Ceza Genel Kurulu 2016/892 E. , 2017/303 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi :Ceza Dairesi - Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi
Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve basın yayın yoluyla hakaret suçlarından açılan kamu davasında Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesince 20.09.2012 gün ve 959-384 sayı ile verilen kovuşturmanın ertelenmesine dair karara katılan ... tarafından, uygulanan hükmün Anayasaya aykırılığı iddiası ileri sürülerek itiraz edilmesi üzerine itirazı değerlendiren Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesince 21.11.2012 gün ve 2012/801 Değişik iş sayı ile; kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin karara itirazın reddiyle Anayasaya aykırılık iddiasının mahkemesince değerlendirilmesine karar verilmiş, dosyanın gönderildiği Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesince 25.12.2012 gün ve 959-384 sayılı ek karar ile; Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmediğinden talebin reddine karar verilmiş, katılanın ek karara itirazı üzerine inceleme yapan Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesince 04.02.2013 gün ve 2013/115 Değişik iş sayı ile; talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek dosya mahkemesine iade edilmiş, katılanın talebi üzerine mahkemesince ek kararın incelenmesi için Yargıtaya gönderilen dosyanın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.01.2014 tarih ve 148390 sayılı 'iade' talepli tebliğnamesi ile Yargıtay 18. Ceza Dairesine gönderilmesi üzerine, Özel Dairece 19.04.2016 gün ve 11642-8148 sayı ile; talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dairenin görevsizliğine ve görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu; katılanın ileri sürdüğü 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu iddiasının reddine dair ek kararın Yargıtay 18. Ceza Dairesince mi yoksa Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesince mi inceleneceğine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi gereğince öncelikle, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 24.09.2010 gün ve 71601-16553 sayılı iddianamesi ile; şüpheli ...'nun yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendiği yaygın süreli yayın yapan gazetenin 'İfadesini almadan mahkûm ettiler' başlığını taşıyan 29.07.2010 tarihli baskısının 11. sayfasında şüpheli ...'un aynı başlık ile başlayan yazısı, 'İstiklal Mahkemesi Ankara'da hortladı' başlığını taşıyan 30.07.2010 tarihli baskısının 10. sayfasında aynı başlıklı ve 'Skandal karara tepkiler sürüyor' başlığını taşıyan 31.07.2010 tarihli baskısının 16. sayfasında aynı başlıklı yazıların içerikleri itibarıyla haber verme ve eleştiri sınırlarını aşıp, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi mağdur ...'un, plan dahilinde Ankara'da basın suçlarına bakan 2. Asliye Ceza Mahkemesine mağdur ...'yu görevlendirdiğine ve mağdur ...'nun da davalarda taraflı davranarak karar verdiğine dair aşağılayıcı ve küçük düşürücü yorumlarla mağdurların ifa ettikleri kamu görevi nedeniyle mesleki kimlik ve kişilikleri hedef gösterilip onur, şeref ve saygınlıklarına alenen saldırıda bulunulduğu iddiasıyla, şüpheliler ... ve ...'un basın yayın yoluyla hakaret suçundan TCK'nun 125/1-2-3.a-4 ve 53/1; adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan ise aynı Kanunun 288/1, 43/1-2 ve 53/1. maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasının Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/959 sayılı esasına kaydedildiği,
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 26.04.2012 gün ve 17820-6864 sayılı iddianamesi ile; şüpheli ...'nun yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendiği yaygın süreli yayın yapan gazetenin 'İstiklal Mahkemesi Ankara'da hortladı' başlığını taşıyan 30.07.2010 tarihli yazısının şüpheli ... tarafından, 'Skandal karara tepkiler sürüyor' başlığını taşıyan 31.07.2010 tarihli yazısının ise şüpheli ... tarafından kaleme alındığı iddiasıyla adı geçenler hakkında basın yayın yoluyla hakaret suçundan TCK'nun 125/1-2-3.a-4 ve 53/1; adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan aynı Kanunun 288/1, 43/1-2 ve 53/1. maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasının Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/82 sayılı esasına kaydedildiği, 27.04.2012 gün ve 82-213 sayı ile; her iki dava arasındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle bu davanın aynı mahkemede görülen 2010/959 esas sayılı davayla birleştirilmesine karar verildiği, tüm sanıklar hakkında Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesince 20.09.2012 gün ve 959-384 sayı ile; 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1-b maddesi gereğince kovuşturmanın ertelenmesine karar verildiği,
Katılanın mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle bozulması ve 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine başvurulması taleplerinde bulunduğu, talepleri değerlendiren mercii Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesince 21.11.2012 gün ve 2012/801 Değişik iş sayı ile;
“Yasal zorunluluk nedeniyle verilen Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.09.2012 tarih ve 959-384 karar sayılı kovuşturmanın ertelenmesi kararına katılan ... tarafından yapılan itirazın reddine,
Anayasa Mahkemesine başvurulması talebi konusunda mahkemesince karar verilmesine,
Dosyanın kararla birlikte Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine” karar verildiği,
Dosyanın gönderildiği Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesince 25.12.2012 gün ve 959-384 sayılı ek karar ile;
“Katılan ...'un Anayasaya aykırılık iddiaları mahkememizce ciddi görülmediğinden bu yöndeki talebin reddine,
Dair tarafların yokluğunda, tebliğinden itibaren, 7 gün içerisinde, Yargıtay ilgili ceza Dairesine gönderilmek üzere, hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması sureti ile temyiz yolu açık olarak verilen karar alenen ve usulen tefhim kılındı” şeklinde karar verildiği,
Bu karara da katılan tarafından itiraz edilmesi üzerine Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesince 04.02.2013 gün ve 2013/115 Değişik iş sayı ile;
“Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.12.2012 tarih ve 959-384 karar sayılı ek kararında katılan ...'un Anayasaya aykırılık iddiaları ciddi görülmediğinden talebin reddine karar verildiği, mahkemece verilen ek kararda yasa yolu olarak 'temyiz' yasa yolu öngörüldüğü, T.C. Anayasasının 152/2. maddesi gereğince 'Mahkeme Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır' hükmü de göz önüne alınarak, mahkememizce talep hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
2- Dosyanın gereği için Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine” karar verildiği,
Katılanın, talebinin incelenmesi için dosyanın Yargıtaya gönderilmesi isteminde bulunması üzerine dosyanın mahkemesince gönderildiği Yargıtay 18. Ceza Dairesince 19.04.2016 gün ve 11642-8148 sayı ile; “Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.12.2012 tarih ve 959-834 sayılı ek kararının kovuşturmanın ertelenmesi kararından bağımsız bir karar olarak kabul edilemeyeceği, karara karşı başvurulacak yasa yolunun temyiz olarak gösterilmesinin olağan yasa yolunu değiştirmeyeceği, sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında 6352 sayılı Kanunun geçici 1/b maddesi uyarınca verilen kovuşturmanın ertelenmesi kararıyla 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiasının reddine ilişkin kararın itiraz yasa yoluna tabi olduğu ve bu kararların itiraz mercince incelenmesi gerektiği, Anayasanın 152/2. maddesi uyarınca Yargıtayın bu konuda inceleme yapabilmesinin temyize tabi bir hükmün varlığına bağlı bulunduğu, anılan kararların temyize tabi hüküm niteliğinde olmamaları nedeniyle Anayasaya aykırılık iddiasının Yargıtay tarafından değerlendirilemeyeceği,
Anlaşıldığından, katılan ...'un tebliğnameye kısmen uygun olarak, temyiz davası isteği hakkında bir karar vermeye yer olmadığına, Anayasaya aykırılık iddiasının reddine ilişkin karara karşı yapılan yasa yolu başvurusunun incelenmesi yönünden Dairemizin görevsizliğine, bu hususta Dairemiz ile Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan dosyanın görev uyuşmazlığını çözmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine” karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi ile Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde;
Olumsuz görev uyuşmazlığının doğması için, karşılıklı olarak iki mercinin kendisini hukuki sorunun çözümünde görevsiz sayması, başka bir anlatımla iki mercinin karşılıklı görevsizlik kararı vermesi gerekir.
Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin “mahkemece verilen ek kararda yasa yolu olarak 'temyiz' yasa yolu öngörüldüğü, T.C. Anayasasının 152/2 maddesi gereğince 'Mahkeme Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır' hükmü de göz önüne alınarak, mahkememizce talep hususunda karar verilmesine yer olmadığına” şeklindeki kararının bu aşamada değerlendirme yapılamayacağına ilişkin olduğu, açıkça Yargıtayın görevli olduğunu belirtmediği görülmektedir.
Anayasanın 'Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi' başlıklı 152/2. maddesinde “Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır”, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40/2. maddesinde ise “Taraflarca ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep, gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir. Bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir” hükümlerine yer verilmiştir.
Düzenlemelere göre, bir davada taraflardan birinin Anayasaya aykırılık iddiasının mahkemece ciddi bulunmayarak reddedilmesi halinde, bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanacaktır.
Temyiz mercii deyiminden, davanın kapsamına göre yargı sistemlerinde en üst mercii olarak son kararı veren yüksek mahkemeler anlaşılmalıdır. Davaya bakmakta olan mahkemenin esas hakkındaki kararı taraflar temyiz yoluna gitmediği için kesinleşmişse, mahkemenin Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bulmayarak verdiği ret kararı da kesinleşmiş olur.
05.07.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 'Dava ve Cezaların Ertelenmesi' başlıklı geçici 1. maddesinde;
“(1) 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;
a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine,
karar verilir.
(2) Hakkında kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlememesi hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığı veya düşme kararı verilir. Bu süre zarfında birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlenmesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu takdirde, ertelenen soruşturma veya kovuşturmaya devam olunur...” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde yer alan kovuşturmanın ertelenmesi kurumu, 31.12.2011 tarihine kadar basın ve yayın yoluyla veya sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle gerçekleştirilen ve temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı açılmış kamu davasının, maddenin 2. fıkrasında gösterilen sürenin bitimine kadar kesin hükme bağlanmalarının mahkemelerce ertelenmesidir.
5271 sayılı CMK’nun 223. maddesine göre; 'mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları” birer hükümdür.
Öte yandan hüküm çeşitlerini gösteren 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesinde bahsi geçen ve 8. fıkrada '... soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir' düzenlemesi ile hangi hallerde verilebileceği belirtilen durma kararı, muhakeme şartı gerçekleştiğinde yargılamaya kaldığı yerden devam edileceği için hüküm niteliğinde değildir. (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2014, 11. Bası, s.733; Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, cilt: 2, s.261; Nevzat Toroslu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara, 2013, s.308; Kubilay Taşdemir- Ramazan Özkepir, Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, 3. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007, cilt:1, s.943; Hakan Karakehya, Ceza Muhakemesi Hukuku, 1. Bası, Savaş Yayınevi, Ankara, 2015, s.555)
Bu kapsamda, davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi kararı da, kovuşturmanın yapılmasını koşula bağlaması ve koşul gerçekleşinceye kadar usuli işlemleri durdurması sebepleriyle 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddesi anlamında bir durma kararıdır.
Durma kararları, 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesinde açıkça belirtildiği üzere itiraz kanun yoluna tabi kararlardandır.
O halde 6352 sayılı Kanunun Geçici 1/1-b maddesi gereğince verilen kovuşturmanın ertelenmesi kararları, itiraz yasa yoluna tabi olup temyizi olanaklı değildir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay 18. Ceza Dairesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığının doğmasına neden olacak karşılıklı görevsizlik kararları bulunmaması nedeniyle Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken bir görev uyuşmazlığı bulunmadığı ve kovuşturmanın ertelenmesi kararından bağımsız bir karar olmayan Anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunmadığına ilişkin ek kararın Anayasanın 152/2. maddesi uyarınca esas hükümle birlikte temyiz mercii tarafından değerlendirilmesi gerektiği, bu bağlamda incelenmesi mümkün esasa ilişkin verilmiş bir karar bulunmadığından Anayasaya aykırılık iddiasının reddine dair ek kararın da bu aşamada Yargıtay tarafından incelenemeyeceği kabul edilmelidir.
Bu itibarla dosyanın incelenmeksizin mahalline geri gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu üyesi; karşılıklı görevsizlik kararlarının bulunduğu, bu nedenle esas uyuşmazlık konusunun çözümlenmesi gerektiği düşüncesi ile karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Olumsuz görev uyuşmazlığı bulunmadığından ve Anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunmadığına ilişkin ek kararın esas hükümle birlikte temyiz mercii tarafından değerlendirilmesi gerektiği ancak bu aşamada esasa ilişkin verilmiş bir karar bulunmadığından dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
2- Dosyanın Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2017 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.