20. Hukuk Dairesi 2014/5377 E. , 2014/8899 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen hükmün dairemizce incelenmesi süresi içinde davacı ... vekili ile davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 17/08 2007 günlü dilekçesi ile; zilyetliğe dayalı olarak açılan dava sonucu ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/12/2002 gün ve 1998/817-1095 sayılı kesinleşen kararı ile ... adına tescil edilen taşınmazı, ... 4. Noterliğince düzenlenen 26/05/2005 gün ve 17535 yevmiye nolu temlikname ile devraldığını, kesinleşen karar gereği taşınmazın adına tescil edilmesi konusundaki isteğinin, tescile karar verilen yerin tescil harici, imar uygulaması sonucu yol ve yeşil alan olarak bırakılıp kullanım amacının değiştiği gerekçesi ile yerine getirilmediğini ileri sürerek, daha önce kesinleşen mahkeme kararı doğrultusunda, taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, ..., ... ve ... Büyükşchir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, Orman Yönetimi ve Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen dosyası içinde bulunan 29/04/2000 tarihli bilirkişi raporunun eki olan krokide (A) harfi ile gösterilen 12145 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş; davalılar Orman Yönetimi, Hazine ve ... tarafından temyiz edilmekle hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.10.2009 gün ve 2009/13974-16532 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; 'Davacının temlikname ile devralıp tescilini istediği taşınmaz hakkında, ... tarafından Hazine, Orman Yönetimi ve ... Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açılan dava sonucu. ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/12/2002 gün ve 1998/817-1095 sayılı kararı ile tesciline ilişkin verilen kararın, Orman Yönetimi ve Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/06/2003 gün ve 2003/4047 - 4830 sayılı kararı ile onandığı, karar düzeltme talebinin 08/03/2004 tarihinde reddedilerek kesinleştiği, bu kararın infazı yapılmadan taşınmazın ... 4. Noterliğinin 26/05/2005 gün ve 17535 numaralı temliknamesi ile 20.000.- TL. bedel karşılığında davacı ...'e temliken satılmasından sonra, kararın infazı ve tapuya tescil edilmesi için Tapu Müdürlüğüne başvurulduğunda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 12. Bölge Müdürlüğünün 24/02/2006 günlü yazısıyla 'tescil kararı verilen yerin tescil harici, imar uygulaması sonucu yol ve yeşil alan olarak bırakılan yerde kaldığı, kullanım amacının değiştiği, bu sebeple kararın infazının mümkün olmayacağının' bildirildiği, ... Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığının 19/03/2008 günlü yazı cevabında ise 'tescili istenilen 12145 m2 yüzölçümündeki alanın kadastro paftasında gösterilmemiş olması nedeniyle ... İlçe Belediyesince yaptırılan arazi ve arsa düzenlemesinde imar uygulamasına dahil edilmediği, ikinci kez ... Büyükşehir Belediyesince yaptırılan arsa ve arazi düzenlemesinde anılan bölgenin 2002 yılında kesinleşen ... IV Devlet Ormanı sınırları içinde kalması nedeniyle düzenlemeye alınmasının mümkün olmadığının' bildirildiği anlaşılmaktadır.
Kesinleşen tescil kararı gereğince taşınmazın Tapu Müdürlüğünce tapuya tescil edilmesi gerekirken 'Tesciline karar verilen yerin tescil harici bırakılan yere isabet ettiği ve bu yerin imar uygulaması sonucu yol ve yeşil alan olarak bırakıldığından kullanım amacının değiştiği düşünüldüğünde kararın uygulanabilirlik özelliğini kaybettiği, bu durum itibariyle kararın uygulanamayacağı' belirtilerek tescil edilmemiştir.
Temyize konu bu davada taşınmazı temlik alan ... vekili, 17/08/2007 tarihli dilekçesi ile 12.145 m2 taşınmazın tapuya tescil edilmemesi nedeniyle, ... Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin de iptal edildiğini belirterek taşınmazın tapu iptali ve tescilini talep etmektedir. Mahkemece, ... Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin iptal edildiği, taşınmazın halen tescil harici durumda olduğu. Hazine ve Orman Yönetiminin de ilk davada taraf olduğu gerekçesiyle ... Büyükşehir Belediyesi ... Belediyesi ve ... aleyhine açılan davaların husumet yokluğu nedeniyle reddine, Orman Yönetimi ve Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne 12.145 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından esasa ilişkin olarak ... Büyükşehir Belediyesi tarafından husumet yokluğu nedeniyle reddedilen davalılar lehine ayrı ayrı vekâlet ücreti verilmesi gerektiği iddiasıyla temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; taşınmazın bulunduğu alanın ... Köyü sınırları içinde iken ... Belediyesi sınırları içine alındığı, daha sonra 27/04/2004 gün ve 42 sayılı kararla ... Büyükşehir mücavir alan sınırları içine alındığı, ... Belediyesince yaptırılan arazi ve arsa düzenlemesinde kadastro paftalarında yer almadığından imar uygulama alanına dahil edilmediği, ikinci kez ... Büyükşehir Belediyesince yaptırılan düzenlemede de anılan bölgenin 20/05/2002 tarihinde kesinleşen orman kadastro haritasında ... IV Devlet Ormanı olarak tesbit edildiğinden düzenlemeye alınmadığı (... Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığının 19/03/2008 günlü yazısı); Dairenin iade kararları üzerine getirtilen belgelerden; Asliye Hukuk Mahkemesinde ilk dava devam ederken taşınmazın bulunduğu bölgede 02/04/2001 tarihinde orman kadastrosuna başlandığı, 26/11/2001 tarihinde bitirildiği ve ilân edildiği; Orman Kadastro Haritalarının Büyükölçekli Haritalar Yapım Yönetmeliğine ve Tescile Konu Olan Harita ve Planlar Yönetmeliğine uygun yapılmadığından tescil işleminin yapılmadığı (Seyhan Kadastro Müdürlüğünün 17/10/2008 gün vc 3769, ... Orman İşletme Müdürlüğünün 17/06/2009 gün ve 3418 sayılı yazıları); dava konusu alanın çevresindeki kadastro parsellerinde ... Belediyesinin 08/06/1998 gün ve 3014 sayılı Encümen Kararı ile yapılan ilk imar düzenlemesinin idare mahkemesince iptal edildiği ... Büyükşehir Belediye Encümeninin 28/09/2007 tarih ve 421 sayılı kararı ile yapılan arsa ve arazi düzenlemesinin de ... 2. İdare Mahkemesinin 23/09/2008 gün ve 2007/1438 - 2008/1135 sayılı kararı ile iptal edildiği (... Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığının 17/06/2009 gün ve 5046 sayılı yazısı) anlaşılmaktadır.
Bu durumda; Asliye Hukuk Mahkemesinde ilk dava devam ederken, davada Orman Yönetimi taraf olduğu halde, orman kadastrosuna başlanmış, taşınmazın bulunduğu yer dava konusu olduğu ve o tarihte yürürlükte olan 20/09/1986 tarihli 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, 'Orman Kanununun 1. maddesi birinci fıkrasına göre, orman olması gereken yerler dava sonuna kadar Devlet Ormanı olarak sınırlandırılır.' hükmü gereğince işlem yapılması gerekirken, davalı olduğu belirtilmeden, orman olarak sınırlandırılmış ve 26/11/2001 tarihinde ilân edilerek kesinleştirilmiştir. Mahkemece daha sonra 19/12/2002 tarihinde taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlenerek davacı adına tesciline karar verilmiş, karar onanarak kesinleştiğinden ve kararda Orman Yönetimi taraf olduğundan taşınmazın bulunduğu alanda kanun ve yönetmeliğe uyulmadan yapılan orman kadastrosu yok hükmündedir. Ayrıca, dava açılıp iptal edilmesine gerek yoktur.
Dairenin iade kararı üzerine alınan fen bilirkişinin 08/09/2009 günlü ek raporunda, hükmen tescile karar verilen (A) harfi ile işaretli 12145 m2 yüzölçümündeki taşınmazın sarı renkli 158 m2 bölümün Belediye adına tapuda kayıtlı olan 5643 ada 1 nolu parsel içinde, yeşil
renkli 278 m2 bölümünün imar yolu olarak ayrılan alanda, 11.709 m2 bölümün de kesinleşen orman kadastrosu alanında kaldığı bildirilmiştir.
... tarafından ... (4) Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ilk tescil davasının yargılaması sırasında 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre 02/04/2001 tarihinde işe başlanılarak 26/11/2001 tarihinde ilân edilen orman kadastrosunda, çekişmeli taşınmazın ... IV Devlet Ormanı kapsamında bırakıldığı ve bu işlemin tescil kararı verilmeden kesinleştiği, yörede yapılan arazi kadastrosu sırasında 'çalılık' niteliğiyle tesbit ve tescil harici bırakıldığı, ... tarafından açılan tescil davasının yargılaması sırasında orman sınırı içine alındığı, orman kadastrosunun yapıldığı tarihte devam etmekte olan tescil davasının 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına da dönüştüğü anlaşılmaktadır. Sözü edilen kanun gereğince orman kadastrosuna itiraz davalarının kadastro mahkemesinde görülmesi gerekir. Ne var ki; tescil davasının taraflarının 'bu yerde orman kadastrosunun başladığını, taşınmazın orman sınırları içine alındığını ve sonuçlarının 26/11/2001 tarihinde ilân edildiğini' mahkemeye bildirmedikleri ve mahkemenin de kendiliğinden bu durumdan haberdar olmadığından, tescil davasına devam ederek davayı 19/12/2002 tarihinde karara bağladığı ve yine temyiz aşamasında da taraflar orman kadastrosundan söz etmediklerinden, mahkeme kararının 03/06/2003 tarihinde onanıp, karar düzeltme istemi reddedilerek 08/03/2004 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakladır. Tescil davasına bakmakla görevli olan asliye hukuk mahkemesinin o tarihte orman kadastrosuna itiraz davasını iptal etme görevi bulunmadığı gibi verdiği tescil kararı ile de orman kadastrosu iptal edilmemiş, davanın devamı sırasında 26/11/2001 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu 02/05/2002 tarihinde, yani tescil davası 19/12/2002 tarihinde karara bağlanmadan önce kesinleşmiştir.
Orman kadastrosu ve ... ada ... sayılı parsel içinde kalan bölümün tapu kaydı iptal edilmedikçe bu kararın infazı mümkün olmadığı gibi, daha önce tapuya tescil kararı verilen taşınmazın yeniden tesciline karar verilmesinin de kanunî dayanağı bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekir' gerekçesiyle Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiş, mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ilişkin verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dairenin 02/02/2012 gün ve 2012/393 - 2131 sayılı kararıyla oyçokluğu ile onanmış, davacı ve davalı ... Yönetimi vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dairenin 25.02.2013 gün ve 12856-1821 sayılı karar düzeltme kararı özetle;
'1) Davalı ... Yönetimi vekili karar düzeltme dilekçesinde; mahkemeye sundukları 23.10.2007 tarihli cevap dilekçesinde, davanın reddi istemi yanında, taşınmazın orman olarak Hazine adına tescilini de talep ettiklerini bildirmiştir; ancak, usûlüne uygun bir şekilde davaya müdahil davacı sıfatı ile harçlı bir katılımları olmadığı gibi, davanın reddine ilişkin 28.10.2010 tarihli karar kendilerine tebliğ edildiği halde, bu kararı temyiz de etmemişlerdir; aleyhlerine olan kararı temyiz etmeyen Orman Yönetiminin karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2) Davacı gerçek kişi vekili karar düzeltme dilekçesinde; dava tümden reddedildiği halde, peşin yatırılan maktu harcın mahsubu ile fazla yatırılan harcın davacı tarafa iadesine karar verilmesi gerekirken, nisbi harç hesabı ile bakiye karar ve ilâm harcının davacı taraftan tahsiline karar verilmesinin yanlış olduğunu, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen tescil ilâmının idarece infaz edilmemesinin Anayasanın 138/4. maddesine aykırı olduğunu, yargılama devam ederken yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasının kesinleştiğinden söz edilemiyeceğini, sözü edilen tescil ilâmında Orman Yönetimi, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğinin taraf olduğundan tarafları bağlayıcı nitelikte kesin hüküm bulunduğunu, daha sonra buranın belediyelik olduğunu ve imar planı uygulamasına konu edilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
... Belediyesi ve daha sonra ... Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan arsa ve arazi düzenlemeleri de idare mahkemesi kararlarıyla iptal edildiğinden, iptal edilmese dahi kesinleşmiş mahkeme kararına idari makamlar uymak zorunda olduğundan asliye hukuk mahkemesinin ilk kararının infaz edilmesi gerekir. Kaldı ki; ... Belediyesinin bu konuda temyizi de yoktur. Kesinleşen tescil ilâmının idarece infaz edilmemesi Anayasanın 138/4. maddesine aykırı olduğu gibi, aynı zamanda hukukî ve cezai sorumluluk doğurur.
Bu nedenle, aynı yerle ilgili açılan tescil davasının kesin hüküm ve hukukî yarar bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, 278 m2 bölümünün yol alanında, 158 m2 bölümünün halen belediye adına tapuda kayıtlı olan ... ada ... sayılı parsel içerisinde. 11.709 m2 bölümünün kesinleşen orman alanında kaldığı, orman kadastrosu ve ... ada ... sayılı parsel içinde kalan bölümün tapusu iptal edilmedikçe kararın infazının mümkün olmadığı ve daha önce tapuya tescil kararı verilen taşınmazın yeniden tesciline karar verilmesinin de kanunî dayanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle; davacı gerçek kişi vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin onama kararının kaldırılması ve merci mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.' denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacı vekilinin 19.11.2013 tarihli duruşmada, taşınmazın davacı adına tescil edildiğini bildirmesi üzerine, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, davalılar dava açılmasına sebebiyet vermediklerinden aleyhe vekalet ücreti takdirine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş, hüküm davacı tarafından vekalet ücretine, davalı ... Yönetimi tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ilk tescil davasının devamı sırasında yapılan ve 26/11/2001 tarihinde ilân edilerek tescil davasının karara bağlanmasından önce 26/05/2002 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu vardır.
1) Orman Yönetimi vekili, 21.10.2013 tarihli dilekçesiyle, davaya harçlı olarak katılmış ise de; daha önceden de davalı sıfatıyla taraf oldukları davanın reddine ilişkin 28.10.2010 tarihli karar kendilerine tebliğ edildiği halde, bu kararı temyiz etmemişlerdir. Aleyhlerine olan kararı temyiz etmeyen Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2) Hükmüne uyulan bozma kararına, kararın dayandığı gerekçeye göre, çekişmeli taşınmazın davacı adına tescil edilmiş olması nedeniyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; tescil tarihi, dava tarihinden sonra 26/12/2012 günü olduğuna göre, davalı dava açılmasına sebep olmuştur; yani, başlangıçta davacı dava açmakta haklıdır. Bu durumda; davacı lehine vekâlet ücreti takdiri gerekirken, aksi düşünce ile karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hükmün 3. bendinin hükümden çıkarılarak, yerine ' Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1320.- TL. maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine' ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, tarafların yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine 28/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.