Hukuk Genel Kurulu 2017/393 E. , 2021/376 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin davalıya iddia edildiği kadar borçlarının bulunmadığını, senetlere ilişkin borçların büyük kısmının ... tarafından kefil olarak görünen ...’ya elden verilerek, borcun farklı tarihlerde kısım kısım davalının banka hesabına ... tarafından ATM’den yatırılarak 27.900TL’nin ödendiğini, ödemelere ilişkin dekontların olduğunu, ancak senetlerin alacaklıdan geri alınmadığını, haciz sırasında icra dosyasına yatırılmak üzere haciz memuruna 1.000TL ödeme yapıldığını ileri sürerek davalıya 28.900TL borçlu olmadıklarının tespitine, alacağın %20’si oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların müvekkiline bir dizi sıralı senet verdiğini, davacının ödediğini iddia ettiği dekontlarda ise ödemenin hangi senetlere ilişkin yapıldığına dair hiçbir açıklama olmadığını, icra takibine konu edilen senetlerin dördüncü sıradan başladığını, hayatın olağan akışına göre ödenmiş bir senedin alacaklıdan geri istenmesi gerektiğini, davacı ...'in Bursa’da 20 yılı aşkın süredir gıda toptancılığı işi yaptığını ve borcunu inkâr ederek basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davacılardan ...’in işyerinde yapılan menkul haczinde borcu kabul ettiğini ve icra takibinin kesinleştiğini, ihtiyati haciz teminatının iadesine muvafakat ettiğini ve 1.000TL ödeme yaptığını belirterek davanın reddi ile alacağın %40’ı oranından az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.10.2014 tarihli ve 2014/1164 E., 2014/393 K. sayılı kararı ile; davalının davacılar hakkında dört adet 10.000TL bedelli toplam 40.000TL üzerinden icra takibi başlattığı, 19.02.2014 tarihinde yapılan haciz sırasında borçlu ...’in borcu kabul ettiği ve ödeme planı yapılarak borcu ödemeyi taahhüt ettiği, aynı zamanda icra dosyasına 20.02.2014 tarihinde 1.000TL ödeme yaptığı, icra takibine konulan senetler sıralı olup dört, beş, altı ve yedi nolu senetlerin takibe konulduğu, davacıların toplamda 27.900TL’yi ATM’den para yatırmak suretiyle 1.000TL’yi de icra dosyasına ödeyerek toplamda 28.900TL ödemede bulunduklarınının, bu ödemelerin takibe konu edilen senetlere istinaden ödendiğinin ve bu nedenle takip dosyasında takibe konan senet bedellerinin 28.900TL’sinden borçlu olmadıklarının tespitini istemişler ise de, takibe konan senetler sıralı olup, davalının ödemelerin önceki üç senede istinaden yapıldığını, takip konusu senetlerin ödenmediğini beyan ettiği, davacıların ödemeleri takip konusu senetlerle ilgili yaptıklarını ve ödemiş iseler senetlerini neden davalıdan almadıklarını ispat edemedikleri; ayrıca takibin kesinleştiği, haciz sırasında borcun kabul edildiği ve icra dosyasına da kısmî ödeme yapıldığı, davacıların son olarak davalıya yemin teklifinde bulundukları, davalının yeminli beyanı ile davacılarla para alışverişi olduğunu, toplamda 70.000TL verdiğini, yedi adet 10.000TL bedelli senet aldığını, 30.000TL’nin gecikmeli de olsa ödendiğini, ATM’den yapılan ödemelerin bu ödemeler olduğunu, ödenmeyen dört adet 10.000TL bedelli senetleri de icra takibine koyduğunu, bu senetlerle ilgili ödeme yapılmadığını belirttiği, davacıların davalı elinde bulunan takip konusu senetleri ödediklerini ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın reddi ile alacağın %20’si oranında tazminatın davacılardan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 22.10.2015 tarihli ve 2015/1733 E., 2015/13470 K. sayılı kararı ile;
“…Davacılar vekili, davalının müvekilleri aleyhine başlattığı kambiyo senedine dayalı takipte takip konusu borcun 27.900 TL sinin davacı ... tarafından davalı alacaklının Akbank hesabına bankamatikten yatırıldığını belirterek, davalıya 28.900 TL borçlu olunmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafça sunulan ödeme dekontlarının hangi senede ilişkin olduğunun belirtilmediğini, takibe konu senetlerin dördüncü sıradan başladığını, senetlerin ödenmediğini, beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacıların davalıya toplamda 28.900 TL ödeme yaptıkları ancak bu ödemelerin takip konusu senede ilişkin olup olmadığının ispat edilemediği, davalının alacağına ilişkin yemin ettiği gerekçesiyle davanın reddine ve %20 inkar tazminatının tahsiline karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı taraf kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatmış, davacılar ödeme iddiasıyla menfi tespit davası açmışlar, mahkemeye ödeme makbuzlarını (kartsız para yatırma) sunmuşlardır. Mahkemece bu ödemelerin borca mahsuben yapılmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de takip konusu senetlerin vadesinden sonra yapılan ödemelerin borca mahsuben yapıldığının kabul edilmesi gerekir. Alacaklı aksini iddia ediyor ise bu iddiasını yazılı belgeyle kanıtlamak zorundadır. Mahkeme tarafından davacıların sundukları dekontlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, bu ödemelerin kim tarafından, hangi hesaba, ne kadar ve ne miktarda yapıldığı belirlenip yukarıda açıklanan esaslar uyarınca değerlendirilip bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ispat yükünde yanılgıya düşülerek karar verilmesi yerinde olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli ve 2016/241 E., 2016/405 K. sayılı kararı ile; davalının davacıya borç para verdiğinin tarafların kabulünde olduğu, davalının 30.08.2013 vadeli 10.000TL, 30.09.2013 vadeli 10.000TL, 30.10.2013 vadeli 10.000TL, 30.11.2013 vadeli 10.000TL, 30.12.2013 vadeli 10.000TL, 30.01.2014 vadeli 10.000 TL bedelli olmak üzere toplam 70.000TL verdiği ve karşılığında senetleri aldığı, davalının 30.10.2013, 30.11.2013, 30.12.2013 ve 30.01.2014 vadeli senetleri icra takibine koyduğu, sıralı senetlerden 30.10.2013 tarihinden önceki üç adet senedin gecikmeli de olsa ödendiğini kabul ettiği ve ödemelerin buna istinaden yapıldığını iddia ettiği, davacıların ise yaptığı ödemeleri takibe konu dört senede ilişkin yaptığını iddia ettiği, davacıların sıralı senetlerden üç adet senedi de ödediğini ispat etmesi gerektiği, dosyaya sunduğu dekontlara göre düzenli bir ödeme planı içerisinde vadesinde ödenmediği, farklı tarihlerde muhtelif miktarlarda ödemeler yapıldığı, davacıların sunduğu ödeme belgelerinin incelenmesinde, 05.08.2013 tarihindeki 5.000TL, 06.09.2013 tarihindeki 1.995TL, 08.09.2015 tarihindeki 2.994TL, 07.10.2013 tarihindeki 1.990TL ve 22.10.2013 tarihindeki 2.885TL'nin zaten takibe konu sıralı senetlerden dördüncü senet olan 30.10.2013 vadeli senedin vadesinden önce yapıldığı, dolayısıyla yapılan bu ödemelerin takibe konu senetlere ilişkin olduğunun ispatının davacılara ait olduğu, ödemeyi yapan davacıların ödediği bedele ilişkin senetleri davalıdan alması gerektiği ancak takibe konu senetlerin davalının elinde bulunduğu, dosyaya sunulan sıralı senetler, ödeme miktarları ve tarihleri itibariyle davalının yaptığı ödemelerin takibe konu senetlere ilişkin yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacıların yaptığını iddia ettiği ödemelerin icra takibine ilişkin konu senetlere yönelik olduğunun ispatının davacılara mı yoksa davalıya mı ait olduğu, buradan varılacak sonuca göre davacılar tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin icra takibine konu senetlerin vadesinden sonra olup olmadığına ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 429. maddesi).
14. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
16. Bu açıklamalar kapsamında eldeki davaya gelince, yerel mahkemece davanın reddine dair verilen ilk kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece, icra takibine konu senetlerin vadesinden sonra yapılan ödemelerin borca mahsuben yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, alacaklının aksini iddia etmesi hâlinde bu iddiasını yazılı belgeyle kanıtlamak zorunda olduğu, mahkemece davacıların sundukları dekontlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, bu ödemelerin kim tarafından, hangi hesaba, ne kadar ve ne miktarda yapıldığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verildiği, Özel Dairenin bozma kararı sonrasında, davalı vekilince icra takibine konu edilen ve edilmeyen senet örneklerinin dosyaya sunulduğu, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada, davalının sıralı senetlerden 30.10.2013 tarihinden önceki üç adet senedin gecikmeli de olsa ödendiğini kabul ettiği ve ödemelerin buna istinaden yapıldığını iddia ettiği, davacının ise yaptığı ödemeleri takibe konu dört senede ilişkin yaptığını iddia ettiği, davacının sıralı senetlerden üç adet senedi de ödediğini ispat etmesi gerektiği, yapılan ödemelerin icra takibine konu senetlere ilişkin olduğunun ispatının davacıya ait olduğu, dosyaya sunulan sıralı senetler, ödeme miktarları ve tarihleri itibariyle davalının yaptığı ödemelerin takibe konu senetlere ilişkin yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
17. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, bozma sonrası yapılan yargılamada mahkemece davalı vekilinin Özel Dairenin bozma kararından sonra sunduğu senet örnekleri de değerlendirilerek yapılan ödemelerin icra takibine konu senetlere ilişkin olduğunun ispatının davacıya ait olduğu gerekçesiyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
18. Bu durumda, mahkemece verilen karar usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, Özel Dairenin bozma kararından sonra davalı vekili tarafından sunulan senet örnekleri de değerlendirilerek; diğer bir ifade ile yeni delile dayalı yeni hüküm niteliğindedir.
19. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
20. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.