T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/545 Esas
KARAR NO : 2022/869
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 01/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı asil dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette hisse sahibi olduğunu, 02/04/2021 tarihli genel kurula kendi yerine vekaleten .......'ın katıldığını, Genel kurulun 3-4-6 numaralı kararlarına karşı olumsuz oy kullanıldığını ve muhalefet şerhlerini yazılı şekilde sunduğunu, genel kurulunun 3.maddesinde alınan karara karşı sunulan muhalefet şerhi olduğu, Butlanla yok hükmünde olduğunun tespiti veya iptal istenen gündemin 4.maddesi, 2018,
2019 ve 2020 yıllarına ilişkin finansal tabloların okunması, müzakere edilmesi ve
onaylanması ile ilgili karara red oyu kullanıldığı ve muhalefet şerhi sunarak, toplantı
tutanağına eklenildiğini, genel kurulunun 4.maddesinde alınan karara karşı sunulan
muhalefet şerhi olduğu,
Butlanla yok hükmünde olduğunun tespiti veya iptal istenen gündemin 6.maddesi olan
yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile ilgili karara red oyu kullanıldığı ve muhalefet şerhi
sunarak, toplantı tutanağına eklenildiğini, Davalı şirketin tüm iş ve işlemlerinin, mali ve iktisadi durumun açıklığa kavuşturulması için
davalı şirkete özel denetçi atanması elzem olduğunu beyan ederek Davalı ...... Çimento ve Yapı Malzemeleri Yatırım Ticaret Sanayi A.Ş.’nin 02.04.2021
tarihli 2018, 2019, 2020 yıllarına ait olağan genel kurul kararlarının 3-4-6 nolu maddelerine
ilişkin kararlarının öncelikle TTK 449 uyarınca tedbiren yürütülmelerinin geriye
bırakılmasına, Davalı ....... Çimento ve Yapı Malzemeleri Yatırım Ticaret Sanayi A.Ş.’nin 02.04.2021
tarihli 2018, 2019, 2020 yıllarına ait olağan genel kurulun 3-4-6 nolu maddelerine ilişkin
butlanla yok hükmünde olduğunun tespitine veya işbu genel kurul kararlarının 3-4-6 nolu
maddelerinin iptaline, davalı şirkete özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili özetle: Olağan genel kurul toplantısı ve alınan kararların yasal mevzuata uygun olarak yapıldığını, davaya konu Olağan Genel Kurul toplantısı ve alınan kararların, Anonim Şirket Genel Kurulu ile
ilgili hükümler içeren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 407-451. Maddeleri çerçevesinde yasal
düzenlemelere uygun olarak yapıldığını, bu bağlamda genel kurul toplantısı, görüşmeler, oylamalar
vs. şeffaf bir şekilde Bakanlık Temsilcisi gözetiminde yapılmış olup toplantı ve alınan kararlar
tamamen TTK. düzenlemesine uygun olarak alındığını, Olağan Genel Kurul toplantısı ve alınan kararlar, tamamen şirketin ihtiyaçları doğrultusunda
gündeme alındığını, genel kurul süreci bu doğrultuda sorunsuz tamamlandığını,
Olağan Genel Kurul toplantısında gündeme alınan hususlar ttk. düzenlemesine uygun olarak
şirketin ihtiyaçları doğrultusunda hissedarların görüş, değerlendirme ve oylarıyla karara
bağlandığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin 02/04/2021 tarihinde gerçekleştirilen 2018-2019-2020 yılına
ait olağan genel kurulun 3-4-6 nolu kararlarının geçersizliğinin tespiti ve şirkete özel denetçi atanması taleplerinden ibarettir.
Anonim şirket genel kurul kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespiti ve iptali talebine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re'sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 30/08/2022 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Anonim şirketlerde hâkim olan ilkelerden birisi kararların alınmasında çoğunluk ilkesidir. Bu ilke uyarınca genel kurulda alınan kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya muhalif oy veren pay sahipleri ile şirketin diğer organlarını da bağlamaktadır. Bu durum Genel kurulda alınacak kararlarda çoğunluğu elinde bulundurulanların şirket menfaatleri yerine kendi menfaatlerini gözetme gibi bir sakınca doğurabilmektedir. Bunu önlemek için kanun koyucu belli şartların varlığı halinde hem oy çoğunluğuna sahip ortakların yetkilerini sınırlandırmış hem de azınlığı ve şirket organlarına alınan kararların iptali için dava hakkı tanımıştır.
İptal edilebilirliğin şartları kanunumuzda 445. Maddede düzenlenmiştir: kararın iptali için kararın kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılığı aranmakta, genel kurul kararının sadece şirketin veya pay sahiplerinin zararına olması iptal nedeni yapılamamaktadır. İptal edilebilirlik için bu şartlara ek olarak 446/b bendinde genel kurul kararı ile aykırılık arasında nedensellik bağının da bazı durumlarda olması gerektiği belirtilmiştir.
Kanuni düzenlemelere aykırı kararlar iptal yaptırımına tabidir. Kanuna aykırılık ile kastedilen salt Türk Ticaret kanununa aykırılık değildir, özel hukuk ve kamu hukuku alanına giren tüm kanunlardır.
TTK. 340 maddesi esas sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğünü oldukça kısıtlamış olsa da esas sözleşmeye aykırılık bir iptal yaptırımı olarak düzenlenmiştir. Anonim ortaklık ana sözleşmesi, ortaklığın kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetini gerçekleştirebilmesi için şirket tüzel kişiliği ile şirket ortakları arasındaki ilişkilerin hukuki çerçevesini belirleyen hükümleri ihtiva eden akit türüdür. Bu sebeple genel kurul kararının bu hükümlere aykırı olmaması gerekmektedir.
Sermaye ve oy çoğunluğuna sahip ortakların haksız kararlarıyla azınlık pay sahiplerini ezmelerini engellemek amacıyla genel kurul kararlarının dürüstlük kuralına aykırı olması halinde iptali istenebilecektir.
Pay sahiplerinin (oydan yoksun olanlar dahil) dava açma hakkı paya bağlı bir hak ve emredici kanun hükmüne dayalı bir haktır. Pay sahiplerinin kararın iptali halinde menfaatlerinin olduğunu iptalin şirketin yararına olacağını ispat etme zorunlulukları bulunmamaktadır. İptal edilebilirlik ve yokluk hallerinin yanı sıra, genel kurul kararlarının hükümsüzlük
hallerinden birisi de butlandır. Genel kurul kararlarının butlanına ilişkin TTK. m. 447 hükmüne
göre: “(1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan
vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü
dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı
olan, kararları batıldır”.
görüldüğü üzere konusu itibarıyla bâtıl olan genel kurul kararları, bazı niteliklere sahip
paysahipliği haklarını kaldıran veya sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan ve
sermayenin korunması ilkesine aykırı olan kararlara özgülenmiştir. Bunun dışındaki bâtıl genel
kurul kararlarının tespitinde ise butlanın ikincilliği ilkesi uygulanır. Bu ilke, özel sebepler
dolayısıyla iptal etmenin yeterli ve tatmin edici bir yaptırım oluşturmadığı hallerde hukukun
genel hüküm ve ilkelerine göre butlana karar verilmesi anlamını taşır. Sakınma ilkesinin özellikle
şekli sebeplerin (eksiklik ve aksaklıkların) butlana yol açtığı hallerde gözetilmesi gerekir (Güzin
Üçışık/Aydın Çelik, Anonim Ortaklıklar Hukuku, C. I, Ankara 2013, s. 342).
TTK m. 447/1-a hükmünde belirtilen batıl genel kurul kararları, belirtilen hakları
düzenleyen Kanun hükümlerini kaldırmayı ve değiştirmeyi amaçlayan genel kurul kararlarıdır.
Belirtilen hakların somut bir olayda ihlal edilmesi butlan sonucunu doğurmaz. Genel kurula
daveti düzenleyen TTK. m. 414 hükmünde öngörülen şartların tamamen ortadan kaldırılmasını
sağlayan genel kurul kararı butlanla sakattır. Örneğin bu hükümde yer alan iki haftalık süreyi üç
güne düşüren bir genel kurul kararı butlanla sakat olur. Buna karşılık iki haftalık süreye
uyulmaksızın toplantı gününden sadece üç gün önce yapılan bir davet üzerine toplanan genel
kurulda alınan kararlar batıl değil iptaledilebilir kararlardır. Yine paysahiplerinin asgari oy
hakkını ortadan kaldıran bir genel kurul kararı butlan sonucunu doğururken bir veya birden
fazla paysahibinin oyunun kullanılmasına engel olunması veya kullandıkları oyların geçersiz
sayılması halinde alınan genel kurul kararı iptal edilebilir bir karardır (Üçışık/Çelik, s. 342-343).
Yukarıda da ifade etmiş olduğumuz üzere, paysahibinin genel kurula katılma, asgari oy
kullanma, dava açma hakkı gibi kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki temel haklarının
sınırlandırılması veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuran genel kurul kararları batıldır (TTK.
m. 447/1-a). Anonim şirketin tanımına, paysahiplerinin haklarına ve borçlarına ve organsal
yapısına aykırı kararlar temel yapıya aykırıdır. Temel yapı ile kastedilen, anonim şirketi taşıyan
ana kolonlardır. Bu hakları ortadan kaldıran veya sınırlandıran genel kurul kararları, belirtilen
hakları düzenleyen kanun hükmünü kaldırmayı veya değiştirmeyi amaçlayan genel kurul
kararlarıdır. Bu ve bu gibi hallerde kanunun emredici hükümlerine aykırı karar alınması halinde
genel kurul kararı batıldır. Buna karşılık belirtilen hakların somut bir olayda ihlal edilmesi butlan
sonucunu doğurmaz. Örneğin her pay ortağa bir oy hakkı verir bu oy hakkı kanunun emredici
hükümlerinden doğan bir haktır. Bu hakkı genel olarak ortadan kaldıran veya sınırlandıran
genel kurul kararı batıldır. Buna karşılık bir veya birden fazla paysahiplerinin oyunu
kullanmasına engel olunması veya kullandıkları oyların geçersiz sayılması halinde alınan genel
kurul kararları iptaledilebilir kararlardır (Üçışık/Çelik, s. 343).
Türk Ticaret Kanunu m. 446/1-b hükmünde, “toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın,
olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin
gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya
temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına
haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının
alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahipleri(ne)” anılan kararlar aleyhinde iptal davası
açma hakkı tanımak suretiyle, belirtilen ihlallerin genel kurul kararının butlan veya yokluk
sonucunu doğurmadığını belirtmiş olmaktadır (Üçışık/Çelik, s. 343-344). Yargıtay TTK. m. 414
hükmünü emredici nitelikte bir hüküm olarak kabul ettiği halde, bu hükme aykırı bir davet
üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların iptaledilebilir kararlar olduğunu ifade etmiştir . (Y.11.HD’nin 10.11.1989 tarih ve E. 89/6155, K. 89/6157 sayılı kararı).
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, davacı, davalı şirketlerin 02/04/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3-4-6 nolu kararların butlanı ve iptalini talep ettiği, davacının davalı şirketlerde hissedar olduğu, dava konusu genel kurullara katılarak bazı
kararlara muhalif kaldığı ve muhalefet şerhlerini tutanağa geçirdiği hususunda ihtilafın olmadığı anlaşılmıştır. İtibar edilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda “....…Davalı tarafından, 02.04.2021
tarihli olağan genel kurula sunulan, 2018, 2019 ve 2020 yılı finansal tablolardaki bilgilerin,
ticari defterlerdeki bilgiler ile aynı olduğu ve usulüne uygun tutulduğu görülmüştür…”
şeklinde tespitin yapıldığı, bu haliyle TTK md.447’de zikredilen pay sahibinin kanundan kaynaklanan müktesap haklarının sınırlandırılması, ortadan kaldırılması; bilgi alma ve inceleme hakkının izin verilen ölçülerin
dışında sınırlandırılması yahut şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan bir karar olmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf söz konusu bilanço ve gelir tablolarının (finansal tablolar) onaylanmasının TTK
md.424 uyarında ibra sonucunu doğuracağını ve yönüyle de batıl (terditli olarak iptal)
edilebilir olduğunu iddia etmiştir.
TTK m.424 “Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde,
yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla
beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli
hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz.” hükmüne havi olduğu görülmüştür. Davacı
tarafın iddia ettiği gibi bilançonun onaylanması durumunda aksi yönde bir açıklık yoksa
yönetim kurulu ve denetçilerin ibra olunduğu sonucuna da ulaşılacaktır. Genel kurul
gündeminde yer alan 6. madde yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olduğu için, 4. Maddenin
görüşülmesi sonrasında çıkan olumlu oy, yönetim kurulunun ibrası sonucunu
doğurmayacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus ise bilanço ve finansal tabloların
gerçeğe uygun olup olmadığıdır. Davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitte, davaya konu dönemlere ilişkin finansal tablolardaki bilgilerin, ticari defterlerdeki bilgiler ile uyumlu ve usulüne uygun olduğunun tespit edildiği, bu haliyle genel kurulda alınan 4 numaralı kararın usule aykırı alınmış bir karar olduğundan bahsedilemeyeceği, genel kurulda alınan 6 numaralı kararın butlanına ilişkin yapılan incelemede, esas sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil etmediği ve yönetim kurulu kararının butlan veya iptalini gerektirecek sebep ve olguların dosya kapsamında mevcut olmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK'nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK'nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/09/2022
Başkan .....
¸e-imzalıdır
Üye ......
¸e-imzalıdır
Üye .......
¸e-imzalıdır
Katip .....
¸e-imzalıdır