Hukuk Genel Kurulu 2018/1124 E. , 2022/432 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki 'usulsüz tebliğ şikâyeti' isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar, alacaklı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda miktar itibariyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, alacaklı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili ... İnşaat Turizm ve Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’nin şirket merkezi adresinin ticaret sicil kayıtlarına göre “../Muğla” olduğunu, şirket adına Marmaris’te kayıtlı taşınmazlarla ilgili tapu kayıtlarının araştırılması üzerine 05.04.2016 tarihinde Marmaris Tapu Müdürlüğüne yaptıkları resmî başvuru sonucu alınan tapu kayıtları incelendiğinde, müvekkili şirketin Marmaris, İçmeler Köyü, Musayeri Mevkii 219 ada 1 parsel de kayıtlı taşınmazı üzerinde Marmaris 2. İcra Müdürlüğünün 2016/636 E. sayılı dosyasından 22.03.2016 tarihinde haciz konulduğunu öğrendiklerini, müvekkilinin bu takipten haberi olmadığını, bu hacze ilişkin icra dosyasının incelenmesi için aynı gün 05.04.2016 tarihinde icra müdürlüğüne gidildiğini ancak takip dosyasının incelenemediğini, takip dosyasında yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı bilinmediğinden herhangi bir hak kaybına neden olmamak için Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinde gecikmiş itiraz da bulunduklarını, ancak daha sonra 11.04.2016 tarihinde icra dosyasının incelediklerinde her iki tebligatın da usulüne aykırı olduğunu tespit ettiklerini, “Cumhuriyet Mah. Kayabal Cad. No:61 İçmeler Marmaris/Muğla” adresine çıkarılan ilk tebligatta “şirket adreste tanınmıyor” ibaresinin, muhtarlık imzasının ve kaşesinin bulunduğunu, adresin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olup Marmaris Belediye Başkanlığı tarafından gönderilmiş belediye encümen kararı tebligatlarının aynı muhtarlık tarafından teslim alındığını, tebliğ memuru tarafından muhtarlığın çelişir vaziyetteki beyanı kabul edilerek ve herhangi bir inceleme yapılmadan yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak tebligatın iadesinin mümkün olmadığını, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebligat evrakı incelendiğinde ise, bu kez “Muhatap Cumhuriyet Mah. ... İçmeler –Marmaris adresinden ayrılmış ve yeni adresi de bulunmadığından 1 ve 2. sahife kapıya asılmıştır” şerhi ile tebliğ mazbatasının düzenlendiğini, ilk ve ikinci tebligattaki şerhlerin birbiri ile çeliştiğini, müvekkili şirketin ticaret sicil adresi aynı adres olup, şirketin tek yetkilisi ve ortağı olan Katar Vatandaşı Nasser ...AL-THANI’nın takip tarihi ve tebliğ tarihleri itibariyle Katar’da bulunduğunu ileri sürerek şikâyetin kabulü ile icra dosyasında bulunan ve ödeme emirlerinin tebliğine ilişkin her iki tebligatın da Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine aykırı, usulsüz olduğunun ve bu ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligatın öğrenme tarihinin 11.04.2016 olduğunun tespitine, bu tarihte yapılan borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, mahkemece tebligatların usulüne uygun olduğu yönünde kanaat getirilmesi hâlinde ise gecikmiş itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine gönderilen ilk tebligatın iade edildiğini, akabinde Marmaris 2. İcra Müdürlüğünce ticaret sicil memurluğundan borçlu şirketin sicilde kayıtlı adresinin neresi olduğunun sorulduğunu, gelen cevapta bildirilen “.../Muğla” adresinin, ödeme emri gönderilerek bila tebliğ iade edilen adres olduğunun anlaşıldığını, ticaret sicil memurluğundan gönderilen adres ile ilk adresin aynı olması nedeni ile Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığını, yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, borçlunun belediye encümen kararına ilişkin bir tebligatın aynı muhtarlık tarafından alındığını, şirket adreste tanınmıyor şerhi düşüldüğünden ödeme emrine ilişkin ilk tebligatın usulsüz olduğunu iddia ettiğini, ancak bu beyanların da hukuka aykırı olduğunu, belediye encümen kararının İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayıldığını ve bu tebligatın bir nüshasının da muhtara bırakıldığını, yasa gereği muhtarın bu evrakı alması zorunlu olduğunu, borçlunun muhtarın çelişkili davrandığı yönündeki iddiasının yerine olmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinin 05.05.2016 tarihli ve 2016/151 E., 2016/182 K. sayılı kararı ile; tüzel kişilik olan borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı bulunan 'Cumhuriyet Mahallesi, .... İçmeler, Marmaris/ Muğla' adresinin, bilinen en son adresi olduğunun kabul edilebilmesi için takibin açılmasından ve ödeme emrinin gönderilmesinden önce borçlu şirket tarafından ticaret siciline, tebliğ merciine ya da alacaklıya adres değişikliğine dair bir bildiriminin yapılmamış olması gerektiği, somut olayda takip dosyasında mevcut ... 17. Noterliğinin 23.01.2006 (doğrusu 23.01.2008) tarihli belge içeriğinden şirketin bilinen son adresin Maltepe Yalı Mahallesi, ..., Maltepe/İstanbul adresi olduğu ve söz konusu adrese tebliğ yapılmaksızın ticaret siciline kayıtlı adrese tebligat yapıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre bu adrese tebligat yapıldığı, bu hâliyle tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile şikâyete konu Marmaris 2. İcra Müdürlüğünün 2016/636 E. sayılı dosyasında borçluya yapılan ödeme emrinin tebligat tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 11.04.2016 tarihi olarak düzeltilmesine, öğrenme tarihine göre süresinde Marmaris 2. İcra Müdürlüğünde borca ve takibe itiraz edildiğinden Marmaris 2. İcra Müdürlüğünün 2016/636 E. sayılı dosyasına konu icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 31.10.2016 tarihli ve 2016/30453 E., 2016/22651 K. sayılı kararı ile temyiz dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verilmiştir.
9. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 19.04.2017 tarihli ve 2017/2712 E., 2017/6117 K. sayılı kararı ile; “…Dairemizin 31.10.2016 tarih ve 2016/30453 E., 2016/22651 K. sayılı ilamı ile uyuşmazlık konusu değerin temyiz kesinlik sınırını geçemediğinden bahisle alacaklının temyiz dilekçesi reddedilmiş ise de, şikayetin konusu ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkin olup, takip konusu asıl alacak miktarı da kesinlik sınırının üzerinde olduğundan, kararın İİK'nun 363. maddesi gereğince temyizi kabil olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre; Dairemizin 31.10.2016 tarih ve 2016/30453 E., 2016/22651 K. sayılı temyiz dilekçesinin reddine ilişkin kararının oybirliği ile kaldırılmasına karar verilerek, Marmaris İcra Hukuk Mahkemesi'nin 05.5.2016 tarih ve 2016/151 E.-2016/182 K. sayılı kararının temyiz incelemesine geçildi:
Şikayetçi borçlu şirket icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin 11.4.2016 olarak düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece, takip dosyasında bulunan ... 17. Noterliği'nin 23.01.2006 tarihli belgesinde yazılı adresin borçlunun bilinen son adresi olup bu adrese tebligat çıkarılmadan ticaret sicilde kayıtlı adresine tebliğ yapılması ve iadesi üzerine aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince tebliğ yapılmasının usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinde, 'Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır' hükmü öngörülmüştür. Ticaret sicilinde kayıtlı adresin bilinen adres olarak kabul edilebilmesi için tebliğ tarihinden önce borçlu şirket tarafından ticaret siciline, tebliğ merciine ya da alacaklıya adres değişikliğine dair bir bildiriminin yapılmamış olması gerekir.
Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği'nin 57. maddesi gereğince ticaret siciline bildirilen adrese TK' nun 35. madde gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerekir.
Somut olayda, borçlu hakkında yapılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, ödeme emrinin, borçlu Al Maselah … Ltd. Şti.'nin “Cumhuriyet Mah. Kayabal Cad. No: 61 İçmeler Marmaris / Muğla” adresine tebliğe çıkarıldığı, 17.02.2016 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, adresin ticaret sicilde kayıtlı adres olduğunun anlaşılması üzerine aynı adrese tekrar tebliğe çıkarıldığı ve 25.02.2016 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamında, şikayetçi borçlu şirketin adres değişikliği kararı aldığı ve ticaret sicil gazetesinde adres değişikliğinin ilan edildiğine ilişkin bir belgeye de rastlanılmamış olduğundan, mahkemenin, takip dosyasında bulunan 23.01.2006 tarihli noter belgesinde yazılı adresin borçlunun bilinen adresi olarak kabulü yerinde değildir.
Bu durumda borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine gönderilen tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulüne uygun olup, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinin 08.05.2018 tarihli ve 2018/135 E., 2018/216 K. sayılı kararı ile; Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre borçlunun ticaret sicil memurluğunda mevcut adresine tebligat yapılması yasal olarak mümkün ise de bu adres alacaklının işlettiği otele ait bir adres olup, kapıya yapıştırma işleminin fiili olarak amacına ulaşmayacağı, borçlunun ticaret sicilinde belirttiği adres ile alacaklı şirketin işlettiği otel adresinin aynı yere ilişkin olması nedeni ile tebligattan borçlunun haberdar olmasının mümkün olmadığı, oturulan adreste borçlu şirketin faaliyet göstermediğini bildiği hâlde alacaklının bu adrese tebligat yapılması talebinin de iyi niyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu şirkete ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
15. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
18. Somut olayda ise mahkemece verilen takip dosyası içerisinde mevcut ... 17. Noterliğinin 23.01.2006 (doğrusu 23.01.2008) tarihli belge içeriğinden şirketin bilinen son adresinin “Yalı Mahallesi, Fevzi Çakmak Caddesi, Ayyıldız Apt. No:25/14, Maltepe /İstanbul” adresi olduğu ve bu adrese tebligat yapılmaksızın, ticaret siciline kayıtlı adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle şikâyetin kabulüne dair ilk kararın, Özel Dairece; borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine gönderilen tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan ödeme emri tebliğ işlemin usulüne uygun olup, şikâyetin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece ticaret sicil memurluğunda mevcut adrese tebligat yapılması yasal olarak mümkün ise de, bu adresin alacaklının işlettiği otele ait bir adres olup, kapıya yapıştırma işleminin fiili olarak amacına ulaşmayacağı, borçlunun ticaret sicilinde belirttiği adres ile alacaklının işlettiği otel adresinin aynı yere ilişkin olması nedeni ile borçlunun tebligattan haberdar olmasının mümkün olmadığı gibi, oturulan adreste borçlu şirketin faaliyet göstermediğini bildiği hâlde borçlunun bu adrese tebligat yapılması talebinin de iyi niyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle direnme adı altındaki karar verilmiştir.
19. Şu hâlde 'direnme' olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
20. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, direnme kararının gerekçesinde belirtilen hususlara ilişkin belgelerin Özel Daire bozma kararından önce dosyada bulunduğu, ödeme emri tebliğinin Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre usulüne uygun olup olmadığının re’sen incelenmesi gerektiği, direnme kararı verilirken mahkemece gerekçenin kuvvetlendirildiği, ön sorun bulunmadığından işin esasının incelenmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
21. Diğer taraftan, dosya temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kurulunda bulunduğu sırada borçlu vekilinin icra mahkemesine sunduğu 07.03.2022 tarihli dilekçesinde; ”Şikayete konu takip dosyası olan Marmaris 2. İcra Müdürlüğünün 2016/636 E. sayılı takip dosyasından ve doğmuş-doğacak tüm hak ve alacaklardan dolayı tamamen gayrıkabili rücu feragat ve ibra yapılmış olduğundan dolayı, şikayet konusu takip dosyası işlemden feragat nedeni ile kaldırıldığından, Sayın Mahkemeniz nezdindeki işbu dosya konusuz kalmış olup, taraflar olarak birbirimizden herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz bulunmamaktadır. Sayın Mahkemeniz tarafından takip dosyasından feragat edilmiş olduğu dikkate alınarak karar verilmesini talep ederiz…” şeklinde beyanda bulunduğu, alacaklı vekilinin icra mahkemesine sunduğu 07.03.2022 tarihli dilekçesinde “…Yukarıda dosya numarası yazılı dava dosyasına konu icra dosyası bakımından taraflar anlaşmış olup, icra dosyası feragat nedeni ile işlemden kaldırılmıştır. İşbu dava da böylece konusuz kalmıştır. Bu kapsamda davacı ile karşılıklı olarak birbirimizden herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz bulunmamaktadır…” şeklinde beyanda bulunduğu, borçlu vekilinin Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna hitaben sunduğu 16.03.2022 tarihli dilekçesinde “…takip dosyası işlemden feragat nedeniyle kaldırıldığından Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2018/135 E. sayılı dosyası konusuz kalmış olup, taraflar olarak birbirimizden herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz bulunmadığı hususu da bildirilmiştir. Açıklanan nedenle feragat göz önüne alınarak karar verilmesini arz ve talep ederiz…” şeklinde beyanda bulunduğu, bu hususun Özel Dairece değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
22. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
23. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince kararın taraflara tebliğ işlemlerinin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.03.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.