12. Ceza Dairesi 2017/3359 E. , 2019/6806 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, Görevi kötüye kullanma, Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi
Hüküm : 1- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ... , ... ve ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/a, 5237 sayılı TCK'nın 62/1, 52/2, 51, 51/3, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet, erteleme
2- Görevi kötüye kullanma suçundan sanık ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 257/1, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
3- Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan sanıklar ... ve ... hakkında; 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ..., ... ve ...'nın, görevi kötüye kullanma suçundan sanık ...'in mahkumiyetlerine; kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan sanıklar ... ve ...'in beraatlerine ilişkin hükümler, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Katılan ... vekilinin, görevi kötüye kullanma suçundan sanık ...'in mahkumiyetine, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan sanıklar ... ve ...'in beraatlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
“Mağdur” kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında, “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65-69, 22/10/2002 gün ve 234-366, 04/07/2006 gün ve 127-180, 03/05/2011 gün ve 155-80, 21/02/2012 gün ve 279-55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında, “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41-54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edildiği anlaşılmakla;
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zarar gördüğünden davaya katılmasına karar verilen Kültür ve Turizm Bakanlığının, görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçları yönünden sanıklar ..., ... ve ... hakkında tesis edilen hükümleri temyiz etme hak ve yetkisinin bulunmaması karşısında, katılan ... vekilinin, belirtilen kapsamdaki temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
2- Katılan ... Rektörlüğü vekilinin, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan sanıklar ... ve ...'in beraatlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/04/2010 tarihli ve 2009/928 Esas, 2010/392 Karar sayılı kararı ile kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan sanıklar ... ve ...'in beraatlerine hükmedildiği, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 11/06/2013 tarihli ve 2013/18371 Esas, 2013/18147 Karar sayılı ilamı ile sözü edilen beraat hükümlerinin onanmak suretiyle kesinleştiği gözetilmeksizin, 11/02/2014 tarihli karar ile adı geçen sanıklar hakkında anılan suçtan yeniden verilen beraat kararlarının yok hükmünde olduğu anlaşılmakla, dosyanın, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan sanıklar ... ve ...'in beraatlerine ilişkin hükümler yönünden incelenmeksizin mahalline iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
3- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ... ve ...'in mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin incelenmesinde de;
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca oluşturulan kurulun, sanıklar ... ve ...'in lüzum-u muhakemelerine ilişkin 30/05/2011 tarihli ve 2011/32 sayılı kararının, Danıştay Birinci Dairenin 13/12/2011 tarihli ve 2011/1917 Esas, 2011/2019 Karar sayılı ilamı ile onandığı, sözü edilen ilamda, sanık ...'in, “İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1998 yılında kültür varlığı ve üçüncü derece doğal sit alanı olarak tescil edilen Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasına ait sahaları, depoları, malzeme ve demirbaşları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 14. maddesine aykırı olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığından izin almadan araştırma ve uygulama alanı olarak 2005 yılında on yıl süreyle ... Deniz Denizcilik Nak. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şirketine kiraya vermek”; sanık ...'in de “kültür varlığı olarak tescilli bulunan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasının Sümerbank amblemli giriş kapısının dövme bakırdan oluşan orijinal yazısı sökülerek kapının yan tarafına levha konulması suretiyle kültür varlığının tahrip olmasına neden olmak” fiili nedeniyle yargılanmalarına karar verildiği;
... Rektörlüğü adına sanık ... ile ... Deniz Denizcilik Nak. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasındaki kira sözleşmesi ve eki kira şartnamesinin, 27/07/2005 tarihinde imzalandığı, bu nedenle, Danıştay Birinci Dairenin 13/12/2011 tarihli ilamı ile sanık ...'e isnat olunan fiil yönünden suç tarihinin 27/07/2005 olduğu;
Sanık ...'in de “... Nazilli Sümer Kampüsü genel koordinatörü” sıfatıyla İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğüne sunulmak üzere hazırladığı taleplerin, Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı tarafından 02/09/2004 tarihli yazı ile adı geçen kuruma iletildiği, “Taleplerimiz” başlıklı belgenin (1)-(a) bendinde, “giriş kapısı üzerindeki Sümer Holding A. Ş.'ye ait yazı sökülerek yerine ... Sümer Kampüsü yazısı yazılması” talebinin yer aldığı, dosya içerisinde, Koruma Bölge Kurulunun sözü edilen taleplere yönelik bir kararının bulunmadığı, soruşturma aşamasında düzenlenen 16/04/2009 tarihli soruşturma raporunda, 09/10/2003 tarihli fotoğraflarda orijinal bakır harflerin yerinde durduğunun görüldüğünün, üniversitenin Sümer Kampüsüne taşınması dolayısıyla ADÜ Haber'de çıkan 09/10/2004 tarihli fotoğraflarda ise, orijinal harflerin olmadığının, onların boyutuna oranla daha küçük boyutta bir brandanın asılı olduğunun, fotoğraflar ve tanık ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde, orijinal bakır harflerin üniversitenin Sümer Kampüsüne taşınmasından önce sökülmüş oldukları sonucuna varılacağının belirtildiği, bu nedenle, Danıştay Birinci Dairenin 13/12/2011 tarihli ilamı ile sanık ...'e isnat olunan fiil yönünden suç tarihinin 09/10/2004 olarak kabul edilmesi gerektiği;
Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/04/2010 tarihli ve 2009/928 Esas, 2010/392 Karar sayılı kararı gereği 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan suç duyurusunda bulunulması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına 07/05/2010 tarihli görevsizlik kararının verildiği, anılan tarihten, 30/05/2011 tarihli ve 2011/32 sayılı lüzum-u muhakeme kararının onandığı Danıştay Birinci Dairenin 13/12/2011 tarihli ve 2011/1917 Esas, 2011/2019 Karar sayılı ilamına kadarki sürede, 5237 sayılı TCK'nın 67/1. maddesi uyarınca dava zamanaşımının durduğu anlaşılmakla;
a- Sanık ... yönünden;
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre 67/4. maddesi uyarınca en fazla yarısına kadar uzayacağından, suç tarihi olan 27/07/2005 tarihinden itibaren 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık zamanaşımının durma süresi de gözetildiğinde, inceleme tarihinden önce gerçekleşmiş olmakla, dosya içeriği itibariyle de, 5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığından, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkındaki kamu davasının DÜŞMESİNE,
b- Sanık ... yönünden;
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi yollamasıyla lehe neticeler doğuran (mülga) 765 sayılı TCK'nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, suç tarihi olan 09/10/2004 tarihinden itibaren 765 sayılı TCK'nın 102/4. maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı, durma süresinin başlangıcı olan 07/05/2010 tarihli görevsizlik kararından önce dolduğu halde yargılamaya devamla mahkumiyet hükmü kurulması kanuna aykırı olup, dosya içeriği itibariyle de, 5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığından, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkındaki kamu davasının DÜŞMESİNE,
4- Görevi kötüye kullanma suçundan sanık ...'in mahkumiyetine ilişkin hükmün incelenmesinde ise;
15/07/2008 tarihli iddianame ile sanık hakkında, Nazilli Sümer Basma Fabrikasına ait makine ve malzemelerin kiracı firma tarafından kira sözleşmesi ve şartnamesine aykırı olarak sökülüp alınmasından haberdar olduğu halde, gerekli tedbirleri almakta ve kira sözleşmesi uyarınca kurulması gereken kontrol komisyonunun kurulmasında gecikme göstermek suretiyle kamu zararına neden olduğu, tesisin, ihaleyi alan Mavi Deniz Ltd. Şti. tarafından, ihale tarihinden sonra kurulan Nazilli Tekstil Ltd. Şti.'ye devredilmesine yeterli araştırma yapmadan onay verdiği, devralan şirkete yönelik yeni bir teslim tutanağı düzenlemediği iddiasıyla görevi kötüye kullanma suçundan dava açıldığı, Mavi Deniz Denizcilik Nak. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile imzalanan kira sözleşmesinin 14. maddesi uyarınca işin sözleşme ve eklerinde tespit edilen standartlara uygun yürütülüp yürütülmediğini kontrol etmekle görevli muayene ve kontrol komisyonunun 23/12/2005 tarihinde kurulduğu, kira sözleşmesinin Nazilli Tekstil Ltd. Şti.'ye devrine ilişkin talebin de 27/10/2005 tarihinde rektör ... tarafından onaylandığı, görevi kötüye kullanma suçu yönünden suç tarihinin 23/12/2005 olarak kabul edilmesi gerektiği;
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca, Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığına ceza soruşturması yapılması içerikli yazının gönderildiği 09/10/2006 tarihinden, 13/04/2007 tarihli ve 2007/5 sayılı lüzum-u muhakeme kararının onandığı Danıştay Birinci Dairenin 21/11/2007 tarihli ve 2007/1083 Esas, 2007/1415 Karar sayılı ilamına kadarki sürede, 5237 sayılı TCK'nın 67/1. maddesi uyarınca dava zamanaşımının durduğu anlaşılmakla;
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 5237 sayılı TCK'nın 257/1. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre 67/4. maddesi uyarınca en fazla yarısına kadar uzayacağından, suç tarihi olan 23/12/2005 tarihinden itibaren 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık zamanaşımının durma süresi de gözetildiğinde, inceleme tarihinden önce gerçekleşmiş olmakla, dosya içeriği itibariyle de, 5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığından, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkındaki kamu davasının DÜŞMESİNE,
5- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ...'nın mahkumiyetine ilişkin hükmün incelenmesine gelince de;
Uyap sisteminden temin edilen nüfus kayıt örneğinde, sanık ...'nın 02/02/2017 tarihinde, temyiz aşamasında öldüğünün tespit edilmiş olması karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasının, 5237 sayılı TCK'nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.