11. Hukuk Dairesi 2019/4620 E. , 2021/5396 K.
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08.11.2017 tarih ve 2014/405 E- 2017/869 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı şirketler vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.07.2019 tarih ve 2018/1094 E- 2019/921 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.06.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ... Tur. İnş. Tic. San. Ltd. Şti'nde müvekkilinin %25, diğer ortak dava dışı ...'in %75, diğer davalı MNK İnş. Tes. Mak. San. Tic. Ltd. Şti.'nde ise müvekilinin %30 dava dışı diğer ortak ...'in ise %70 hisselerinin bulunduğunu, aynı zamanda dava dışı ortak ...'in her iki davalı şirketin müdürü ve tek yetkilisi olduğunu, şirketlerin 2012 ve 2013 yılı genel kurul toplantılarının yapılacağına dair davetiyelerin tebliği üzerine müvekkilinin şirket merkezine müracaatla gelir tablosu, bilanço ve faaliyet raporlarını incelediğini, şirketlerin müdürü ...'in tanzim ettiği bu belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususunda şirket merkezinde şirket yetkilisi veya görevli personel huzurunda inceleme yapılmak istendiğini, ...'nin görevlendirdiği personel ...'ın bu talebi reddettiğini, taraflarına başkaca bilgi verilmediğini, bu nedenle incelemeye izin verilmemesinden ötürü Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/110 esas sayılı dosyasından dava açıldığını ve dosyanın derdest olduğunu, müvekkili tarafından Ankara 38. Noterliğinden 13.03.2014 tarihinde 9229 ve 9230 yevmiye no'lu ihtarnameler çekildiğini, 2012 yılı genel kurul toplantılarının 2013 yılı Mart ayı sonuna kadar yapılması gerekirken yasal süre üzerinden 1 yıl geçtikten sonra yasanın emredici hükümlerine aykırı şekilde yapıldığını, inceleme talebinin reddi üzerine şirketlerin özel denetçi vasıtasıyla denetime tabi tutulmasına dair talebin de ...'in oyuyla reddedildiğini, davalı MNK İnş. Tes. Mak. San. Tic. Ltd. Şti.'nin 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait 1.932.772,48 TL'sini Somut Soğutma Mutfak Tur. İnş. Tic. San. Ltd. Şirketinin ise 5.877.229,93 TL dağıtılabilir karlarının sermaye arttırımına konu edildiğini buna ilişkin olarak alınan kararların hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin red oyuna rağmen sadece ...'in oyu ile sermaye arttırımına gidildiğini, Somut Soğutma Mutfak Tur. İnş. Tic. San. Ltd. Şirketinin 01/05/2012 tarih 2012/01 sayılı ortaklar kurulu kararı gereğince şirket ortaklarına ücret ödenmesinin hüküm altına alındığını, ancak dava açıldıktan sonra ...'in her ay müvekkiline ödemesi gereken aylık 20.000,00 TL'lik ücretinin Eylül 2013 döneminden itibaren kesildiğini, tasarruf bahanesiyle böyle bir karar aldığını öne sürdüğünü, ancak ...'in aylık 24.000,00 TL maaş aldığını, kasasında 20.000.000 TL nakit bulunan şirketin kar payının dağıtmaması ortaklara ödenecek maaşın geriye doğru kesilmesinin iyi niyetle bağdaşmayacağını, ...'e her iki şirket için ayrı ayrı 12.000,00 TL ücret ödenmesine yönelik kararların yine müvekkilinin ret oyuna karşılık hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde alındığını, ...'in oydan yoksun olduğu halde önce tasarruf bahanesiyle ortaklara ücret ödenmesini geriye dönük olarak kaldırdığını, sonra sadece kendisine maaş bağlattırdığını, bu durumun iyi niyetle izahının mümkün olmadığını, şirket sözleşmesi 6, 7, 11, 12, 13 ve 14 no'lu maddelerin değiştirilmesine sadece ...'in tek oyu ile karar verildiğini, alınan bu kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu, hiçbir kanunun haksız rekabeti teşvik etmesinin söz konusu olamayacağını, davalı ...'in kendi şirketine karşı rekabet etmesine imkan veren karar ile diğer esas sözleşme değişiklikleri kararlarının hem kişinin kendisini ilgilendiren konularda oy kullanma yasağına, hem de haksız rekabete ilişkin yasal mevzuata açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek, her iki davalı şirketin 15/03/2014 ve 26/04/2014 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantılarından alınan kararların iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili, açılan davanın kötü niyet ile açıldığını, davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının şirket Genel Kurul Kararlarının iptal edilmesine yönelik talebinin hukuki bir menfaati olmadığı halde talep ettiğini, şirket organlarını çalışamaz hale getirmek amacında olduğunu, Somut Soğutma Mutfak Tur. İnş. Tic. San. Ltd. Şirketinin Genel Kurul tarihindeki sermayesini 4.200.000.- TL olduğunu, 84.000 paydan, 63.000,00 payın ...'e 21.000,00 payın ise davacıya ait olduğunu, MNK İnş. Tes. Mak. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ise şirket sermayesinin Genel Kurul tarihinde 50.000,00 TL olduğunu, %70 hissenin ...'in, %30 hissenin ise ...'e ait olduğunu, şirket muhasebesini ve şantiyelerin kontrol işlerinin 2013 yılına kadar tek yetkili olarak ... tarafından yürütüldüğünü, yapılan şirket Genel Kurullarının yasaya uygun olarak yapıldığını, 2012 ve 2013 yıllarına ait Genel Kurul Kararlarının yasaya uygun olduğunu, davacının ağabeyi ve şirket ortağı olan ... hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, davacının davalı şirketin işlerini muhasebe durumunu bilen en yetkin kişi olduğunu, şirket müdürü ...'in ortaklık haklarından kaynaklanan haklarını kullanırken, ortağı ve şirket müdürü bulunduğu şirketlerin menfaatlerini gözetmek zorunda olduğunu, özel denetim talebinin kabulü koşullarının oluşmadığını, sermaye artırım kararlarının şirketlerin mevcut gücünün korunması için alındığını, şirketlerin kar dağıtımı yaptığını, ortaklara şirketlerdeki görevleri nedeniyle ödenecek maaşların akıbeti yönünde alınan kararın isabetli olduğunu, genel kurullarda haksız rekabete yol açacak bir karar alınmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle kanunun izin verdiği ölçüde kendisine bilgi aktarıldığını, davacının haberleri dışında uygun olmayan kişilerle şirkete gelerek davacının usulsüz işlemler yaptığını, yapılan Genel Kurul toplantılarının Türk Ticaret Kanuna uygun olarak yapıldığını, davacının Genel Kurullarda alınan tüm kararlarda iptalini isteyerek kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; somut uyuşmazlıkta her iki şirketin azınlık ortağı olan ...'in her iki şirketin 26.04.2014 ve 15.03.2014 tarihli Genel Kurullarında alınan kararların iptaline ilişkin davada; çoğunluğun şirketi yönetirken azınlık haklarının ve dengesinin korunmasının bir zorunluluk olduğu, çoğunluğun almış olduğu kararlardan azınlığı ezecek ve hakların bertaraf edecek şekilde kararlar almaması gerektiği, çoğunluğun haklarını kullanırken Türk Medeni Kanun'un 2. maddesi gereğince dürüstlük ve iyiniyet kurallarına göre hareket etmesi gerektiği, her iki şirketin çoğunluk hissesini elinde bulunduran ...'in şirket Genel Kurulunda almış olduğu şirket yöneticisinin ibrasına, şirket müdürünün maaşının arttırılmasına, kar payının dağıtımına ilişkin olarak alınan kararların iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, azınlık hissesine sahip ortağın haklarını bertaraf etmeye yönelik olduğu, her ne kadar alınan Genel Kurul Kararlarının oy çokluğu ile alındığı sabit ise de, yukarıda belirtilen iyi niyet, dürüstlük kuralları, azınlık haklarının korunması gibi hususlar ile incelenen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/327 esas sayılı dava dosyası ile başlayan ve taraflar arasındaki husumeti arttıran başka davalarda dikkate alınarak çoğunluk hissesine sahip ...'in çoğunluk oyu ile alınan her iki şirketin 26.04.2014 tarihli ve 15.03.2014 tarihli Genel Kurullarında alınan şirket müdürü ...'in ibrasına ilişkin maddeler ile maaşının arttırılmasına yönelik maddeler ve kar payının dağıtımına ilişkin maddelerin iptaline, diğer Genel Kurul Kararların iptaline yönelik taleplerin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ile davalı Davalı ... Tur. İnş. Tic. San. Ltd. Şti vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden ve davalı şirketler vekilinin istinaf başvurusunun ise esas yönünden kabulü ile, Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 08.11.2017 tarih ve 2014/405 Esas 2017/869 Karar sayılı kararının HMK'nın 353(1)-b.2.maddesi gereğince kaldırılmasına, davacının davalı şirketlerin 15/03/2014 ve 24/04/2014 tarihli genel kurullarının gündemlerinin 4.maddelerinde yeralan ve şirket müdürü ...'in ibrasına ilişkin alınan gündemlerin 4.maddelerini iptali isteminde hukuki yararı bulunmamakla bu kararlar yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, davacının davalı şirketlerin 15.03.2014 ve 24.04.2014 tarihli genel kurullarında alınan diğer gündem maddelerine ilişkin iptal isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesinde verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 ve devamı maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda bölge adliye mahkemesinde esastan verilen nihai kararda dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön bulunmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, limited şirketlere ilişkin genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, davalılardan Somut Soğutma Mutfak İnş. Tic. ve San. Tic. Ltd. Şti.’nde davacının % 25, dava dışı şirket müdürü olduğu anlaşılan ...'in ise % 75 payının bulunduğu, diğer davalı MNK İnşaat Tesisat Mak. San. Tic. Ltd. Şti’nde ise davacının % 30, şirket müdürü olduğu anlaşılan ...'in ise % 70 oranında hissedar oldukları, 15.03.2004 tarihli genel kurul toplantılarının finansal tablolara ilişkin gündemlerinin 3. maddesinin görüşülmesi sırasında davacının talebi üzerine bu madde ile müdürlerin ibrasına ilişkin 4. maddelerinin görüşülmesinin 26.04.2014 tarihine ertelendiği, gündemin diğer maddelerinin ise görüşülüp genel kurulca karara bağlandığı görülmüştür.
Her iki davalı şirketin 15.03.2014 tarihli genel kurul toplantılarında gündemin 3. maddesinin görüşülmesi sırasında şirketin özel denetime tabi tutulması talebinin reddine karar verilmiş, bu kararın iptaline yönelik talep ise mahkemece bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle reddedilmiş, davacının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır”. HMK’nın 297 maddesinde (mülga HMK m. 398), mahkeme kararında bulunulması gereken unsurlar belirtilmiştir. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Anılan yasal zorunluluklara rağmen mahkemece özel denetim talebine ilişkin verilen red kararının gerekçesinin gösterilmemesi doğru olmadığı gibi, davalı şirketlerin 15.03.2014 tarihli genel kurul toplantılarında finansal tablolara ilişkin gündemlerin 3.maddesinin görüşülmesi sırasında azlık durumunda olan davacı ortağın şirketlerin özel denetimine ilişkin talebinin, genel kurulca reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 635.maddesi yollamasıyla uygulanması gereken 438. maddesi uyarınca azlığın özel denetim talebi genel kurulca reddedilirse 3 ay içerisinde ilgililerce şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesine başvurmak suretiyle özel denetçi atanmasını istemesi mümkündür. Bu durumda özel denetim talebinin reddine ilişkin genel kurul kararına karşı azlığın iptal davası açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hal böyle olunca özel denetime ilişkin taleplerinin reddine dair genel kurul kararın iptali için dava açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Müdürlerin ibrasına ilişkin gündemlerin 4.maddelerinin görüşülmelerinin finansal tablolara ilişkin gündem maddeleri ile birlikte ertelenmesine 15.03.2014 tarihli genel kurulda karar verilmiş olmasına rağmen, bu erteleme kararlarının ibra kararı olarak değerlendirilip bu taleplere ilişkin davanın görülmesi de doğru olmamıştır.
Şirket kârlarının bir kısmının sermayeye eklenmesi, bir kısmının ise dağıtılmasına ilişkin gündemlerin 5. maddesi, şirket müdürüne aylık 12.000,00 TL ödenmesine ilişkin davalılardan MNK şirketi yönünden gündemin 6. maddesi, diğer davalı yönünden ise gündemin 7. maddesi, davalılardan Somut Soğutma Şirketi'ne ilişkin şirket ortaklarına ücretlerinin ödenmemesine ilişkin gündemin 6. maddesi 15.03.2014 tarihli genel kurul toplantılarında görüşülüp karara bağlanmışsa da, 6102 sayılı TTK’nın 617/3. maddesinde toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemlerinin, tutanak ve yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin, bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu atıf uyarınca olayda uygulanması gereken TTK’nın 420 maddesi uyarınca belirtilen gündem maddeleri de finansal tablolar ile bağlı konular olduğundan, genel kurul gündemlerinin 3. maddelerinin konusu olan finansal tabloların ve bununla birlikte gündemlerinin 4. maddesinin konusu olan müdürlerin ibrasının görüşülmeleri ertelendiğine göre finansal tablolara bağlantılı olan anılan gündem maddelerinin genel kurullarca görüşülmelerinin ertelenmesi gerekirken ertelenmemesi doğru olmamıştır. Bu itibarla şirketlerin gündeminin anılan maddeleri ile genel kurulca alınan kararların yok hükmünde olduklarının tespiti ile yetinilmesi gerekirken bu kararların iptaline yönelik taleplerin reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Davalılardan MNK şirketi yönünden 15.03.2014 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 7. maddesi, diğer davalı şirket yönünden ise aynı tarihli genel kurul toplantısında gündemin 8. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya uyumlaştırma gerekçesi ile anasözleşmelerin bazı maddelerin değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu bağlamda şirket anasözleşmelerinin ”Sermaye”
kenar başlıklı 6.maddeleri ile şirketlerin sermayeleri arttırılmışsa da, şirketlerin mevcut sermayeleri TTK m. 580’de öngörülen miktarın çok üzerinde bulunduğundan 6103 sayılı TTK’nın yürürlüğe ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 20. maddesi uyarınca bu hususun TTK’ya uyumlu hale getirilmesi yönündeki genel kurullarca gösterilen dayanak da doğru olmadığı gibi, yukarıda da belirtildiği üzere, sermaye artırımına ilişkin gündem maddeleri finansal tablolarla bağlantılı olduğundan, görüşülmesinin ertelenmesi gerekirken görüşülüp karara bağlanması doğru olmadığından, mahkemece sermaye artırımına ilişkin anasözleşme değişikliklerinin de yok hükmünde olduğunun tespiti gerekirken, reddi doğru olmamıştır.
Yine anasözleşmelerin “Rekabet Yasağı” kenar başlıklı 13. maddesinde yapılan değişikliklere gelince, davalı şirketler ikişer ortaklı olup biri davacı diğeri ise şirketlerden birinde % 70 diğerinde % 75 paya sahip olan ve müdürlük görevini ifa eden dava dışı ortak ...’dir. Bu durumda müdür olan ortak TTK’nın 619/3.maddesi uyarınca, ortağın rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak olarak oy kullanamayacağından, rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunabilme yönünde genel kuruldan olumlu karar alabilmek mümkün değildir. Hal böyle olunca engeli aşabilmek için her iki şirket anasözleşmesini TTK’nın hükümlerine uyarlama adı altında anasözleşmelerin 13.maddesinde yapılan değişiklik ile maddelere son cümle olarak “şirket ortakları ve müdürler şirket iştigal konuları veya başka konularda başka ticari faaliyetlerde bulunabilir ve bu faaliyetlerin yürütüldüğü yerlerde yönetici olabilirler” şeklinde yapılan ekleme kanunu dolanma ve dolayısıyla afaki iyi niyet kurallarına aykırı hareket olduğu, davacının anasözleşme değişikliklerine olumsuz oy kullandığı ve genel kurul toplantı tutanağına muhalefet şerhini de yazdırmış olduğu hususu ile ayrıca ortak müdür ...’in oydan yoksun olup olmadığı hususu da gözetilerek kararın şayet oydan yoksunluk söz konusu ise 13. maddelerle yapılan değişikliğin yok hükmünde olduğunun tespiti, aksi durumda ise afaki iyiniyet kararlarına aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmesi gerekirken anasözleşmelerin 13. maddelerinde yapılan değişikliklere ilişkin taleplerin de reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.