Hukuk Genel Kurulu 2020/39 E. , 2021/871 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ..., davalı ...Ş. ve dahili davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; 25.06.2011 tarihinde davalılardan işleteni, sürücüsü ve zorunlu trafik sigorta şirketi olan aracın, davacının işleteni ve sürücüsü olduğu motosiklet ile çarpışması sonucunda meydana gelen kazada müvekkilinin vücudunda kırıklar oluşacak şekilde yaralandığını, tedavisinin devam ettiğini, tedavi giderlerinin bir kısmı SGK tarafından karşılandığını, ancak SGK tarafından karşılanmayan başkaca giderlerin de bulunduğunu, davacının ayrıca olay nedeniyle manevi yönden çöküntüye uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 100TL maddi, 5.000TL manevi tazminatın (davalı ... şirketi poliçe limiti çerçevesinde sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah ile maddi tazminat talebini toplam 7.986,57TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ...Ş. vekili; davacının talep ettiği maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... vekili; müvekkilinin kusuru bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
7. Davalı .... Lojistik Dağıtım Kargo ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş. usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmamıştır.
8. Dahili Davalı ... vekili; kusur durumunun ve Kurum tarafından yapılan ödemelerin araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
9. İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.06.2014 tarihli ve 2012/87 E., 2014/239 K. sayılı kararı ile; hükme esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kabulüne, 7.986,57TL maddi tazminatın (davalı ... Şirketi 7.746,06TL'ye kadar sorumlu olmak üzere) davalılar .... Lojistik Dağıtım Kargo ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş., ... ve Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi'nden müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5.000TL manevi tazminatın olay tarihi olan 25.06.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar .... Lojistik Dağıtım Kargo ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş. ve ...'den müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 240TL tedavi giderinin dahili davalı SGK Genel Müdürlüğünden dahili dava tarihi olan 23.10.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ..., davalı ...Ş. ve dahili davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince 27.04.2017 tarihli ve 2014/24336 E., 2017/4682 K. sayılı kararı ile;
“…1-) Dahili davalı vekilinin 240 TL tedavi gideri ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 2014 yılı için 1.890,00 TL'dir. Davacı için hükmedilen 240 TL tedavi gideri tazminatı miktarı itibari ile kesinlik sınırının altında olup davalı vekilinin tedavi giderine ilişkin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... şirketi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-) Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu'nun 44/1. maddesi hükmüne göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını hafifletebilir.
Davaya konu olan olayda, davacının motosikleti gerekli korumalar olmadan kullandığı iddiası mevcuttur.
Davacının motosiklete kasksız olarak binmiş olması halinde BK.nun 44. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru kabul edilmeli ve bu nedenle de belirlenecek kusur oranında bir indirim yapılması zorunludur. Bu itibarla somut olayda BK. 44. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılmasının gerekip gerekmediği hususunun tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun karar yerinde değerlendirilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.11.2017 tarihli ve 2017/424 E., 2017/464 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ilave olarak davacının kaza sonrasında başından herhangi bir yaralanmaya maruz kalmadığı, İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 02.03.2013 tarihli raporundan da anlaşılacağı üzere kazada davacının sol klavikula (köprücük) kemiğinde, sol skapula (kürek) kemiğinde ve 3, 4 ve 5. kotlarda kaburgalarında kırık meydana geldiği, davacının kask takmış olsun veya olmasın davaya konu yaralanmaların muhakkak surette oluşacağı, kaskın takılı olmamasının durumu değiştirmeyeceğinden, bu yönde bir araştırma yapılarak kask takmamış ise ortak kusur nedeniyle kusur oranında bir indirim yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle önceki tahsilatlar bakımından tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından mahkemece davacının motosikletine kasksız olarak binmiş olup olmadığının ve sonucuna göre 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 44. maddesinin uygulanarak indirim yapılma olanağı bulunup bulunmadığı araştırılıp tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; yerel mahkemece verilen ilk kararın davalı ... vekili, davalı ... şirketi vekili ve dahili davalı SGK vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece; dahili davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibari ile reddine; davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; davalı ... şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile “…Davaya konu olan olayda, davacının motosikleti gerekli korumalar olmadan kullandığı iddiası mevcuttur. Davacının motosiklete kasksız olarak binmiş olması halinde BK.nun 44. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru kabul edilmeli ve bu nedenle de belirlenecek kusur oranında bir indirim yapılması zorunludur. Bu itibarla somut olayda BK. 44. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılmasının gerekip gerekmediği hususunun tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun karar yerinde değerlendirilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle hükmün temyiz eden davalı ... şirketi yararına bozulmasına karar verildiği; mahkemece tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla önceki kararda direnildiği, direnme kararının bu kez yalnızca davalı ... vekili tarafından temyiz edildiği gözetildiğinde; davalı ... vekilinin direnme kararının temyizinde hukukî yararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
16. Öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelere kısaca değinilmelidir.
17. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Diğer bir anlatımla, dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
18. Mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkemece mesmu (dinlenebilir) olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekir.
19. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup bu maddenin birinci fıkrasının (h) bendinde 'Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması' dava şartları arasında sayılmıştır.
20. Medeni usul hukukunda hukukî yarar, mahkemede bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğine işaret eder. Davacının davayı açtığı tarih itibariyle dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır.
21. Yine bu yararın 'hukuki ve meşru', 'doğrudan ve kişisel', 'doğmuş ve güncel' olması da gerekir (Hanağası, E.: Davada Menfaat, Ankara 2009, s. 135).
22. Öte yandan dava açılmasında olduğu gibi, mahkemeye yapılan her talep için, talepte bulunanın hukukî yararının varlığı şarttır. Aksi hâlde mahkeme, böyle bir talebi inceleyip yerine getiremez (Kuru, B.: Medenî Usul Hukuku El Kitabı, Cilt I, Yetkin Yayınları, Mart 2020, s. 390).
23. Gelinen bu noktada belirtilmelidir ki; kanun yolu davanın taraflarına tanınan bir hukukî yoldur ki; bununla yanlış olan kararların (daha doğrusu yanlış olduğu iddia edilen kararların) tekrar incelenmesi ve değiştirilmesi sağlanır.
24. Hüküm mahkemelerinin karar verirken yanlış yapmaları ihtimali bulunduğundan, verilen kararların daha yüksek bir mahkeme tarafından kontrol edilmesi için, her hukuk sisteminde kanun yolları kabul edilmiştir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt III, s. 4483).
25. Kanun yollarından biri de temyiz kanun yolu olup nihai bir karar, kanunda öngörülen süre içinde, harca tabî ise harcı yatırılarak temyiz edilebilir. Bunlara ilaveten nasıl ki, davacının dava açmakta hukukî menfaatinin bulunması gerekiyorsa, temyize başvuranın da hukukî menfaatinin bulunması gerekir.
26. Buna göre temyiz yoluna başvuran tarafın temyiz ettiği kararın kaldırılması ya da değiştirilmesinde korunmaya değer bir menfaati olmalıdır. Davada haklı çıkmış olan tarafın da hukukî menfaati bulunmak kaydıyla hükmü temyiz etmesi mümkündür.
27. Yeri gelmişken “usulî kazanılmış hak” kurumuna kısaca değinilmesi gerekmektedir.
28. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir.
29. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmekte olup, bu noktada bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğacağı gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulî kazanılmış hak gerçekleşebilir.
30. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulî kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 E., 1959/5 K. sayılı kararı).
31. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı çıkması, o konuda yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi, uygulanması gereken kanun hükmünün hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi, görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve bozma kararının maddi hataya dayanması, gibi hâllerde usulî kazanılmış hak oluşması mümkün değildir.
32. Somut olayda; Özel Dairenin birinci bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu verilen kararın, davalı ... vekili, davalı ... şirketi vekili ve dahili davalı SGK vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece; dahili davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibari ile reddine; davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; davalı ... şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün davalı ... şirketi yararına bozulduğu, mahkemece önceki hükümde direnildiği, direnme kararını bu kez yalnızca davalı ... vekilinin temyiz ettiği görülmüştür.
33. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmekle bozma kapsamı dışında kalan bu yönlerin kesinleştiği, usulî kazanılmış hakkın istisnalarının bulunmadığı, davalı ... vekilinin bu kararı temyiz etmekte hukukî yararının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
34. Hukuk Genel Kurulunca yapılan görüşmeler sırasında; maddi hataya dayalı bozma kararına dayanılarak usulî kazanılmış hakkın zedelenebileceğinden bahsedilemeyeceği, bozma kararının esas itibariyle müteselsil borçlu olan davalı ... lehine de olduğunu ve davalının direnme kararının temyizinde hukukî yararının bulunduğundan ön sorunun aşılarak işin esasının incelenmesinin gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
35. O hâlde davalı ... vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının davalı ...'e geri verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-I. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.