Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/2734 E. , 2021/3717 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/2734
Karar No : 2021/3717
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : ....
VEKİLLERİ : Av. ....
İSTEMİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, davalı idarece aleyhine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, ... Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan yakınları ...'in 03/02/2014 tarihinde intihar girişiminde bulunması sonrasında kaldırıldığı hastanede 08/02/2014 tarihinde hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle oluştuğu ileri sürülen zararlara karşılık ...'in annesi ve çocukları olan davacıların her biri için ayrı ayrı 2.000,00'er.TL maddi, 10.000,00'er TL manevi olmak üzere toplam 8.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince; davacıların yakını ...'in ceza infaz kurumu yönetimine yaşadığı cilt sorunları nedeniyle kullandığı ilaçlardan ötürü belli bir süre çıplak durması gerektiğini, tek başına kalabileceği bir ortam sağlanmasını, can güvenliğinin bulunmadığını, hasımları ile aynı koğuşta kalmaya zorlandığını belirterek müteaddit defalar başvuruda bulunduğu ve bu sebeple birçok defa açlık grevine girdiği, daha önce psikolojik sorunları nedeniyle Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tedavi gören ve ilaç içmek suretiyle intihara teşebbüs eden hükümlüye disiplin cezaları verildiği, psikolojik sorunlar yaşadığı açık olan ve bu sebeple intihar eğilimi gösteren ...'in tam teşekküllü bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesine sevkinin yapılarak etkili bir tedavi imkanının sağlanmadığı, ceza infaz kurumunun psiko-sosyal yardım servisinin karşılıklı görüşmeden öteye gitmeyen yetersiz müdahalesi ile yetinildiği, yaşadığı psikolojik sorun ile uygun ve etkili bir tedavi imkanı sağlanmadığından intihara eğilimi olan ...'in ölümünde davalı idarenin %50 oranında kusurlu olduğu, bu kusur durumuna göre davacıların olay nedeniyle uğradıkları maddi zararlarının tespiti için hazırlatılan 09/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda, ...'nın %50 kusur oranına göre destekten yoksun kalma zararının 7.574,23 TL olduğu, diğer davacılar yönünden maddi zarar oluşmadığının tespit edilmesi karşısında, taleple bağlı kalınarak, anne ...'nın maddi tazminat isteminin kabulü ile 2.000,00 TL maddi tazminatın adı geçen davacıya idarece ödenmesine, diğer davacıların maddi tazminat istemlerinin reddine; manevi tazminat istemlerinin ise, olayın gelişimi, davacı çocukların olay tarihindeki yaşları ve davalı idarenin kusur oranı dikkate alınarak kabulüne ve her bir davacı için ayrı ayrı olmak üzere 10.000,00'er TL manevi tazminatın davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; usule ilişkin olarak davanın yasal süresi içinde açılmadığı; esasa ilişkin olarak ise, ...'in ceza infaz kurumunda intihar etmesinin yaşadığı buhran ve iç dünyasındaki bir sebepten kaynaklandığı, kişinin ceza infaz kurumundaki bakım ve gözetiminin mevzuata uygun olarak yerine getirildiği, ...'in kendisini asarak intihar ettiği olayda idari bir eylem bulunmadığı, idarenin işleyişi ve yürütülen kamu hizmetiyle ilişkilendirilemeyen olayda idarenin tazmin yükümlülüğünün bulunmadığı, diğer yandan, davacıların maddi tazminat istemlerinin de herhangi bir delile dayanmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların yakını olan ...'in, .... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarihli ve E:... K:... sayılı kararıyla kasten adam öldürme, eşe karşı kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından almış olduğu hapis cezasının infazı için Denizli D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktayken 12/10/2012 tarihinde ... Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edildiği, ceza infaz kurumu idaresine vermiş olduğu 27/11/2012 tarihli dilekçede, cilt rahatsızlığı olduğu, sürekli kaşındığı, kurumda doktor olmaması sebebiyle iğne yaptıramadığı, kan testi alınması için dermatoloğa sevkinin yapılmadığı, kullandığı losyonların cildinde 1 saat süre ile kalması gerektiğinden koğuş ortamında şortla gezemediği, intihara meyilli olduğu, yaşadığı sıkıntıların psikolojisini bozduğu, daha önce Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde yatarak tedavi gördüğü ancak iyileşemediği, cilt rahatsızlığını tedavi edebilmesi için üç kişilik veya tek kişilik odada kalmasına izin verilene kadar Kurumca sunulacak gıda ve tedavileri reddettiğini beyan ettiği; 13/03/2013 tarihli dilekçede, rahatsızlığının devam ettiğini, 3 kişilik odaya yerleştirildiğini, ancak burada bulunan mahkumların hepatit hastası olduğunu, hastalıktan korunmak için aşı yapılmasını istediğini, Kurum personelinin kendisine psikolojik baskı uyguladığı için açlık grevine girdiğini beyan ettiği; 27/03/2013 tarihli dilekçe ile açlık grevini sonlandırdığını beyan ettiği; 29/01/2014 tarihli dilekçede ise, tek kişilik odada kalma isteğinin yerine getirilmediğini, daha önceden açlık grevlerine girdiğini ve intihar girişimlerinde bulunduğunu, psikolojik baskıya maruz kaldığını, Kurumda can güvenliğinin olmadığını, başka bir Kuruma nakil olmak istediğini beyan ederek 22/01/2014 tarihi itibarıyla açlık grevine başladığını bildirdiği; 03/02/2014 tarihli olay tutanağına göre, Geçici-2 odada açlık grevine devam eden ...'in odasında bulunan televizyon sesini fazla açtığı için uyarılmak amacıyla oda kapısının mazgalının açıldığı, ...'in metal oda penceresinin üzerine yatak çarşafını ip olarak kullanmak suretiyle kendisini astığının görüldüğü, kendisine derhal müdahalede bulunulduğu, durumun derhal Kurum revirine bildirildiği, ilk müdahalesinin Kurum hekimince yapıldığı ve ... acil servise haber verilerek ...'in hastaneye intikalinin sağlandığı, ancak ... Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi görmekteyken 08/02/2014 tarihinde vefat ettiği, ...'in yakınları olan davacılar tarafından olayda hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek ortaya çıkan maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle 07/08/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına başvuruda bulunulduğu, anılan başvurunun 16/09/2014 tarih ve 146030 sayılı işlemle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) İdare Mahkemesi Kararının Manevi Tazminat İstemlerinin Kabulüne Yönelik Kısmının İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) İdare Mahkemesi Kararının Maddi Tazminat İstemlerinin Kısmen Kabulüne Yönelik Kısmının İncelenmesi:
Olayda; davacıların yakını ...'in ceza infaz kurumunda intihar etmesi neticesinde hayatını kaybetmesinde, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunması sebebiyle ...'in annesi ve çocukları olan davacıların uğramış olduğu destekten yoksun kalma zararının hesaplanması amacıyla Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda, maddi tazminat hesabı yapılırken ...'in ceza infaz kurumunda hükümlü bulunması nedeniyle şartlı tahliye olacağı 19/04/2025 tarihi dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, maddi tazminat hesabı yapılırken şartlı tahliye tarihinin değil, bihakkın tahliyenin gerçekleşeceği tarihin dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekmektedir.
Bu durumda; yukarıda ifade edilen eksikliğin karşılanması amacıyla bilirkişiden ek rapor alınması suretiyle maddi tazminat tutarının hak ederek tahliye olunacak tarihin kıstas alınarak yeniden hesaplanması gerekirken, eksik incelemeye dayalı temyize konu kararın maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyize konu manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA oy çokluğuyla, maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA esasta oy birliği, gerekçede oy çokluğuyla,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/06/2021 tarihinde karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 17. maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren nedenlerden birisi hizmet kusurudur. İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Öte yandan, idarenin hukuki sorumluluğundan sözedebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması, zararın idari faaliyetten doğmadığını gösterir. Zararın oluşmasında zarara uğrayanın ya da üçüncü kişinin kusurunun bulunması halinde ise, idarenin hizmet kusuruna dayalı tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır.
Ceza infaz kurumlarının iç güvenliğini sağlamakla görevli olan davalı idare, üstlendiği hizmetin kötü veya geç işlemesi, gereği gibi işlememesi şeklinde ortaya çıkan hizmet kusurundan kaynaklanan zararları tazminle yükümlüdür. Ancak hizmetin kusurlu işletildiğinden söz edilebilmesi için de, olayın oluş şekli değerlendirilerek hizmette ortaya çıkan eksiklik veya aksaklığın açık biçimde ortaya konulması zorunlu bulunmaktadır. Zira ceza infaz kurumundaki mahkûm ve tutukluların zararına yol açan eylem ve kusurlu davranışların bütünüyle önlenmesi olanaksız olduğu gibi; davalı idarenin, ceza infaz kurumlarında yürütülen hizmetle nedensellik bağı kurulamayan her türlü olay ve ortaya çıkan zararlardan hukuken sorumlu tutulması, sorumluluk hukukunun ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.
Dava konusu olaya ilişkin bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacılar yakınının intihar eylemiyle ceza infaz kurumunda yürütülen kamu hizmeti arasında illiyet bağı bulunmadığı gibi olayın tamamen davacılar yakınının kendi iradesiyle gerçekleştirdiği bir eylem olduğu dikkate alındığında, idarenin tazmin sorumluluğundan söz etmek mümkün olmadığından davacıların tazminat taleplerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tazminat istemlerinin kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının temyize konu edilen kısımlarında aktarılan gerekçe doğrultusunda hukuki isabet bulunmadığından, Daire kararına katılmıyorum.