın dava dışı ... ... olduğu gerekçeleriyle; davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, diğer davalılar yönünden açılan tazminat talepli davanın reddine, tenkis talepli davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muvazaanın varlığının sabit olduğunu, dosyada dinlenen tanık beyanları ile muvazaalı devrin yapıldığının sabit olduğunu, her ne kadar ilk tapu malikine karşı dava açılmamış ise de, ilk tapu malikine karşı dava açmak ve birleştirmek üzere süre verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılar ... ve...'in ödediklerini iddia ettikleri bedellere ilişkin bir delil ortaya koyamadıklarını, burada ispat yükünün davalılarda olduğunu, taşınmazın gerçek bedeli ile tapudaki satış bedelleri arasında bariz bir fark olduğunu, malikler arasındaki akrabalık ve komşuluk ilişkisi nedeniyle satışların muvazaalı olduğunu ve tarafların muvazaalı olduğunu bilerek hareket ettiklerini, muvazaanın varlığının ispatlandığını, karar sonrası taraflarına ulaşan ekte sunulan 'Satış Sözleşmesi' başlıklı fotokopi belgede ... ile ... ve... ... arasında dava konusu taşınmazın satışına ilişkin 12.04.2018 tarihinde ön sözleşme yapıldığını, sözleşme sonrası da tapu devrinin yapıldığını, tüm bunların muvazaanın ve köyüniyetin açık kanıtı olduğunu, taşınmazı muvazaalı devralan ... ...'a karşı dava açılmamış olmasının diğer köyüniyetli ve muvazaayı bilen maliklere karşı dava açılamayacağı anlamına gelmeyeceğini, müşterek ve müteselsil sorumluluk bulunduğunu, davalı ...'ın mal varlığı ve banka hesapları üzerinde bir araştırma yapılmadığını, bu konudaki araştırma ve incelemenin hatalı olduğunu, satış tarihleri arasında 7 yıl, 11 yıl gibi sürelerin geçmesinin satış işlemini muvazaalı olmaktan çıkarmadığını, davalı ...'ın gerçek mal sahibi, aradaki diğer maliklerin emanetçi olduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hatalı şekilde hükmedildiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacılar tarafından miras paylarına göre ödenmesine hükmedilmesi gerekirken davacıların tamamından müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10/11/2021 tarihli ve 2021/854 E., 2021/1426 K. sayılı kararıyla; açılan davada davacılar tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması ve hile hukuksal nedenine dayanılmadığına, vekil ...'dan devralan ilk el olan ... ...'ın dava dosyasında davalı olarak yer almamasına ve mirasbırakanın beşeri anlamda ilişkilerinde olumsuz bir durum olmamasına göre Mahkemece yazılı olduğu üzere karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiş, temyiz süresi içinde verdiği ek dilekçesinde; yargılama sırasında dava dışı ... dahili davalı olarak davaya dahil edilmemiş ise de Yerel Mahkeme kararı kesinleşmeden, dava dışı ... hakkında Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/255 E. sayılı dava dosyası ile muris muvazaası nedeniyle tazminat davası açıldığını bildirmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tazminat, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1.Uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2.6100 sayılı HMK'nın 166. maddesinde; ''(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.
(2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.
(3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.
(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
(5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.'' hükmüne yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan ...'ın 25/08/2005 tarihinde ölümü ile mirasçıları olarak davacı torunları ... ve ..., davacı kızı ..., davalı oğlu ... ve dava dışı eşi ...'ın kaldıkları, mirasbırakan ...'in çekişme konusu 31 parsel sayılı taşınmazının vekaleten, oğlu olan davalı ... tarafından 28/12/2001 tarihinde eşi dava dışı ...'ya satış suretiyle devredildiği, ...'nın da taşınmazı 26/09/2012 tarihinde kendi kardeşi olan davalı ...'e, ...'in 11/04/2013 tarihinde davalı ...'e, ...'in ise 19/04/2018 tarihinde dava dışı ...'ye satış suretiyle devrettiği, davalı ...'ın ise davalı ...'ın kızı olduğu anlaşılmaktadır.
3.3.2.Somut olayda; geri çevirme yoluyla dosya içerisine getirtilen Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/255 E. sayılı dava dosyası ile iş bu dava dosyasındaki aynı iddiayla ilk el konumundaki ...'ya karşı tazminat davası açıldığı anlaşıldığından; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda iddianın ispatı halinde işlemin tarafı olanlar arasında haksız fiil niteliği taşıyan olaydan dolayı birlikte sorumluluk ilkesi geçerli olacağı için sonuçları birbirini etkileyecek davaların birlikte görülmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
3.3.3.Hal böyle olunca; 6100 sayılı HMK'nın 166. maddesi uyarınca davaların birleştirilmesi sağlanarak sonucunda bir karar verilmek gerektiği için hüküm bozulmalıdır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacıların değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 28/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.