Hukuk Genel Kurulu 2020/58 E. , 2022/429 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin işleteni, davalının trafik sigortacısı olan araçta yolcu konumunda olan desteğin 13.11.2008 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/628 E., 2011/771 K. sayılı dosyasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davalı şirket aleyhine açılan destekten yoksun kalma davasının kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini ileri sürerek 44.255,94TL destekten yoksun kalma tazminatının 11.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığını, işletenin kendi rızası ile aracı ehliyetsiz sürücüye verdiğini, işletene rücu edilebileceğinden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğini, müterafik kusurun tazminat miktarından indirilmesinin gerektiğini, ancak dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
6. Bursa 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.03.2014 tarihli ve 2014/91 E., 2014/60 K. sayılı kararı ile; asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep edildiğinde dosyanın nöbetçi asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 10.07.2014 tarihli ve 2014/11559 E., 2014/11089 K. sayılı kararı ile;
“…Somut olayda, talebin trafik kazası nedeniyle maruz kalınan destekten yoksun kalma tazminatının sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği dikkate alınarak davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması iddia ve savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/1350 E., 2015/863 K. sayılı kararı ile; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/628 E., 2011/771 K. sayılı dosyasında açılan destekten yoksun kalma talepli davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, bakiye kalan 44.255,94TL’nin bu davada talep edildiğinden yeni bir inceleme yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile 44.255,94TL destekten yoksun kalma tazminatının 11.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay ( Kapatılan)17. Hukuk Dairesinin 18.05.2016 tarihli ve 2016/3259 E., 2016/6062 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davaya konu olan olayda, murisin işleteni olarak bulunduğu araçta yolcu olarak bulunduğu, kendisi alkollü olduğu için aracını ehliyetsiz sürücü Kadir Fennuz'u kullandırdığı, kaza tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacının murisinin aracını ehliyetsiz bir sürücüye kulandırmış olması BK.nun 44. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru olarak kabul edilmeli ve belirlenecek tazminat miktarında müterafik kusur oranında bir indirim yapılmalıdır. Buna göre, somut olayda BK. 44.maddesi gereğince tazminattan uygun oranda müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu hususun karar yerinde değerlendirilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3-Dosya kapsamına göre davacı taraf davadan önce davalı Güneş Sigorta AŞ'ye başvurmamıştır. Bu halde davalı ... şirketinin talepten ... Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava tarihinde haberdar olduğu ve temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerekirken, davalı aleyhine kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
4-Kazaya neden olan araç kamyonet olup ticari araçtır. TTK'nın 3 ve 21. maddeleri ile 3095 ...nun 1 ve 2/1.maddeleri uyarınca ticari temerrüt faizi de talep edilebilecektir. 4489 Sayılı Kanun ile değişik 3095 Sayılı Kanun'un 2/2.maddesi uyarınca gerçek veya tüzel kişi tacirler arasında, haksız eylem de dahil, her türlü nedenden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, talep halinde, TC.Merkez Bankası'nın kısa vadeli avans kredileri için uyguladığı faiz oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece yazılı gerekçelerle yasal faize karar verilmesi de doğru olmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.10.2017 tarihli ve 2017/754 E., 2017/999 K. sayılı kararı ile; davanın kesinleşen ilk dava sonrasında açılan ek dava niteliğinde olduğu, taraflar arasında kesinleşen ilk dava da temerrüt faiz başlangıç tarihinin kaza tarihi olup, faiz türünün yasal faiz olarak kesinleştiği ve mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile destekten yoksunluk zararının belirlendiği, her ne kadar gerekçe içerisinde müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğinden söz edilmiş ise de, davacının maddi tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilip kararın bu yönden de kesinleştiği, bu ek davada anılan hususlara ilişkin olarak yeniden değerlendirme yapılamayacağı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kısmi davada verilen kararın eldeki davaya etkisinin ne olacağı ve buna göre mahkemece bozma kararında bahsi geçen temerrüt tarihi, faizin türü, müterafik kusur indirimi konularında yeniden inceleme yapılmasının mı yoksa ilk karar kesinleştiğinden yalnızca talep edilen bakiye kısma hükmedilmesinin mi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal kavramların irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
16. Her dava, kural olarak tespit ve eda olmak üzere iki kısımdan oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması hâlinde önceden açılan davada kesinleşen ilamın tespit kısmı, kalan kısım hakkında açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır.
17. Öğreti ve yargısal uygulamada; kısmi davanın ret ile sonuçlanması hâlinde tüm alacak hakkında kesin hüküm oluşacağı kısmi dava kısmen kabul kısmen ret ile sonuçlanırsa her iki bölüm yönünden de kesin hüküm oluşacağı, kısmi dava tümüyle kabul edilirse de kararın tespit bölümünün açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir. Eş söyleyişle; kısmi dava sonunda davalının borcu ödemeye mahkûm edilmesi veya kısmi davanın tamamen veya kısmen reddine karar verilmiş olması hâlinde taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da tespit edilmiş olur ki bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tümünü kapsar. Bu nedenle kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur.
18. Kısacası ikinci davaya bakan mahkeme, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlıdır. Burada davalının haksızlığı olgusu artık tartışılamaz hâle gelmiştir. Zira kesin hüküm bulunan bir konuda mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup mahkemeler ve Yargıtayca doğrudan doğruya (re’sen) göz önünde tutulmalıdır.
19. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.03.2015 tarihli ve 2013/1728 E., 2015/1036 K.; 10.06.2020 tarihli ve 2017/19-927 E., 2020/382 K. sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
20. Kısmi davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun kısmi dava tutarını aşan bölümünün açılan ek davada mahkemeyi bağlayacak nitelikte bir kesin delil mahiyetinde olup olmadığı konusunda da kısaca açıklama yapılmalıdır. Kural olarak, kısmi davada alınan bilirkişi raporlarının açılan ek dava yönünden kesin delil olmayacağı gerek öğretide gerek yargısal uygulamada kabul edilmiştir. Ne var ki, kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği de ortadadır. Bu nedenledir ki, bilirkişi raporlarının takdiri delil oldukları kural ise de somut olay özelliklerine göre kesin delil niteliği alabilecekleri de göz ardı edilmemelidir.
21. Eldeki davada, davacı taraf ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/628 E., 2011/771 K. sayılı dosyasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davalı şirket aleyhine açılan destekten yoksun kalma davasının kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur. Yukarıdaki bilgiler ışığında taraf vekillerinin temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
A. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
22. Davaya konu olan olayda, muris, işleteni olarak bulunduğu araçta yolcu iken kendisi alkollü olduğu için aracını arkadaşı olan ehliyetsiz sürücüye kullandırmış ve bu esnada tek taraflı trafik kazası meydana gelmiştir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince olayda hatır taşıması olup olmadığı ve ölenin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, var ise bunun belirlenen tazminatlarda indirip sebebi olarak kabul edilip edilmeyeceği tartışılmış ve somut olayda ölenin müterafik kusurunun bulunduğu yönünde hukukî tespit yapılmıştır. Ancak mahkeme davacının eldeki dava yönünden maddi tazminat taleplerinin bilirkişi raporu ile belirlenip benimsenen belirlenen maddi zarar kalemlerinin çok altında olduğu gerekçesi ile hüküm kısmında davanın kabulüne karar vermiştir. Bu durumda kararın müterafik kusur bulunduğu yönündeki tespite ilişkin bölümü kesin hüküm teşkil etmektedir. Bir başka deyişle, davacının murisinin aracını ehliyetsiz bir sürücüye kullandırmış olması 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 44. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru olarak kabul edildiğinden belirlenecek tazminat miktarında müterafik kusur oranında bir indirim yapılması gerektiği noktasında bir kuşku bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece somut olayda BK 44. maddesi gereğince tazminattan uygun oranda müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
23. ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada davacı tarafça yasal faiz talep edilmiş ve mahkemece bu yönde karar verilmiştir. Eldeki davada ise, davacı vekilince tazminatın işleyecek ticari faizi ile tahsili talep edilmiştir. Kazaya neden olan araç ticari araç olduğundan talep hâlinde ticari faize hükmedilmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avans kredileri için uyguladığı faiz oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece yasal faize karar verilmesi de hatalıdır.
B. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
24. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun (KTK) 98, 90 ve poliçenin geçerli olduğu dönemde yürürlükte bulunan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2. maddeleri uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup bu sürenin sonunda, ödememe hâlinde temerrüt gerçekleşmektedir. KTK'nın 99. maddesine göre davacının, davalı ... şirketine davadan önce ihbarda bulunup bulunmadığının tespiti ile davadan önce ihbar var ise anılan maddeye göre temerrüt tarihinin belirlenmesi, ihbar bulunmadığı takdirde davalı ... şirketinin bu dava ile temerrüde düştüğünün kabulü ile dava tarihinden itibaren temerrüt faizinin uygulanması gerekmektedir. Usulüne uygun bir başvuru yapılıp, yasada belirlenen süre dolmadan trafik sigortacısı bakımından alacağın muacceliyetinden ve dolayısıyla temerrütünden söz edilemez. Dosya kapsamına göre davacı taraf davadan önce davalı Güneş Sigorta A.Ş.'ye başvurulmadığından davalı ... şirketinin talepten ... Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava tarihinde haberdar olduğu ve bu tarihte temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar karşısında davalı ... aleyhine kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır.
25. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
26. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
27. Öte yandan dava tarihi “14.03.2014” olduğu hâlde direnme kararının başlık kısmında “02.06.2017” olarak hatalı yazılmış ise de bu durum mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
IV. SONUÇ:
Yukarıda III-A. maddesinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin; III-B. maddesinde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.