Ceza Genel Kurulu 2006/4-274 E., 2006/272 K.
Ceza Genel Kurulu 2006/4-274 E., 2006/272 K.
EKSİK SORUŞTURMA
İFTİRA SUÇU
LEHE OLAN HÜKÜMLERİN UYGULANMASINDA USUL
4483 S. MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANM... [ Madde 2 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 7 ]
5252 S. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ ... [ Madde 9 ]
2559 S. POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU [ Ek Madde 4 ]
"İçtihat Metni"
Sanık hakkında iftira suçundan yapılan yargılama sonunda; sanık Y... S...'in her iki katılana yönelik iftira suçundan beraatına ilişkin V... 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2003 gün ve 360-127 sayılı hükmün her iki katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılan inceleme sonucunda 02.10.2006 gün ve 17914-14650 sayı ile;
'Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
Katılanların sanık hakkında tecavüz ve gasp suçlarından soruşturma yapıp evrakı adli makamlara ulaştırdıkları, bu nedenle sanığın katılanlara suçsuz olduklarını bilmesine karşın kendisini tehdit ettiklerinden bahisle Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesi verdiği, yapılan soruşturma sonucunda katılanlar hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle takipsizlik kararı verildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın iftira suçunun sübuta erdiği gözetilerek; 5237 sayılı Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. madde ve fıkraları uyarınca 765 ve 5237 sayılı Yasaların ilgili hükümlerinin karşılaştırılıp sanık yararına olan hükümler saptanarak sonucuna göre hüküm kurulması zorunluluğu..' gerekçe gösterilerek hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 09.11.2006 gün ve 53330 sayı ile;
'…
…Sanık, bir suçtan dolayı yapılan soruşturma sonucunda tutuklandığını, tahliye olduktan sonra katılanların tahliyeyi nasıl temin ettiğini kendisinden sorarak, suçun mağdurunun şikayetten vazgeçmesini sağlamak üzere 20 bin dolar istediklerini, vermediği takdirde ise kendisine zarar vereceklerini söylediklerini ileri sürerek tehdit edildiğinden bahisle V... Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet üzerine görevli Cumhuriyet Savcısınca, katılanlar haklarında 4483 sayılı Yasa hükümleri uyarınca Valilik makamından soruşturma izni istenilmiş, V... Valiliğinin 'soruşturma izni verilmemesine' ilişkin 08.02.2002 gün ve 2002/12 sayılı kararı nedeniyle de 04.04.2002 tarih ve 2002/402 sayılı takipsizlik kararı verilmiştir.
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un 2/1. maddesine göre; bu kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır.
Polis memurlarının, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Yasasının ek 4. maddesi gereğince yer ve zaman gözetilmeksizin görevli olması; ' bir suçla karşılaşılması halinde suça el konması, sanık ve kanıtların tespiti ve saklanması' hallerinde söz konusudur. Yasa gereği her zaman görevli olma, polis memurlarının tüm eylem ve işlemlerinde memur sayılmasını gerektirmez. (C.G.K., 01.11.1993, 232-285)
Katılanlara yüklenen suç görevle ilişkili olmayıp, kişisel nedenlere dayanmaktadır. Bu nedenle, haklarındaki soruşturmanın genel hükümlere göre yapılıp delillerin etraflıca toplanılması, tartışılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 4483 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olarak ihdas edilen 'soruşturma izni verilmemesi' kararına dayanılarak verilen takipsizlik kararı, suçun yasal unsurları itibarıyla oluşumuna vücud vermediği gibi sanık lehine şüphe oluşturmuştur.
Diğer yandan, katılan A…
… Ü…
…'in 'berber dükkanında tıraş olduğum sırada Y... S... isimli şahıs yanıma geldi, kendisine cezaevinden ne zaman çıktığını sordum' şeklindeki anlatımı, sanığın katılanların kendisine cezaevinden ne zaman çıktığını sorduklarına ilişkin şikayetini kısmen doğrulamıştır.
Katılanların, bir suç nedeniyle sanık hakkında soruşturma yürütmeleri de, başkaca delillerle desteklenmediği sürece sanığın iftira özel kastıyla hareket ettiğine dair kesin ve inandırıcı delil olarak değerlendirilemez.
Yerel Mahkemece, anılan takipsizlik kararı hükme esas alınmış ise de, oluşan şüphe nedeniyle sonuca etkili bulunmamıştır.
Buna göre;
Sanık lehine şüphe oluşması ve şikayetteki bir kısım olayın kısmen somutlaştırılmış bulunması karşısında, yerel mahkemenin, sanığın delil yetersizliğinden beraatına ilişkin hükmünün usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü gerekir.' şeklinde itiraz edilerek, Özel Daire Kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme Kararının onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık suçun sübutuna ilişkindir.
Dosya incelendiğinde;
03.06.2001 tarihinde yabancı uyruklu iki kadının zorla ırzlarına geçilmesi ve pasaportlarıyla, cep telefonlarının gasp edilmesi olayı ile ilgili olarak, sanık ve arkadaşlarının 05.06.2001 tarihinde komiser ve polis memuru olan müdahillerin de içinde bulundukları ekiplerce yakalandıkları, bu suçlar nedeniyle tutuklanan Y... S...'in 07.09.2001 tarihinde tahliye olduğu ve tahliye olduktan sonra 20.09.2001 tarihinde V... Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe ile başvurarak; '…
….tahliye olduktan sonra N... A... ve A... Ü...bana cezaevinden nasıl çıktınız, para mı yedirdiniz dediler. Eğer kendilerine 20 bin dolar verirsem, davacıların davacı olmayacaklarını, kendilerinin de bize bir şey yapmayacaklarını, vermezsem işyerime, evime, arabama suç aleti atıp beni yakalatacaklarını ima ettiler…
…' şeklinde şikayetçi olduğu, sanığın şikayet dilekçesi ile sanık ve müdahillerin ifadelerinden anlaşılmaktadır.
Bu dilekçe üzerine V... Cumhuriyet Başsavcılığınca 2001/5024 sayılı dosya üzerinden soruşturma başlatılmış ve soruşturma kapsamında 14.01.2002 tarihinde müşteki Y... S...'in ifadesine başvurulmuştur. Y... S... bu ifadesinde; '…
…dilekçesini tekrar ettikten sonra, …
…sanıklar sen bu suçtan beraat etsen bile biz senin evine, işyerine suç unsuru teşkil eden şeyler bırakarak senin ve ailenin suçlu duruma düşmesini sağlayacağız, bunu biz yapmazsak diğer arkadaşlar yaparlar dediler. Para hazırlayım diye süre istedim ve bu arada onlardan şikayetçi oldum. Bir hafta sonra yine önümü kesip parayı hazırla, şikayet etmekle kurtulamazsın dediler…
…' demiştir.
O dosyada sanık olan, N... A... ve A…
… Ü…
…, atılı suçun görevle ilgili olarak değerlendirilmesi nedeniyle muhakkik olarak tayin edilen bir emniyet amiri tarafından dinlenmişlerdir. Sanık A... Ü...muhakkik tarafından yöntemine uygun olarak avukatsız alınan 01.02.2002 tarihli beyanında; '…
…05.06.2001 tarihinde daha önce fuhuştan işlem yaptığımız N…
… isimli yabancı uyruklu kadın gelerek, bir önceki akşam 3 erkeğin kendisini ve M…
… isimli arkadaşını zorla kaçırdıklarını, şahısların kendilerini polis olarak tanıttıklarını ve silah zoruyla kendileriyle cinsel ilişkiye girdiklerini, sonra da üzerlerindeki pasaport ve cep telefonunu gasp ettiklerini söyledi. Verilen plaka üzerine yaptığımız araştırmada Y... ve arkadaşlarına ulaştık, müştekiler de onları teşhis ettiler. M.Emin isimli kişinin üzerinde M…
…'ya ait pasaport, Y…
…'un arkadaşı C…
…'in evinde ise olayda kullanılan kuru sıkı tabanca bulundu. Tanıklar vardı. Üç sanık suçu kabul ettiler. Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildiler. Bu olaydan sonra, 3 ay önce F…
… A…
… isimli şahsın berber dükkanında tıraş olurken, Y... yanıma geldi, kendisini tutuklu sandığım için şaşırdım, ne zaman serbest kaldın diye sordum. Yeni çıktım diyerek ayrıldı. Yanımda polis memuru C…
… Ç…
… de vardı. Y...'u başka görmedim…
…' derken, aynı muhakkik tarafından aynı tarihte yöntemine uygun olarak ifadesi alınan N... A... da aynı şeyleri söylemiştir. Ancak, N... A..., A…
… Ü…
…'den farklı olarak, tutuklama olayından sonra, Y... S...'i hiç görmediğini beyan etmiştir.
Bu dosyada etkin bir soruşturma yapılmamış; V... İl İdare Kurulu'nun 08.02.2002 gün ve 12 sayılı '4483 sayılı Yasanın 3/b ve g maddesi gereğince soruşturma izni verilmemesine' ilişkin kararı gerekçe gösterilerek, V... Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.03.2002/14 tarih ve sayı ile işlemden kaldırma kararı, 04.04.2002/402 tarih ve sayı ile de takipsizlik kararı verilmiştir.
Bunun üzerine; haklarında takipsizlik kararı verilen N... A... ve A... Ü...28.03.2002 tarihinde V... Cumhuriyet Başsavcılığına ayrı ayrı fakat aynı mahiyetteki dilekçelerle başvurmak suretiyle, '..sanık Y... ve arkadaşları hakkında işlem yaptık, tutuklandılar, daha sonra bu şahıs kendisinden para isteyerek tehdit ettiğimizi iddia etmiştir. Bu dosya ile ilgili olarak soruşturma izni verilmedi, dosya işlemden kaldırıldı, ancak görev yerlerimiz değiştirildi, bize iftira edildi..' biçimindeki ifadelerle şikayetçi olmuşlardır.
Bu dilekçeye istinaden başlatılan soruşturmada; sadece müştekiler ve sanığın ifadeleri alındıktan sonra kamu davası açılmıştır. Müştekilerden N... A... Cumhuriyet savcısı önündeki 29.03.2002 tarihli ifadesinde: '…
….dilekçesini tekrar ederek, V... Asayiş Şube Müdürlüğünde komiser olarak görev yapıyorum, daha önceki bir tarihte N…
… S…
… isimli ve bizde fuhuştan kaydı bulunan kadın gelerek, kendisini polis olarak tanıtan 3 kişi tarafından tecavüze uğradıklarını, ayrıca gasp edildiklerini söyledi. Bunun üzerine, Y... ve arkadaşlarını sanık olarak yakaladık. Mağdurenin cep telefonu ve pasaportu bunların üzerinden çıktı. Şahıslar mahkemece tutuklandı. Y..., serbest kaldıktan sonra, V... Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe vererek, benim ve polis memuru arkadaşım A...'ın kendisinden tehditle 20 bin dolar istediğimizden bahisle şikayetçi olmuş. Bu soruşturma sırasında, hem soruşturma izni verilmesine yer olmadığına karar verildi, hem de takipsizlik kararı verildi. Ancak, bu soruşturma sebebiyle görev yerlerimiz değiştirildi, itibarımız zedelendi, rüşvetçi ve vatandaştan zorla para isteyen polis durumuna düştük. Sanıklar tutuklandıktan sonra, Y...'u sadece bir kez mahkemede gördüm. Onun dışında ne gördüm, ne de konuştum. Bizden intikam almak için böyle bir yola başvurmuştur. Bu nedenle cezalandırılmasını istiyorum.' şeklinde iddiasını dile getirirken; 12.09.2002 tarihli mahkeme ifadesinde; '..aynı şeyleri tekrar ettikten sonra, bunlar dava açıldıktan sonra, kadınlara davadan vazgeçmeleri için çok baskı yaptılar. Benim de asayiş şube müdürlüğünden alınmam için böyle bir iftira atıldı, zaten bu soruşturma sırasında görev yerim de değiştirildi. Ben şikayetçiyim.' biçiminde ilavede bulunmuştur. Diğer müşteki A... Ü...ise Cumhuriyet savcısı önündeki 29.03.2002 tarihli ifadesinde: 'Dilekçesini tekrar ettikten sonra, müşteki Nazım'ın ifadesini aynen tekrar etmiştir. Devamla, '…
….şahıslar tutuklandıktan sonra bir gün polis arkadaşım Cahit Çetin ile Kilimciler Pasajında bulunan berber dükkanında idim, tıraş olurken Y... isimli şahıs yanıma geldi, kendisine cezaevinden ne zaman çıktığını sordum, o da yeni çıktığını söyledi ve berberden ayrıldı. Aramızda başka bir konuşma geçmedi. Şikayetçiyim…
…' demiştir. 12.09.2002 tarihli mahkeme ifadesinde; '…
….aynı şeyleri söyleyerek, şikayetçi olduğunu tekrar etmiştir.'
Sanık Y... S... Cumhuriyet savcısı önündeki 25.04.2002 tarihli yöntemine uygun, avukatsız alınan savunmasında; '…
…daha önce V... Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekiplerce yakalandım, göz altına alındım. Komiser N…
… ile polis memuru A…
… , beni mahkemeye çıkardıklarında hayat kadınları ile yakaladıklarından dolayı sen bize 20 bin dolar verirsen biz senin işini hallederiz, ayrıca bayanların ifadelerinde sana yardımcı oluruz, diye söylediler. Ben de, paramın olmadığını ve kendilerine bu parayı veremeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine bu şahıslar beni rahatsız etmeye ve tehdit etmeye başladılar. Bu parayı bize vermezsen evine ve işyerine, arabana bir suç aleti atarız, seni yakarız diye tehdit ettiler. Bunu biz yapmazsak dahi arkadaşlarımıza yaptırırız dediler. Ben de bunlardan korktuğum için şikayette bulundum. Bunlar bana karşı suç işledikleri halde, davaları kapatıldı. Ben bunlara iftira atmadım. Ben onları şikayet ettikten sonra, yanıma gelmemeye başladılar. Bu şahısların benden para istediklerine dair şahidim yoktur. Çünkü, yanımda birisi varken para istemiyorlardı…
…' dedikten sonra, mahkeme önünde yöntemine uygun olarak avukat bulundurulmaksızın alınan 21.01.2003 tarihli savunmasında; '…
…cezaevinden tahliye olduktan sonra, komiser Nazım ve polis memuru A... benim işyerime gelip, sen bize 20 bin dolar ver, hayat kadınlarına söyleyelim davalarını geri alsınlar, aksi takdirde sana zarar veririz dediler…
…'demek suretiyle, önceki savunmalarına benzer şekilde beyanda bulunmuştur.
Soruşturma sırasında başka delil toplanmaksızın kamu davası açılmış, mahkemece de belirtilen ifadelerden başka delil araştırılmadan şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat kararı verilmiştir.
Devam eden süreçte; Özel Daire toplanan delilleri mahkumiyet için yeterli görürken; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı mahkemenin beraat kararının onanması gerektiği yönünde itirazda bulunmuştur.
Çözülmesi gereken uyuşmazlık, sübuta ilişkin olduğuna göre;
Sadece müdahillerin ve sanığın beyanlarıyla yetinilen; bunun dışında başka delillerin de bulunduğu anlaşılmasına rağmen, derinlemesine delil araştırmasına girilmeden bitirilen somut soruşturmanın etkin olduğunu kabullenmek olanaksızdır.
Bu itibarla;
1-Müdahillerle sanığın arasında geçen olayların daha iyi anlaşılması ve hem müdahillerin, hem de sanığın beyanlarının sağlıklı biçimde değerlendirilebilmesi için;
a-Müdahillerin sanık hakkında gasp ve ırza geçme suçlamasıyla işlem yaptıkları dosyanın getirtilip incelenmemesi,
b-Sanığın kişiliğine, sosyal durumuna ve hayat kadınları ile ilişkisinin düzeyine yönelik olarak yeterli ve belgelere dayanan araştırmanın yapılmamış olması,
c-Bu olaylar sebebiyle, disiplin soruşturması geçirdikleri anlaşılan müdahillerin disiplin dosyalarının dosyaya celbinin sağlanmaması,
2-İtiraz yazısında da müdahil Ayhan Üzen'in Y... S...'e karşı tehdit suçunu işlediği yönünde şüpheye neden olduğu ifade edildiğinden; polis memuru olan müdahil A…
… Ü…
…'in berber dükkanında sanık Y... S... ile yaptığı konuşmaya tanık olan polis memuru C.. Ç.. ile berber F.. A…
…'ın tanık olarak dinlenmeleri gerektiğinin düşünülmemesi, dosyada görülen soruşturma noksanlıkları olarak karşımıza çıkmaktadır.
O halde; Özel Daire kararından farklı olarak, sanığın hukuki durumunun belirtilen eksiklikler giderildikten sonra belirlenmesi gerekir.
Bu nedenlerle itirazın değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Dairece verilen bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme kararının eksik soruşturma sebebiyle bozulmasına ve dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2-Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02.10.2006 gün ve 17914-14650 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-V... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.02.2003 gün ve 360-127 sayılı beraat hükmünün, belirtilen soruşturma eksiklikleri nedeniyle BOZULMASINA,
4-Dosyanın yeniden karar verilmesi için mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine 28.11.2006 günü oybirliği ile karar verildi.