Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/3171 E. , 2021/2559 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/3171
Karar No:2021/2559
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Şeker Fabrikası Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
İSTEMİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesi'nce davanın reddi yolunda verilen ... tarih ve E:…, K:… sayılı karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E… K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, usûle ilişkin olarak, Bölge İdare Mahkemesi'nce temyiz yolu açık olarak karar verilmesi gerektiği, dava konusu işlem nedeniyle tonlarca şeker üretimi yapılamadığı ve bu nedenle milyonlarca lira zarar oluştuğu; esas yönünden, dava konusu işlemin sonucu itibarıyla hukuka uygun olmadığı, her davanın açıldığı tarihteki koşul ve şartlarda değerlendirilmesi gerektiği, işbu davanın ... İdare Mahkemesi'nin E:… sayılı esasına kayıtlı dosyada verdiği kararın gereğinin yerine getirilmesi amacıyla yapılan başvurunun, davalı tarafından kararın uygulanmasının hukuken ve fiilen imkânsız olduğu gerekçesiyle reddedilmesi üzerine açıldığı, davalıya başvuru yapıldığı tarihte bu kararın mevcut ve geçerli olduğu, ilk derece mahkemesinin gerekçesine mesnet aldığı Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 12/02/2020 tarih ve E:2020/57, K:2020/440 sayılı kararının, işbu davanın açıldığı tarihte (06/03/2020) henüz taraflara tebliğ edilmediği, bu kararın kendilerine 16/04/2020 tarihinde tebliğ edildiği, önceki karardan kaynaklı müktesep haklarının bulunduğu, Mahkemece, dava konusu işlemde belirtilen sebebe bağlı olarak karar verilmediği ve Bölge İdare Mahkemesi'nce de bu hususun değerlendirilmediği, Mahkeme'nin, kararın fiilen uygulanmasının imkânsız olduğu gerekçesinde isabet bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin, ... İdare Mahkemesi'nde görülen davayı bekletici mesele yapmadan davayı reddetmesinin doğru olmadığı, işbu davada başvuruya dayanak Mahkeme kararı ortadan kalktığından bu davanın konusuz kaldığı ve karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmesi gerektiği, Mahkeme'ce davanın reddi yolunda verilen kararda ve aleyhlerine yargılama gideri ile vekâlet ücretine karar verilmesinde hukukî isabet bulunmadığı ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işleme dayanak Mahkeme kararının, davacı şirketin 2008-2009 yılı kota hesaplamasına konu bir işlem olduğu, Hammadde ve Şeker Fiyatları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 3. maddesinin son fıkrasının, Danıştay kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davacının 2007-2008-2009 yıllarındaki fiilî üretimlerinin değerlendirilerek kotasının yeniden hesaplanması gerektiği iddiasının bir geçerliliğinin bulunmadığı, davacının başvurusuna dayanak iptal kararına karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca yapılan temyiz incelemesi sonucunda dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararın bozulduğu, Danıştay Onüçüncü Dairesi tarafından da bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği, 2013/2014 Pazarlama Yılı için daha sonra hesaplanan 47.800 ton kotanın dava konusu işlemden bağımsız olduğu, Hammadde ve Şeker Fiyatları Yönetmeliği ile 127/1 ve 136/1 sayılı Şeker Kurulu kararları ile ekim alanı dışından temin edilen pancarın C pancarı ve bundan elde edilen şekerin C şekeri olacağına ilişkin düzenlemelerin hukuka uygun olduğunun Danıştay kararlarıyla sabit olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değiştirilen 'İstinaf' başlıklı 45. maddesinin birinci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dâhi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; altıncı fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu belirtilmiştir.
2577 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle değiştirilen 'Temyiz' başlıklı 46. maddesinde, 'Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay'da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:
a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.
b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemler hakkında açılan davalar.
c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.
d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları.
e) Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları.
f) İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar.
g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarih ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu'nun uygulanmasından doğan davalar.
h) Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar.
ı) Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar.
i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar.
j) 08/06/1994 tarih ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun'un uygulanmasından ve 16/07/1997 tarih ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un uygulanmasından doğan davalar.
k) 06/06/1985 tarih ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nun uygulanmasından doğan davalar.
l) 03/07/2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun uygulanmasından doğan davalar.
m) Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.' kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun'un 'Temyiz dilekçesi' başlıklı 48. maddesinin altıncı fıkrasında, temyizin kesin bir karar hakkında olması hâlinde, kararı veren merciin, temyiz isteminin reddine karar vereceği; ilgili merciin bu kararına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği; yedinci fıkrasında ise, temyizin kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşılması durumunda, altıncı fıkrada sözü edilen kararın, dosyanın gönderildiği Danıştay'ın ilgili dairesince kesin olarak verileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından 13/12/2019 tarihinde yapılan başvuruda, ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı uyarınca, Adapazarı Şeker Fabrikası'nın 2013/2014 Pazarlama Yılı kotasının 47.800 ton olması gerekirken mülga Şeker Kurumu tarafından bu kotanın 44.500 ton olarak belirlenmesinin hukuka aykırı olduğuna karar verildiği, bu durumda, şirketlerine eksik verilen kotanın 2020/2021 kampanya döneminde mevcut kotalarına ilave edilmesinin talep edildiği, bu başvurunun Tarım ve Orman Bakanlığı Şeker Dairesi Başkanlığı'nın 10/01/2020 tarih ve 126118 sayılı işlemiyle reddi üzerine bakılan davanın açıldığı; .... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, istinaf başvurusunun reddine 2577 sayılı Kanun'un değişik 45. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca kesin olarak karar verilmesine karşın, davacı tarafından bu kararın bozulması talebi ile temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının temyizi kabil olup olmadığının belirlenebilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin (b) bendinde yer alan 'Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemler hakkında açılan davalar' ibaresinin yorumlanması gerekmektedir.
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile âdil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Yargı yerlerinin verdikleri kararlarda, gerek yanılma, gerekse normları değişik biçimde yorumlama sonucu olarak doğan hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlamak amacıyla bazı hukukî yollar kabul edilmiştir. Bir yargı yerinin verdiği kararda aykırılık olduğu iddiası ile ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümlenmek üzere yargı önüne getirilmesi “kanun yolu”na başvurmadır. Bunun nasıl yapılacağı ise usûl hükümleri ile gösterilmektedir. Anayasa’nın 142. maddesinde “mahkemelerin kuruluşunun, görev ve yetkilerinin, işleyişlerinin ve yargılama usûllerinin” yasa ile düzenlenmesi öngörülmüştür. Kanun yoluna ilişkin düzenlemeler, yargılama usûlü kapsamındadır. Yargılamanın olabildiğince hızlı sonuçlanması ve sonuçların bir an önce açıklanması gerektiğinden her karara karşı değil, fakat önemli kararlara karşı kanun yoluna gidilmesi gereği benimsenmektedir. Nitekim, mahkemelerce verilen tüm kararlara karşı kanun yolunun açık tutulması, kanun yolu kurumunu işlemez duruma getirebilecektir. (AYM, Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, §44-46; AYM, E.2006/65, K.2009/114, K.T. 23/7/2009).
İlk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır. Başka bir anlatımla, Kanun'da yapılan değişiklik ile mahkeme kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulması esas, temyiz yoluna başvurulması ise istisnaî hâllerde olacaktır.
2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde temyiz yoluna başvurulabilecek kararların, dava konusu işlemin konusu, işlemi tesis eden idare ya da uyuşmazlığın kaynaklandığı mevzuat gibi farklı kıstaslara göre belirlendiği görülmektedir. Kanunda yapılan belirlemelerden biri de, 46. maddenin (b) bendinde yer alan konusu yüz bin Türk lirasını aşan idarî işlemler hakkında açılan davalardır.
Bir idarî işlemin hukukî sonucu olarak mal varlığında doğrudan bir artışın ya da azalışın olması durumunda idarî işlemin konusunun yüz bin Türk lirasını aşıp aşmadığı tespit edilebilecektir. Bu nedenle, Kanun'un 46. maddesinin (b) bendi uyarınca bir karara karşı temyiz yolunun açık olup almadığına ilişkin değerlendirme, davanın konusu, doğrudan ve herhangi bir ihtimale bağlı olmaksızın objektif olarak belirlenebilecek belli bir tutarda para ya da parasal karşılığı objektif olarak belirlenebilir bir mal varlığı değerinin elde edilmesi ya da yitirilmesine ilişkin işlemler bakımından mümkün olabilecektir.
Bu itibarla, bölge idare mahkemelerinin hangi davalar hakkında verdikleri kararların temyiz edilebileceği 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılmış olup, davacı şirket tarafından davalı idareye başvurularak kendilerine daha önce eksik verilen şeker üretim kotasının 2020/2021 kampanya döneminde mevcut kotaya ilave edilmesi istemiyle yapılan 13/12/2019 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve şeker kotasının miktarına ilişkin davanın bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, zira şeker kotasının artırılması sonucunda artırılan miktar kadar üretim yapılabilip yapılamayacağının çeşitli ihtimallere bağlı olduğu, ayrıca üretim yapılacak olsa bile üretilecek şekerin satışı sonucunda elde edilecek kâr miktarının hâlihazırda objektif olarak belirlenebilir bir tutar olmadığı; söz konusu istemin konusunun yüz bin Türk lirasını aşan idarî işlemlere ilişkin olmaması bakımından Bölge İdare Mahkemesi'nce istinaf başvurusu üzerine verilen kararın kesin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf incelemesi üzerine kesin olarak verilen kararlar aleyhine temyiz isteminde bulunulması hukuken mümkün olmadığından, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesi mümkün değildir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
3. Dairemiz kararının bir örneği Mahkeme'ce … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmek üzere dosyanın .... İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun'un 48. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca kesin olarak, 29/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.