Ceza Genel Kurulu 2018/316 E. , 2021/703 K.
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Katılanlar ... ve ...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından sanıklar ..., ..., ... ve ...'nin beraatlerine ilişkin ... 20. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.06.2013 tarihli ve 87-239 sayılı hükümlerin Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 24.12.2014 tarih ve 27839-32331 sayı ile;
'Suç tarihinde şikâyetçi ..., eşi ... ve çocukları ... ve ... ... ile birlikte saat 23.00 sularında ... yerini kapatarak ticari taksi ile ...'ndan Dolapdere istikametine giderken yolda belediyeye ait bir çöp kamyonunun trafiği engeller bir şekilde durduğunu görmesi üzerine, ...'ın kamyon sürücüsünü yolu açması için uyardığı, yolun açılmaması üzerine içinde polis memuru bulunan aracı görmesi üzerine polis memurlarından kendilerine yardımcı olunarak yolun açılmasını istediği, polis memurunun 'Görevimizi bize mi öğretiyorsun.' diyerek ...'a jop ile kafa kısmına gelecek şekilde vurduğu, araç içerisinde bulunan eşi ve çocuklarının polis memuruna vurmaması konusunda ikaz etmeleri üzerine bu kez iki polis memurunun olaya müdahele ettikleri, daha sonra ... ve ...'ın ellerini kelepçelemek suretiyle polis minibüsüne bindirerek olay yerinden uzaklaştırıp yaklaşık 20-25 dk dolaştırdıkları ve 'Sizi öldürür çöplüğe atarız.' şeklinde söz söyledikten sonra yasal işlem yapmadan serbest bırakmaları eylemlerinin bir bütün hâlinde iki kez kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 20. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.02.2016 tarih ve 5-25 sayı ile;
'Sanıkların olayın başlangıcında kendilerine haksız olarak saldıran ve direnen katılanlar ... ve ...'ı, TCK'nın 265. maddesi kapsamında kalabilecek görevi yaptırmamak için direnme suçu dolayısıyla, yasal zor kullanma yetkileri çerçevesinde yakaladıkları ve polis aracına bindirdikleri, araçta sanıkların coplarla katılanlara vurmaya devam ettikleri, diğer katılanların, olay yerine çok yakın olan ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne gidip olayı anlattıkları, görevli polis memurunun araştırması üzerine, katılan ... ve ...'ın sanıklardan özür dilemeleri nedeniyle serbest bırakıldıklarını öğrendikleri, nitekim katılan ... ...'ın babası ile telefonla görüşmesi sonucunda serbest bırakıldıklarını öğrendiğini belirtmesi dikkate alındığında, çok kısa süre sonra serbest bırakıldıklarının anlaşıldığı, katılanlar ... ve ...'ın anlatımlarında yer almamasına ve sanıkların da tümden olayı reddetmelerine karşın, olayın oluş şeklinden, katılanların sanıklardan özür dilemeleri nedeniyle, karakola götürülmeden yolda serbest bırakıldıkları anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtilmelidir ki, ... ve ... ...'ın olay yerine çok yakın mesafede bulunan ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne gidip olayı anlatmaları, görevli polis memurunun araştırması üzerine, katılan ... ve ...'ın sanıklardan özür dilemeleri nedeniyle serbest bırakıldıklarını öğrenmeleri olgusu göz önüne alındığında; sanıkların, katılanları belki de, 5-10 dakika sonra serbest bıraktıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, katılanların 'hukuka aykırı olarak' yakalandıkları söylenemeyeceği gibi, yakalanmalarının ardından karakola götürülmek üzere yola çıkılması, ancak yolda katılanların özür dilemeleri nedeniyle sanıklar tarafından serbest bırakılmaları ve geçen sürenin çok kısa olması göz önüne alındığında, bu aşamaya kadar araçta muhafaza edilmelerinin de hukuka uygun olduğu, dolayısıyla 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun' manevi unsuruna dahil olan 'hukuka aykırılık bilincinin' bulunmadığı ve sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair savunmalarının aksine, cezalandırılmalarını haklı gösterecek, her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden ve yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmadığından, ayrıca aynı sanıklar hakkında ... ve ...'a karşı 'tehdit' suçunu işledikleri iddiası ile cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmışsa da, sanıkların olay sırasında katılanları tehdit ettiklerine dair, katılanların soyut anlatımlarından başka, cezalandırılmalarına yeterli, her türlü kuşkudan uzak, somut ve inandırıcı delil elde edilemediği, dolayısıyla yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı' gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hükümlerdeki gibi sanıkların beraatlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.04.2016 tarihli ve 152488 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 673-1710 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesiyle 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 06.06.2018 tarih ve 517-6518 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanıklar ... ve... hakkında katılanlar ... ve ...'a yönelik işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit; tüm sanıklar hakkında katılan ...’a yönelik kasten yaralama ve katılan ... ...’a yönelik işkence suçlarından verilen beraat hükümleri Özel Dairece onanmak; sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında katılanlar ... ve ...'a yönelik kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar mercisince itirazın reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından verilen beraat hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar ..., ..., ... ve ...’ye atılı cebir veya tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılanlar tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen 31.10.2008 havale tarihli şikâyet dilekçesine göre; 30.10.2008 tarihinde katılan ... ve eşi olan inceleme dışı katılan ...'ın yanlarında bulunan çocukları inceleme dışı katılan ... ... ve katılan ... ile birlikte saat 23.00 sıralarında ticari taksi ile ikametlerine gittikleri sırada ...Caddesi üzerinde yolu kapatan bir çöp kamyonu ile karşılaştıkları, bu sırada... marka bir minibüsten inen bir polis memurunun katılan ...'ın yanına geldiği, katılanın bu polis memuruna 'Memur Bey, müdahale eder misiniz? Yol açılsın.' demesi üzerine söz konusu polisin elindeki copla katılan ...'ın kafasına vurarak 'Sen kimsin bana görevimi söylüyorsun.' dediği, ardından vurmaya devam ettiği, bu sırada 4 polis memurunun daha araçtan inerek katılan ...'ın yanına geldikleri, ellerindeki cop ve sopalarla katılan ...'ın vücudunun değişik yerlerine vurdukları, bu sırada ticari taksiden inen katılan ... ile inceleme dışı katılanlar ... ve ... ...'ın 'Ne oluyor?' demeleri üzerine bu kişilerin de aynı şekilde saldırıya uğradıkları, bu arada ikinci bir... marka resmî polis aracının geldiği, bu araçtan inen iki polisin de katılanlara saldırdıkları, daha sonra katılanlar ... ile ...'a kelepçe takan polis memurlarının adı geçen katılanları polis aracına bindirerek kaçırdıkları, polislerin, ... ve Dolapdere bölgelerinin karanlık sokaklarında aracın içinde yüzüstü yatmakta olan katılanlara işkence etmeye devam ettikleri, katılanlara 'Sizi öldürüp çöplüğe atacağız.' dedikleri, bu sırada katılan ...'ın bayıldığı, bir süre sonra polis memurlarının katılanları karanlık bir sokakta bırakıp kaçtıkları, katılanlar kaçırıldıktan sonra inceleme dışı katılanlar ... ile ... ...'ın ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittikleri, olayı anlatmaları üzerine orada bulunan yetkilinin kendilerine saldıran ekiple telsizle görüştüğü, bu ekibin katılanları bıraktıklarını söylediği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 01.11.2008 tarihli raporda;
Katılan ...'ın yapılan muayenesinde; burun sağ kanatta kızarıklık, sternum üzerinde 2,5x1 cm'lik ekimoz, sol kol 1/3 üst ve omuz dış yanda 15x7 cm'lik mor-yeşil-sarı renkte ekimoz, sol dirsek dış yüzde 20x5 cm'lik açık renkte ekimoz, ortasında 1,5x1 cm'lik kurutlu yara, sol el sırtında ve bilek dış yüzde açık renkte ekimoz, şiş ve ödemli görünüm, bilek çevresinde uzunlukları 0,2x0,5 arasında değişen sıyrık tarzında 8-9 adet yara, sol el bileği ve parmak hareketlerinde ileri derecede kısıtlılık, sağ el bileği dış yüzde 0,5x0,2 cm'lik kurutlu yara, kalça sol dış yanda ve sol uyluk 1/3 üst yerde 40x15 cm'lik koyu mor-yeşil renkte ekimoz, sağ ve sol diz kapakları altında çapları 0,5-2 cm arasında değişen taze sıyrıklı yaralar mevcut olduğu, kafa sol occipitoparietalde 0,5 cm çapında şişlik mevcut olduğu belirtilip katılanın tam teşekküllü bir hastaneye sevkinin sağlanarak yapılacak ortopedi, genel cerrahi ve beyin cerrahisi muayenelerine ait konsültasyon raporlarının ve katılanın ilk müdahalesinin yapılmış olduğu ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinden sorulmak suretiyle tıbbi belgelerinin tamamının,
Katılan ...'ın yapılan muayenesinde; sol temporaparietalde saçlı deri içinde kızarıklık, gövde sol üst yanda, koltuk altına yakın bölgede 5x5 cm'lik bir alanda yer yer açık yeşil, yer yer koyu pembe ray şeklinde ekimoz, bunun 7 cm altında 8x4 cm'lik yatay, soluk renkte ray şeklinde ekimoz, ense sağ yanda hafif kızarıklık, sağ el bileği dış ve iç yüzde 0,5x0,1 cm'lik kurutlu yara, sol el bileği dış yüzde ekimoz ve el bileğinde şişlik, sol kol iç yüzde sarı-yeşil ekimoz, sağ kol iç yüzde minimal ekimoz, sol uyluk arka 1/3 üstte 8x3 cm'lik alanda silik ray şeklinde ekimoz, diz kapakları altında birkaç adet çapları 0,2x0,5 cm arasında değişen kurutlu yaralar mevcut olduğu, sağ ve sol kulak kepçesi arkasında ekimozlar, sağ yanak medialde 0,5x0,5 cm'lik kurutlu yara, sol burun deliğinde ve delik ağzında kurumuş kan, boyun sağ yanda ve solda daha az olmak üzere hafif ekimoz mevcut olduğu, sol el bileğinde ise hareket kısıtlılığı bulunduğu belirtilip katılanın ilk tedavisinin yapıldığı ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinden ve katılanın kendisinden de sorularak tıbbi belgelerinin tamamının ve yeni yapılacak ortopedi muayene raporunun teminen,
Gönderilmesi gerektiği kanaatinin bildirildiği,
Katılan ... hakkında ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 31.10.2008 tarihli ve 84919 sayılı ... göremezlik belgesinde; katılanın yumuşak doku travması nedeniyle 31.10.2008 tarihinden 06.11.2008 tarihine kadar istirahatli olduğunun belirtildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben düzenlenen 31.10.2008 tarihli müzekkerede; ekte gönderilen suça konu şikâyet dilekçesi kapsamına göre 30.10.2008 tarihinde saat 23.00 sıralarında ...Caddesi üzerinde... minibüste görev yapan 6 ve aynı marka binek araçta görev yapan 3 polis memurunun tespit edilmesi amacıyla şikâyetçilere görevli memurların fotoğraflarının gösterilerek teşhis yaptırılması talimatı verildiği ve evrakın katılan ...'a elden teslim edildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliğine hitaben düzenlenen 05.11.2008 tarihli müzekkerede; söz konusu birimde 30.10.2008-31.10.2008 tarihlerinde görevli olan polis memurlarının görev listesinin çıkartılarak gönderilmesinin istendiği,
Kolluk tarafından düzenlenen 03.11.2008 tarihli teşhis tutanağında; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliği kadrosunda görevli tüm personelin fotoğraflı kartları dosyadan gösterilmek suretiyle katılanlar ... ve ... ile inceleme dışı katılan ...'a yaptırılan teşhiste herhangi bir personeli teşhis edemediklerinin belirtildiği,
Kolluk tarafından düzenlenen 05.11.2008 tarihli teşhis tutanağında; olayın meydana geldiği tarih ve saatte söz konusu bölgede ve yakın çevresinde görevli... minibüs ve... otoda görevli toplam 19 personel hazır edilmek suretiyle yüz yüze yaptırılan teşhiste katılanlar ... ve ...'ın herhangi bir personeli teşhis edemediklerinin belirtildiği,
... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliği tarafından düzenlenen 14.11.2008 tarihli yazıda, 30.10.2008-31.10.2008 tarihlerine ait görev defterinin gönderildiğinin belirtildiği, ekinde yer alan 'Görev Defteri' başlıklı belgede toplam 326 kişinin rütbesi, yaka numarası, adı ve soyadı, görev saati, görevi, telsiz kod ve araç plakası ile görev yerinin belirtildiği, belirtilen tarihlerde 12.00-16.00 saatleri arasında, 86.234 telsiz kod ve araç plakası ile genel bölgede sanıklar ..., ..., ..., ... ile tanık ...'in, 86.235 telsiz kod ve araç plakası ile genel bölgede inceleme dışı sanıklar... ve ... ile tanıklar ... ve ...'ın görevli oldukları,
... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben düzenlenen 26.01.2009 tarihli yazıda; sanıklar ..., ..., ..., ..., inceleme dışı sanıklar... ve ... ile tanıklar ..., ... ve ...'ın şüpheli olarak ifadelerine başvurulacağından birer adet fotoğraflarının CD ortamına aktarılarak gönderilmesinin istendiği,
... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 18.02.2009 tarihli ve 152 sayılı yazıda; 31.10.2008-01.11.2008 tarih ve 84919-85550 protokol numarası ile acil cerrahi polikliniğine darp iddiası ile başvuran katılan ...'ın tedavisinin ayaktan yapılmış olduğunun ve hakkında geçici rapor düzenlendiğinin, katılan ...'a ilişkin olarak herhangi bir kayda rastlanılmamış ise de 30.10.2008 tarihinde saat 00.34'te, 84920 protokol numarası ile ... ... adına kayıt mevcut olduğununun, bu kişilerin aynı kişi olabileceğinin belirtildiği, ekinde gönderilen 'Poliklinik Defteri' başlıklı belgeye göre katılan ...'a ilişkin 31.10.2008 tarihinde saat 00.35'te, ... ...'a ilişkin 31.10.2008 tarihinde saat 00.34'te, inceleme dışı katılan ... ...'a ilişkin 31.10.2008 tarihinde 00.45'te giriş işlemi yapıldığı, ... ... adına düzenlenen 31.01.2008 tarihli ve 84920 sayılı raporun; 'Darp ifadesi ile gelen şahsın muayenesinde her iki diz ve pretibial bölgede dermabrazyon ve ekimozlar mevcut. Burunda ekimoz mevcut. Sol femoral bölgede dermabrazyonlar mevcut. Sol gluteal bölgede multiple ekimozlar mevcut. Sol dirsekte el bileğinde humerus posteriorda sol omuz ve sırtta ekimozlar mevcut. Sol temporal bölgede 2 cm'lik şişlik mevcut. Sağ el bileği ve dirsekte dermabrazyon mevcut, Durumunu bildirir geçici rapordur. Hayati tehlike yoktur.', Katılan ... hakkında düzenlenen 31.10.2008 tarihli ve 84919 sayılı raporun ise '...Darp ifadesi ile gelen şahsın sol gluteal bölgede 3 adet lineer 4x15 cm'lik ekimozlar mevcut. Sol scapula üzerinde ve altında ve lomber bölgede lineer deriden kabarık 4x20 cm'lik ekimozlar mevcut. Her iki kulak posteriorda ekimozlar mevcut. Pariyetal occipital, frontal bölgede ekimozlar mevcut. Burun ve zigomatik bölgede şişlik, ekmoz mevcut. Her iki ön kolda ekimozlar mevcut. Nazal grafi ve servikal grafi istendi. Üst dudak iç yüzeyde mukozada abrazyon mevcut. Sol dizde pretibial bölgede abrazyonlar mevcut. KBB ve ortopedi konsültasyonu istendi. 1 hafta istirahat verildi.' şeklinde olduğu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığının ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlediği 24.02.2009 tarihli ve 3486 sayılı yazıda; ... isimli şahsın, katılan ...'a yönelik kötü muamelede bulundukları iddia edilen polis memurları hakkındaki dilekçesinin gönderildiğinin belirtildiği, ekinde yer alan TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığına hitaben düzenlenen, 05.02.2009 havale tarihli ve ... imzalı dilekçenin ise '..., 30 Ekim 2008 günü saat 23.00'de Kurtuluş'taki evine gitmek üzere yanında eşi ve iki oğlu da olduğu hâlde bir taksiyle ...'ndan geçtikleri sırada bir çöp kamyonunun kapattığı yolun açılması için yardım istediği ve bunu yaparken de kaba davrandığı polis tarafından eşi ve oğullarıyla tartaklandılar.
... daha sonra İnsan Hakları Derneğine başvurmuş, medya ertesi gün olayı haberleştirmiştir.
Sayın Başkanım, siz daha sonra ... Emniyeti nezdinde defalarca girişimde bulunduğunuz hâlde olay hakkında teferruatlı...alamadınız.
Ben, olayın aydınlanmasını ve maskelerin düşmesini arzu ediyorum. Bu nedenle size yardımcı olmaya karar verdim.
Olay tamamen gerçektir. ... ve ailesi alkollüydü. Doğrusu polise karşı kaba ifadeler kullandılar, işlerini öğretmeye kalktılar. Bir anlamda kötü muameleye davetiye çıkardılar.
Olaya karışan polis ekibi ..., ..., ..., ... ve ... isimli polis memurlarından oluşmaktaydı. Ekibi yönlendiren Emniyet Amiri ... Bayhan'dı. ... İlçe Emniyet Müdürü Yusuf ..., olayı anında öğrendi. Kavgaya karışan ekibi hemen bölgeden çekti. Yusuf ... ve ... Bayhan sonraki günlerde de ekibi korumak için bir süre göreve gelmemelerine göz yumdular. 3-4 gün sonra göreve tekrar döndüklerinde başka bölgelerde çalıştırdılar ve ...'na sokmadılar.
Doğrusu, ...'nda işler böyle yürür. Kibarlıkla sonuç alınamayacağına inanılır. Hortum Süleyman'dan beri polisin ...'ndaki uygulaması böyledir.
Sayın Başkanım, o güne ait görev listelerini temin edebilirseniz ve eğer görev listelerinde değişiklik yapmamışlarsa söylediğim isimlerin orada yer aldığını göreceksiniz. Bu isimleri mağdurlara teşhis ettirdiğinizde gerçek ortaya çıkacaktır.
İşlerinizde kolaylıklar dilerim.' şeklinde olduğu ve söz konusu dilekçenin ekli olduğu yazının ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 04.03.2009 tarihinde havale edildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 15.04.2009 tarihli ve 1297-98 sayılı raporda;
... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından katılan ... hakkında düzenlenen 31.10.2008 tarihli ve 8920 sayılı raporda; darp ifadesi ile gelen katılanın her iki diz ve alt bacakta, ayak bileklerinde sol üst bacakta dermabrazyonlar sol kalça gluteal bölgede bir çok ekimozlar, sol dirsek ve el bileğinde, üst kol arka kısımda, sol omuzda, sırtta ekimozlar, kafa sol temporal bölgede şişlik, dirsekte dermabrazyon olduğunun,
... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından katılan ... hakkında düzenlenen 31.10.2008 tarihli ve 8919 sayılı raporda; burunda durmuş kanama, sağ yanakta 1 cm'lik sıyrık sol ve sağ periauricular bölgede hafif şişlik, sol gluteal bölgede 3 adet lineer 4x15 cm'lik ekimoz, sol kürek kemiği bölgesinde 4x20 cm'lik ekimoz, sol üst kolda kızarıklık, her iki ön kolda ekimozlar bulunduğunun,
Bildirilmesi karşısında söz konusu kasten yaralama fiilinin katılanların hayatını tehlikeye sokmadığı ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği,
... Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 12.01.2010 tarihli yazıya göre; inceleme dışı katılan ... ... hakkında 30.10.2009-07.01.2010 tarihleri arasında yapılan psikiyatrik değerlendirmede 'Akut stres reaksiyonu sonrası gelişen depresif ve anksiyeteli uyum güçlüğü' tespit edildiği,
... İl Polis Disiplin Kurulunun 10.11.2009 tarihli ve 4529 sayılı kararına göre; idari tahkikat sırasında beyanı alınan katılan ...'ın olaya karışan ekibinin plakasının 34 ve 35 ile bittiğini beyan ettiği, yine temizlik işlerinde görevli tanıklar .....ve ...'ın ise çöp toplarken alkollü olduğunu tahmin ettikleri bir şahsın yanlarına gelerek aracı kaldırmalarını, kaldırmazlar ise gereğini yapacağını söylediğini, çöp toplama işi bitince gideceklerini söylediklerinde şahsın polis aracına doğru gidip kendilerinin yolu tıkadığını belirtip çöp kamyonunu kaldırmalarını istediğini, memurun araçtan inip 'Arabanıza binin yolu açacaklar.' dediğini, tekrar müdahale etmesi üzerine memurun taksiye geçmesini söyleyerek şahsı iteklediğini, bu sırada bahse konu şahsın taksiden inen oğlunun polise doğru koştuğunu, karışıklık meydana geldiğini, herhangi bir vurma olayı olup olmadığını görmediklerini, şahısların polis otosuna bindirildiklerini, polislerin ellerinde cop olmadığını, polislerin herhangi bir cisimle vurduklarını görmediklerini, ekibin plakasını hatırlamadıklarını, daha sonra taksiden bir kadın ile çocuğun inip yolun karşısına geçtiklerini, kadının 'Kocamı nereye götürüyorsunuz?' diye bağırdığını, polis ekibinin iki şahsı da alıp uzaklaştığını, polislerin şahıslara vurduğunu görmediklerini, kargaşa meydana geldiğini ifade ettikleri, soruşturmaya konu olayla ilgili olarak ... İlçe Emniyet Müdürlüğünce yaptırılan 03.11.2008 tarihli fotoğraf ve 05.11.2008 tarihli yüz yüze teşhiş sırasında herhangi bir memurun teşhis edilememesine karşın ... Cumhuriyet Başsavcılığınca fotoğraf üzerinden yaptırılan teşhiste polis memurları sanıklar ..., ..., ... ve ... ile inceleme dışı sanıklar... ve ...'ın teşhis edildiği, sanıklar ..., ..., ... ve ...'nin ...kod numaralı ekipte 30.10.2008 tarihinde 12.00-06.00 saatleri arasında görevli oldukları, bu ekibin ... ilçe sınırları içinde meydana gelen olaylara müdahale eden yıldırım ekip olduğu, ekip aracının... Stareks marka minibüs olduğu ve ...Caddesi'nin bölgeleri dahilinde bulunduğu, inceleme dışı sanıklar... ve ...'ın 30.10.2008 tarihinde... kod numaralı ekipte 12.00-06.00 saatleri arasında görevli oldukları, ekip otolarının arızası nedeniyle olay saatinde İlçe Emniyet Müdürlüğü çevre koruma görevi ifa ettikleri, olay tarihi itibarıyla ... İlçe Emniyet Müdürlüğü .... telsiz kod ve plakalı aracın mıntıkada, ...telsiz kod ve plakalı aracın ise arızalı olması nedeniyle sabit görevde olduğu belirtilerek inceleme dışı sanıklar ... ve...'nın 30.10.2008 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğünde sabit görevli oldukları ve olaya müdahalelerinin söz konusu olmadığından disiplin yönünden kusursuz oldukları, sanıklar ..., ..., ... ve ...'nın 30.10.2008 tarihinde, saat 23.00 sıralarında ...Caddesi'nde yolu tıkayan çöp kamyonunun kaldırılmasını isteyen katılan ..., ... ile çocukları ... ... ve ...'ı darbedip hakarette bulunduklarından hizmet içinde resmî sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak fiilini işlediklerinin ve disiplin yönünden kusurlu oldukları gerekçesi ile kademe ilerlemelerinin 6 ay süre ile durdurulmasına karar verildiği,
31.01.2012 tarihli oturumda katılanlar vekilinin talebi üzerine TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığına dilekçe yazan ... isimli kişinin polis memuru olup olmadığının tespiti için ... İl Emniyet Müdürlüğüne ve ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verildiği,
... İl Emniyet Müdürlüğünün 05.03.2012 tarihli ve 2278 sayılı yazısına göre; 105867 sicil numaralı polis memuru ...'ın 30.10.2008 tarihinde Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli olduğu,
Sanıklar müdafisi Av. ...'ın 17.04.2012 tarihli oturumda tanıklar ... ...dinlenilmesini talep ettiği,
Açık kaynaklardan yapılan araştırmada; katılanlar ... ve ...'ın başvuruları üzerine Anayasa Mahkemesinin 28.09.2016 tarihli ve 2014/798 başvuru numaralı kararında;
'...
22. ... 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.6.2013 tarihli ve E. 2010/87, K. 2013/239 sayılı kararıyla sanıklar M.K. ve R.A.nın üzerilerine atılı suçları işlemedikleri sabit olduğundan beraatlerine; E. U., M. T., E. K. ve A.G.nin başvuruculardan ... ve ... ...’a karşı atılı suçları işledikleri yönünde her türlü şüpheden uzak yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle beraatlarine; yine E. U., M. T., E. K. ve A.G.nin başvurucular ... ve ...’a karşı hürriyeti tahdit ve tehdit suçlarını işledikleri yönünde her türlü şüpheden uzak yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle beraatlarine; E.U., M.T., E.K. ve A.G.nin başvurucular ... ve ...’a karşı tahrik altında kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle silahla yaralama suçunu işlediklerinin sabit görülmesi nedeniyle dokuz ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş; haksız tahrik ve takdiri indirim uygulanarak sanıkların ayrı ayrı 5 ay 18 gün hapis cezası ve üç ay süreyle kamu görevi hak ve yetkilerinin kullanımından yasaklanmalarına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir...
23. Başvurucuların hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı yaptıkları itiraz, ... 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2013 tarihli ve 2013/1221 değişik ... sayılı kararıyla reddedilmiştir.
24. Anılan ret kararı başvuruculara 17.12.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucular ... ve ... anılan karara karşı 16.1.2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
...
71. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) tarafından kötü muamele, kişi üzerindeki etkisi gözetilerek derecelendirilmiş ve farklı kavramlarla ifade edilmiştir. Dolayısıyla Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında geçen ifadeler arasında bir yoğunluk farkının bulunduğu görülmektedir. Bir muamelenin 'işkence' olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğini belirleyebilmek için anılan fıkrada geçen 'eziyet' ve 'insan haysiyetiyle bağdaşmayan' muamele kavramları ile işkence arasındaki ayrıma bakmak gerekmektedir. Bu ayrımın Anayasa tarafından, özellikle çok ağır ve zalimane acılara neden olan kasti insanlık dışı muamelelerdeki özel duruma işaret etmek ve bir derecelendirme yapmak amacıyla getirildiği ve anılan ifadelerin 5237 sayılı Kanun’da düzenleme altına alınmış olan 'işkence', 'eziyet' ve 'hakaret' suçlarının unsurlarından daha geniş ve farklı bir anlam taşıdığı anlaşılmaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 84.).
72. Buna göre anayasal düzenleme bağlamında kişinin maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne en fazla zarar veren muamelelerin 'işkence' olarak belirlenmesi mümkündür (Tahir Canan, § 22.). Muamelelerin ağırlığının yanı sıra İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 1. maddesinde 'işkence' teriminin özellikle...almak, cezalandırmak veya yıldırmak amacıyla ya da ayrımcı bir nedenle kasten ağır acı veya ızdırap vermeyi kapsadığı belirtilerek 'kasıt' unsuruna da yer verilmiştir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 85.).
73. 'İşkence' seviyesine varmayan fakat yine de önceden tasarlanmış, uzun bir dönem içinde saatlerce uygulanmış ve fiziki yaralanmaya veya yoğun maddi veya manevi ızdıraba sebep olan insanlık dışı muameleler 'eziyet' olarak tanımlanabilir (Tahir Canan, § 22.). Bu hâllerde meydana gelen acı, meşru bir muamele ya da cezada kaçınılmaz bir unsur olarak bulunan acının ötesine geçmelidir. İşkenceden farklı olarak 'eziyet'te, ızdırap verme kastının belli bir amaç doğrultusunda yapılması aranmaz. Fiziksel saldırı, darp, psikolojik sorgu teknikleri, kötü şartlarda tutma, kişiyi kötü muamele göreceği bir yere sınır dışı ya da iade etme, devletin gözetimi altında kişinin kaybolması, kişinin evinin yok edilmesi, ölüm cezasının infazının uzunca bir süre beklenilmesinin doğurduğu korku ve sıkıntı, çocuk istismarı gibi muameleler Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında 'eziyet' olarak nitelendirilebilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 88.).
...
80. ... 20. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada, dosya kapsamındaki deliller değerlendirilerek başvurucu ... ve ...’ın polis memurları tarafından darbedildikleri sabit görülmüştür.
81. Sanık polis memurlarının olay günü ve saatinde başvurucuların tarif ettiği minibüs tarzı bir ekip arabasıyla bölgede görev yaptıklarının sabit olduğu, başvurucuların olay günü ve saatinde polis memurları ile aralarında tartışma yaşandığının tanık anlatımıyla doğrulandığı ve başvurucuların ... raporlarıyla tespit edilen yaralanmaları değerlendirildiğinde ... 20. Ağır Ceza Mahkemesinin anılan kabulünden ayrılmayı gerektirir bir durum tespit edilmemektedir.
82. Başvuruya konu olayın meydana geliş şekli değerlendirildiğinde başvurucular hakkında uygulanan bir adli işlem bulunmaması ve sanık polis memurlarının başvuruculara karşı kuvvet kullanmalarını gerektirecek bir durumun olduğu yönünde iddiaları bulunmadığı da değerlendirildiğinde kuvvet kullanımında sınırın aşılması değerlendirmesi yapılmaksızın Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında devletin negatif yükümlülüğüne aykırı davranıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucuların maruz kaldığı eylemin süresi, amacı, etkisi ve sonuçları birlikte değerlendirildiğinde eylemin eziyet olarak nitelendirilebileceği tespit edilmektedir.
83. Somut olayda anılan eylem nedeniyle ceza kovuşturması yürütüldüğü dikkate alındığında bu durumun başvurucular açısından yeterli ve etkili bir telafi imkânı sunup sunmadığının, diğer bir ifade ile yargılama sonucunun mağdur sıfatını ortadan kaldırıp kaldırmadığının incelenmesi gerekmektedir. Her ne kadar şahsi cezai mesuliyete ilişkin konulara değinmek ya da kişilerin suçlu olup olmadıklarına yönelik karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında değil ise de kamu görevlilerinin işledikleri kötü muamele suçları için yapılan uygulamalara ilişkin olarak suçun ağırlık derecesi ile verilen ceza arasında açık bir orantısızlığın bulunduğu durumlarda Anayasa Mahkemesinin anayasal denetim yapma görevi bulunmaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 76.).
84. Usul boyutuna ilişkin olarak yapılacak incelemenin konusu olmakla birlikte bu aşamada, mağdur sıfatının ortadan kalkıp kalkmadığının tespiti açısından gerekli olduğu kadarıyla başvurucu açısından yeterli ve etkili bir telafi sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Devletin negatif yükümlülüğüne aykırı eylemlerde bulunduğu tespit edilen dört sanık hakkında her iki başvurucuya karşı işlenen suçlar için ayrı ayrı olmak üzere 5 ay 18 gün hapis cezası tayin edilmiş, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Ayrıca anılan dört kamu görevlisi hakkında disiplin soruşturması yürütüldüğü ve kamu görevlilerine altı ay kademe ilerlemesinin durdurulması disiplin cezası verildiği anlaşılmaktadır.
85. Başvurucuların ... raporlarında tespit edilen yaralanmaları ve eylemin niteliği dikkate alındığında kurulan hükmün, sanıklar hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasının ve altı ay kısa süreli durdurma cezasına hükmedilmesinin sanıklar açısından caydırıcılık ve başvurucular açısından etkili giderim sağlayacak yeterlilikte olmadığı ve sonuç olarak başvurucuların mağdur sıfatının devam ettiği anlaşılmaktadır.' şeklinde açıklamalara yer verildikten sonra katılan ... ve ...’ın darbedilmeleri nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının kabul edilebilir olduğuna, aynı fıkrada güvence altına alınan eziyet yasağının maddi yönden; yine aynı fıkrada öngörülen devletin etkili soruşturma yapma usul yükümlülüğünün ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ... 20. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... 31.10.2008 tarihinde Savcılıkta; olay tarihinde yanında eşi ... ile oğulları ... ve ... ... olduğu hâlde ... yerlerini kapatıp ...semtindeki evlerine ticari taksi ile gittikleri sırada, ...'ndan ...ye inerken, ...Caddesi üzerinde bir çöp kamyonunun trafiği kapattığını gördüğünü, bu kamyonun şoföründen aracı geri çekip trafiği açmasını istediğini, şoförün ise kendisine aldırış etmediğini, o sırada karşı istikametten, ... Emniyet Müdürlüğüne ait... marka bir polis minibüsünün geldiğini, içinde 6 kişi bulunduğunu, minibüsten inen ve elinde cop bulanan bir polis memurunun yanlarına gelmesi üzerine bu polis memurundan çöp kamyonuna müdahale edip yolu trafiğe açmasını rica ettiğini, polis memurunun ise 'Bana görevimi mi öğretiyorsun?' diyerek elindeki copla kafasına vurduğunu, 'Ne yapıyorsunuz?' dediğinde ise tekrar vurduğunu, bunun üzerine araçta bulunan diğer polis memurlarının da indiğini, hepsinin sopa ve coplarla vücudunun muhtelif yerlerine vurduklarını, bu sırada eşi ve çocuklarının vurmamalarını istemelerine rağmen dinlemediklerini, vurmaya devam ettiklerini, yine ... Emniyet Müdürlüğüne ait... marka binek otomobilin de minibüsün arkasından geldiğini, onun içinde de 3 polis memuru bulunduğunu, bu kişilerden ikisinin arabadan inip hiçbir şey söylemeden küçük oğlu ... ile eşine tokatla vurduklarını, ardından kendisinin ve oğlu ...'ın ellerini kelepçeleyerek yüzükoyun bir şekilde minibüsün içine yatırdıklarını, olay yerinden kaçırıp izbe sokak aralarına götürdüklerini, orada da bu polislerin kendisine ve katılan ...'a copla vurmaya devam ettiklerini, hatta oğlunun 'Babam kriz geçiriyor yapmayın.' demesine karşın polislerin 'Sizi öldürür bir çöplüğe atarız.' dediklerini, kafasına aldığı darbeler sonucunda bayıldığını, kendine geldiğinde oğlu ile beraber karanlık bir sokakta bırakılmış olduğunu gördüğünü, olaya karışan polis memurlarının hepsinin resmî kıyafetli olduğunu, kendilerini görse tanıyabileceğini, ...'nda esnaf olduğu için o bölgede çalışan polisleri tanıdığını, kendisini dövenlerin yeni memurlardan olduğunu, çünkü eski memurları çok iyi tanıdığını, onların da kendisini tanıdıklarını, bu olay sırasında oğlu ...'a ait... marka........ numaralı telefonun alındığını, bu nedenle oğluna ait telefonun olaya karışan polis memurlarında bulunduğunu, olaydan sonra ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne giden eşi ve diğer oğlu ... ...'a orada bulunan görevlilerin serbest bırakıldıklarını söyleseler de bırakılmadıklarını, polislerin kendilerini darbedip yol kenarına attıklarını, kendilerini hiç konuşturmadıklarını, kimlik dahi sormadıklarını, olaydan sonra eşi ve oğlu ile birlikte ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine gidip muayene olduklarını, haklarında rapor düzenlendiğini, kendisine hakaret eden ve müessir fiilde bulunup kaçıran ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğinde görevli bu memurlar hakkında şikâyetçi olduğunu,
13.02.2009 tarihinde Savcılıkta ve 17.03.2011 tarihli oturumda; kendisini ve ailesini yaralayan polis memurlarını teşhis edemeyeceğini, çünkü olayın başlangıcında kafasına cop ile vurulduğunda korunmak amacıyla elleri ile yüzünü ve kafasını kapattığını ancak çocuklarının olay esnasında arkada olmaları nedeniyle bu kişileri net ve tam olarak teşhis edebileceklerini, eşinin ruhsal durumu bozulduğundan ve bu nedenle ilaç kullandığından gelmek istemediğini, olay gecesi alkollü olmadığını, şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini,
31.01.2012 tarihli oturumda; olaydan sonra ... Emniyet Müdürü Yusuf ...'in ... yerine gelerek olay tarihinde kimlerin olaya sebebiyet verdiğini ve kimlerin bu işi yaptığını iyi bildiğini ancak bu kişilerin olay tarihinde medyaya intikal eden başka olaylar nedeniyle morallerinin bozuk olduğunu, bu nedenle olayın meydana gelmiş olabileceğini, bu kişileri kendisinin cezalandıracağını söylediğini,
07.03.2013 tarihli oturumda; araç içine alınmasından sonra elleri arkadan kelepçelenerek yüzüstü yere yatırıldığını, bir polis memurunun ayağı ile sırtına bastığını, yine arkadan kelepçeli ellerine copla vurulduğunu ancak hangi polis memurlarının bu eylemleri gerçekleştirdiğini göremediğini, araç içerisinde 4 veya 5 kişi olduğunu, bu olayın yarım saat kadar sürdüğünü, keza oğlu ...'a da aynı şeyleri yaptıklarını, daha sonra kendisinin bayıldığını, katılan ...'ın sarsması üzerine kendisine geldiğinde...Üniversitesinin bulunduğu yerde çöplüğün yanına bırakılmış olduklarını gördüğünü, polis otosuna alındıkları yer ile bıraktıkları...Üniversitesinin bulunduğu yer arasında tahminen 1,5-2 km gibi bir mesafe bulunduğunu,
02.05.2013 tarihli oturumda; ekip otosuna alındıktan sonra hareket hâlindeyken 20 dakika veya yarım saat kadar bir süre geçtiğini, araç durduğunda da yine aynı işkencelere devam edilip tahminen yarım saat yine araçta kaldıktan sonra serbest bırakıldıklarını, sanıklar müdafisinin talebi üzerine sorulunca; olay sırasında kendisini kaybettiğini söylemiş ise de zamanı tahmine dayalı olarak belirttiğini, saatine bakmadığını ancak serbest bırakıldıktan sonra 10 dakikalık mesafede bulunan evlerine gidip 10-15 dakika oyalandıktan sonra hastaneye gittiklerini, hastaneye de 15-20 dakikada varmış olabileceklerini, hastaneye gittiklerinde saatin 01.00 olduğunu öğrendiğini,
Katılan ... 31.10.2008 tarihinde Savcılıkta; olay tarihinde ... yerlerini kapatıp annesi ..., babası katılan ... ve kardeşi ... ... ile birlikte ticari taksi ile ...'ndan ...ye doğru gittikleri sırada ...Caddesi'nde bir çöp kamyonunun trafiği kapattığını gördüklerini, katılan ...'ın taksiden inip çöp kamyonunun yanına giderek şoförüne yolu açması için ikazda bulunduğunu, bu sırada ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne ait... marka bir minibüs ile polis ekibinin geldiğini, arkasında yine aynı Müdürlüğe ait... marka bir binek aracın daha geldiğini, minibüste 6 kişi, binek araçta ise 3 kişi bulunduğunu, babasının minibüsteki polislerden birisine yolu açması için durumu anlattığını, polisin 'Bize görevimizi sen mi öğreteceksin?' diyerek babasına copla vurmaya başladığını, bunun üzerine taksiden indiğini müdahale etmek istediğini ancak kendisine bir şey söylenmeden kolunun kıvrılıp kelepçe takılıp babası ile birlikte minibüsün içine atıldığını, cop ve tahta sopa ile vücudunun her yerine vurulduğunu, hakaret ve tehdit edildiğini, bulundukları yerden hareket ettikten sonra ıssız bir sokağa götürüp kelepçeleri çözüldükten sonra yolun kenarına atıldığını, polislerin tamamının resmî kıyafetli olduğunu, binek araçta bulunan polislerin kendisine vurmadığını, annesi ve kardeşine vurduklarını, vuran polislerden bir veya ikisini tanıyabileceğini, şikâyetçi olduğunu,
13.02.2009 tarihinde Savcılıkta; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliği tarafından düzenlenen 02.02.2009 tarihli müzekkere ekinde gönderilen CD içeriğinde yer alıp kendisine gösterilen polis memurlarına ait fotoğraflardan sanıklar ..., ..., ..., ... ile inceleme dışı sanıklar... ve ...'ı teşhis ettiğini, ayrıca olay sırasında ekip aracının içerisinde olan tanık ...'i de teşhis ettiğini ancak bu kişinin olaya karışmaması nedeniyle ondan şikâyetçi olmadığını, diğer polis memurlarından şikâyetçi olduğunu,
25.05.2011 tarihinde istinabe olunan Mahkemede; 30.10.2008 tarihinde babası ... ile birlikte ailece bindiği ticari takside saat 23.00 sıralarında evlerine doğru giderken yolda belediyeye ait bir çöp kamyonunun trafiği engeller bir şekilde durduğunu gördüklerini, babasının yolun açılması için karşı yönden gelen polis aracındaki memurlarla aracın camından görüştüğünü, bu esnada polis aracından inen bir memurun babası ile münakaşa etmeye başladığını, polis memurlarından birinin 'Görevimi bana mı öğretiyorsun?' diyerek babasının kafasına cop ile vurduğunu, arabadan inerek polis memurunun yanına gittiğini, tarafları ayırmak isterken kavga çıktığını, polislerin kendisine, kardeşine ve annesine de vurduklarını, babasının koluna kelepçe takarak polis minibüsüne bindirdiklerini, yanına kendisini de aldıklarını, ardından olay yerinden uzaklaşıp tenha bir sokağa götürerek orada da kendilerine vurmaya devam ettiklerini, 'Sizi öldürüp çöplüğe atarız.' şeklinde tehdit ettiklerini, daha sonra da orada bırakarak ayrıldıklarını, olaya karışan polis aracını teşhis ettiklerini, o polis aracında görevli olan kişilerden üçünün ismini verdikleri için bu kişiler haklarında da dava açıldığını, şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini,
31.01.2012 tarihli oturumda; 03.11.2008 tarihli teşhis tutanağına ilişkin olarak eski fotoğrafları içeren albüm getirildiğinden teşhiste bulunamadığını, 05.11.2008 tarihli teşhis tutanağına ilişkin olarak ise polis memurlarının bazılarının izinli bazılarının ise istirahatli olmaları nedeniyle hepsinin kendilerine gösterilmediğini,
02.05.2013 tarihli oturumda; babası ile birlikte ekip otosuna alındıktan yaklaşık 20-30 dakika kadar sonra polislerin kendilerini serbest bıraktılarını, katılan vekilinin talebi üzerine tekrar sorulduğunda; ekip otosuna alındıktan sonra yarım saat kadar ekip otosunda kaldıklarını, ekip otosuna alındıktan sonra 10-15 dakika kadar birbirleri ile mücadele ettiklerini daha sonra bir sokağa götürüldüklerini, sokakta da bir müddet bekletildiklerini, ardından serbest bırakıldıklarını, tahminine göre bu geçen sürenin toplam bir saat olduğunu,
İnceleme dışı katılan ... 31.10.2008 tarihinde Savcılıkta; olay tarihinde ... yerlerini kapatıp eşi ..., oğulları ... ve ... ... ile birlikte ticari taksi ile ...'ndan ...ye gittikleri sırada ...Caddesi üzerinde bir çöp kamyonunun yolu kapatmış olduğunu gördüklerini, ardından eşinin taksiden inip çöp kamyonunun yanına giderek şoförüne yolu açması için ikazda bulunduğunu, bu sırada ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne ait... marka minibüs ve binek araç ile polis ekiplerinin geldiğini, minibüste 6 kişi, binek araçta ise 3 kişi bulunduğunu, eşinin minibüsteki polislerden birine yolu açması için durumu anlattığını, polisin 'Bize görevimizi sen mi öğreteceksin?' diyerek eşine copla vurmaya başladığını, bunun üzerine taksiden oğlu ... ile birlikte indiğini, oğlu ...'ın polislerden özür dilemesine rağmen polislerin hiçbir şey söylemeden oğlunun elini büküp eşi ile birlikte polis minibüsüne aldıklarını, bu sırada da copla ve sopayla vurmaya devam edip küfür ettiklerini, yanlarına gidip müdahale etmek istediğinde kendisine de vurduklarını, hakaret ettiklerini, yardım etmek isteyen küçük oğlu ... ...'a da cop ve sopa ile vurduklarını, ardından oğlu ... ve eşinin içinde bulundukları minibüs ile götürüldüğünü, daha sonra ... Karakoluna götürüleceklerini düşünerek oğlu ... ... ile birlikte yürüyerek Karakola gittiklerini, zaten ekip otolarının ... Karakoluna ait olduğunu, orada eşi ve oğlunun ... Polis Karakoluna götürüleceğinin söylendiğini, polislere 'Nereye götürdüklerini bilmiyorum. Buraya gelmelerini istiyorum.' dediğinde, polisin telefonla görüşme yaptıktan sonra kendisine 'Sizinkiler özür dilemiş ve polisler kendilerini serbest bırakmışlar.' dediğini, hayatlarından endişe ettiği için 'Karakola gelmelerini istiyorum.' demesine karşın polislerce dikkate alınmadığını, daha sonra telefonla görüştüğü eşinin kendisine zar zor 'Biz eve gidiyoruz, sen de eve gel.' dediğini, eve gittiğinde eşi ve oğlu...in perişan bir vaziyette olduğunu gördüğünü, onları ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürdüğünü, orada muayenelerinin yapıldığını ancak kendilerine rapor verilmediğini, olaya karışan polislerin hepsinin resmî kıyafetli olduğunu, vahşice ve hep birlikte saldırmaları ayrıca olayın kısa zamanda gerçekleşmesi nedeniyle polisleri görse bile tanıyamayacağını,
20.10.2011 tarihli oturumda; olay tarihinde saat 24.00 sıralarında ...'de işlettikleri ve ailece çalıştıkları lokantayı kapatıp eşi ..., oğulları ... ... ve ... ile birlikte ticari taksiye binerek evlerine doğru gittikleri sırada ...Caddesi üzerinde bir çöp kamyonunun yolu trafiğe kapatmış olduğunu gördüklerini, eşinin arabadan inip çöp kamyonu şoföründen yolu açmasını istediğini, bu sırada... marka minibüs içinde 6, aynı marka binek araç içinde ise 3 kişi olduğunu gördüğü resmî kıyafetli polis memurlarının geldiklerini, eşinin polis memurlarından yolun açılmasını istemesi üzerine polis memurlarının 'Bize işimizi sen mi öğreteceksin?' diyerek eşinin üzerine saldırıp copla vurmaya başladıklarını, bunun üzerine katılan ... ile birlikte araçtan indiklerini, katılan ...'ın polis memurlarından özür dilemesine karşın polislerin bir şey söylemeden kolunu büküp onu da eşi ile birlikte polis minibüsüne bindirdiklerini, minibüste de her ikisine vurmaya ve küfür etmeye devam ettilerini, müdahale etmek istediğinde kendisine de elleri ile vurduklarını, ardından bir polis memurunun kendisini tutup minibüsün yanından uzaklaştırdığını, o sırada küçük oğlu inceleme dışı katılan ... ...'ın polislerin yanına ağlayarak gidip 'Abimi öldürüyorsunuz.' dediğini, bunun üzerine inceleme dışı katılan ... ...'a polislerin ... attıklarını, daha sonra polislerin ekip arabaları ile katılanlar ... ve ...'ı götürdüklerini, ... Karakoluna götürüleceklerini düşünerek inceleme dışı katılan ... ... ile birlikte yürüyerek karakola gittiklerini, zaten bahse konu ekip otolarının ... Karakoluna ait olduğunu, ... Polis Merkezine gittiklerinde orada görevli polislerin eşi ve oğlunun karakola getirilmediğini söylediklerini, ağlayıp bağırması üzerine bir polis memurunun telsizle görüştüğünü, ardından kendisine 'Sizinkiler bizim polis arkadaşlardan özür dilemişler ve serbest kalmışlar.' dediğini, inanmayarak eşi ve oğlunun karakola getirilmeleri için ısrar ettiğini, karakoldan ayrılmaması üzerine orada bulunan bir polis amirinin telefonla kendisini eşi ile görüştürdüğünü, eşinin, eve gitmekte olduklarını söyleyip kendilerinden eve gelmelerini istediğini, ardından inceleme dışı katılan ... ... ile birlikte eve gittiklerini, evde eşi ile diğer oğlu ...'ın vücutlarının her yerinin kanadığını gördüğünü, bunun üzerine birlikte ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiklerini, olaya karışan polislerin hepsinin resmî kıyafetli olduklarını, birbirlerine benzedikleri için olaya karışan kişileri teşhis edemeyeceğini, kimsenin günahına girmek istemediğini, işlettikleri lokantanın içkili bir lokanta olduğunu ancak olay gecesi eşinin alkol almadığını, şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini,
02.05.2013 tarihli oturumda; eşi ve oğlu ...'ın ekip otosuna alınmasından sonra diğer oğlu ... ... ile birlikte yarım saatten biraz fazla bir sürede ... Karakoluna gittiklerini, karakolda görevli polis memuruna durumu anlatarak ... polis ekibinin eşi ve oğlunu götürdüğünü söylediğini, memurun ilk olarak ...'e gitmeleri gerektiğini belirttiğini, kendisinin ısrar etmesi üzerine de yanından uzaklaşıp telefonla görüşme yaptıktan sonra 'Sizin oğlunuz ve eşiniz polislerden özür dilemiş polisler de serbest bırakmış, siz de evinize gidin.' dediğini, eşi ve oğlu...in ... ekibi tarafından götürüldüğünü, eşi ve oğlunun ... Karakoluna getirilmesini söyleyip ısrar etmesi üzerine tekrar görevli polis memurunun telefonla birileri ile görüşme yaptığını, daha sonra telefonu kendisine verdiğini, karşısında eşi ...'ın olduğunu, eşinin 'Bizi bırakıyorlar, siz de eve gelin.' dediğini, ondan sonra oğlu ... ile birlikte eve gittiklerini, ... Karakoluna varmalarından yaklaşık 20 dakika kadar sonra eşi ile telefonla görüştüğünü,
İnceleme dışı katılan ... ... 13.02.2009 tarihinde Savcılıkta; şikâyet dilekçesinin içeriğini aynen tekrar ettiğini, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliği tarafından düzenlenen 02.02.2009 tarihli müzekkere ekinde gönderilen CD içeriğinde yer alıp kendisine gösterilen polis memurlarına ait fotoğraflardan sanıklar ..., ... ile inceleme dışı sanıklar... ve ...'ı teşhis ettiğini, ayrıca olay sırasında ekip aracının içerisinde olan tanık... Taşdemir'i de teşhis ettiğini ancak bu kişinin olaya karışmaması nedeniyle ondan şikâyetçi olmadığını, kendisini ve ailesini yaralayan polis memurlarından şikâyetçi olduğunu,
31.01.2012 tarihli oturumda; olay tarihinde ...'de ... yerleri bulunduğunu, kendisinin de o tarihte dersaneye gittiğini, dersane çıkışı ... yerine uğradığını, eve dönmek için saat 23.00 sıralarında annesi ..., ağabeyi ... ve babası ... ile birlikte ticari taksiye bindiklerini, bir sokakta belediyenin aracının durmuş vaziyette çöp aldığını gördüklerini, iki taraftan trafiğin sıkışmış vaziyette olduğunu, sürücülerin kornaya bastıklarını, bu sırada babasının durumu olay yerinde bulunan polislere anlatmak amacıyla araçtan indiğini, kendilerinin de taksiden indiklerini, babasının polis otosunun yanına giderek trafiğin açılması yönünde ricada bulunduğunu ancak araçtan inen polis memurunun 'İşimi senden mi öğreneceğim?' diyerek babasının kafasına doğru elinde bir şey olduğu hâlde vurduğunu, elinde ne olduğunu fark edemediğini, babasının bu sırada yüzünü tuttuğunu daha sonra bir kez daha vurduğunu bunun üzerine ağabeyi ...'ın ayırmak için koştuğunu, ardından polis otosundan bulunan diğer bir polisin araçtan inerek katılan ...'a vurduğunu, kendisi ile annesinin araya girip ayırmaya çalıştıklarını, bir yandan da ağladıklarını, diğer polislerin de araçtan indiklerini, 6-7 kişi olduklarının, kendilerinin esasında ayırmaktan ziyade babası ile ağabeyini polislerin elinden kurtarmaya çalıştıklarını, bu arada hem babasına hem de ağabeyine vurmaya devam ettiklerini, hatta ne olduğunu sormadan vurmaya başladıklarını, bu arada bir polisin de arkasından başına vurduğunu, bir yandan da babası ve ağabeyine vurarak arabaya bindirmeye çalıştıklarını, ardından her ikisini polis otosuna bindirip yanlarından uzaklaştıklarını, hatta uzaklaşırlarken araç içerisinde ağabeyinin başına vurduklarını gördüğünü, bunun üzerine hemen en yakın yer olması nedeniyle ...'ndaki Polis Merkezine başvurduklarını, kendilerinden İstiklal'de bulunan ... Polis Merkezine gitmelerinin istendiğini ancak annesinin, babası ve ağabeyinden haber almadan gitmeyeceğini söylemesi üzerine seslerini duyan yetkili olduğunu düşündüğü bir kişinin yanlarına geldiğini, olanları ona anlattıklarını, önce 'Bizim polisimiz olamaz, bizim ekibimiz dışarda yok.' dediğini, ardından telefonla bazı kişilerle görüştüğünü, annesine 'Eşiniz ve oğlunuz özür dilemiş serbest kalmışlar yanlış bir anlaşılma olmuş.' dediğini, bunun üzerine telefonla aradıklarında katılan ...'ın eve gideceklerini söylediğini, ağabeyinin telefonuna ise ulaşamadıklarını, tahminine göre polis otosunun içine düştüğünü, annesi ile birlikte eve gittiklerini, anahtarları olmadığı için ağabeyi ve babasının kapıda kendilerini beklediklerini gördüğünü, ağabeyinin yüzünün kanadığını, göğüs kısmında ve kolunda ağrı olduğu için ağabeyine sarılamadığını, babasının da eli ve yüzünün kan içinde olduğunu, ardından hep birlikte ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiklerini, orada bulunan polislerin 'Ne oldu?' diye sordukların da annesinin 'Sizin arkadaşlarınız yaptı.' dediğini, polislerin ise 'Bizim arkadaşlar böyle bir şey yapmaz.' dediklerini, orada hiç kimsenin kendileri ile ilgilenmediğini, bunun üzerine eve döndüklerini, ertesi gün birlikte özel hastaneye gittilerini, kendisinin de daha sonra ...psikiyatri bölümüne gittiğini, Savcılıkta gösterilen fotoğraflardan teşhiste bulunduğunu, araç içindeki şoför olan şahsı ağabeyinin teşhis ettiğini, çünkü kendisinin o kişiyi tam olarak göremediğini, şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini,
02.05.2013 tarihli oturumda; babası ve ağabeyinin ekip otosuna bindirilip götürülmesinden sonra yarım saat içinde annesi ile birlikte karakola ulaştıklarını, karakoldaki görevli polis memurunun telefonla görüşüp annesine hitaben 'Eşiniz ve çocuğunuz polislerden özür dilemiş ve onları bırakmışlar.' demesinden yaklaşık 20-25 dakika sonra da annesinin babası ile telefonla görüştüğünü, kimin aradığını ise hatırlamadığını,
İnceleme dışı sanık... aşamalarda benzer şekilde; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliğinde çalıştığını, olay tarihinde ,,,, kod numaralı ekipte görevli olarak gösteriliyor ise de listeye bakıldığında kendisinin 08.00-10.00, 12.00-14.00 ve 16.00-18.00 saatleri arasında ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün çevre korumasında görevli bulunduğunu, o gün diğer arkadaşları ile birlikte dönüşümlü olarak görev yaptıklarını, başka bir yerde görevlendirilmediğini, nöbet tutanların dışındakilerin de yine Emniyet Müdürlüğünün bir bölgesinde hazır kıta olarak beklediklerini, olay tarihinde saat 23.00 sıralarında Emniyet Müdürlüğü girişinde bulunduğu sırada bir kadının telaşla yanında küçük bir erkek çocuğu olduğu hâlde geldiğini, 'Eşimi ekip arabasına bindirdiler, buraya mı getirdiler.' şeklinde bağırdığını, kendisine göz altına alınan şahısların müdüriyete getirilmeyeceğini, hangi bölgede ise oranın polis merkezine götürüleceğini, olayın meydana geldiği bölge dikkate alındığında da ... Polis Merkezine götürülmüş olabileceğini söylediğini, ayrıca kendisine 'Bekle bir soruşturayım.' diyerek 86.234 kod numaralı ekipte görev yapan sanık ...'ya telefon açıp 'Siz de böyle bir olay var mı, bu şahısları siz mi aldınız?' dediğini, onun ise bu şekilde birilerini almadıklarını söylediğini, daha sonra kadından ... Polis Merkezine gitmesini istediğini, söz konusu ekibi aramasının sebebinin ise kadının, eşi ve çocuğunun minibüse alındıklarını söylemesi ve o ekibin de minibüs ile görev yapması olduğunu, kesinlikle kimseyi dövmediğini, suçlamaları kabul etmediğini, ayrıca kadının yanında bulunduğu sırada bir-iki dakika sonra eşi ile telefonla konuştuğunu, daha sonra da eşinin ...'de olduğunu söyleyerek yanından ayrıldığını, daha önce hem fotoğraftan hem de yüz yüze teşhis etmek için inceleme dışı katılan ... hariç üç kişinin geldiğini ancak kimseyi teşhis edemediklerini, bildiği kadarıyla ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetlere ait 86.234 ve 86.235 kod numaralı araçların gösterildiğini ancak araçların da teşhis edilemediğini, ayrıca olayın meydana geldiği yerin bildiği kadarıyla ... bölgesi olduğunu ancak ...'ye de sınır bir yer olduğunu, ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün araçlarının da bazen buradan gelip dönüş yaptıklarını, bu nedenle ... İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarının da olaya karışmış olabileceklerini, hiçbir şekilde suçlamaları kabul etmediğini, kendisi ile konuşmaları nedeniyle tanınmış olabileceğini, bunun dışında söz konusu aile ile herhangi bir şekilde muhatap olmadığını,
İnceleme dışı sanık ... 18.02.2009 tarihinde Savcılıkta; olay tarih ve saatinde inceleme dışı sanık... ile tanıklar ... ve ... ile birlikte Önleyici Hizmetler Büro Amirliğine bağlı 86.235 kod numaralı ekip olarak müdüriyet çevre korumada görev yaptıklarını, 86.235 kod numaralı ekip aracının o tarihte serviste bulunması nedeniyle ekip olarak hiçbir suretle dışarıya çıkmadıklarını, neden teşhis edildiğini anlamadığını, suçlamayı kabul etmediğini, yüz yüze yapılan teşhiste hazır bulunduğunu ancak katılanların kimseyi teşhis edemediklerini,
Tanıklar ... ve ... 18.02.2009 tarihinde Savcılıkta benzer şekilde; olay tarih ve saatinde inceleme dışı sanıklar... ve ... ile birlikte Önleyici Hizmetler Büro Amirliğine bağlı ... numaralı ekip olarak müdüriyet çevre korumada görev yaptıklarını, ...kod numaralı ekip aracının o tarihte serviste bulunması nedeniyle ekip olarak hiçbir suretle dışarıya çıkmadıklarını,
Tanık ... 01.06.2011 tarihinde Mahkemede; olay gecesi ... İlçe Emniyet Müdürlüğü binası önünde nöbet tuttuğunu, yanında inceleme dışı sanıklar ... ve... ile tanık ...'ın olduğunu, katılan ...'ın yanlarına gelerek amiri konumundaki inceleme dışı sanık...'ya 'Burası karakol mu? Şikâyetim var.' dediğini, ...nın da katılana 'Karakol ...'de İstiklal Caddesi'ndedir. Şikâyetini git oraya bildir.' dediğini, katılanın polislerle ilgili bir şikâyeti olduğunu söylediğini, inceleme dışı sanık...'nın da şikâyetini ...'deki karakola bildirmesini istediğini, zaten bu tip şikâyetlerin karakola yapılması gerektiğini, inceleme dışı katılan ...'a da olayı sormadıklarını, olayın mahiyetini 2-3 gün sonra arkadaşlarından öğrendiğini, birlikte nöbet tuttuğu arkadaşlarının hiç yanından ayrılmadıklarını,
Tanık ... 18.02.2009 Savcılıkta; olay tarihinde ... bölümüne göre .... kod numaralı araçta şoför olarak görev yaptığını, katılanların bahsettiği bölgeye gittiklerini hatırlamadığını, o gün itibarıyla böyle bir olay yaşamadıklarını, bu olayı daha sonra duyduklarını, kendisi ile aynı araçta bulunan diğer polis memurlarının da herhangi bir kişiyi dövmediklerini, araca kimseyi almadıklarını, her ne kadar görev listesinde sanık ... ekip şoförü olarak gözüküyor ise de bunun doğru olmadığını, bu kişinin şoförlüğünün bulunmadığını, görev listesinde isminin yanında yıldız işareti olan kişilerin şoför olarak görev yaptıklarını,
04.07.2012 tarihli oturumda; olayla ilgili herhangi bir görgüsü bulunmadığını, olay tarihinde ... ..., ... bölgesini kapsayan bölgede ekip şoförü olarak bulunduğunu, genelde uyuşturucu maddelerin satıldığı yerlerde olduklarını, olayın cereyan ettiği yerle ilgili başka 4-5 ekip daha bulunduğunu, olay yerinin kendi bölgeleri olduğunu ancak olay sırasında orada olmadıklarını, hatta olaydan sonra ... İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde nöbet tutan Metin isimli arkadaşlarının telefonla kendilerini arayarak olayı özetleyip böyle bir olay cereyan edip etmediğini sorduğunu, haberlerinin olmadığı bilgisini verdiklerini, bu kişinin şikâyet nedeniyle olay yeri olan bölgede görev yapan tüm ekipleri aradığını söylediğini, olay tarihinde kullandığı aracın... Stareks marka bir araç olduğunu, bu aracın bakımda olmadığını ring görevi yaptıklarını, diğer aracın da aynı model olup olay tarihinde bakımda olduğunu, katılanların neden kendisini şikâyet etmediklerini bilmediğini ancak böyle bir olaya tanık olmadığını,
Tanık ... Mahkemede; olayla ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını ve tarafları tanımadığını, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığına dilekçe yazmadığını, isim benzerliği olabileceğini,
Tanık ... Peçe Mahkemede; olay tarihinde saat 23.30 sıralarında çöpleri topladıklarını, kendisinin çöp arabasının şoförü olduğunu, arkadaşları çöpleri almak için yanından ayrıldıklarını, kendisinin de aracını yolun kenarına park ettiğini, yol dar olduğu için usta şoför olanların dışında kimsenin geçemediğini, bu sırada çöp aracının arkasına bir ticari taksi geldiğini, araçtan inen bir şahsın yanına gelerek 'Yol ver.' dediğini, 'Bir dakika bekle.' şeklinde cevap verdiğini, bu sırada bir polis aracının karşı yönden gelmekte olduğunu gördüğünü, söz konusu şahsın polis otosunu görünce, polislerin yanına gittiğini, mesafe nedeniyle ne konuştuklarını duyamadığını ancak konuştuğu polisin şahsa aracının başına gitmesini istediği gibi bir işaret yaptığını ancak şahsın geriye aracın bulunduğu yöne doğru iki adım attıktan sonra tekrar geri döndüğünü, polise vurmaya başladığını, polisin ona vurup vurmadığını fark edemediğini, karışıklık olduğunu, yaklaşık 20-30 metre bir mesafe olduğundan olayı tam olarak göremediğini ancak şahsın polis otosuna bindirildiğini gördüğünü, şahsın indiği araç içinde bir kadınla genç bir erkek olduğunu, bu kişilerin de araçtan inip polislerin yanına doğru koştuklarını, kadının herhangi bir şekilde olaya karışmadığını ancak genç erkeğin polislere müdahale ettiğini, bunun üzerine onun da polis otosuna bindirildiğini, yanına gelip kendisi ile konuşan şahsın çok alkollü olduğunu, küfürlü patavatsızca konuştuğunu, konuşmasından alkollü olduğunu anladığını, diğer arkadaşlarının olayı görüp görmediklerini bilmediğini, işleri bitince de olay yerinden ayrıldıklarını, daha sonra ne olduğunu bilmediğini,
Tanık Osman Hıdır Mahkemede; olay tarihinde saat 23.00 sıralarında çöp aldığını, işi ile meşgul olduğu için olayı göremediğini ayrıca ses olduysa da çöp aracının kepçe sesi nedeniyle duymadığını, aracın arka tarafında bulunduğunu,
Tanık ... Mahkemede; olay gecesi çöpleri topladıkları sırada yaklaşık 50 metrelik bir mesafede polis aracının ışıklarını gördüğünü ancak meydana gelen olayı görmediğini, hem mesafenin uzak olduğunu hem de işleri bittiği için oradan ayrıldıklarından bir şey göremediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... 18.02.2009 tarihinde Savcılıkta; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliğinde çalıştığını, olay tarihinde .... kod numaralı ekipte görevli olduğunu ancak katılanların bahsettiği olaya karışmadığını, suçlamaları kabul etmediğini, idari soruşturma sırasında katılanlara fotoğraflarının gösterilmesine karşın teşhis edemediklerini, daha sonra nasıl teşhis ettiklerini bilmediğini, yine olay tarihinde.... kod numaralı ekipte görevli olan arkadaşlarının araçlarının bakımda olması nedeni ile müdüriyet binasında nöbet tuttuklarını, araçta olmadıklarını, bu nedenle bu hususun da dikkate alınmasını istediğini, katılanların beyanlarında çelişkiler bulunduğunu, kimseyi darbetmediğini, teşhis tutanağını da kabul etmediğini, ayrıca yüz yüze teşhis de yapıldığını ancak katılanların kendisini teşhis edemediklerini,
04.02.2016 tarihli oturumda; katılan ... ile teşhisten önce defalarca görüştüklerini, arkadaşı olan sanık ...'nın da belirttiği gibi emniyet müdür yardımcısının odasında katılan ... tarafından kendisinin olaya karışmadığının belirtildiğini, katılan ...'ın teşhise katılanlardan bir başkasının olaya karışmış olabileceğini söylemesine rağmen emniyet müdür yardımcısının onların karakolda olduklarını, pek dışarı çıkmadıklarını, bu nedenle de onların olamayacağını söylediğini, atılı suçu işlemediğini, sadece önleyici hizmetlerde görev yapan polislerin fotoğraflarının teşhiste kullanıldığını, aslında olayda kullanıldığı belirtilen... Stareks minibüsün iki adet olduğunu, birinin arızalı olması nedeniyle doğrudan kendilerinin aracının hedef alındığını, bu araçlardan polis merkezlerinde dört adet daha olduğunu, orada görevli olanların fotoğraflarının getirtilmediğini,
Sanık ... aşamalarda benzer şekilde; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliğinde çalıştığını, olay tarihinde ..kod numaralı ekipte görevli olduğunu ancak katılanların bahsettiği olaya karışmadığını, suçlamaları kabul etmediğini, idari soruşturma sırasında katılanlara fotoğraflarının gösterilmesine karşın teşhis edemediklerini, daha sonra nasıl teşhis ettiklerini bilmediğini, yine olay tarihinde . kod numaralı ekipte görevli olan arkadaşlarının araçlarının bakımda olması nedeni ile müdüriyet binasında nöbet tuttuklarını, araçta olmadıklarını, bu nedenle bu hususun da dikkate alınmasını istediğini, katılanların beyanlarında çelişkiler bulunduğunu, kimseyi darbetmediğini, teşhis tutanağını da kabul etmediğini, ayrıca yüz yüze teşhis de yapıldığını, yüz yüze yapılan teşhis sırasında katılanların kendisini teşhis edemediklerini,
Sanık ... 18.02.2009 tarihinde Savcılıkta; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliğinde çalıştığını, olay tarihinde ... kod numaralı ekipte görevli olduğunu ancak katılanların bahsettiği olaya karışmadığını, suçlamaları kabul etmediğini, idari soruşturma sırasında katılanlara fotoğraflarının gösterilmesine karşın teşhis edemediklerini, daha sonra nasıl teşhis ettiklerini bilmediğini, yine olay tarihinde ....kod numaralı ekipte görevli olan arkadaşlarını araçlarının bakımda olması nedeni ile müdüriyet binasında nöbet tuttuklarını, araçta olmadıklarını, bu nedenle bu hususun da dikkate alınmasını istediğini, katılanların beyanlarında çelişkiler bulunduğunu, kimseyi darbetmediğini, teşhis tutanağını da kabul etmediğini, ayrıca yüz yüze teşhis de yapıldığını ancak katılanların kimseyi teşhis edemediklerini,
22.05.2015 tarihinde istinabe olunan Mahkemede; katılanların kullanılan araç hususunda da sağlıklı teşhis yapamadıklarını, görevli oldukları bölgede hatırladığı kadarı ile aynı marka aracı kullanan 10-15 tane daha ekip bulunduğunu, emniyet müdürlüğünden bu muhitte görev yapan kaç adet ekibin olduğunun sorulmasını talep ettiğini, olayın olduğu saatlerde ekip arkadaşları ile birlikte ... Caddesi'nde bulunduklarını,
Sanık ... aşamalarda benzer şekilde; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliğinde çalıştığını, olay tarihinde ....kod numaralı ekipte görevli olduğunu ancak katılanların bahsettiği olaya karışmadığını, suçlamaları kabul etmediğini, idari soruşturma sırasında katılanlara fotoğraflarının gösterilmesine karşın teşhis edemediklerini, daha sonra nasıl teşhis ettiklerini bilmediğini, yine olay tarihinde 86.235 kod numaralı ekipte görevli olan arkadaşlarını araçlarının bakımda olması nedeni ile müdüriyet binasında nöbet tuttuklarını, araçta olmadıklarını, bu nedenle bu hususun da dikkate alınmasını istediğini, katılanların beyanlarında çelişkiler bulunduğunu, kimseyi darbetmediğini, teşhis tutanağını da kabul etmediğini, ayrıca yüz yüze teşhis de yapıldığını, bu teşhis sırasında emniyet müdürünün katılanlara 'İyi bakın burada bulananlar arasında olabilirler.' dediğini, bölgede bulunan en eski memur olduğunu, katılan ...'ın kendisine bakarak 'Bu arkadaşı 2004 yılından beri tanırım, benim lokantamın bulunduğu bölgedeki ekipte çalışıyor, olayın olduğu yerde olay günü bulunsa idi ben sizin makamınızda olmazdım, olay da bu boyuta varmazdı.' dediğini,
Savunmuşlardır.
TCK’nın “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlıklı 109. maddesi;
“(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş iken 14.07.2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren 7331 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 9. maddesiyle anılan maddenin 3. fıkrasının (e) bendine 'eşe' ibaresinden sonra gelmek üzere 'ya da boşandığı eşe' ibaresi eklenmek suretiyle madde son şeklini almıştır.
Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bend hâlinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibarıyla ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi hâlinde, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Bu suç ile cezalandırılmak istenen husus, bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması ya da kısıtlanmasıdır. Nitekim bu husus madde gerekçesinde de; “bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir.” şeklinde belirtilmiştir. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilir. Sonuç ise, mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması biçiminde kendini gösterir. Serbest hareketli bir suç olduğundan, bir yere gitme ya da bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması sonucunu doğurabilecek her türlü hareket ile işlenebilir.
Diğer taraftan kanun koyucu TCK'nın 109. maddesinin ikinci fıkrasında amaç suçu oluşturan kişiyi hürriyetinden yoksun kılmanın gerçekleştirilebilmesi için veya fiilin icrası sırasında araç olarak cebir, tehdit veya hile kullanılmasını nitelikli hâl olarak düzenlemiştir. Bu nitelikli hâl ile, başlı başına suç teşkil eden cebir ve tehdit filleri yönüyle bir bileşik suç oluşturulmuş, cebir ve tehdit kullanılması söz konusu suçu nitelikli hâle getiren unsurlar olarak düzenlemiştir (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Yayınevi, 4. Baskı, ... 2017, s. 412.). Yine, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi sırasında mağdur üzerinde uygulanan ve suç olarak düzenlendiği TCK'nın 108. maddesinin gerekçesinde 'kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zecrî bir etki meydana getirilmesidir' şeklinde tanımlanan cebrin, kasten yaralama suçunun temel şeklini oluşturması hâlinde TCK'nın 109. maddesinin ikinci fıkrasına istinaden cezaya hükmedilecek, ayrıca kasten yaralama suçundan failin cezalandırılması yoluna gidilmeyecektir. Ancak anılan suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi, bir başka deyişle cebrin TCK'nın 87. maddesi kapsamında kalması hâlinde aynı Kanun'un 109. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca gerçek içtima hükümleri uygulanarak fail hakkında her iki suçtan ceza verilmesi gerekecektir.
Suçun manevi unsuru; failin, mağduru şahsi özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi bilmesi ve istemesi, yani genel kasttır. Kanun'un metni ve ruhundan anlaşılacağı üzere, suçun temel şeklinin oluşumu için saik (özel kast) aranmamıştır. Nitekim bu görüş öğretide (Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Çetin Özek-Sahir Erman, ... 1994, s. 130; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ayhan Önder, 4. Bası, ... 1994, s. 31; Teorik-Pratik Ceza Hukuku, Durmuş Tezcan-... Ruhan Erdem-... Önok, ... 2008, s. 363; Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Emin Artuk-... Gökcen, ... 2018 ... Yayınevi, 17. Baskı, s. 368.) ve yargısal kararlarda da (Ceza Genel Kurulunun 29.06.2010 tarihli ve 110-161, 23.01.2007 tarihli ve 275-9, 03.12.2002 tarihli ve 288-419 sayılı ile bu güne kadar süreklilik arz eden çok sayıdaki kararları) benimsenmiştir. Suçun oluşabilmesi için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönündeki ihlalin hukuka aykırı olarak yapılması, diğer bir deyişle eylemde hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması zorunludur. Hukuka aykırılık, öğretide genel olarak hukuk düzeninin izin vermediği hâlleri ifade etmektedir.
Diğer taraftan 5237 sayılı TCK'nın esas aldığı ve suçun bir haksızlık olarak adlandırıldığı suç teorisinde suçun unsurları; maddi unsurlar, manevi unsurlar ve hukuka aykırılık unsuru olmak üzere üç başlık altında toplanmaktadır.
Uyuşmazlıkla yakından ilgili olan hukuka aykırılık, suçu oluşturan haksızlığın niteliği olup hukuka aykırılık ile kastedilen husus, fiilin hukuk sistemiyle çatışması ve hukuk sistemine aykırı olmasıdır. TCK'da yer alan bazı suç tanımlarında “hukuka aykırı olarak”, “hukuka aykırı başka bir davranışla”, “hukuka aykırı diğer davranışlarla”, “hukuka aykırı yolla”, “hukuka aykırı yollarla” gibi ifadelere yer verilmiştir. Suçun unsurlarından birisi olması hasebiyle 'hukuka aykırılık' kavramına madde metninde ayrıca yer verilmesiyle, failin olayda bir hukuka uygunluk nedeni olmadığını ve eyleminin hukuka aykırı olduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
TCK'da hukuka uygunluk sebepleri;
a- Kanunun hükmünü yerine getirme (m. 24/1),
b- Meşru savunma (m. 25/1),
c- İlgilinin rızası (m. 26/2),
d- Hakkın kullanılması (m. 26/1),
Olarak kabul edilmiştir.
Kanunun hükmünü yerine getirme, TCK'nın “Kanunun hükmü ve amirin emri” başlıklı 24. maddesinin birinci fıkrasında; “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.” şeklindeki düzenleme ile bir hukuka uygunluk nedeni olarak sayılmıştır. Sözü edilen hukuka uygunluk nedeninin doğabilmesi, kişinin eylemini gerçekleştirme konusunda kanun tarafından yetkilendirilmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda kanunun hükmünü yerine getiren kişinin davranışı tipe uygun olsa bile hukuka aykırı olmadığı için suç teşkil etmeyecek ve buna bağlı olarak eyleminden dolayı cezalandırılamayacaktır (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 12. bası, Seçkin, ..., 2016, s. 303 vd.; Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 5. baskı, Yetkin, ..., s. 386 vd.; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. bası, Seçkin, ..., 2014, s. 257 vd.). Örneğin; CMK'nın 90. maddesinin ikinci fıkrasına göre tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde kolluk görevlileri yakalama yetkisine sahiptirler. Bu hükme uygun olarak bir kişiyi hürriyetinden yoksun bırakan kolluk görevlisinin fiili de bu anlamda suç teşkil etmeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yerel Mahkemece; polis memuru olan sanıklar ..., ..., ... ve ...'nin, olayın başlangıcında kendilerine haksız olarak saldıran ve direnen katılanlar ... ve ...'ı, görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle haklarında yasal işlem yapılmasını sağlamak amacıyla zor kullanarak polis aracına bindirdikleri, sanıkların, araç içinde direnme eylemine devam ettikleri gerekçesiyle katılanlara cop ve sopalarla vurdukları, kısa bir süre sonra da katılanları, özür dilemeleri nedeniyle karakola götürmeden yolda serbest bıraktıkları, bu şekilde hürriyetten yoksun bırakma suçunun unsurlarının oluşmadığı, katılanlara yönelik tehdit suçunun işlendiği sabit olmadığı gerekçeleriyle sanıkların beraatlerine karar verilmiş ise de;
Hadise gecesi belediyeye ait bir çöp kamyonunun çöp topladığı sırada bulunduğu yolun darlığı nedeniyle zorunlu olarak araçların geçişlerini engeller tarzda park etmiş olduğu, katılanların içinde bulunan ticari aracın bu yerden geçiş yapamadığı, katılan ...'ın yolu açması için çöp kamyonu sürücüsünü uyardığı, sürücünün, 'Çöpü alınca gideceğiz.' şeklinde cevap vermesine rağmen yolun açılmasında ısrarcı olduğu, o sırada olay mahallinden geçmekte olan polis ekibi otosunu durdurarak görevli memurlardan çöp kamyonunun yoldan çekilmesini istediği, polis memurunun 'Aracınıza binin, yolu açacaklar.' dediği, bu cevaptan tatmin olmayan katılanın, aracın kaldırılması konusunda ısrar edip polis memuruna çıkışması üzerine, memurun 'Taksiye geç.' diyerek katılanı iterek, 'Bize işimizi mi öğretiyorsun?' dediği, katılanla memur arasında karşılıklı itişme yaşanınca, ticari takside bulunan katılan ...'ın oğlu ...'ın polis memurlarının üzerine koşarak geldiği, kendilerine saldırı olacağını düşünen memurların katılanlara yönelik darpta bulundukları ve her iki katılanın tıbbi raporlardan anlaşılacağı üzere basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıkları, direnç gösteren ve ekip otosuna binmek istemeyen katılanlara yönelik şiddet uygulamaya devam edilerek yere yatırmak suretiyle kelepçe takmak suretiyle ekip otosuna bindirdikleri, katılan ...'in beyanına göre, oto içinde polis memuru ile katılanlar arasında 10-15 dk. süren karşılıklı mücadelenin devam ettiği, bu süreçte katılanların ölümle tehdit edildikleri, yaklaşık 20-30 dk. sonra eylemlerinden pişmanlık duyan sanıkların, katılanları...Üniversitesine yakın bir sokakta serbest bıraktıkları anlaşılan olayda;
Gezici ekip otosunda görevli olan polis memuru sanıkların kısmen alkolün de etkisinde bulunan katılan ... tarafından çöp arabasının yoldan kaldırılması hususunda çıkan tartışmada, yasaların kolluk görevlilerine vermiş olduğu görev ve yetki sınırları dışına çıkılarak katılan ... ve...e yönelik cebir ve şiddet uyguladıkları, yakalanıp karakola götürülmelerini gerektirir herhangi bir suç işlenmediği halde, katılanların zorla ekip otosuna bindirilerek kişi hürriyetinden yoksun kıldıkları, katılanlar hakkında herhangi bir tutanak düzenlemeden ve adli işlem yapılmadan karakola götürülmeksizin güvenli bir yerde serbest bıraktıkları olayda; katılanlara yönelik hürriyetten yoksun bırakma suçunun oluştuğu eylemin tek bir fiilde gerçekleşmediğinden mağdur sayısınca suç oluşacağı gözetilip, etkin pişmanlık koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraat hükmü kurulması yasaya aykırı görülmüştür.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklar ..., ..., ... ve ...’ye atılı katılan sayısınca cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; sanıklara atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.02.2016 tarihli ve 5-25 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklar ..., ..., ... ve ...’ye atılı katılan sayısınca cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.