1. Ceza Dairesi 2020/2223 E. , 2021/5453 K.
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs
HÜKÜM : 1-)Sanık ... hakkında mağdur ...’i nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan TCK'nin 82/1-c, 35, 62. maddeleri gereğince 10 yıl 10 ay hapis cezasıyla, katılan ...’i nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan TCK'nin 82/1-c-d, 35, 62. maddeleri gereğince 10 yıl 15 ay hapis cezasıyla, sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından TCK'nin 82/1-c, 35, 62. maddeleri gereğince ayrı ayrı 10 yıl 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair; Bolu 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 02.04.2019 gün ve 2018/170 esas ve 2019/146 sayılı kararı
2) “İstinaf başvurularının esastan reddine dair; ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Ceza Dairesi'nin 10/10/2019 tarih ve 2019/1425 esas ve 2019/1095 sayılı kararı
T
TÜRK MİLLETİ ADINA
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi'nin 10/10/2019 tarih ve 2019/1425 esas ve 2019/1095 sayılı kararının, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii tarafından 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinde belirtilen süre içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi'nin 10/10/2019 tarih ve 2019/1425 esas ve 2019/1095 sayılı “istinaf başvurularının esastan reddine” dair hükmünün tüm dosya kapsamına göre hukuka uygun olduğu anlaşıldığından; sanık ... ve müdafiinin sübuta, mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, suç niteliğine, sanık ... ve müdafiinin sübuta, suç niteliğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle, 5271 sayılı CMK’nin 302/1. maddesi gereğince, isteme uygun olarak TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKÜMLERİN ONANMASINA, sanıklar hakkında hükmolunan ceza miktarları ile tutuklulukta kaldıkları süreler dikkate alınarak müdafilerinin tahliye taleplerinin REDDİNE,
Dosyanın, 28.02.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 304/1. maddesi gereğince “Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin ise ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29/03/2021 gününde Üye ... ve Üye ...’in TCK 106/2-a, 43/2-1 ve aynı Kanunun 106/3 delaletiyle eylemin TCK’nin 151/1, 152/2-a maddesi kapsamında nitelikli tehdit ve mala zarar verme suçlarını oluşturduğu kanaati ile oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Sanıklar ... oğlu ... ile ...'in mağdur ... oğlu ... ile katılan ...'e karşı nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasında yerel mahkemece her iki sanık hakkında ayrı ayrı iki kez nitelikli adam öldürmeye teşebbüsten verilen mahkumiyetin Bölge Adliye Mahkemesince onandığı ve buna karşı sanıklar lehine temyiz taleplerinin Dairemiz çoğunluğunca esastan reddedilmesine dair Dairemizin kararına her bir sanığın eyleminin ayrı ayrı TCK 106/2-a, 43/2-1 maddeleri gereği nitelikli tehdit ve aynı Kanun'un 106/3 delaletiyle 152/2-a maddesi gereği nitelikli mala zarar verme suçlarını oluşturduğu kanaati ile katılmıyorum.
5237 sayılı Kanunun 82/1-c maddesinde kasten adam öldürme suçunun yangın çıkarmak suretiyle işlenmesi hali bu suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiş ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülmüştür.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde yangın; zarara yol açan büyük ateş olarak açıklanmıştır.
Yine doktrinde tasarlayarak adam öldürme suçunun icrasında vasıta olarak yangının kullanılması halinin söz konusu olduğu, yangının adam öldürmek için kullanılmış olması gerektiği belirtilmiştir.
Yangın, bir kişiyi öldürmek için bulunduğu yerin yakılmasıdır. Çıkarılan yangının öldürmeye yeterli ve elverişli olması gerekir. Ölüm gerçekleşmemişse gerekirse keşif yapılarak çıkarılan yangının niteliği, öldürmeye elverişli olup olmadığı ve bu şekilde suç vasfının belirlenmesi gerekir.
Dosyaya göre sanıklardan ... ile mağdur ... oğlu ... kardeştir. Mağdur ... ise mağdur ...'in oğlu, sanık ... oğlu ... de sanık ...'ın amca oğlu yani davanın tüm tarafları birbirine akrabadır. Sanıklardan Ramazan'ın babadan miras kalan evi mağdur olan kardeşi ...'in kullandığını, kendisine haksızlık yapıldığını düşünerek ona husumet beslediği ve ona gözdağı vermek için amcası oğlu diğer sanık ... ile evin kapısını yakmaya karar verdikleri ve bu amaçla mağdurların evinin önündeki kapının ateşe verildiği öldürme kastıyla hareket edilmediği sanık ...'in ikrarı ile de anlaşılmıştır.
Bu dosyada tartışılıp değerlendirilmesi gerekli olan husus şudur; sanıkların mağdurların evde gece vakti uyudukları sırada evinin giriş kapısını ateşe vermeleri yangın suretiyle nitelikli adam öldürmeye teşebbüs mü yoksa başka bir suç mu oluşturduğunun tespitidir.
Dosyadaki delilleri burada irdeleyerek sanıklar tarafından çıkarıldığı anlaşılan yangının niteliği, boyutunun belirlenmesi şarttır. Bu nedenle dosyadaki deliller burada arz edilecektir.
Olay Bolu Mengen Gezicik köyünde 28.11.2017 tarihinde gece 03:00 sularında meydana gelmiş olup 29.11.2017 günü (bir gün sonra) olay yeri inceleme tim uzmanları olan jandarma görevlilerinin dosyadaki olay yeri inceleme tutanağının ilgili yerleri aynen buraya alıntılanmıştır:
'Olay yerinin Bolu Mengen Gözecik köyü Esatlar mahallesinde ikamet eden ... isimli şahsın evinde meydana geldiği görüldü. Şüpheli yangın olayının meydana geldiği evin iki katlı kerpiç ve ağaçtan yapılma eski bir yapı olduğu görüldü. Evin alt kısmının ahır ve ardiye olarak kullanıldığı üst kısmında ise mağdur ...'in ikamet ettiği tespit edildi.
Yangının giriş katta bulunan ahır ve ardiye olarak kullanılan bölümüne açılan ağaç kapıda meydana geldiği görüldü. İnceleme esnasında yangın olayının meydana geldiği alanda benzine benzer bir koku hissedildi. Yangının giriş kapısının hemen alt sol köşesinde girişte bulunan elektrik saatinin hemen altında meydana geldiği, yangın sonrası kapı üzerinde kararmalar oluştuğu, kapının sol alt köşesinde yanmış küçük odun parçalarının bulunduğu başkaca bir zarar oluşmadığı görüldü.
Olay yeri inceleme tutanağı ekindeki fotoğraflar (3 fotoğraf vardır) incelendiğinde iki katlı alt katı taş üst katı ahşap olan binanın ahşap giriş kapısının girişe göre sol alt köşesinin hemen önünde yanmış küçük odun (çıra) közlerinin bulunduğu tarafımızdan gözlenmiş, müşteki ... ... de duruşmadaki ifadesinde kapının önünde çıkan yangının kendisinin bıraktığı çıra poşetindeki çıralar kullanılarak çıkarıldığını söylemiştir. Yani yangın kapının yakılması suretiyle değil çıraların kapı önünde yakılması suretiyle başlatılmıştır. (Olay yeri incelemesi yapan kolluk görevlileri de kapının yanmadığını kararmaların oluştuğunu tespit etmişlerdir.)
Olay mahallinde bulunan pet şişedeki sıvı maddeden ve yangının çıkarıldığı yerden alınan kül numunelerinden alınan örneklerde petrol ve türevlerinin bulunduğu sabittir.
Yine dosya kapsamına göre yakılan ev kardeş olan sanıklardan ... ve mağdur ...'in babalarına ait olup iki kardeşe miras kalan evde çıkarılmıştır yani bu evde sanık ...'ın da yasal olarak hakkı mevcuttur.
Yerel mahkemece sanıkların ayrı ayrı iki kez nitelikli adam öldürmeden mahkumiyetine karar verirken gerekçe olarak olay gecesi 04:30'da sanıkların 5 litrelik benzin bidonundaki benzinin tamamının kapıya ve çevresine döküldüğü, bununla da yetinilmeyerek olay yerindeki çıraların da yangını hızlandırmak için kapının önüne konulduğu şeklindeki tespit ne dosyadaki olaydan hemen sonra düzenlenen Jandarma Olay Yeri İnceleme Timinin raporuna ne de raporun ekindeki fotoğraflara uymamaktadır. Zira ilgili raporda çok açık şekilde yangının çıkarıldığı benzinin döküldüğü söylenen kapının kendisi olmadığı, kapının önündeki kömürleşen çıralar yakılarak yangının başlatıldığı sabittir. Uzun yıllar boyunca kapı olarak kullanılan kurumuş ahşap kapıda kararma dışında yangın izleri olmaması bu kapıya 5 litre benzin döküldü ve yakılarak evdekiler öldürülmeye kast edildi şeklindeki kabulün dosyadaki delil durumu dikkate alındığında doğru olmadığını açıkça göstermektedir. Yerel mahkeme oluşa, dosyaya uygun olay yeri inceleme raporu ve ekli fotoğrafları dikkate almadan ve her nasıl belirlediği anlaşılamayan 5 litre benzini dökerek evi yaktıkları kabulü ile hareket etmiş olup bu kabul dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Olayda 5 litre benzin kullanıldığına dair hiçbir beyan, delil yoktur. Sadece 5 litrelik boş bir bidon bulunmuş bu bidonun dolu olup tamamının ahşap kapıya dökülüp yakıldığı kabul edilmiştir. Halbuki 5 litrelik benzin döküldüğü halde yanmayan sadece islenen kapının durumu dahi yerel mahkemenin kabulünün yanlış olduğunu göstermektedir. Ancak 5 litrelik benzin döküldü kabulüyle bu karar kurulmuştur.
Sanıkların gözdağı vermek kastı ile sanık ...'ın babadan kalma kendinin de hissedarı olduğu söylenen evinin kapısı önünde çıraları bir miktar benzinle tutuşturarak yaktıkları sabit olan sanıkların eyleminin aralarında öldürmeyi gerektirir bir husumet olmayan sanıkların gözdağı vermek amacı ile gerçekleştirilen nitelikli mala zarar verme suçunu oluşturduğunu düşündüğümden kardeş olan sanık ...
açısından kapısı yanan evin mülkiyet durumunun belirlenip sonucuna göre TCK 152/2-a, 106/2-a, 167 maddeleri, sanık ... açısından da TCK 152/2-a, 106/2-a maddeleri gereği karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY:
Kasten öldürme suçunun manevi unsuru kasttır. Kast, suç tipinin gerçekleştirilmesinin bilinmesi ve istenmesidir. TCK'nin 21 maddesinin 1. fıkrasına göre doğrudan kast 'suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.' Anılan maddenin 2. fıkrasında ise olası kast düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, 'kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır.' Failin kastının belirlenmesi iç dünyasıyla ilgili olduğundan, tespiti son derece zordur. Bu nedenle eyleme bağlı olarak kastının açığa çıkartılması ispat hukuku açısından çok önemlidir. Somut olayda, mahkemece kastın ölüm neticesine yönelik olup olmadığı tespit edilecektir. Kasten öldürme suçunda ve nitelikli hallerinde söz konusu olan kast, doğrudan kast olabileceği gibi olası kast da olabilir.
Dosya içeriğine göre; yakın akraba olan sanıklar ile mağdurlar arasında olay tarihinden önce husumet bulunmamakta olup, bu husus gerek sanık savunmalarından gerekse mağdur ...’in 18.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanından anlaşılmaktadır. Olay tarihinde aşırı miktarda alkol tüketen sanıklar Ramazan ve ... kendi aralarında konuşurken -sanık ..., babasından kalan evin mağdur ve katılan tarafından kullanılmasının zoruna gittiğini, sanık ... ise yengesinin tavuklarının ve kesim motorunun katılan ... tarafından çalınmış olabileceğini söyleyerek- mağdur ve katılana kızmışlar, sanık ...’in tüm aşamalardaki istikrarlı ve samimi beyanlarından da anlaşılacağı üzere gözdağı vermek amacıyla mağdur ve katılanın yaşadığı evin önünde ateş yakmışlardır. Olaydan sonra olay yeri inceleme ekipleri tarafından çekilen fotoğraflara bakıldığında yakılan ateş sonucunda evin önünde cüzi derecede bir hasar oluştuğu, ısı nedeniyle evin önündeki ampulün patladığı, evin kapısının ve ateşin yakıldığı yerin islenerek kirlendiği anlaşılmıştır.
Hayatın olağan akışına göre bir evin önünde yakılan her ateş yangına yol açabileceği gibi, çıkan yangının eve yayılarak evde bulunanların vücut bütünlüğüne veya yaşamına zarar verebileceği bilinen bir gerçektir. Somut olayda belirlenmesi gereken en önemli husus, sanıkların ateş yakma eylemini gerçekleştirdikleri sırada içlerinde barındırdıkları niyetlerinin mağdur ... ve katılan ...’ı öldürmeye yönelik olup olmadığının saptanmasıdır. Sanık savunmalarına göre kastın, mağdur ve
katılana gözdağı vermek olduğu açıktır. Eyleme bağlı olarak açığa çıkan kastın öldürmeye yönelik olduğunu söylemek ise mevcut delillere göre mümkün görülmemektedir.
Yerel Mahkeme gerekçesinde; yangın çıkarılmak istenen yerin üzerindeki elektrik panosunun açık bırakılarak ateşin yakılmaya çalışıldığı, yangına müdahale edilmemesi halinde tek çıkış kapısı yanacağından mağdurların kaçma imkânına sahip olamayacakları, evin kapısına benzin dökülerek yakıldığı, yanma eyleminin kısa sürede gerçekleşeceği düşünülerek vasıtanın öldürmeye elverişli olduğu kabul edilmiş, ateş yakıldıktan sonra sanıklar tarafından resmi birimlere haber verilmemesi öldürme kastını açığa çıkaran bir delil olarak gösterilmiştir. Bu kabul dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Şöyleki, öncelikle evin kapısı yakılmamış kapının önünde yakılan ateş nedeniyle kapıda kararma meydana gelmiştir. Yangının evin tamamına sirayet etmesi amacıyla elektrik panosunun sanıklar tarafından açık bırakıldığına ilişkin bir delil bulunmamakla birlikte, olay yeri inceleme birimi tarafından olaydan sonra yapılan tozlama işleminde, pano üzerinde parmak izine veya avuç içine de rastlanmamıştır. Elektrik panosunun zaten açık olması veya katılan ... tarafından açılması da olasıdır. Evin tamamen yanması olasılığının gerçekleşmesi halinde ise mağdurların illa evin kapısından dışarı çıkması gerekmemektedir. Keşif sırasında mahkeme heyeti tarafından çektirilen fotoğrafların incelenmesi halinde evin birçok yerinden dışarı çıkılabilmesi mümkündür. Sanıkların ateş yaktıktan sonra resmi birimlere haber vermemesi ise kastlarını belirlemek için delil olarak kabul edilemez. Yangın, umulanın dışında evin tamamına sirayet etse idi bu durumda sanıkların bunu görüp resmi birimlere haber vermemesi aleyhlerine değerlendirilebilirdi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun içtihatlarında vurguladığı üzere, ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi, 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' şeklinde ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın her hangi bir suçtan mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, gerçekleşen eylemin nitelendirilmesi sırasında da uygulanabilir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak gerçekleştirilen eyleminin daha ağır bir suç olarak nitelendirilmesi anılan ilkeye aykırılık oluşturacaktır. Somut olayda, eylemi gerçekleştirildiği yerin hemen yanında odun, kütük ve çalı çırpı bulunmasına rağmen (olay yeri inceleme biriminin çektiği fotoğrafta görülmektedir) evin önündeki betonun üzerinde ateş yakan sanıklar, katılan ve mağdura gözdağı vermek istemiş, gerçekleştirdikleri eylem ile tehdit kastlarını açığa çıkarmışlardır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin yerleşik uygulamasına göre, açığa çıkan kasta bakılmaksızın gerçekleştirilen eylem neticesinde ölüm sonucu “mutlak” veya “muhakkak” ise failin kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği kabul edilmektedir. Dosya arasında bulunan fotoğrafların incelenmesinde yakılan ateşin boyutu ve evin herhangi bir yerine sirayet etmemesi, evin büyüklüğü ve mağdurların bulunduğu yerin yangının çıkış yerine uzaklığı, yangının büyümesi halinde mağdurların evin birçok yerinden kaçma imkânlarının bulunması dikkate alındığında ölümün “muhakkak” bir sonuç olduğunu söylemek mümkün değildir. Gerek soruşturma gerekse kovuşturma evresinde aldırılan bilirkişi raporlarında da sonucun “muhtemel” olduğu değerlendirilmiştir. Soruşturma evresinde alınan 14.02.2018 tarihli raporda “yangına müdahale edilmemesi durumunda müştekilerin can güvenliğini tehlikeye attığı”, kovuşturma evresinde alınan 14.04.2018 tarihli raporda ise “evin kullanılamaz hale gelebileceği” ve “kişilerin zarar görebileceği hatta hayatlarını kaybedebilecekleri” kanaatleri bildirilmiştir.
Tüm bu açıklamalar göz önüne alınarak mağdur ve katılana gözdağı vermek amacıyla evlerinin girişinde ateş yakarak zarar veren sanıkların TCK’nin 106/2-a ve 43/2-1 maddeleri ile aynı Kanun’un 106/3. maddesi delaletiyle 151/1, 152/2-a (sanık ... hakkında TCK’nin 167. maddesi de tartışılmalıdır) maddelerine göre silahla tehdit ve nitelikli mala zarar verme suçlarından -temel ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılarak- cezalandırılmaları ve bu nedenle nitelikli öldürme teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümlerinin bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.