(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2010/6056 E. , 2010/9328 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.12.2004 gün 2004/8509-13069 sayılı bozma kararında özetle: “Yargılamanın iadesi davasına konu olan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1996 tarih ... Karar sayılı dosyasında davacı ... ... tarafından Orman Yönetimi aleyhine orman kadastrosuna itiraz davası açıldığı ve keşifte bilgilerine başvurulan bilirkişiler; Harita ve Kadastro Mühendisi ... ... Çeviker ve Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. ... Yeşil’in birlikte düzenledikleri 04.04.1996 tarihli raporda; dava konusu 399 sayılı parselin 3116 Sayılı Yasaya göre 1940 yılında kesinleşen orman tahdidinde orman sınırları içinde bulunduğu, 1950 yılında makiye ayrıldığı ve 1955 yılında 4753 ve 5618 Sayılı Yasalara göre ... tevzi sonucu tapu kaydı oluşturulduğu ve 1968 yılında yapılan tapulama sonucunda kadastro tapu kaydının oluştuğu, 40 numaralı orman kadastro komisyonu tarafından, 1988 yılında 3302 Sayılı Yasaya göre yapılan aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarında 16352 m2 bölümünün orman sınırları dışına çıkarıldığı, geriye kalan bölümünün orman sınırları içinde bırakıldığı, eğimin % 8-10 arasında değiştiği, toprağının kadim kültür arazisi özelliğinde olduğu, humus, dal, kök gibi orman artığı içermediği, Y.İ.B.B.G.K. 22.03.1996 tarih 1993/5-1 sayılı kararı uyarınca maki tefrik komisyonlarının yaptığı çalışmaların yasal uygulama kabul edildiği, bu nedenle çekişmeli taşınmazın orman dışında kalması gerektiğini bildirmeleri üzerine mahkemece davanın kabulüne, ... Köyü 4 pafta 399 sayılı parsele ilişkin 40 Numaralı Orman Kadastro Komisyon kararının iptaline karar verildiği, Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02.04.1997 gün ve 1997/2854-3776 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, Orman Yönetimi tarafından, bilirkişiler; ... ... Çeviker ve ... Yeşil hakkında, ... ... Başsavcılığına, taşınmazın fiili orman olduğu halde kültür arazisi olduğu yönünde kasten gerçeğe aykırı rapor düzenleyerek mahkemeyi yanılttıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu ve ... ... Başsavcılığının 15.05.2992 tarih ve 2001/23066 Hz. 2002/3627 sayılı kararı ile 4616 Sayılı Yasa gereğince sanıklar ... ... Çeviker ve ... Yeşil hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, Orman Yönetiminin itirazı üzerine... Ağır Ceza Mahkemesinin 25.09.2002 gün ve 2002/590 D.İş. 2002/823 sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, yargılamanın yenilenmesini düzenleyen H.Y.U.Y.’nın 445. maddesinin 5. bendinde “Ehlihibrenin kasten hilafı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen tahakkuk etmesi”nin yargılamanın yenilenmesi koşullarından olduğunun belirtildiği, aynı maddenin 10. bendinin 2. fıkrasında da “Birinci fıkranın 4, 5 ve 6'ncı bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkumiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlı olduğu, delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına
başlanamamış veya karar verilememiş ise, ceza mahkemesi kararının aranmayacağı, bu takdirde yargılamanın iadesi sebeplerinin varlığının, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerektiği ” hükmünün getirildiği, bu sebeple yargılamanın iadesi davasına konu kararda hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişiler; Harita ve Kadastro Mühendisi ... ... Çeviker ve Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. ... hakkında ... ... Başsavcılığınca hazırlık soruşturmasına başlanıldığı, ancak 4616 Sayılı Yasa uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının verildiğinden H.Y.U.Y.’nın 445. maddesinin 10. bendinin son fıkrasında ... (... başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanılmamış veya karar verilmemiş...” olma koşulu oluştuğundan ceza mahkemesi kararı aranmayarak, yargılanmanın yenilenmesi sebeplerinin varlığının, yargılamanın iadesi davasında öncelikle kanıtlanması gerekeceğinden dava konusu taşınmazın bitki örtüsü, kesin ve gerçek eğimi, ağaçların cins ve yaşları, ... yapısı, taşınmazın koruma makiliği niteliğinde olup olmadığı, koruma makiliklerinin 4753 Sayılı Yasa gereğince tevzi edilemeyeceği konuları uzman bilirkişiler aracılığı ile belirlendikten sonra önceki bilirkişilerin gerçeğe aykırı rapor düzenleyip düzenlemedikleri, bu nedenle yargılamanın yenilenmesi koşullarının bulunup bulunmadığı saptanarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, H.Y.U.Y.’nın 445. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemidir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 28.06.1940 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 1951 yılında 5653 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan makiye ayırma, 1968 yılında genel arazi kadastrosu, 15.06.1988 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.Şöyle ki; hükme dayanak yapılan 08.07.2009 havale tarihli bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın 28.06.1940 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdit haritası içinde olduğu, 1951 yılında makiye ayrıldığı, 1955 yılında ... tevzi komisyonunca ....adına dağıtımın ve tescilinin yapıldığı, 1969 yılında ... tevzi tapusu uygulanarak tapusunun yenilendiği, 16.600m2 yüzölçümlü bölümünün 15.06.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması sırasında Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, geriye kalan kesiminin yine orman kadastrosu sınırları içine alındığı ve bu işleminde kesinleştiği, taşınmazın tamamının fiilen tapu maliklerinin zilyetliklerinde bulunmadığı ve ... tevzi komisyonu tarafından dağıtılan yer olmadığı, davalıların çekişmeli yerin doğusunda...Deresinin doğu yamacında ve orman sınırı içine kalan başka bir yeri tapulu yerleri olduğu düşüncesiyle kullandıkları, taşınmazın büyük kesimi üzerinde eylemli olarak çam ağaçları bulunduğu açıklanmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1996 tarih 1994/572-849 Karar sayılı dosyasında hükme dayanak yapılan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ise taşınmazın %8-10 eğimli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1996 tarih 1994/572-849 Karar sayılı dosyasında bilirkişilerin taşınmazın eğimini ve bitki örtüsünü yanlış tespit ettikler ve o dosyanın 18.03.1996 tarihinde yapılan keşif sırasında dava konusu 399 sayılı parselin çap ve sınırları içinde değil, davalı kişilerin fiilen kullandıkları dava konusu taşınmazın doğu bölümünde bulunan taşınmaz üzerinde yaptıkları incelemeye göre, gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri anlaşıldığından yargılamanın yenilenmesi koşulları oluşmuştur.
1976 yılında tamamı eylemli orman olduğundan 2/B madde işlemine dahi tabi tutulmayan ve 1988 yılında ise kısmen eylemli orman olduğundan 2/B madde işlemine tabi tutulmayarak orman kadastro sınırları içine alınan taşınmazın eğim durumu da nazara alındığında İstanbul İlinin içme ve kullanma su ihtiyacını sağlayan ... Barajına yakın mesafede muhafaza ormanı olduğu, bu haliyle makiye ayrılmayacağı, ayırma işleminin yasa ve yönetmeliğe aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğu, ... tevzi komisyonunca tapu kaydı oluşturulmuş ise de 4753 Sayılı Yasanın 8. maddesinde ormanların tevzi edileceğine dair bir hükmün bulunmadığı, 6831 Sayılı Yasanın 1/j bendinin karşı kavramından funda veya makiliklerle örtülü orman ve ... muhafaza karakteri taşıyan yerlerin orman sayılacağı ve
bilimsel olarak da % 12’den fazla eğimli makilik sahaların orman ve ... muhafaza karakteri taşıması nedeniyle muhafaza makisi, yani orman sayılması gerektiği, dava konusu parsel ve etrafının 15 milyon nüfuslu İstanbul İlinin içme ve kullanma suyunun önemli bir bölümünü karşılayan ... Baraj Gölünün su toplama ve koruma sahası olup, bu baraj gölünü besleyen derelerin dava konusu taşınmazın yakınında geçtiği, orman niteliğini koruyan muhafaza (koruma) makilik alanlarda 22.03.1996 gün ve 1993/5-1 Sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, kaldı ki 28.6.1940 ve 15.6.1988 tarihlerinde ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasının kesinleştiği, bu işlemlerin iptali için 6831 sayılı yasanın 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin çoktan geçtiği, çekişmeli parselle aynı hukuki konumda olan komşu ve yakın komşu 182 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2003/623, 189 sayılı parsel Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 1997/73, 195 sayılı parsel, Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 1998/358, 196 sayılı parsel, asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2000/191, 204 sayılı parsel asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2000/347, 247 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 1999/38, 250 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2006/809 ve 296 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2003/194, 301 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2003/96, 307 sayılı parsel Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2001/375 ve 391 sayılı parselin Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2002/1111 sayılı ve 401 sayılı parsel Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2007/5754 sayılı dava dosyalarında davaya konu olduğu ve kişilerin davaların reddine, Orman Yönetimi ya da Hazinenin davalarının kabulüne dair verilen kararların sırasıyla 20. Hukuk Dairesinin 16.12.2005 gün 2005/9004-14766, 27.11.2001 gün 2001/4750-9040, 22.04.2004 gün 2004/3759-4469, 07.03.2005 gün 2004/12231-2304, 13.12.2005 gün 2005/11030-15236, 23.09.2003 gün 2003/7399-5866, 13.05.2004 gün 2004/4248-5314 ve 14.03.2006 gün 2006/809-3298 ve 14.12.2004 gün 2004/7584-13062, 04.11.2003 gün 2003/9110-7801 ve 14.03.2006 gün 2006/749-3295 sayılı, 27.06.2007 gün 2007/5754-9020 sayılı kararları ile onandığı, dava konusu 399 sayılı parselle aynı konumda olan ve Orman Yönetiminin aynı nedenle Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2008/68 sayılı dosyasında dava konusu ettiği 389 nolu parsel hakkında verdiği direnme kararının H.G.K.'nun 25.11.2009 gün 2009/20-446-559 sayılı kararı ile '40 Nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan ve 15.12.1988 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile 2B çalışmalarında taşınmazın fiilen orman olması nedeniyle orman sınırları içinde bırakıldığı anlaşılmaktadır.
6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca;
“Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanakların askı suretiyle ilânı, ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir.
Tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemeye müracaatla sınırlamaya ve 2 nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ... ve Orman Bakanlığı, ... ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir. Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin, on yıllık süre içerisinde dava açma hakları mahfuzdur…”
Birleşen davanın davacısı ... Gülüştür tarafından 40 Nolu Orman Kadastro Komisyonunun kararları ve tutanaklarının iptali talep edilmiş ise de; dava konusu taşınmazın o tarihte yürürlükte bulunan 6831 sayılı Yasanın 7.maddesi ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliği hükümlerine göre yapılan kadastroda orman sınırı içinde bırakıldığı, çalışmaların 15.12.1988 tarihinde kesinleştiği ve bu tarihten itibaren anılan hükümde yer alan 10 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği, diğer bir anlatımla; dava konusu taşınmazın ... tevzi komisyonunca verilen tapu kaydı dikkate alınmaksızın orman sınırları içinde bırakıldığı 40 nolu Orman Kadastro Komisyonu tutanak ve kararlarının hakdüşürücü sürenin geçmesi nedeniyle kesinleşmesi ile taşınmazın orman niteliğine ilişkin karar ve tutanakların da kesinleştiğinin kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece yapılması gereken; 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinde düzenlenmiş olan hakdüşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle Orman Genel Müdürlüğünce açılan asıl davanın kabulü ile ... Gülüştür tarafından açılan birleşen davanın reddine karar vermektir' gerekçesiyle ve oy birliği ile bozulduğu, tapu ve zilyedlikle ormandan ... kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, anayasa ve yasalarda ormanların tevziiye tabi tutulacağı yönünde hiçbir hüküm bulunmadığı, kaldı ki çekişmeli taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde ve tapu sicilinde orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı ve mülkiyet hakkı Hazineye ait kamu malı orman oldukları halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.’nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 - İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.'nın 1023. (E.M.Y.931 - İsviçre M.Y.974) maddesindeki 'iyi niyetle edinme' kuralının da uygulanamayacağı, davalının bu taşınmazı satın alırken ödediği bedeli taşınmazı kendisine satanlardan koşulları varsa sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği de gözetilerek orman yönetimi tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile ... olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 30.06.2010 günü oybirliği ile karar verildi.