12. Ceza Dairesi 2019/345 E. , 2022/5272 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : Sanık ..., ... ve ... haklarında; TCK'nın 85/2, 62/1, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında; Beraat
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2017 tarih ve 2009/243 Esas - 2017/40 Karar sayılı ''istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine' ilişkin karar, katılanlar vekili, sanıklar ..., ..., ..., ... müdafii sanık ... müdafii, sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin, sanıklar ..., ..., ..., ... müdafinin, sanık ... müdafinin ve sanık ... müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
Dosya içeriği ve tüm bilirkişi raporlarındaki belirlemelere göre;
Olay tarihinde, Konya ili Taşkent ilçesi Balcılar beldesinde bulunan Balcılar Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği bünyesinde faaliyet gösteren ögrenci yurdunun mutfağında yer alan yemek pişirme ocağına ait LPG tesisatında ortaya çıkan gaz kaçağı sonucu mutfak ortamında biriken sıkışmış gazın 04.00 sıralarında patlaması sonucu yurt binasının çökmesi neticesinde, yurtta bulunan 18 kişinin öldüğü ve 28 kişinin de yaralandığı olayda,
08.06.2006 tarihli Dökme LPG İkmal ve Ariyet Tesis Teslim Sözleşmesi ile İpragaz A.Ş. tarafından anılan yurda verilecek olan Dökme LPG tesisinin ve bu tesiste kullanılacak LPG teslimi ile ilgili Balcılar Kasabası Kurs Okul Talebelerine Yardım Derneği Boğaziçi Ögrenci Yurdu Müdürlüğü ile anlaşmaya varıldığı, dökme LPG tesisi kurulum işinin İpragaz A.Ş. tarafından Epsilon Mühendislik firmasına verildiği, yurt müdürlüğü ve Epsilon Mühendislik firmasının imzalarının bulunduğu 26.06.20006 tarihli Dökme LPG Sistem Teslim ve Montaj Bitirme Tutanağı ile montaj işinin tamamlandığı, 27.06.2006 tarihli ‘’Dökme LPG Sistem Montaj Kontrol ve LPG Teslimine Uygunluk Onay‘’ adlı İpragaz A.Ş.‘de görevli sanık ... ve sanık ... tarafından montaj firmasının yapmış olduğu tesisatın fenni usullere ve standartlara uygunluğunun onaylandığı tutanağın tanzim edildiği, 08.07.2006 tarihli ‘’Dökme LPG Sistem İlk LPG Teslim ve Eğitim Tutanağı‘’ ile ilk LPG tesliminin yapılıp sanık ...’e eğitim verildiğinin belirtildiği, İpragaz A.Ş. ile Epsilon Mühendislik firması arasında 08.07.2003 ve 09.04.2007 tarihlerinde ‘’Yetkili Teknik Servis Sözleşmesi’’nin imzalandığı, sözleşme kapsamında, yetkili servis olan Epsilon Mühendislik firmasının, İpragaz A.Ş. tarafından bildirilen müşterilere İpragaz A.Ş.‘nin yazılı bildirimi doğrultusunda mevcut tank, ekipman ve tesisatlarının bakım ve onarım hizmetlerini sunmayı taahhüt ettiği ve anılan sözleşmeler doğrultusunda 27.02.2007 ve 01.07.2008 tarihli ‘’İpragaz Ekoenerji Sistem Periyodik Kontrol Raporu‘’ları ile sistemin işleyişinin denetlendiği,
Olaya ilişkin dosyada mevcut tank ve tesisat ile ilgili olarak hazırlanan raporlarda, patlama sonrasında tankta yüzde yirmi beş doluluğun olduğu, tank basıncının yedi bar civarında olduğu ve patlama sonrasında tankta herhangi bir yangın belirtisi olmadığının, patlama anında tanktan gaz akışının kesildiği, tank ve üzerindeki gaz kesme vanasının görevlerini yerine getirdiğinin, patlamanın tank ve tank üzerindeki emniyet tertibatlarının herhangi bir kusurundan kaynaklanmadığının, patlama sonrası tankta halen gaz bulunmasının, tanktan hızlı bir gaz çıkışının olmadığının ve binaya sızan gazın yüksek debilerde olmadığının göstergesi olduğunun tespit edildiği,
Gaz yakan cihaz ile dökme LPG tankı arasında iki adet regülatörün olması gerektiği, dökme LPG tanklarında basıncın yüksek olmasından dolayı basıncın düşürülmesinin iki kademede olacağı, birinci kademede tank çıkışındaki regülatörlerle basınç 1-1,5 bar seviyelerine düşürüldüğü, ikinci kademede ise çelik boru ile gaz yakan cihaz arasında gaz bağlatısını sağlayan lastik hortumun çelik boru tarafına monte edilen gaz basıncını cihazın yanma basıncına ayarlayan regülatörün bulunması gerekirken, anılan tesisatın kurulumundan sonra ilk yapılan 27.02.2007 tarihli periyodik bakım raporunda, tesisatın birinci kademesinde 1.2 bar (1200 mbar) basınç ölçüldüğü ve ikinci kademesinde ise herhangi bir ölçüm yapılmadığı, 01.07.2008 tarihli periyodik bakım raporunda, tesisatın her iki kademesinde 1.3 bar (1300 mbar) basınç ölçülmesi karşısında, mutfaktaki ocağa gaz beslemesi yapan çelik borunun ucunda sadece küresel gaz kesme vanasının ve bu vana ucunda esnek /lastik hortumun takılacağı uç bulunduğu, ucunda regülatör bağlatısı ile ilgili herhangi bir bağlantı elemanı bulunmadığı, bu durumun ocağın regülatör kullanılmaksızın doğrudan birinci kademe regülatör çıkış basıncıyla (1200-1300 mbar) beslendiğini gösterdiği, olaya konu mutfakta kullanılan ocağın imalatçısı tarafından ibraz edilen yazıda, ocağın 1982 ila 1992 yılları arasında üretilen ocak olduğu, ocağın tüpe doğrudan bağlanabildiğini ya da numaralı veya manometreli regülatör ile yüksek basınçta çalışabildiğinin belirtildiği anlaşılmakla, dosyada mevcut izometrik projede bulunmasına rağmen olay sonrası yapılan tespitlerde olmadığı anlaşılan ocak gaz hattı ikinci kademe regülatörünün, ocağın yüksek basınç gazla çalışabilmesi için sistemden çıkarıldığı, çelik boru tesisatı ile ocak arasında kullanılması gereken gaz hortumunun paslanmaz çelik-gaz tesisatında kullanlan veya TS 1846 hortumlar (sıvılaştırılmış petrol gazları ve havagazı için) standartlarına uygun olması gerektiği halde anılan tesisatta kullanılan SEL JAVA marka hortumun standartlar kapsamı dışında olduğu, söz konusu hortumun ikinci kademe regülatörün sökülmesi sonrasında takılmış hortum olduğu, anılan hortumun takılacağı ucun parlak olduğu ve bu parlaklığın fırınlı ocak hortumunun sökülüp takıldığının göstergesi olarak değerlendirildiği, standartlara uygun olmayan, sert yapılı hava hortumunun sökülüp takılarak kullanılması, hortum yapısındaki sertlik ve kalıcı şekil değişikliğine ve sistemdeki yüksek gaz basıncına bağlı olarak kelepçeli bağlantılarda sızıntı veya kaçağa neden olduğu ve Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına dair Kanununun 5/1-2 ve Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Dağıtım Şirketleri ile Yetkili Bayilerin ve Tüketicilerin Uymaları Gereken Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğin 20/1-b maddelerinde, LPG dağıtıcılarının, LPG ikmali yaptıkları sözleşmeli kullanıcıların, dağıtıcı veya kullanıcı tarafından kurulmuş dökme LPG tesisi ve tesisatlarının ilgili teknik düzenlemelere uygunluğunu tespit etmek, periyodik kontrollerini yapmak, teknik düzenlemelere uygun olmayan tesislere LPG ikmali yapmamakla yükümlü olduklarının belirtildiği anlaşılmakla,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2014/12-779 Esas - 2016/136 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; kural olarak suçlar, ancak kasten işlenebilir. Ancak, Kanunda açıkça gösterilen hallerde suçlar taksirle de işlenebilir. 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde taksir, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır. Aynen kast gibi, taksir de bir haksızlık biçimidir. Taksirli suçlarda gerçekleştirilen haksızlıklarda da fail iradi davranmaktadır. Ancak, fail hukuken önem taşımayan bir neticeyi öngörürken, hukuken önem taşıyan bir netice meydana gelmekte, buna da failin objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranışı neden olmaktadır. Buna göre, taksirli suçun haksızlık unsurunu, dikkat ve özen yükümlüğünün ihlali oluşturmaktadır. Bu çoğu kez mevzuattan kaynaklanan bir yükümlülüktür. Taksirde sorumluluk belirlenirken kişi değil, sadece davranış göz önünde bulundurulur. Ancak, sadece objektif özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışın varlığı cezalandırılmaz, buna bağlı olarak bir sonucun da ortaya çıkması gerekecektir. Taksirli haksızlıktan dolayı sorumluluk için; fail kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu koşullar altında, objektif olarak varolan dikkat, özen yükümlüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmasına rağmen, objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle öngörmediği bir neticenin meydana gelmesine neden olmalıdır. Bu konuda ortalama bir insan veya başka ölçülerin değil, failin kendi içinde bulunduğu durum ve kişisel özellikleri dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla; taksirli haksızlıkta, “fail suçun kanuni tanımındaki neticenin gerçekleşeceğini öngörememiştir ancak, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmemiş olsaydı, bu neticeyi öngörebilirdi” şeklinde bir yargıya varılabiliyorsa, failin kusurlu olduğu, aksi halde kusurunun bulunmadığı sonucuna ulaşılabilecektir.
Failin gerçekleştirdiği taksirli davranışa bir başkasının taksirli davranışının eklenmesi halinde ise, kusurun taksimi mümkün olmadığından, 5237 sayılı TCK’nın 22/5 ve 61/1. maddeleri uyarınca herkesin kendi taksirli fiilinden dolayı, kusurunun ağırlığına göre ayrıca sorumlu tutulması gerekmektedir. Yasanın 22. maddesinin 3. fıkrasında ise bilinçli taksir düzenlenmiştir. Buna göre; “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır” Basit taksirde, failin neticeyi bir dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali nedeniyle öngörememesi söz konusu iken, bilinçli taksirde fail neticeyi öngörebilmesine ve olası kasttan farklı olarak bu neticeyi kabullenmemesine rağmen, yanlış bir öngörü ile neticenin meydana gelmesini engelleyebileceğini ya da neticenin gerçekleşmeyeceğini zannetmektedir. Başka bir deyişle neticeyi öngörmekle birlikte, neticenin meydana gelmeyeceği yönünde yanlış bir öngörüye sahiptir. Objektif özen yükümlülüklerine aykırı davranmasından ortaya çıkabilecek neticeyi kendi yetenekleriyle engelleyebileceğini zannetmekte veya neticenin meydana gelmemesi yönünden şansına güvenmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
a) Mutfağında LPG kullanılmak üzere montaj edilen dökme gaz tesisatında, iki adet regülatör bulunması gerektiği halde sistemde ikinci kademe regülatör bulunmadan sistemin kullanılmasına devam edilen, bu durumun sonucu olarak gaz yakan cihazlara doğru 1200 ila 1300 mbar’lık bir basınçla gaz beslemesi yapılan, yüksek basınçlı sahra ocağı olup kapalı mekanlarda kullanılmaya uygun olmayan ocağın mutfakta kullanıldığı, LPG tesisatlarında kullanılan malzemelerin tamamının standartlara uygun olması gerektiği halde tesisat ile ocak arasında kullanılan hortumun standart dışı SEL JAVA marka hortum olan ve anılan hortumunun sökülüp takıldığı yapılan tespitlerden anlaşılan, 27.02.2007 tarihli kontrol raporunda havalandırma menfezinin bulunduğunun belirtilmesine rağmen, 01.07.2008 tarihli kontrol raporunda havalandırma menfezinin olmadığı tespit edilen ögrencilere yatılı olarak hizmet sunan yurt olarak faaliyet gösteren binada, uzun süredir ögrencilerin hayatlarını hiçe sayacak şekilde tehlikeli madde statüsünde yer alan LPG kullanımının standartlara aykırı bir şekilde, özensiz kullanımına devam edilmesinde, hatalı kullanımların düzeltilmesinde ısrarcı olunmadan sistemin çalışmasına izin verilmesinde, öngörmekle birlikte gerçekleşmeyeceği düşünülen ve istenmeyen bir neticeden bahsedilmekte olup, bu şekildeki kanun, yönetmelik ve işin oluruna aykırı LPG kullanımının yüksek risk oluşturduğunun bilinmesine ve bu durumun geri dönülmez sonuçlara yol açabileceğini öngörebilmelerine rağmen sonucun gerçekleşmeyeceği düşüncesi ile hareket ederek yüksek risk içeren LPG kullanımına ve sistemin çalışmasına uzun süre devam edildiği olayda, bilinçli taksir koşullarının gerçekleştiğinin kabulü ile sanıkların bu kabule göre hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu,
b) İş sözleşmesi gereği dökme gaz müşteri tesislerinin standartlara uygunluğunun devamını sağlamakla sorumlu olan teknik destek sorumlusu ...'ın 26/05/2008 tarihinde teknik destek sorumlusu olarak İpragaz A.Ş.'de göreve başladığı, sözleşmede 2 aylık deneme süresinin öngörüldüğü,somut olaydaki kazanın sanığın işle ilgili deneme süresinin bitiminden 6 gün sonra meydana geldiği, sanık müdafinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu fotokopi şeklindeki 'Konya Bölge 2008 Bakım Bildirimleri' ve 'Periyodik Bakım Günlük Hakediş Formu'nda İpragaz A.Ş. teknik destek sorumlusu olarak ...’in imzasının bulunması ile sanık ...’nin duruşmada verdiği beyanında, kendisinin şirketten ayrılmadan önce şirkete teknik eleman olarak ...’in alınmış olduğunu, periyodik kontrollerin sorumluluğun ...‘de olduğunu beyan etmesi ile sanık ...’ın kollukta verdiği beyanında, işe başladıktan sonra 01.06.2008 tarihinde LPG yetkili personel belgesini aldığını, iki haftalık bir oryantasyon sürecinden sonra 12.07.2008 tarihinde şirketin kendisine otomobil verdiğini ve bu tarihten 19 gün sonra anılan kazanın meydana geldiğini, kaza ile bir bağlantısının bulunmadığını,tankın kurulmasından sonra 3. teknik personel olarak görev yaptığını beyan etmesi ve duruşmada verdiği beyanında, işe başladıktan hemen sonra sorumluluk yüklenmediğini beyan etmesi karşısında, kazanın meydana geldiği yurtta kurulu bulunan LPG tesisine ilişkin teknik işlerin İpragaz A.Ş. adına teknik destek sorumlusu olarak ... tarafından takip edilip edilmediğinin, sanık ...’ın anılan tesisin denetiminde, kontrolünde sorumluluğunun bulunup bulunmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde araştırılmasından sonra sanık hakkında hukuki durumun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin, sanıklar ..., ..., ..., ... müdafinin, sanık ... müdafinin, sanık ... müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 13/04/2018 tarihli, 2017/3024 - 2018/643 Karar sayılı 'istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine' dair hükmünün 5271 sayılı CMK'nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca BOZULMASINA; bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere 5271 sayılı CMK'nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/2. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesine kararın bir örneğinin de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 29.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.