Ceza Genel Kurulu 2017/1167 E. , 2021/430 K.
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 112-282
Mağdure : ...
Müşteki : ...
Temyiz Edenler : Sanık müdafisi, Cumhuriyet savcısı
Sanık ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/2, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/1, 109/3-f, 109/5, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, mahsuba ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.06.2016 tarihli ve 19-223 sayılı kısmen resen temyize tabi hükümlerin sanık müdafisi ve katılan ... Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 17.01.2017 tarih ve 10620-199 sayı ile;
'...Mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, savunması, suçun ortaya çıkış şekli ve süresi, Adli Tıp Kurumu ... Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesinin 30.12.2015 tarihli mağdureden alınan ceninin DNA profilinin karşılaştırmasında sanığın biyolojik babalığının reddedilmesi ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın üzerine atılı suçları işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, müsnet suçlardan beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 13.07.2017 tarih ve 112-282 sayı ile;
'...Sanık, mağdure ile irtibat kurduğunu reddetmemiş hatta onunla ayaküstü iki kez yüz yüze görüştüğünü ikrar etmişse de suçlamaları kabul etmemiştir. Esasen, HTS raporu sanık ile mağdure arasında bir irtibat olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Mağdurenin 13.12.2015 tarihli anlatımı ile mağdure ile ilişkisini tümden reddetmeyen savunma karşılaştırıldığında; mahkememiz, mekan ve zaman yönünden oldukça ayrıntı içeren ve sanığa suç atması için de geçerli bir sebebi bulunmayan mağdurenin 13.12.2015 tarihli beyanını savunmaya tercih etmiştir. Anılan bu beyan sonrasında mağdurenin maddi manevi baskı altına alınabileceği muhtemel görüldüğünden onun 16.02.2016 tarihli duruşmada verdiği beyanı ise bu nedenle, dikkate alınmamıştır.
Sonuç olarak, mağdurenin söz konusu hazırlık beyanı kapsamında sanığın en son 07.12.2015 tarihinde olmak üzere mağdure ile toplamda dört kez normal yoldan cinsel ilişkiye girdiği kabul edilmiştir.Mağdurenin anlatımınında bu ilişkilerin sanığın evinde meydana geldiği anlaşılmışsa da mağdurenin iddia ettiği veçhile , bu ilişkilerin tehdit veya zor kullanma sonucunda gerçekleştiğine ilişkin bir durumdan söz edilemeyeceği kanaatındayız. Çünkü ilişki sürecinin uzunluğu nazara alındığında (tanışıklığın meydana geldiği okulların açıldığı Eylül başı ile son eylemin gerçekleştiği Aralık ayının yedisi arasında geçen süre yaklaşık üç ay kadardır) bu yöndeki anlatım hayatın olağan akışıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle cinsel ilişkide bizce rıza vardır. Ancak, mağdurenin ilişki tarihlerinde 15 yaşından küçük olması sebebiyle bu rızasının hukuki bir değeri bulunmamaktadır. Dolayısıyla, sanık bu eyleminden ötürü TCK’nun 103/1-a madde delaletiyle TCK’nun 103/2 madde kapsamında cezalandırılmıştır. Öte yandan, organ sokmak suretiyle gerçekleşen bu cinsel ilişki birden ziyade ise de (aynı mağdur ... farklı tarihlerde olmak üzere) aynı amaçla gerçekleştirdiği için suça zincirleme suç hükmü uygulanması gerekmiştir. Burada suç çokluğu değil tekliği esas alınmışsa da, zincirleme suç hükmü uygulanarak sonuçta sanığın çocuğa karşı organ sokmak suretiyle birden fazla şekilde gerçekleştirmiş olduğu cinsel istismar suçundan alacağı ceza TCK’nun 43/1 madde kapsamında, teselsül nedeniyle, artırıma tabi tutulmuştur.
Sanık anılan cinsel ilişkileri konutunda gerçekleştirmiştir. Sanığın yaşı küçük birini böyle bir ortamda rızası hilafına ve cinsel amaçla bir süre tutmuş olması esasen, 'çocuğun cinsel amaçla hürriyetinden yoksun bırakılması suçunu' oluşturur. Sanık bu suçu da birden ziyade ve aynı amaçla gerçekleştirdiği için bu suç için de zincirleme suç hükümleri caridir.' gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın ilk hükümler gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu kısmen resen temyize tabi bu hükümlerin de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2017 tarihli ve 51595 sayılı 'onama' istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 28.11.2017 tarih ve 7268-5977 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın mağdureye karşı eylemlerinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdure ...’ın suç tarihinde on üç yaş içerisinde bulunduğu,
Suç tarihinde yirmi altı yaşında olan sanık ...’ın bekâr olduğu,
13.12.2015 tarihli genel adli muayene raporunda; yapılan ultrasonda mağdurede 18 hafta ile uyumlu gebelik saptandığının belirtildiği,
30.12.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi raporunda; sanığın cenin için biyolojik babalığının reddedildiğinin, ceninin biyolojik babasının %99,99 ihtimalle ... olduğunun tespit edildiği,
22.01.2016 tarihli Ödemiş Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü tarafından düzenlenen yazıda; mağdurenin 13.04.2002 tarihinde hastanede doğduğunun belirtildiği,
Dosya içerisinde mağdureye ait engel oranının %53 olduğunu belirtir engelli kimlik kartı fotokopisinin bulunduğu,
25.02.2016 tarihinde mağdurenin beyanının alınması sırasında duruşmada hazır bulunan psikolog tarafından düzenlenen görüşme raporunda; mağdurenin önceki beyanındaki gibi detay vermediğinin, annesinin ilk ifadesini yalanlamasını ve sanığa iftira attığını söylemesini kendisinden annesinin istemesi nedeniyle mağdurenin ilk ifadesini yalanladığının, adliye önünde mağdurenin annesi, babası ve teyzesinin sanığın akrabalarıyla bir arada bulunduklarının ve yakın ilişki içerisinde olduklarının, duruşma sırasında sanığın akrabalarının duygusal tepkilerinin yüksek olduğunun, ağlama, fenalaşma gibi tepkiler verdiklerinin ancak mağdure ve ailesine karşı ise çok nazik ve yakın davrandıklarının, duruşma sonunda mağdure ve annesinin ayrıldığının, mağdurenin babası ve teyzesinin ise sanığın akrabaları ile birlikte duruşma salonundan çıktıklarının dikkat çektiğinin bildirildiği,
22.12.2015 tarihinde ... Cumhuriyet Başsavcılığınca; şüpheliler ... ve ...’ın mağdureye yönelik eylemlerinin ayrı zaman ve yerlerde gerçekleştiği, şüpheliler arasında bağlantı bulunmadığı gerekçeleriyle tefrik kararı verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdure ... Savcılıkta; 8. sınıf öğrencisi olduğunu, 8. sınıfa başladığı ancak tam olarak hatırlayamadığı bir tarihte cep telefonu almak için bit pazarına babasıyla birlikte gittiklerini, orada daha sonra adının ... olduğunu öğrendiği sanıkla karşılaştığını, sanığın, kendilerini bit pazarından evlerine kadar gizlice takip ettiğini, evden bakkala gitmek için ayrıldığında sanığın, karşısına çıkarak ayaküstü arkadaşlık teklif ettiğini, önce reddettiğini ancak sanığın ısrar edip 'Seni çok mutlu edeceğim.' demesi üzerine bu teklifi kabul ettiğini, ertesi gün evlerinin yakınında bir parkta buluştuklarını ve birlikte metroya binerek sanığın evine gittiklerini, sanığın evine gitmek istemediğini ancak sanığın metroya bindikten sonra 'Şimdi evime gideceğiz. Orada bir şey yapacağız.' diyerek elini sıkıca tutup bırakmadığını, metrodan indikten sonra kurtulmak istediğini ancak sanığın 'Eğer benimle gelmezsen.' diyerek kendisini tehdit ettiğini, hâlihazırda tehdit içeren sözleri tam olarak hatırlamadığını, sanığın eve geldikten sonra 'Seninle ilişki yaşayacağız.' dediğini ve kendisiyle zorla ilişkiye girerek içine boşaldığını, akabinde kendisini elinden tutarak odasına götürdüğünü, tekrar cinsel organını kendisini cinsel organına soktuğunu ve boşaldığını, öncesinde ise göğsünü öpüp okşadığını, ikinci ilişkiden sonra rahatsızlandığını, cinsel ilişki sonrasında sanığın, kendisini evine kadar bıraktığını, korkusundan bu olayı kimseye anlatamadığını, sanıkla aralarındaki cinsel ilişki başladıktan sonra telefonla haberleştiklerini, ikinci görüşmelerinde sanığın yine kendisini zorlayarak ...’da bulunan evine götürdüğünü, yine istememesine rağmen sanığın cinsel organını kendisinin cinsel organına sokmak suretiyle boşaldığını, sonrasında evden birlikte çıktıklarını ve sanığın, kendisini metro istasyonuna bıraktığını, sanıkla üçüncü görüşmelerinin tarihini hatırlayamadığı bir pazar günü gerçekleştiğini, yine evlerinin yakınında bir parkta sanıkla buluştuktan sonra karşı çıkmasına rağmen sanığın, kendisini elinden tutarak metroya bindirdiğini, metroyla ...’ya gittiklerini, oradan Şemikler semtindeki eve geçtiklerini, sanığın yine cinsel organını kendisinin cinsel organına sokarak boşaldığını, sanığın kendisini cinsel ilişkiye zorlamak için söylediği sözleri hatırlamadığını, her üç görüşmede eve ilk girdiklerinde sanıkla birlikte televizyon seyrettiklerini ve cinsel ilişki sonrasında karnının ağrıması nedeniyle sanığın, kendisini evine bıraktığını, dördüncü ilişkinin de tarihini hatırlayamadığı bir pazar günü gerçekleştiğini, sanığın o gün kendisini telefonla arayarak buluşmak istediğini söylediğini ancak kendisinin kabul etmemesi üzerine mahalleye gelen sanığın evlerinin önünden 3-4 kez yürüyerek geçtiğini, ekmek almaya gittiği sırada sanığın, karşına çıktığını ve kendisine daha önce yaşanan olayları hatırlatarak 'Eğer benimle gelmezsen ailene söylerim.' dediğini, korkarak sanığın evine gitmeyi kabul ettiğini, yine birlikte Şemikler semtindeki eve gittiklerini, sanığın cinsel organını, kendisinin cinsel organına sokarak boşaldığını, sanığın bundan sonraki telefon aramalarına cevap vermediğini, sanıkla ilk cinsel ilişkisinin 8. sınıfın ilk haftasında, son ilişkisinin ise 07.12.2015 tarihinde gerçekleştiğini, sonrasında karnının şiştiğini ve âdet görmemesi üzerine annesiyle hastaneye gittiklerini, orada hamile olduğunu öğrendiğini, bu olaydan önce babasının arkadaşı olan ... isimli şahısla 3 defa zorla ilişkiye girdiğini, ...’ın her ilişki sonrasında kendisine 20 TL ücret verdiğini,
Mahkemede; sanık hakkında şikâyetinin bulunmadığını ve bundan önceki anlatımlarının doğru olmadığını, sanıkla cinsel ilişki yaşamadığını, hamile kalınca korkarak sanığın ismini verdiğini, anlattıklarını ... isimli şahısla yaşandığını, sanığın evine kesinlikle gitmediğini ve onun hangi semtte oturduğunu bilmediğini, sanıkla Şemikler metrosunun bulunduğu yerde tanışarak iki kez görüştüklerini, bir defasında sanığa aç olduğunu söyleyerek ondan 10 TL para aldığını, sanıkla bir iki kez telefonla konuştuklarını ve ona evden kaçacağını söylediğini, buluşma teklif ettiğini ancak sanığın gelmediğini,
Müşteki ... Mahkemede; mağdurenin annesi olduğunu, mağdurenin ...’dan hamile kaldığını ve bununla ilgili davanın ...’de görüldüğünü, sanığı hiç tanımadığını, olayın açığa çıkması üzerine mağdureye sanığın kim olduğunu sorduklarında mağdurenin 'Hoşlandığım, aşık olduğum çocuk.' şeklinde cevap verdiğini, yine mağdurenin, kendisine '... bana bir şey yapmadı. O gün olaydan etkilendiğim için ve ... de buluşma teklifimi kabul etmediği için ...'den şikâyetçi oldum.' dediğini, sanığı ilk defa duruşmada gördüğünü ve şikâyetçi olmadığını,
Tanık ... Mahkemede; mağdurenin öz kardeşi olduğunu, mağdurenin, kendisine sanık ...’den hoşlandığı ve onunla cinsel ilişki yaşadığına dair bir şey söylemediğini, mağdureyle Şemikler’e ya da başka bir yere gitmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... Savcılıkta; 15 gün önce tanıştığı mağdurenin psikilojik sorunlarının olduğunu, mağdurenin, kendisinin yanına rızasıyla geldiğinde evden kaçacağını söylediğini, kesinlikle atılı suçları işlemediğini ve mağdureyi, evine götürmediğini, mağdure tarafından suçlanmasının sebebini bilmediğini, son olarak mağdurenin kendisine Whatsapp üzerinden mesaj göndererek gelmek istediğini söylediğini ancak kendisi karşı çıktığı için mağdurenin, yanına gelemediğini,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde ek olarak; mağdurenin iş yerine gelip ailesiyle ilgili sorunlarını kendisine anlattığını, ailesinden şiddet gördüğünü, evden kaçacağını söylediğini, her seferinde onu geçiştirdiğini, internet üzerinden ve Whatsapp'tan telefonuna mesajlar gönderdiğini, son olarak bugün mesaj yolladığını, saat 19.30 sıralarında gönderdiği mesajda annesiyle kavga ettiğini, yanına gelmek istediğini yazdığını, kendisinin de ona böyle bir şey yapmaması gerektiğini bildiren bir cevap yazdığını, daha sonra da kendisine ulaşamaması için mağdurenin numarasını engellediğini, olaylarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, mağdurenin 15 gün önce iş yerinin önünden geçerken yanına geldiğini, kendisine tanışmak istediğini söylediğini ve bu şekilde tanıştıklarını, onun dışında mağdurenin 2 kez iş yerine gelmesiyle görüştüklerini, mağdurenin bir defasında 'Param yok.' diyerek para istediğini, mağdureye yemek parası olarak 10 TL verdiğini, iş yerinde çalışan arkadaşlarının da buna şahit olduklarını, bunun dışında hiç görüşmediklerini, mağdurenin, kendisini sadece ailesiyle kavga ettiği zaman aradığını ve evden kaçacağını söylediğini, kendisine yapmamasını söylediği için mağdurenin kızdığını, en son onu terslediği için kendisinin ismini verdiğini düşündüğünü, mağdurenin ismini '...' olarak bildiğini ancak soy ismini emniyette öğrendiğini, adresini tam olarak bilmediğini, mağdurenin ailesini tanımadığını, mağdurenin annesinin barda çalıştığını mağdureden duyduğunu, iş yerinde bulundukları sırada annesinin telefonla mağdureyi arayarak çalıştığı bara gelmesini söylediğini, mağdurenin istememesine rağmen gittiğini, mağdureden, babasının çok alkol aldığını ve kendisine şiddet uyguladığını duyduğunu, hatta ablasının eve uğramadığını ve bir ağabeyi olduğunu bildiğini, başkaca bir şey bilmediğini, mağdurenin, kendisine ... ile ilgili hiçbir şey anlatmadığını, mağdurenin 19 yaşında olduğunu söylediğini, liseye gittiğini ancak hangi okula gittiğini söylemediğini, mağdurenin psikolojisinin bozuk olduğunu konuşmasından ve hareketlerinden anladığını, zaten bu durumun rahatlıkla anlaşılabildiğini, mağdurenin sorulara zor cevap verip konuşmakta zorluk çektiğini,
Mahkemede; ek olarak kendisiyle 2 kez kendisinin iş yerinde görüştüklerini, '... Kağıtçılık' isimli iş yerinin ... metro durağının arkasında bulunduğunu, mağdurenin ikinci sefer geldiğinde aç olduğunu söylemesi üzerine kendisine 10 TL para verdiğini, çalıştığı yerin pazara giden yolun üzerinde olduğunu, mağdurenin pazara gidip gelirken kendisinin yanına gelmesiyle ağabey - kardeş ilişkisi içerisinde tanıştıklarını, ailesiyle ilgili sıkıntıları olduğunu mağdureden öğrendiğini ve ona yardımcı olabileceğini söylediğini, mağdureye polise gitme konusunda yardımcı olmak istediğini, mağdurenin yanına gelmesinden ve hareketlerinden psikolojik durumunun sıkıntılı olduğunu anladığını ancak zihinsel engelli olup olmadığını bilmediğini, mağdureyi kesinlikle evine götürmediğini,
Savunmuştur.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' şeklinde, Latincede ise 'in dubio pro reo' olarak ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
13.12.2015 tarihinde Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvuran yaşı küçük mağdurenin 18 hafta ile uyumlu gebe olduğunun tespiti üzerine adli makamlara intikalin gerçekleştiği, mağdurenin Kollukta; cep telefonu almak için babasıyla bit pazarına gittikleri bir zaman sanıkla karşılaştıklarını, kendilerini eve kadar gizlice takip eden sanığın, ekmek almak için bakkala gittiği bir günde karşısına çıkarak ayaküstü arkadaşlık teklif ettiğini, önce reddettiği bu teklifi sanığın ısrarı üzerine kabul etmek durumunda kaldığını, ertesi gün parkta buluştuğu sanıkla metroya binerek sanığın evine gittiğini, esasen sanığın evine gitmek istemediğini ancak sanığın tehdit ve zorlamalarıyla buna mecbur kaldığını, eve girdiklerinde sanığın, kendisiyle zorla vajinal yoldan cinsel ilişkiye girdiğini, bu durumun 3 defa daha tekrarlandığını, her defasında eve gittiklerinde önce televizyon izlediklerini, sonra sanığın zorla kendisiyle cinsel ilişkiye girdiğini, ilişkiden sonra ise karın ağrısı şikâyetinin başladığını, sanıkla ilk olarak 8. sınıfın ilk haftasında, son olarak ise 07.12.2015 tarihinde ilişkiye girdiğini, son cinsel ilişkiden sonra sanığın telefon aramalarına cevap vermediğini, Mahkemede ise kolluk beyanının doğru olmadığını, sanıkla Semikler metrosunun bulunduğu yerde tanışarak 2 defa görüştüklerini, 1-2 defa telefonla konuştuklarını, hiç cinsel ilişkiye girmediklerini, hamile olduğunu öğrenince korkarak sanığın ismini verdiğini, esasen ... ile cinsel ilişki yaşadığını, sanıktan şikâyetçi olmadığını iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda suçlamayı kabul etmediğini, mağdureye cinsel bir eylemde bulunmadığını savunduğu olayda;
Olayın mağdurenin karın ağrısı ve âdet görmeme şikâyetleriyle hastaneye başvurması üzerine adli mercilere intikal ettirilmesi, Kollukta alınan beyanında sanığın, kendisiyle 4 defa zorla cinsel ilişkiye girdiğini anlatan mağdurenin Mahkeme beyanında ise önceki anlatımlarının doğru olmadığını, sanıkla aralarında cinsel bir ilişki yaşanmadığını, hamile olduğunu öğrenince korkarak 1-2 defa yüzyüze görüştüğü sanığın adını verdiğini belirtmek suretiyle çelişkili ifadelerde bulunması, sanığın tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmemesi, mağdurenin annesinin ve ablasının beyanlarının da sanığın savunmasını doğrular ve destekler mahiyette olması, 30.12.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesinin raporunda; sanığın cenin için biyolojik babalığının reddedilmesi ve ceninin biyolojik babasının %99,99 ihtimalle ... olduğunun tespit edilmesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın mağdureye karşı eylemlerini gerçekleştirdiğini gösteren her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp iddianın şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığın mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla isabetli bulunmayan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.07.2017 tarihli ve 112-282 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı eylemlerin sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2-Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulması nedeniyle sanık hakkındaki cezanın infazına başlanılmış ise İNFAZIN DURDURULMASINA, sanığın bu suçtan cezaevine alınmış olması ihtimali bulunduğundan, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse DERHAL SERBEST BIRAKILMASI için YAZI YAZILMASINA,
3-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.