DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/39 E. , 2022/1703 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/39
Karar No : 2022/1703
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Huk. Müş. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, davalı idare tarafından aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar yakını …'un, davalı idareye ait Halkalı Zirai Üretim İşletmesi Tarımsal Yayım ve Hizmet İçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü kampüsü içerisinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmesi olayında davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumluluğunun bulunduğundan bahisle, eş … (…) için 40.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, çocukları … için 10.000,00 TL maddi, 50.000,00 manevi olmak üzere toplam 150.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Olayda, araç sürücüsü … ve davacılar yakınının kusurlarının bulunup bulunmadığı ve kusur oranlarının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumuna yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda özetle; davalı idareye ait aracı kullanan …'nin, idaresindeki traktör üzerine yolcu aldığı ve aracın kontrolünü kaybetmesi nedeniyle %75 oranında, davacılar yakınının ise traktörün çamurluğuna oturmak suretiyle can güvenliğini tehlikeye atması nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, destekten yoksun kalma şeklinde oluşan maddi zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda ise; eş …'un destekten yoksun kalma zararının 40.681,00 TL; çocukları …'un ise olay tarihinde reşit olduğu ve dosya kapsamında öğrenci olduğuna dair bilgi ve belge bulunmaması nedeniyle babasının desteğinde bulunmadığı şeklinde kanaatin bildirildiği belirtilerek, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davacı …'un talebiyle bağlı kalınarak 40.000,00TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat talebinin ve diğer davacı …'un 50.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulü ile söz konusu tazminatların adli yargıda dava açma tarihi olan 15/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine, davacı …'un maddi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 20/11/2017 tarih ve E:2016/3138, K:2017/4945 sayılı kararıyla;
İdare Mahkemesi kararının maddi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının incelenmesi:
Dosya içerisinde yer alan bilgi, belge ve ifade tutanaklarının birlikte incelenmesinden, davalı idarenin mülkiyetinde bulunan aracın (traktörün) idare çalışanı dışında aracı kullanmaya yetkili ve görevli olmayan kişi tarafından kullanılmasına müsaade edildiği, kamu hizmetinde kullanılmak üzere tahsis edilen aracın bu amaç dışında kullanımına izin verilmek suretiyle meydana gelen kazada idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun anlaşıldığı,
Konu ile ilgili olarak sorumlular hakkında idari bir soruşturma başlatılmamış olmasının da, olayda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucunu ortadan kaldırmadığı,
Bu durumda, İdare Mahkemesince yeniden yapılacak bilirkişi incelemesinde, olayın meydana gelmesinde idarenin, araç sürücüsünün ve davacılar yakının kusurlarının ayrı ayrı tespit ettirilerek idare yönünden belirlenecek kusur oranı kadar davacı eşin destek zararı hesaplanması gerekirken, davalı idare çalışanı olmayan araç sürücüsü M.M.'nin kusurundan kaynaklanan zarardan davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu sonucuna ulaşılarak eksik inceleme ve araştırma sonucunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı,
Kararın, manevi tazminata yönelik kısmının temyiz isteminin incelenmesi:
Manevi zararın, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade ettiği, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğunun kabul edildiği, manevi tazminatın, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçladığı, belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, olayın oluş şekli ve etkilenenlerin durumları gözetilerek zenginleşmeye yol açmayacak şekilde takdiren belirlenmesi gerektiği,
Olayın oluş şekli, niteliği ile idarenin olayda tespit edilen kusur oranı dikkate alınarak hükmedilecek manevi tazminat miktarının mahkemece yeniden takdiren belirlenmesi gerektiği,
Öte yandan, müterafik kusurun bulunduğu hallerde manevi tazminat miktarının, uğranılan zarar karşılığı takdir edilecek miktara kusur oranlarının uygulanması suretiyle ve davacılar tarafından istenilen miktar aşılmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyize konu kabule ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; (Her ne kadar davanın redde ilişkin kısmı kesinleştiğinden yalnızca kabule ilişkin kısım yönünden hüküm kurulması gerekmekte ise de, sehven) davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, müteveffa …'un ihale ile aldığı davalı idarenin işçi lojmanlarının tadilat-tamirat ve yenileme işlerini yaparak bitirdiği, olay günü idareleri ile resmi bir iş ilişkisinin bulunmadığı, malzemelerini toplamak için kampüse geldiği, kurum yetkililerinden habersiz olarak mahiyetinde çalıştırdığı … isimli kişi ile birlikte kuruma ait traktörü aldığı, anılan kişinin kullandığı traktörden düşmesi sonucu vefat ettiği, herhangi bir kamu kurumunun kayıt dışı işçi çalıştırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, idarelerine atfedilebilecek işlem veya eylem bulunmadığı, ısrar kararının idareleri aleyhine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davacılar tarafından, traktörü kullanarak kazaya sebebiyet veren kişinin, müteveffa …'un değil, davalı idarenin kayıt dışı personeli olduğu, kazaya sebep olan traktörün, davalı idarenin malı olduğu; denetlenmesi, kullanılması ve gözetiminin davalı idarenin sorumluluğunda olduğu, bu araç ile meydana gelen bir kazadan idarenin sorumlu olacağı, davacılar murisinin idari faaliyet ile uygun nedensellik bağı kurulabilen eylem sonucu yaşamını yitirmesi sonucunda, yasal mirasçıları olan davacılar tarafından uğranılan özel ve olağan dışı zararın tazmin edilmesi gerektiği, temyize konu kararın hukuka uygun olduğu ve temyiz nedenlerinin yerinde olmadığı ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacılar yakını …, davalı idarenin Halkalı Zirai Üretim İşletmesi Tarımsal Yayım ve Hizmetiçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü kampüsü içerisinde bulunan lojmanların tadilat-tamirat ve yenileme işinin yüklenicisi olarak 23/08/2010 tarihinde işi bitirmiş, yapılan işte kullanılan malzeme ve eşyalarını toplamak üzere 27/08/2010 tarihinde anılan kampüse gelmiştir.
Burada bulunan malzeme ve eşyalarını toplayabilmek için mülkiyeti davalı idareye ait olan traktörü görevli mühendisten istemiş, malzemeleri traktöre yükledikten sonra olay yerine gelen … isimli kişi, … ve yanında yardımcı olarak çalışan …'ye görevlinin traktörü istediğini söyleyerek şoför mahalline geçmiştir.
Davacılar yakını … bu esnada traktörün çamurluğuna oturmuştur.
…'nin aracı çalıştırdığı sırada aracın kontrolünü kaybetmesi nedeniyle Hasan Bulut çamurluğun üzerinden düşerek yaralanmış ve akabinde hayatını kaybetmiştir.
Bunun üzerine eşi ve çocuğu tarafından uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle daha önce adli yargıda açılan davada verilen görevsizlik kararı üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin ilk fıkrasında; 'İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.' kuralı yer almakta olup, aynı maddenin son fıkrasında; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
2577 sayılı Kanun'un 31. maddesiyle 'bilirkişi' konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde; hakimin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Her ne kadar, Mahkemenin ısrar kararı kısmen kabul ve kısmen redde ilişkin ise de, davanın redde ilişkin kısmının kesinleştiği açıktır.
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle illiyet (nedensellik) bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının öte yandan, idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldıran veya azaltan hallerden birinin bulunup bulunmadığının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Bu belirlemeler ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında, davalı idareye ait olan ve kamu hizmetinde kullanılmak üzere tahsis edilen aracın, bu amaç dışında, idarenin çalışanı olmayan ve aracı kullanma yetkisi ve görevi bulunmayan kişi tarafından kullanılmasına izin verilmek suretiyle meydana gelen kazada idarenin hizmet kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, olayın meydana gelmesinde idarenin, araç sürücüsünün ve davacılar yakınının kusurlarının ayrı ayrı tespit ettirilerek idare yönünden belirlenecek kusur oranı kadar davacı eşin 15/11/2018 tarihinde evlendiği de dikkate alınarak destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gerekmekte olup; davalı idare çalışanı olmayan araç sürücüsü …'nin kusurundan kaynaklanan zarardan davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu gerekçesiyle eksik inceleme ve araştırma sonucunda verilen ısrar kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Diğer taraftan, olayın oluş şekli, niteliği, müterafik kusur hali ile idarenin olayda tespit edilen kusur oranı dikkate alınarak, davacılar yakının ölümü olayı nedeniyle davacıların duyduğu elem ve ızdırabın karşılığı olarak hükmedilecek manevi tazminat miktarlarının yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Mahkemece, Kurulumuzun bozma kararı üzerine yapılacak yargılama sonucunda verilecek kararda, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında da yeniden bir değerlendirme yapılacağından, davalı idarenin, ısrar kararının aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiğine yönelik temyiz iddiasının yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.