T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/494
KARAR NO : 2021/593
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile ... konu arasında ..., ..., ... ve ... tarihli genel kredi sözleşmelerine istinaden genel kredi kullandırıldığını, davalı ...'ın genel kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını, davalı borçlu ... sorumlu olduğu kredi sözlemelerinden kaynaklanan riskler çerçevesinde sorumlu tutulduğunu ödeme emrinde de belirtildiği üzere hakkında kısmi sorumluluktan kaynaklı takip başlattıklarını bu nedenle borcun 473.590,31 TL'sinden kendi temerrütlerinin sonuçları ve ferilerinden müteselsil kefil/ müşterek borçlu olarak sorumlu olduğunu, ... İcra müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında davalı borçlu yönünden takibin devamını ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının ... İcra ve İflas Müdürlüğünde yapılmış bulunan ... Esas sayılı ilamsız takibe ilişkin itiraz üzerine davanın açıldığını, banka tarafından dava ve takip öncesi ... Noterliğinden ... tarih ... yevmiye sayılı ile vekili oldukları ...'a ..., ..., ..., ..., ... ile birlikte keşide edilmiş ortak ihtarnamede ... ile olan kredi ilişkisinden doğan borcun bulunduğunun dile getirildiğini, keşide edilen ihtarnamede ... tarihi itibari ile ... borcun 1.028.619,94 TL olduğu ve zorunlu çek tutarınında 15.430,00 TL olduğu bildirildiğini, müvekkilinin davacı tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil olarak nitelendirildiğini, Borçlar hukuku açısından müşterek borçluluk ile müteselsil kefalet birbirinden çok farklı iki ayrı durum olup bir kişinin hem müşterek borçlu hem de aynı zamanda müteselsil kefil olması hukukun mümkün olmadığını belirterek davacının yersiz ve mesnetsiz ikame ettiği davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ... E. sırasına kaydedilmiş, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ... gün ve ... E. ... K. sayılı kararı ile bu davaya Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilmeden ve kesinleştirme şerhi yazılmadan dosya Antalya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu'na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin 2021/494E. sırasına kaydedilmiştir.
İncelenmesinde: İlgili Mahkemenin gerekçe son paragrafında '... Asliye Ticaret Mahkemesinin sınırlarının yargı çevresinin (... ve ... Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) ... ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesi ile birlikte Mahkememiz dava konusu somut uyuşmazlık bakımından görevsiz hale geldiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.' şeklinde belirtilmiş, ancak usulüne uygun görevsizlik kararı verilmediği görülmüştür.
Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ... gün ve ... E. ... K. sayılı ilamında, HSK'nın ... gün ve 608 s. kararı ile Yargıtay ... HD'nin ... E. ... K. sayılı kararı gerekçeye dayanak yapılmıştır.
Yargıtay ... HD'nin ... E. ... K. sayılı kararı 'Somut uyuşmazlıkta dava Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Dava tarihinde, ...’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari dava nitelindeki uyuşmazlığa bakmaya, davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında ... Bakanlığının ... tarihli Oluru ile ... ilçesinde Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğu ve ... faaliyete geçtiğinden mahkemece dosyanın ... Mahkemesine re'sen devredilmesine (aktarılmasına) veya gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir' şeklindedir.
Benzer nitelikteki Yargıtay ... HD'nin ... gün ve ... E. ... K. sayılı kararı ise; 'Somut uyuşmazlıkta, sahte olduğu iddia edilen çek nedeniyle, keşideci ve banka aleyhinde ... tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, ...'da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa'nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında ...'nın ... tarih ... sayılı kararı ile ... Adliyesi'nde ... tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re'sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir. Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir. Yerel mahkemece, ... gün ... E. ve ... K. Sayılı kararla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay ... ... gün ...- ... sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir. Bu durumda yerel mahkemece ... günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re'sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu ... günlü kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle yasal iki haftalık süre içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde ... günlü ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir' şeklindedir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu'nun ... gün ve ... s. kararı ile, '... Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin ... ilinin mülki sınırları (... ve ... Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın ... tarihinden itibaren uygulanmasına' karar verilmiştir.
... Asliye Hukuk Mahkemesinde yukarıda yazılan karar emsal gösterilmiş ise de; ... Asliye Hukuk Mahkemesinde emsal gösterilen ve yukarıda yazılı Yargıtay'ın iki kararının öncelikle bir ihtisas mahkemesi kurulduğunda aynı yerde (... ve ...) olan genel yetkili mahkemelerin, ihtisas mahkemesinin görev alınana giren davaları gönderme kararı ile göndermesine ilişkin içtihatlar olduğu, yeni ihtisas mahkemesi kurulmayıp, mevcut ihtisas mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesi durumunda, aynı yerde olmayan diğer mahkemelerin derdest davalarına uygulanabilir bir içtihat olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve 2017/11-10 E. 2019/401 K. sayılı emsal içtihadına göre, 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)...
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ... tarihli ve ...-... E., ... K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (...) ... tarihli ve ... sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara'da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa ... Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa ... Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa ... Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.'
Dolayısıyla, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin gönderme kararında dayandığı Yargıtay ... HD'nin kararı ile benzer nitelikteki Yargıtay ... Hukuk Dairesinin yukarıda yazılı içtihatlarının somut olaya uygulanamayacak olması, bir an için uygulanabileceği düşünülse dahi yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, yukarıda yazılı emsal içtihadı gereğince açık bir düzenleme olmadığı takdirde aynı yer mahkemelerinin dahi gönderme kararı veremeyecek olmaları nedeniyle, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararın, gerekçesinde görevsizlik kararı olduğu belirtilmesine rağmen gönderme kararı denilmesi, bunun teknik anlamda bir görevsizlik kararı olduğu, Uyap işlemlerinin de görevsizlik şeklinde yapıldığı belirlenmiştir.
Gerekçesinde görevsizlik kararı olduğu belirtilen ancak kısa kararda gönderme kararı şeklinde belirtilip, istinaf/yasa yolu açık denilen kararın teknik anlamda da görevsizlik kararı olduğu, görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememiz tarafından görülebilmesi için ise, bu kararın taraflara tebliğ edilmesi, kesinleştirilmesi ve süresinde talep olması halinde görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.
Kaldı ki, gönderme kararları iş bölümünün söz konusu olduğu hallerde söz konusu olabilir. ...'nın ... gün ve 608 s. kararı, aynı sıfat ve düzeydeki mahkemeler arasında bir iş bölümü düzenlemesine değil, ihtisas mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesine (göreve) ilişkin bir karardır.
Her ne kadar gönderme kararına karşı gönderme kararı verilemez ise de anılan nedenlerle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi hem içerik hem de teknik anlamda bir görevsizlik kararı olduğu, tebligat, kesinleştirme ve gönderme talebi konusunda eksiklik bulunduğu sonucuna varmıştır. Bu usuli eksikliklerin giderilmesi amacıyla da Mahkememizin bu esas sırasının kapatılarak, dosyanın Mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin bu davada görevli olup olmadığı şimdilik değerlendirilmeksizin, sadece ilk kararı veren mahkemenin tebligat ve kesinleştirme eksikliklerinin giderilebilmesi amacıyla bu esas sıramızın kapatılarak, dosyanın ilk kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine,
2-Harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemesince takdir edilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu kesin olarak karar verildi. 28/09/2021
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır