Ceza Genel Kurulu 2021/377 E. , 2021/687 K.
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından sanık ...’ın beraatine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.04.2013 tarihli ve 45-107 sayılı hükümlerin katılan mağdure tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 09.04.2018 tarih, 1860-2649 sayı ve oy çokluğu ile;
'..Mağdurenin, sanığın kendisinden habersiz olarak aldığı anahtarla evine girerek zorla cinsel ilişkiye girdiği ve bu sırada vurarak burnunu kırdığına ilişkin anlatımları, ... Devlet Hastanesince düzenlenip mağdurenin burnunda kırık olduğuna ilişkin acil muayene kayıtları, tanık Kader'in olaydan sonra mağdurenin yanına geldiğini ve sanık tarafından tecavüze uğradığını anlattığına ilişkin beyanları, yine tanıklar... ile...'nin olay günü mağdurenin evinde ağladığını duyduklarına ilişkin ifadeleri, mağdurenin sanıktan korktuğu için hastaneye gittiğinde doktora sehpadan düştüğünü söylediğine ilişkin ifadesinin, hastanede görevli polis memuru olan tanık ...'nın, sanığın da yanında olduğu, mağdurenin hüzünlü ve ağlamaklı bir hâlinin bulunduğu yönündeki beyanı ile desteklenmesi ve tüm dosya içeriği nazara alındığında sanığın atılı suçlardan mahkumiyeti yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi B. Aköz;
'Sanık savunması, mağdurenin aşamalarda değişen çelişkili beyanları, iddia edilen olaydan bir gün sonra mağdure ve sanığın mağduredeki yaralanma sebebiyle hastaneye gittiklerinde, hastane polisi tanık ...'nın mağduredeki yaralanmanın sebebini sorduğu, mağdurenin düştüğünü söylediği buna rağmen tanığın mağdureyi sanıktan farklı bir odaya alarak gerçeği söylemesi konusunda ısrarcı olduğu, mağdurenin düşerek yaralandığını başkada bir şey olmadığını beyan ettiği, intikalin olaydan iki ay sonra yapıldığı dikkate alındığında, yüzyüzelik ilkesi gereği olayı değerlendiren mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu, mağdurenin yaralanmasının cinsel saldırıya delil olamayacağı, cinsel ilişkinin zorla olduğuna ilişkin soyut mağdure anlatımı dışında delil bulunmadığı mahkemenin beraat kararının yerinde olduğu düşüncesiyle sayın çoğunluğun konut dokunulmazlığının ihlali ve cinsel saldırı suçlarından sanığın mahkumiyetine yönelik bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.' düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 31.10.2018 tarih ve 189-279 sayı ile sanığın nitelikli cinsel saldırı suçundan TCK'nın 102/2, 102/3-d, 53. maddeleri uyarınca 13 yıl 6 ay hapis; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK'nın 116/1-4, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis; cezaları ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin verilen hükümlerin sanık ... müdafisi ile katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 18.09.2019 tarih, 2774-10938 sayı ve oy çokluğu ile;
'...sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümle ilgili olarak, 5271 sayılı CMK'nın 225/1. maddesinde yer alan ''Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir'' şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu gözetildiğinde Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim edilen 30.01.2013 tarihli iddianamede tek konut dokunulmazlığının ihlali eyleminden dolayı kamu davası açıldığı ve atılı suçun zincirleme şekilde işlendiğine dair anlatım da bulunmadığı halde, yazılı şekilde ek savunma hakkı verilerek sanık hakkında belirlenen cezada TCK'nın 43. maddesi uyarınca arttırım yapılması,
Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hükümle ilgili olarak, eylem sonucu mağdurenin ruh sağlığının bozulmasından dolayı neticenin ağırlığına göre cezanın, TCK'nın 49/1 ve 102/5. maddeleri gereğince 20 yıla kadar arttırılmasının mümkün bulunduğu nazara alınarak 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi gereğince suçun işlendiği zamanda geçerli kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması, her iki kanuna göre sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tesbitiyle lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun gerekçeye yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde 5237 sayılı TCK'nın 102/5. maddesi değerlendirme dışı bırakılarak uygulama yapılması,' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Başkanı B. Şahin ve Daire Üyesi M. Artuç;
'Sayın Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf sanığa atılı konut dokunulmazlığının ihlali ve cinsel saldırı suçlarının sübut bulup bulmadığı hususundadır.
Sanık savunması, mağdurenin aşamalarda değişen çelişkili beyanları ve tüm dosya kapsamı uyarınca, iddia edilen olaydan bir gün sonra mağdure ve sanığın mağduredeki yaralanma sebebiyle hastaneye gittiklerinde, hastane polisi tanık ...'nın mağduredeki yaralanmanın sebebini sorduğu, mağdurenin düştüğünü söylediği, buna rağmen tanığın mağdureyi sanıktan farklı bir odaya alarak gerçeği söylemesi konusunda ısrarcı olduğu, mağdurenin düşerek yaralandığını başka da bir şey olmadığını beyan ettiği, intikalin de olaydan iki ay sonra yapıldığı dikkate alındığında, mağdurenin yaralanmasının cinsel saldırıya delil olamayacağı, cinsel ilişkinin zorla olduğuna ilişkin soyut mağdure anlatımı dışında delil bulunmadığı bu nedenle delil yetersizliğinden dolayı sanık hakkında müsnet suçlardan beraat kararı verilmesi gerektiğinden hükümlerin bozulmasına karar verilmesi düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.' düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 10.01.2020 tarih ve 398-15 sayı ile sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan TCK'nın 102/2, 102/3-d, 102/5, 53. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK'nın 116/1-4, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis; cezaları ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin kısmen resen temyize tabi hükümlerin sanık müdafisi ile katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 23.02.2021 tarih, 3111-1422 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyes
'Sanık savunması, mağdurenin aşamalarda değişen çelişkili beyanları ve tüm dosya kapsamı uyarınca, iddia edilen olaydan bir gün sonra mağdure ve sanığın mağduredeki yaralanma sebebiyle hastaneye gittiklerinde, hastane polisi tanık ...'nın mağduredeki yaralanmanın sebebini sorduğu, mağdurenin düştüğünü söylediği, buna rağmen tanığın mağdureyi sanıktan farklı bir odaya alarak gerçeği söylemesi konusunda ısrarcı olduğu, mağdurenin düşerek yaralandığını başka da bir şey olmadığını beyan ettiği, intikalin de olaydan iki ay sonra yapıldığı dikkate alındığında, cinsel ilişkinin zorla olduğuna ilişkin soyut mağdure anlatımı dışında delil bulunmadığı bu nedenle delil yetersizliğinden dolayı sanık hakkında müsnet suçlardan beraat kararı verilmesi gerektiğinden hükümlerin bozulmasına karar verilmesi düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.' düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.04.2021 tarih ve 25363 sayı ile özetle;
'...İtirazın konusu, sanığa atılı suçların sübut bulmadığına dairdir.
...
Dosya kapsamından, mağdurenin kemik kırığı oluşacak şekilde sanık tarafından yaralanmasının arkasından tedavi için hastaneye gittiğinde hastane polisi tanık ...'nın sorularına düştüğü şeklinde cevap vermesi, olayın üzerinden iki aylık bir süre geçmesini müteakip şikayetçi olması nazara alındığında mağdur ... sanık arasındaki cinsel ilişkinin zora dayalı gerçekleştiğine ve sanığın bu amaçla mağdurun evine girerek atılı konut dokunulmazlığını bozma suçunu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı ve böylece sanığa atılı suçların sübut bulmadığı düşüncesi ile Yüksek Dairenin onama kararına itiraz etmek gerektiği,' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 05.10.2021 tarih ve 19700-8191 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; katılan mağdurenin sanığın eylemlerine rızasının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda sanığın üzerine atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı ile konut dokunulmazlığının ihlali suçlarının unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde 31 yaşında olan sanık ...’ın annesiyle 51 yaşındaki katılan mağdure ...’ın arkadaş oldukları ve katılan mağdurenin, sanığı bu arkadaşlık vesilesiyle tanıdığı,
Katılan mağdurenin 09.08.2012 tarihinde gerçekleştiğini iddia ettiği olayla ilgili olarak 11.10.2012 tarihinde müracaatta bulunması üzerine sanık hakkında soruşturmanın başlatıldığı,
... Devlet Hastanesinin acil poliklinik defterinde yapılan incelemede; katılan mağdurenin 09.08.2012 tarihinde hastanenin acil bölümüne giriş kaydının yapıldığı, defterin karar bölümünde 'Allerji (+) Nazal fraktür' ibarelerinin yer aldığı, tanı (kod) bölümünde ise 'Kimseden şikeyeci degilem' içeriğinde el yazısı ile imzanın bulunduğu,
... Devlet Hastanesi Acil Servis Triaj Muayene Gözlem Formu'nda yapılan incelemede; katılan mağdurenin 09.08.2012 tarihinde saat 07.18’de muayene edildiği, geliş şikâyetinin 'Burnunu sehpaya vurmuş' şeklinde kayıtlı olduğu,
... Devlet Hastanesinin kulak burun boğaz bölümüne ait poliklinik defterinde yapılan incelemede; katılan mağdurenin 09.08.2012 tarihinde saat 14.31.16’da adı geçen polikliniğe giriş kaydının yapıldığı, defterin karar bölümünde 'Enfejia Minoset' ibarelerinin bulunduğu, tanı (kod) bölümünde ise 'burun travması' şeklinde açıklamanın yer aldığı,
11.10.2012 tarihli olay yeri inceleme raporu formuna göre; yapılan incelemede; dairenin mutfak penceresinin açıldığı iki bina arası havalandırma boşluğunun zemininin yerden yaklaşık 7-8 metre yükseklikte olduğu, pencere camından bakıldığında zemin üzerinde tam olarak ne olduğu anlaşılamayan, kırmızı renkli bez parçasıyla birlikte bir adet kutu bira ve bira şişesinin bulunduğu, havalandırma boşluğuna açılan banyo penceresine ait sinekliğin kısmen yırtık olduğu, evin salon bölümünde televizyon üzerinde bulunan uydu alıcısının üst kısmının kırık olduğu, apartman boşluğuna olta sarkıtılmak suretiyle bahse konu, kırmızı renkli, matrax ibareli, XXL beden ölçülü boxer olarak tabir edilen alt iç çamaşırının olta ile yukarı çekilerek muhafaza altına alındığı,
12.10.2012 tarihli teslim tutanağına göre; katılan mağdure tarafından polis memurlarına verilen Digitürk cihazı ve adaptörünün, bu araçların kendisine ait olduğunu beyan eden sanığa teslim edildiği,
12.10.2012 tarihinde ... Devlet Hastanesinde görevli kulak burun boğaz uzmanı tarafından katılan mağdure hakkında düzenlenen raporda; burun cildinde herhangi bir darp izine rastlanılmadığının, burunda deformite olmadığının, sepum ortada olup olay tarihinde alınan os nazal grafisinin bulunamadığının, 11.10.2012 tarihinde... protokolle alınan os nazal grafide; nazal fraktürün mevcut olduğunun, bu fraktürün olay tarihinde gerçekleştiğinin kabulü hâlinde basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyeceğinin, hayat fonksiyonlarını hafif (1) derecede etkilediğinin, sabit iz bırakmayacağının belirtildiği,
12.09.2018 tarihinde Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu tarafından katılan mağdure hakkında tanzim edilen raporda; mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan 'Travma sonrası stres bozukluğu' denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiğinin, bu duruma göre katılan mağdurenin 09.08.2012 tarihinde mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun mütalaa edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure ... Kollukta; yaklaşık 2,5 ay önce gündüz saatlerinde daha önceden tanıdığı ve mobilyacılık yaptığını bildiği sanığın, evinin kapılarını tamir etmek için evine geldiğini, sanığın kapıları tamir ettiği esnada kendisinin de lavaboya girdiğini, daha sonra sanığın, evinden ayrıldığını, kendisinin de arkadaşı olan tanık ...’ın evine gittiğini, aynı gün saat 22.30 sıralarında evine döndüğünü, oturma odasında bulunan televizyonu açtığı sırada evinin dış kapısının anahtarla açıldığını ve içeri sanığın girdiğini gördüğünü, sanığa 'İçeri nasıl girdin? Ne işin var?' diye sorması üzerine sanığın da, lavaboya gittiği esnada kapının arkasında bulunan iki adet giriş anahtarından birini aldığını ve bu anahtar yardımıyla eve girdiğini söylediğini, sanığın 'Bana borcun var. Senden para istiyorum.' şeklindeki sözlerine karşılık ona borçlu olmadığını, yaptığı işten doğan parayı da taksitle ödeyeceğini anlattığını, o sırada sanığın aşırı alkollü göründüğünü, oturma odasında sanığın, yüzüne ve kollarına yumrukla vurduğunu, tekme ve tokatlarla yaraladığını, kendisini korumaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını, sanığın elleriyle, ağzını kapatması nedeniyle bağıramadığını, kendisiyle cinsel ilişkiye girmek istediğini söyleyen sanığa 'Ben senin annen yaşındayım. Sen ne yapmak istiyorsun?' şeklinde sözler söylediğini, sanığın da, kendisine 'Ne annesi? Ne ablası? Benimle sevişeceksin. Sevişmezsen öldürürüm.' dediğini, kabul etmemesi üzerine sanığın sinirlenerek birden mutfağa gittiğini ve elinde bıçakla döndüğünü, 'Benimle evleneceksin.' diyerek elindeki bıçakla üzerine doğru geldiğini, bir eliyle üzerinde olan tişörtü ve eteği yırtarak çıkardığını, bunun üzerine iç çamaşırlarıyla kaldığını, sanığın, kendisini çekyatın üzerine yatırdığını, çekyatta bulunan havluyu ağzına tıkayarak bağırmasını engellediğini, sanığın, iç çamaşırlarını yırtarak çıkardığını ve kendi pantolonunu da dizlerine kadar indirdiğini, akabinde kendisine zorla tecavüz ettiğini, içine boşaldığını, devamında sanığın, üzerinden kalkarak çekyatın üzerine oturup yanında getirdiği biraları içmeye devam ettiğini, sanığın elinde bıçağın bulunduğunu, ağladığı sırada sesi bir miktar yükseldiğinde kendisine 'Sessiz ol. Ağlama. Aşağıdakiler duyarsa seni öldürürüm.' şeklinde sözler söylediğini, ağlamaya devam etmesi üzerine sanığın oturduğu yerden kalkıp kendisine saldırdığını, tekme ve tokatla kendisini yaraladığını, yüzüne yumrukla vurması sonucu ağzından ve burnundan kan geldiğini, bu şekilde sabahın olduğunu, sanığın 'Kimseye bir şey söyleme. Söylersen seni öldürürüm.' diyerek evden ayrıldığını, hastaneye gitmek için dışarı çıktığında sanığın, kapının önünde beklediğini gördüğünü, sanığın, peşinden hastaneye geldiğini, yolda yine 'Doktora da söylersen seni öldürürüm. Sehpadan düştüm diyeceksin.' şeklinde sözler söylerek tehdit etmeye devam ettiğini, sanıktan korktuğu için doktora sehpadan düşerek burnunu yaraladığını söylediğini, bu şekilde tedavisini yaptırdığını ve davacı olmadığını, hastanede burnunun kırıldığını öğrendiğini, tekrar hastaneye giderek tedavisini yaptırdığını, daha sonra Kader’in yanına giderek Kader’e başına gelenleri anlattığını, Kader’in şikâyetçi olması konusunda kendisine tavsiyelerde bulunduğunu ancak korktuğunu söyleyerek şikâyetçi olamadığını, Kader’in, yüzünü yaralı hâlde gördüğünü, evine döndüğünde sanığın yine evde olduğunu, sineklikle evde bulunan uydu cihazını kırdığını, çekyatların altını karıştırdığını, çantasındaki 100 TL parayı, ince altın zincirini ve çeşitli marka sigaralarını aldığını fark ettiğini, neden parayı aldığını sorduğunda sanığın 'Birine söylersen sonun kötü olur.' dediğini, sanığın evde olduğu sırada alt kattaki komşusuna balkondan seslenerek evine gelmesini söylediğini, alt katta oturan komşuları tanıklar ... ile ... ve Kader’in dairenin önüne gelmeleri üzerine sanığın korkarak eşyalarını alıp evden gittiğini, iki gün sonra tekrar eve gelen sanığın, kapıyı açması için kendisine bağırıp çağırdığını, kapıyı açtığında sanığın hakaret ve tehditlerde bulunarak gittiğini, bu hakaret ve tehdit içeren sözleri telefon görüşmelerinde de söylediğini, son olarak 11.10.2012 tarihinde saat 00.30 sıralarında sanığın alkollü bir şekilde evinin kapısına geldiğini, kapıyı açmaması üzerine 'Seni öldürürüm aç kapıyı. Sonun kötü olur. Evinde benim eşyalarım var. Onları alacağım.' şeklinde sözler söylediğini, bu eşyaların ne olduğunu sorması üzerine sanığın, valizin içine bir poşette uydu cihazı bıraktığını söylediğini, kapıyı açmaması üzerine sanığın bir süre sonra evin önünden ayrıldığını, valizi kontrol ettiğinde kendisine ait olmayan üzerinde Digitürk yazılı, içinde kartı olan uydu alıcısını gördüğünü ve emniyete getirdiğini, sanıktan şikâyetçi olup uzlaşmak istemediğini,
Savcılıkta; evinde yapılacak tadilat nedeniyle sanıkla tesadüfen karşılaştığını, sanığın tadilata yardımcı olabileceğini söylediğini, tadilat devam ederken evinde lavaboda bulunduğu sırada sanığın, ev anahtarlarından birini gizlice yanına alarak sakladığını, lavabodan çıkarak sanığın yanına döndüğünde sanığın yaptığı işi bitirmeden evden gittiğini, ertesi gün sanığın, eve laminant ustasını getirdiğini ve parkelerin döşendiğini, o gün arkadaşı olan tanık Kader'in evine gittiğini ve saat 22.30’da evine döndüğünü, eve girdikten bir müddet sonra evin kapısının anahtarla açıldığını ve sanığın içeri girdiğini, bu sırada elinde ekmek bıçağı olduğunu, sanığın, kendisinden 500 TL para istediğini, ayrıca evini ve eşyalarını para bulmak amacıyla karıştırarak çekyatın altından 150 TL parayı, sigaralarını, kızına ait künyeyi de aldığını, sanığın, kendisine birlikte olmak istediğini söylediğini, sanığa annesinin arkadaşı olduğunu söyleyerek bu teklifi kabul etmediğini, sanığın alkollü olması ve sinirlenmesi nedeniyle sanıktan korkarak ağlamaya başladığını, sanığın, saçlarından tutarak kendisini çekyatın üzerine çektiğini, bu sırada da elinde bıçak olduğunu, orada kendisiyle zorla cinsel ilişkiye girdiğini ve sonrasında tekme ve tokatlarla dövdüğünü, tekrar kendisiyle zorla cinsel ilişkiye girdiğini, ayağını zemine vurarak alt kat komşularına sesini duyurmaya çalıştığını, sanığın, kendisinden zorla para istemeye devam ettiğini, saat 04.00’e doğru sanığın yumrukla kendisinin burnuna vurması sonucunda büyük bir acı hissettiğini, sanığın, kendisini zorla lavaboya götürdüğünü, 'Seni öldüreceğim.' şeklinde sözler söylemesi üzerine korkarak sessiz kaldığını, her tarafının morarmış olduğunu, saat 06.00 sıralarında sanığın evi terk ettiğini, sanığın 'Doktora evde düştüm diyeceksin.' demesi nedeniyle doktora evde sehpadan düştüğünü söylediğini, bu nedenle olayın adliyeye yansımadığını, burun kemiğinde kırık olduğu için tekrar hastaneye çağrıldığını, sanığın 'Olayı başka yerde anlatırsan seni öldürürüm. Sana mezar yaparım.' şeklinde tehdit içeren sözler söylediğini, hastaneye gittikten sonra da evine gelmeye devam ettiğini, bir defasında ...in de evde olduğunu ve sanığı gördüğünü, yaklaşık 2 ay süreyle sanıkla görüşmediğini, Ekim ayı başlarında köyden döndükten sonra sanığın yine evinin kapısına gelip gittiğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu ve uzlaşmak istemediğini,
Mahkemede; yalnız yaşadığını, sanığın annesini daha önceden tanıdığını, yolda karşılaştığı sanığın, kendisine 'Nasibi abla nereden geliyorsun?' diye sorduğunu, sanığa kapıları yaptırdığı için kapıcıya gittiğini söylediğini, kapının alt kısmının uzun olduğunu söylemesi üzerine 'Kapıyı keseyim.' diyen sanığın olay tarihinden önce evine tadilat için geldiğini, o gün herhangi bir şey yapmadığını, evde bir iki eksiğin olduğunu söylediğini, ertesi gün sanığın, yanında bir çocukla parkeleri değiştirmek için geldiğini, lavaboya geçtiği sırada sanığın, evinin anahtarını aldığını, sanık ... yanındaki çocuk evden çıktıktan sonra arkadaşının evine gittiğini, saat 22.30-23.00 sıralarında evine döndüğünü, oturma odasına girdiğini, mutfakta ya da herhangi başka bir yerde ışığın olmadığını, oturma odasında çekyatın üzerinde sigara içtiği sırada oturma odasının kapısının açıldığını, evine girdiğinde sanığın da evde olduğunu ancak nereye saklandığını bilmediğini, oturma odasındaki çekyatların altında bulunan eşyaların dışarı çıkarıldığını görerek eve hırsız girdiğini düşündüğünü ancak vakit geç olduğu için polisi aramadığını, sabah aramaya karar verdiğini, odaya girdiğinde sanığın elinde bıçak bulunduğunu, sanığa 'Senin ne işin var benim evimde?' diye sorduğunu, evin dış kapısını kilitlediğini fark ettiği sanığın elinde bıçağın da olması nedeniyle hiçbir şey söyleyemediğini, eline cep telefonunu aldığını, sanığın 'Cep telefonunu masaya koyacaksın.' demesi üzerine telefonu sehpanın üzerine bıraktığını, sanığın elinde bira kutusu olduğunu, sanığa 'Ben sana ne yaptım? Niye bıçak elinde?' diye sorduğunu, 'Bana 500 TL parayı çıkartacaksın.' diyen sanığın, yakasına yapıştığını, bir elinde bıçak, diğer elinde bira şişesi bulunan sanığın, şişeyi sehpanın üzerine bıraktıktan sonra boynuna sarıldığını, sanığa 'Nereden bulayım 500 Lirayı? Benim hasta çocuğum var. Emekli maaşım var. Kredi çektim. Param yok. Sana çalışman karşılığında 700 TL para verdim. Benim sana borcum da yok.' dediğini, sanığın da 'En geç yarın 500 TL parayı bana getireceksin. Sus konuşma.' diyerek yüksek sesle konuşmamasını söylediğini, sanığın üzerinde bulunan kot pantolonunu çıkartarak cinsel organını ağzına soktuğunu ve kafasına yumrukla vurmaya başladığını, o sırada bıçağın sanığın elinde olduğunu ve kendisine tecavüz ettiğini, ağlamaya başlayınca kendisine ... attığını ve kafasına yumrukla vurduğunu, 'Beni öldürecek misin?' diye sorduğu sanığın 'Evet öldüreceğim.' diyerek cevap verdiğini, yaklaşık 40 dakika sonra sanığın yine kendisine tecavüz ettiğini, o sırada devamlı ağladığını ve 'Beni kurtarın.' diyerek bağırdığını, sanığın ikinci tecavüzünü anal yoldan gerçekleştirdiğini, alt katta oturan komşularına sesini duyurmak için ayağını yere vurduğunu, komşuların kapıya geldiklerini, kapı zili çalmadığı için kapıya vurduklarını ancak sanığın kapıyı açmaması üzerine gittiklerini, sanığın sürekli olarak 'Seni öldürürüm. Bağırma.' şeklinde sözler söylediğini ve ağzını tıkadığını, sanığa onu şikâyet edeceğini söylemesi üzerine sanığın oturduğu çekyattan kalkarak yüzüne yumruk attığını, burun kemiğinin kırıldığını ve yüzünün şiştiğini, 'On sene de üzerinden geçse seni öldüreceğim ya da öldürteceğim.' dediğini, sadece ağladığını, sanığın her iki tecavüzde de içine boşaldığını, o nedenle iç çamaşırında herhangi bir iz bulunmadığını, çekyatlarının altında yaklaşık 100 TL parasının, 300 TL değerinde ince bir bilekliğinin ve 5-6 paket sigarasının olduğunu ve sanığın bunları da aldığını, saat 05.30 sıralarında lavaboya gittiğini, sanığın, saçlarını tutup kendisini lavabonun içine soktuğunu ve 'Seni burada öldüreceğim.' dediğini, daha sonradan sanığın hap kullandığını duyduğunu, kendisine 'İstediğim zaman para getireceksin ve istediğim zaman da gelip seninle ilişkide bulunacağım.' dediğini, saat 06.00 sıralarında da evden çıktığını, sanığa, yumruk attığında kendisini doktora götürmesi için yalvardığını ancak sanığın kabul etmediğini, sanık evden çıktıktan sonra doktora gittiğini ancak arkasından sanığın da hastaneye girdiğini, şikâyetçi olması durumunda öldürmekle tehdit ettiğini, doktora sehpanın üstüne düştüğünü söylemesini istediğini, ayrıca doktora sehpanın üzerine düştüğünü bizzat sanığın söylediğini, bu olaylardan sonra arkadaşı olan tanık ...’ın evine giderek olayları ayrıntılarıyla anlattığını, Kader’le birlikte bir saat sonra eve gittiklerini, sanığın, evinde banyo yaptığını gördüğünü, alt katta oturan komşularını da çağırdığını ve sanığa evden çıkmasını söylediğini, Kader’in sanığa 'Sen bu kadını ne hâle getirdin?' diye sorduğunu, sanığın da cevaben hiçbir şey yapmadığını söylediğini, devamında da 'İki tane şahit de bulurum anlatırsan. Yarın sabah da mezarın olur. Kapa çeneni. Sen faresin, ben aslanım. Seni gebertirim.' dediğini ve yumruk attığını, Kader’in sanığı daha öncesinde hiç görmediğini, olaylardan sonra yüzünün iyileşmesi için annesinin yanına gittiğini, yaklaşık 1,5 ay sonra tekrar evine döndüğünü, alt kat komşusu olan tanık...’nin sanığın, evine geldiğini söylediğini, hastane olayından sonra da sanığın, evine geldiğini, olaydan sonraki gün Kader'le konuşurken sanığın anahtarları evin içine attığını, olay tarihinden sonra anahtarı değiştirdiğini, annesinin yanından döndükten sonra sanığın tekrar kapıya gelmesi üzerine bu kez balkona çıkıp 'Beni kurtarın.' diyerek bağırdığını, sanığın da sokaktan 'Cemile teyzene söylesen ne olacak? Ben seni öldüreceğim.' dediğini ve bunu herkesin duyduğunu, korkudan evinde kalamadığını, hâlen de korkmakta olduğunu, olaydan sonraki gün evine giren sanığın evin uydusunu ve sinekliğini kırdığını ve evine eski bir uydu cihazı bıraktığını, sanıktan şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini,
Tanık ... Kollukta; katılan mağdureyle yaklaşık 18 yıldır arkadaşlık ettiğini, ikametlerinin çok yakın olduğunu ve sıklıkla birbirlerine gelip gittiklerini, 08.08.2012 tarihinde katılan mağdurenin, sohbet için evine geleceğini ancak gelmediğini, 09.08.2012 tarihinde saat 10.30 sıralarında evine gelen katılan mağdureyi tanıyamadığını, gözlerinde, yanaklarında ve burnunda morluklar bulunduğunu, kollarında sıyrıklar ve çürükler olduğunu, ne olduğunu sorduğunda katılan mağdurenin evinde mobilya ustası olarak tanıdığı sanığın, katılan mağdureyi darbettiğini ve ona zorla tecavüz ettiğini öğrendiğini, biraz daha sohbet ettikten sonra katılan mağdurenin evine döndüğünü, hasta olan babasını doyurduktan sonra katılan mağdurenin evine gittiğini, sanıkla katılan mağdurenin evde olduklarını gördüğünü, 'Bu kızı ne hâle getirmişsin?' dediği sanığın, kendisine 'Ben bir şey yapmadım.' şeklinde sözler söylediğini, bunun üzerine katılan mağdurenin odaya giderek yırtılmış ve kanlı eteğini, tişörtünü ve havlusunu getirerek kendisine gösterdiğini, o sırada sanığın, katılan mağdureye iki ... attığını, kendisinin de araya girdiğini, akabinde katılan mağdurenin alt katta oturan komşuları tanıklar ... ile ...’ın gürültü nedeniyle katılan mağdurenin evine geldiklerini ve bu duruma onların da şahit olduklarını, sanığın önce bir kat aşağı indiğini, sonra geri dönerek içinde çeşitli markalara ait yaklaşık 8-10 adet sigara bulunan birkaç sigara paketini evin içerisine atarak evden ayrıldığını, bu olaydan sonra ...’ya giden katılan mağdurenin yaklaşık 2-3 ay boyunca ... ilçesine dönmediğini, bu süreçte katılan mağdureyle telefonla görüştüğünü, 05.10.2012 tarihinde ...’ya geldiğini öğrendiği katılan mağdurenin, 08.10.2012 tarihinde evine gelerek kendisine, sanığın tekrar evine geldiğini, kapıyı zorladığını ve rahatsız ettiğini anlattığını, kendisinin de katılan mağdureye polise gitmesi konusunda fikir verdiğini, 11.10.2012 tarihinde katılan mağdureyle birlikte emniyete giderek konuyu bildirdiklerini,
Savcılıkta; katılan mağdureyle aynı mahallede oturduklarını, evlerinin arasında yaklaşık 100 metre mesafe olduğunu, düzenli olarak 20 yıldır her gün görüştüklerini, olay tarihinde katılan mağdureyi kahvaltı için evine davet ettiğini, 10.30-11.00 saatleri arasında evine gelen katılan mağdurenin yüzünün gözünün sarılı bir hâlde olduğunu, kolunun çizilmiş ve morarmış olduğunu, ne olduğunu sorduğunda katılan mağdurenin, daha önce evine marley döşemek ve ahşap eşyalarını tamir etmek için gelen sanığın, evinde gece saatlerinde kendisine saldırdığını, tecavüz ettiğini ve kendisini darbettiğini, hastaneye giderek tedavisini yaptırdığını, yüzündeki sargıların da hastanede yapıldığını anlattığını, saat 14.00 sıralarında katılan mağdureyle birlikte onun evine gittiklerini, sanığın odada oturmuş beklemekte olduğunu, 'Ne yaptın?' diye sorduğunda sanığın 'Ben hiçbir şey yapmadım.' diyerek cevap verdiğini, 'Neden bu kızı bu hâle getirdin?' dediğinde sanığın yine bir şey yapmadığını söylediğini, o sırada katılan mağdurenin alt katta oturan komşuları tanıklar ... ile ...’ın geldiklerini, katılan mağdurenin, kendilerine yatak odasının durumunu gösterdiğini, katılan mağdurenin giydiği eşofman ile yerdeki halı ve havlunun kan içerisinde olduğunu, emniyette alınan beyanında sanığın katılan mağdureyi telefonla aradığını söylemediğini, olayın gerçekleştiği tarihte sanığın katılan mağdureyi telefonla arayarak ona tehdit ve hakaret içeren sözler söylediğini, olayın hangi gün gerçekleştiğini tam olarak bilmediğini, annesi vefat ettiği için rahatsız olduğunu, zamanı ve mekanı karıştırdığını,
Mahkemede; olaydan bir gün sonra saat 09.30 sıralarında evine gelen katılan mağdurenin yüzünün kan içinde olduğunu, 'Ne oldu?' diye sorduğunda katılan mağdurenin '... beni böyle yaptı.' diyerek cevap verdiğini, aynı gün saat 09.30 sıralarında birlikte katılan mağdurenin evine gittiklerini, evin hol kısmında ayakta duran sanığa 'Ne yaptın kardeşim sen böyle?' dediğini, sanığın 'Ben bir şey yapmadım abla.' diyerek cevap vermesi üzerine katılan mağdurenin bu defa evin banyosundan kanlı etek ve bluzünü getirerek gösterdiğini ve halının üzerinde de kan olduğunu, tanıklar ... ve ...’ı da çağırdıklarını ve onların da geldiklerini, katılan mağdurenin sanığa 'Benim sigaralarımı sen aldın.' demesi üzerine sanığın koşarak aşağı indiğini ve 4-5 paket sigara getirdiğini, her bir paketin içinde 4-5 adet sigaranın bulunduğunu, katılan mağdurenin kendisine ne anlattığının sorulması üzerine; katılan mağdurenin sanığın, kendisini dövdüğünü söylediğini, başka bir şey anlatmadığını, olaydan birkaç gün sonra katılan mağdurenin evinde olduğu sırada sanığın katılan mağdureyi telefonla aradığını, katılan mağdurenin, kendisine 'Alttan al..... arıyor.' dediğini, telefonu eline alarak 'Kardeşim ne oldu?' diye sorunca sanığın 'Ben... ve seni öldüreceğim.' dediğini, sonra telefonu katılan mağdureye verdiğini, sanığı, katılan mağdurenin evine kalebodur döşeyeceği için tanıdığını, katılan mağdurenin evinde çalışırken gördüğünü, çelişki nedeniyle sorulması üzerine; olaydan önce sanığı, katılan mağdurenin evinde görmediğini, olaydan sonra gördüğünü, olaydan önce sanıkla katılan mağdure arasında bir arkadaşlık olmadığını, sadece sanığın katılan mağdurenin evinde tamirat yaptığını katılan mağdureden duyduğunu, sorulması üzerine; sanıkla karşılaştığında 'Kardeşim ne yaptın? Kızı ne hâle getirdin?' dediğinde sanığın 'Ben yapmadım.' şeklinde sözler söylediğini, sanığın katılan mağdureden para alıp almadığını bilmediğini, olaydan sonra birkaç kez sanığın, evinin dışından katılan mağdureyi rahatsız ettiğini katılan mağdureden duyduğunu ancak bizzat görmediğini, sanığın annesini tanımadığını, sorulması üzerine; katılan mağdurenin olayı anlattığı sırada sanığın, kendisini dövdüğünü ve tecavüz ettiğini söylediğini, bu hususu utandığı için anlatamadığını,
Tanık ... Savcılıkta; katılan mağdurenin evinin alt katında oturduğunu, yaklaşık 3 ya da 4 ay önce bir gece saat 23.00-00.00 sıralarında eşi olan tanık...’nin, katılan mağdurenin hıçkıra hıçkıra ağlama seslerini duyarak kendisini uyandırdığını, akabinde...’nin katılan mağdurenin evine çıkarak defalarca çalmasına rağmen kapıyı açan olmadığını, bu olaydan 2-3 hafta sonra isminin... olduğunu öğrendiği sanığın, katılan mağdurenin evine gelerek kapıyı çaldığını ancak açan olmadığını, kendisinin de sanığa 'Rahatsız oluyorlar.' diyerek gitmesini söylediğini, yaklaşık 1-2 hafta sonra sanığın tekrar geldiğini ve sanığa yine gitmesini söylediğini, başka bir olaya şahit olmadığını, sanığın katılan mağdureyi dövdüğünü, tehdit ettiğini ya da katılan mağdureye saldırdığını görmediğini, katılan mağdurenin, kendisine bir şeyler anlattığını ancak bunları bizzat duymadığını ve görmediğini,
Mahkemede; katılan mağdurenin alt katında oturduğunu, 22.30-23.00 saatleri arasında üst kattan parke sesleri geldiğini ve üst kata çıktığını, evde katılan mağdureyle birlikte üç tane işçi ve sanığın olduğunu gördüğünü, geç olduğunu söyleyerek çalışmayı durdurmalarını istediğini ve evine döndüğünü, saat 01.00 sıralarında eşi olan tanık...’nin uyandırması üzerine bir ağlama sesi duyduğunu,...’nin üst kata çıktığını, kapıya vurduğunu ancak kimsenin açmadığını, sanığı tanımadığını, sadece olay günü katılan mağdurenin evinde gördüğünü, yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra sanığın katılan mağdurenin kapısına dayandığını, 'Polis çağırırım.' demesi üzerine sanığın gittiğini, ertesi akşam sanığın, kendisinin evine geldiğini, kapıyı açtığında sanığın bir şeyler söylediğini ancak az işittiği için sanığın ne söylediğini duymadığını, sanığa yine 'Polis çağırırım.' dediğini ve sanığın gittiğini, olayı o sabah katılan mağdurenin, kendilerine anlattığını, katılan mağdurenin sanığın, boynuna bıçak dayadığını, korkarak sesini çıkartamadığını, sanığın, kendisine tecavüz ettiğini söylediğini,
Tanık ... Savcılıkta; yaklaşık 3 ya da 4 ay önce bir gece saat 23.00-00.00 sıralarında katılan mağdurenin hıçkıra hıçkıra ağlama seslerini duyarak uykudan uyandığını, katılan mağdurenin üst kattan ayağını yere vurduğunu, yanına çıktığında kapıya defalarca vurmasına rağmen açan olmadığını, bu olaydan 2-3 hafta sonra isminin... olduğunu öğrendiği sanığın, katılan mağdurenin evine gelerek kapıyı çaldığını ancak açan olmadığını, eşi olan tanık...’ın da sanığa 'Rahatsız oluyorlar.' diyerek gitmesini söylediğini, yaklaşık 1-2 hafta sonra sanığın tekrar geldiğini ve eşinin de sanığa yine gitmesini söylediğini, başka bir olaya şahit olmadığını, sanığın katılan mağdureyi dövdüğünü, tehdit ettiğini ya da katılan mağdureye saldırdığını görmediğini, katılan mağdurenin, kendisine bir şeyler anlattığını ancak bunları bizzat duymadığını ve görmediğini,
Mahkemede; katılan mağdurenin alt katında oturduğunu, olay gecesi eşi olan tanık... ile uyurken ses duyarak eşini uyandırdığını, 'Nasibi’nin annesi öldü galiba.' dediğini, üst kata çıkarak katılan mağdurenin kapısını çaldığını ancak açan olmayınca evine dönüp yattığını, sanığı hiç tanımadığını, katılan mağdurenin yalnız yaşayan biri olduğunu, katılan mağdurenin evinin tahtalarını döşettiğinden bile haberdar olmadığını, olaydan sonra sanığın iki defa katılan mağdurenin kapısına hızlı hızlı vurması üzerine...’ın dışarı çıkıp sanığa ',,,yapma böyle. Çıkar biri şikâyet eder. Git buradan.' dediğini, olaydan yaklaşık bir hafta on gün sonra sanığın ilk defa katılan mağdurenin evinin kapısına geldiğini, tehdit ve hakaret duymadığını, olay gerçekleştikten sonra sanığın isminin... olduğunu katılan mağdureden duyduklarını, o nedenle...’ın sanığa '... yapma. Şikâyet ederler.' dediğini, olayın ertesi günü herhangi bir şey görmediğini, katılan mağdureyle de konuşmadığını, olay günü katılan mağdurenin ağlama sesi ve evinden tahtaya vurulduğunu duyduğunu, katılan mağdurenin evinin kapısının önüne geldiğinde içeriden bağırma çağırma sesi duymadığını, sadece katılan mağdurenin annesinin vefat ettiğini düşündüğünü, o nedenle polise haber vermediğini,
Tanık ... ... Mahkemede; katılan mağdureyi, kendisinin muayene ettiğini, gösterilen rapordaki imzanın kendisine ait olduğunu, raporun içerik itibarıyla doğru olduğunu, katılan mağdurenin beyanına göre yaranın niteliğini belirten bu raporu tanzim ettiğini ancak hâlihazırda katılan mağdureyi hatırlamadığını,
Tanık... Mahkemede; olay tarihinde hastanede polis memuru olarak görev yaptığını, hastanede öncelikle doktorun değerlendirme yaptığını, sonra adli bir vaka olduğunu düşünürse kendilerine haber verdiğini, olay tarihinde de doktorun haber vermesi durumunda katılan mağdureyle bizzat görüşmelerinin, sonrasında işlemleri başlatmalarının ve adli rapor düzenledikten sonra da savcılığa haber vermelerinin gerektiğini, katılan mağdurenin doktora böyle bir şey söylemediğini düşündüğünü, tanık olarak çağrılması üzerine yaptığı inceleme sonucu katılan mağdurenin acil defterini 'Kimseden şikâyetim yoktur.' şeklinde imzaladığını gördüğünü, katılan mağdureyle sanığı tanımadığını ve olayı da hatırlamadığını ancak adli vaka olsa mutlaka işlem yapılacağını,
Tanık ... Çeltikçi Mahkemede; olay tarihinde hastanenin acil kısmında hastane polisi olarak çalışıtığını, aradan vakit geçtiği için çok teferruatlı hatırlayamadığını, olay tarihinde acile çağrıldığını, sanığı olaydan sonra birkaç defa hastanede gördüğünü, sinirsel bir rahatsızlığının olduğunu düşünerek hastaneyi terk etmesini sanığa söylediğini, o gün sanığın bir kadının yanında olduğunu, görevli arkadaşlarının kendisine 'Bayanla görüş.' dediklerini, sanığı oradan uzaklaştırarak acilden çıkardığını, kadını da odaya alarak kapıyı ve perdeleri kapattığını, sanıkla kadının göz temasını bile kestiğini, kadına ne olduğunu sorduğunu, kadının da kaza yaptığını, kapıya ya da duvara çarptığını söylediğini ancak durumun trafik kazası gibi görünmediğini, kadının hüzünlü ve ağlamaklı bir hâlinin bulunduğunu, ısrar ederek defalarca sorduğunu, kadının her defasında 'Ben kaza yaptım. Düştüm.' diyerek cevap verdiğini, en az 10 defa kadına sanığın, kendisine bir şey yapıp yapmadığını da sorduğunu, 'Dışarıdaki şahıs seni darp etmiş olabilir mi?' dediğini, kadının en ufak bir şey söylemediğini, yine de poliklinik defterine kadının imzasının alınmış olabileceğini, kadının kimseden davacı ... şikâyetçi olmadığını belirttiğini ve daha sonra da sanıkla hastaneden ayrıldıklarını hatırladığını, kadının bu sözleri üzerine adli işlemleri de başlatmadıklarını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta; katılan mağdureyi yaklaşık 10 yıldır tanıdığını, annesinin arkadaşı olması sebebiyle zaman zaman görüştüklerini, yaklaşık 2,5 ay önce katılan mağdurenin, kendisini gördüğünü ve evine kahve içmeye davet ettiğini, bu teklifi kabul ederek katılan mağdurenin evine gittiğini, sohbet sırasında katılan mağdurenin, evinin kapılarının tamir edilmesi gerektiğini söylediğini, takım çantasını alıp eve gittiğini ve 3 kapıyı tamir ettiğini, karşılığında da katılan mağdureden herhangi bir ücret almadığını, sonrasında da katılan mağdurenin evinden ayrıldığını, katılan mağdurenin bir gün sonra kendisini telefonla arayarak evinin parkelerinin tamir edilmesi gerektiğini söylediğini, arkadaşı ...’i yanına alarak katılan mağdurenin evine gittiğini, ...’in 750 TL karşılığında parkeleri tamir edebileceğini, 300 TL’yi peşin, kalan miktarı da taksitle alacağını söylediğini ve katılan mağdureyle anlaştıklarını, bunun üzerine ustalarla birlikte katılan mağdurenin evinin parkelerini yaptırdığını, katılan mağdurenin paranın bir kısmını verdiğini, kalan parayı da kendisinin ustalara ödediğini, katılan mağdurenin bir gün telefonla kendisini arayarak 'Gel, geri kalan parayı vereyim.' demesi üzerine katılan mağdurenin evine giderek parayı aldığını, o gün aralarında herhangi bir birliktelik yaşanmadığını ancak katılan mağdurenin, kendisine 'Annenle görüşmek istiyorum.' dediğini, katılan mağdureyi annesine götürmek amacıyla bir taksi çağırdığını, tam eve gidecekleri sırada katılan mağdurenin 'Biraz gezelim. Sonra gideriz.' dediğini, bunun üzerine taksiyle... mevkisine giderek biraz oyalandıklarını, katılan mağdureye eve gitmeyi teklif ettiğini ancak katılan mağdurenin 'Gezelim.' diyerek ısrar etmesi üzerine ... ilçesinde gezdiklerini, katılan mağdurenin 'Geç oldu artık. Benim ikametime gidelim.' şeklinde söylemesi üzerine birlikte katılan mağdurenin evine gittiklerini ve karşılıklı rızayla cinsel ilişkiye girdiklerini, katılan mağdurenin korunduğunu söylemesi üzerine içine boşaldığını, olaydan sonra da kendisine kırmızı renkli külotunu verdiğini, bunun üzerine kendisinin de kırmızı renkli külotunu katılan mağdureye teslim ettiğini, apartmanın havalandırma boşluğunda bulunan külotun kendisine ait olabileceğini, katılan mağdureye kendisine ait olan Digitürk uydu cihazını da verdiğini, 10.10.2012 tarihinde saat 23.00 sıralarında katılan mağdurenin evine gidip cihazı istediğini fakat katılan mağdurenin korktuğunu ve kapıyı açmayacağını söylemesi üzerine ikametten ayrıldığını, katılan mağdureye tecavüz etmediğini, darbetmediğini, bıçakla tehdit de etmediğini, kendisine iftira atan katılan mağdureden şikâyetçi olduğunu,
Savcılıkta; katılan mağdureyle 2 ya da 3 defa görüştüğünü, bir defa katılan mağdurenin rızasıyla birlikte olduklarını, katılan mağdureyle zorla cinsel ilişkiye girmediğini, onunla herhangi bir şekilde tartışmadığını, kavga etmediğini, kasten yaralama, mala zarar verme, rıza dışında eve girme ve hakaret suçlamalarını kabul etmediğini, katılan mağdurenin, kendisini neden suçladığını bilmediğini, katılan mağdurenin evinde kırılan eşyaları da komşusuna teslim ettiğini, evinde tamirat yaptığı sırada katılan mağdurenin, kendisine yakınlaştığını, birlikte alkol de almadıklarını, arada sırada alkol kullandığını, katılan mağdure hakkında şikâyetçi olmadığını, uzlaşmak da istemediğini,
Mahkemede; katılan mağdureyi, annesi vesilesiyle tanıdığını, kendisini evinde tadilat yapmak için davet ettiğini, tadilatı yaparak evden ayrıldığını, katılan mağdurenin, kendisi hakkında neden böyle söylediğini bilmediğini, yaptığı tadilatın parasının bir miktarını da katılan mağdurenin vermediğini, bu nedenle hakkında iftirada bulunduğunu, olaydan sonra parasını istemek için katılan mağdurenin kapısına gittiğini ancak kötü bir niyetinin olmadığını, katılan mağdurenin komşularına da aynı şekilde alacağı nedeniyle orada olduğunu söylediğini, katılan mağdurenin rızasıyla cinsel ilişki yaşadıklarını, zorlama olmadığını, beraat etmek istediğini,
Savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 'Cinsel saldırı' başlığını taşıyan 102. maddesi;
'1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.' şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
'(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.' hâlini almıştır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Korunan hukukî değer, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığıdır. Ccinsel saldırı suçunda failin kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hale getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli halin oluşması için vücuda organ veya sair cismin sorulması gerekir.
Uyuşmazlığın konusunu oluşturan konut dokunulmazlığının ihlâli suçu TCK’nın 'Kişilere Karşı Suçlar' kısmının 'Hürriyete Karşı Suçlar' bölümündeki 116. maddesinde;
'1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.' şeklinde düzenlenmiş,
Madde gerekçesinde; 'Madde, Anayasanın 21. maddesinde güvence altına alınan konut dokunulmazlığını ihlâl fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlâli, kişinin kendisine özgü barış ve sükûnunu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için var olması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir.
Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları güvenlik ve sükûnu ihlâl eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür.' biçiminde açıklamalara yer verilmiştir.
Madde gerekçesinde de özenle vurgulandığı üzere konut dokunulmazlığının ihlâli ile mülkiyet ve zilyetlik hakkı değil kişi hürriyeti korunmaktadır. Kanunda mülkiyet ve zilyetliği koruyan başka hükümler bulunmakta olup bu suçla kişilerin konutlarındaki güvenlik duygusu, sükûn ve huzurlarının korunması amaçlanmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süregelen kararlarında 'konut'; 'kişilerin, devamlı veya geçici olarak yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir' şeklinde tanımlanmıştır.
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin, başkasının konut dokunulmazlığını bilerek ve isteyerek ihlal etme iradesi suçun manevi unsurudur. Bu suçun manevi unsuru bakımından doğrudan ve genel kastın bulunması yeterli olup failin suçu işleme saikinin bir önemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu suçta özel kast aranmamaktadır.
Suçun maddi unsurunu ise failin, hak sahibinin rızası hilafına konuta veya eklentisine girmesi veya girdikten sonra çıkmaması oluşturmaktadır. Rızaya aykırılık, failin hak sahibinin iradesine aykırı hareket ettiğini, hak sahibinin girmeye izin vermediğini ya da bulunmasını istemediğini tasavvur etmesi anlamına gelir. Rızanın olmaması fail açısından psikolojik bir engel olup sarih ya da zımni olması mümkündür. Dolayısıyla hak sahibinin iradesini dış dünyaya gösteren bir takım maddi işaretler bulunabileceği gibi (örneğin bahçe kapısına zil takmak, dış duvara bir tabela asılması) bazı durumlarda o an ki hâl ve şartlara göre olayın niteliğinden de anlaşılabilir. Konuta veya eklentiye mağdurun rıza göstermesinin düşünülemeyeceği hareketleri gerçekleştirmek için girilmesi veya rıza ile girildikten sonra çıkılmaması durumunda rızanın varlığından söz edilemez. Ayrıca fail ile mağdur arasındaki önceki ilişkiler de rızanın bulunup bulunmadığını belirlemede yardımcı olacaktır (Veli ... Özbek, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 12. Baskı, ..., 2017, s. 437-438; Durmuş Tezcan, ... Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 13 Baskı, ..., 2016, s. 523; M. Emin Artuk, ... Gökcen, M. Emin Alşahin, Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 16. Baskı, ..., 2017, s. 300.).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan mağdurenin sanığın annesiyle arkadaş olması sebebiyle tarafların birbirlerini tanıdıkları, olay tarihinde katılan mağdurenin evinde yapılacak tadilat konusunda karşılıklı olarak anlaştıkları, katılan mağdurenin aşamalarda 09.08.2012 tarihinde tadilatı gerçekleştirmek amacıyla evine gelen sanığın, gizlice ev anahtarlarından birini yanına alarak aynı gün saat 22.30 sıralarında evine girdiğini, oturma odasına gelerek kendisini tekme ve tokatlarla dövdüğünü, cinsel ilişkiye girmek istediğini, kabul etmeyip direnç göstermesi üzerine evin mutfak bölümünden temin ettiği bıçakla kendisini tehdit ettiğini, bıçak elinde olduğu hâlde saçlarından çekerek çekyatın üzerine yatırdığını ve üzerindeki kıyafetlerini zorla çıkardıktan sonra vajinal yoldan nitelikli cinsel saldırıda bulunduğunu, eylemden sonra yüksek sesle ağlamasına sinirlenerek yüzüne yumrukla vurmak suretiyle yaralanmasına neden olduğunu, hakkında şikâyette bulunmaması hususunda kendisini tehdit ederek saat 06.00 sıralarında evden ayrıldığını, hemen arkasından hastaneye gitmek üzere evden çıktığında sanığın, kendisini binanın önünde beklediğini gördüğünü, orada sanığın yeniden olayı anlatmaması konusunda kendisini tehdit ettiğini ve sehpadan düşerek yaralandığını söylemesi konusunda yönlendirdiğini, sanıktan korkarak başına gelenleri hastanede anlatamadığını, aynı gün arkadaşı tanık ...’ın evine giderek yaşadıklarını onunla paylaştığını, yüzündeki yaraların iyileşmesi için bir süre ... ilçesinden ayrılarak annesinin evinde kaldığını, döndükten sonra 11.10.2012 tarihinde saat 00.30 sıralarında sanığın tekrar evine gelerek uydu alıcısını istediğini, sanığa kapıyı açmadığını ve aynı gün Kader’le birlikte emniyete giderek sanıktan şikâyetçi olduğunu iddia ettiği; sanığın ise aşamalarda katılan mağdureyle rızasıyla bir defa cinsel ilişkiye girdiğini, katılan mağdurenin tadilat nedeniyle kendisine olan borcunu ödememek için böyle bir iftirada bulunduğunu savunduğu, katılan mağdurenin basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek ve hayat fonksiyonlarına etkisi 1. (hafif) derecede kemik kırığı oluşturacak şekilde yaralandığı ve mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu anlaşılan olayda;
Olaydan sonra sabah saatlerinde evden ayrılan sanığın, hastaneye gitmek için dışarı çıkan katılan mağdureyi binanın önünde beklemesi ve katılan mağdureyi doktora sehpadan düşerek yaralandığı şeklinde beyanda bulunması konusunda tehdit etmesi, akabinde katılan mağdureyle beraber ... Devlet Hastanesine gitmesi, ... Devlet Hastanesinin acil poliklinik defteri ile kulak burun boğaz bölümü poliklinik defteri kayıtlarından; katılan mağdurenin 09.08.2012 tarihinde saat 07.18 sıralarında acil bölümünde muayene edildiğinin, şikâyetinin 'Burnunu sehpaya vurmuş' şeklinde kayıtlı olduğunun ve katılan mağdureye nazal fraktür tanısı konduğunun, aynı gün saat 14.31 sıralarında kulak burun boğaz polikliniğine girişinin yapıldığının ve burun travması tanısıyla tedavisine başlandığının anlaşılması, ... Devlet Hastanesinde hastane polisi olarak görev yapan tanık ......’nin sinirsel bir rahatsızlığının olduğunu düşündüğü sanığı katılan mağdurenin bulunduğu yerden uzaklaştırdığını, sonrasında ısrarla sanık tarafından kendisine bir şey yapılıp yapılmadığını sorduğu katılan mağdurenin hüzünlü ve ağlamaklı bir hâlinin bulunduğunu beyan etmesi, tanık ...’ın hastaneden sonra evine gelen katılan mağdurenin, sanığın kendisine tecavüz ettiğini ve darbettiğini söylediğini açıkça ifade etmesi, katılan mağdurenin alt katında oturan tanıklar ... ile ...’ın olay tarihinde katılan mağdurenin evinden gelen sesler nedeniyle katılan mağdurenin annesinin vefat ettiğini düşündüklerini, bu nedenle...’nin katılan mağdurenin evine çıkarak kapısına vurduğunu ancak kapıyı açan bir kimsenin olmadığını, olaydan sonra yaşananları katılan mağdureden öğrendiklerini ve yine olaydan sonra iki defa daha sanığın, katılan mağdurenin evine gelerek kapıya vurduğunu belirtmeleri, olay yeri inceleme raporuna göre; dairenin mutfak penceresinin açıldığı iki bina arasındaki havalandırma boşluğunda, zemin üzerinde kırmızı renkli, matrax ibareli, XXL beden ölçülü boxer olarak tabir edilen alt iç çamaşırının bulunması, sanığın da katılan mağdureyle ilişkiye girdikten sonra karşılıklı olarak birbirlerine iç çamaşırlarını verdiklerini söyleyerek söz konusu iç çamaşırının kendisine ait olabileceğini söylemesi, sanıkla katılan mağdurenin aralarında bir husumetin bulunmaması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın kendisine iftira atmasını gerektirecek bir nedeni bulunmayan katılan mağdureye karşı gerçekleştirdiği eyleme ilişkin olarak katılan mağdurenin rızasının bulunmadığı, bu bağlamda somut olayda beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarının unsurları itibarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.