1. Hukuk Dairesi 2022/1299 E. , 2022/5299 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/03/2021 tarihli ve 2016/122 Esas - 2021/151 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasçılar arasında taksim edilmemesine rağmen ortak mirasbırakanı ...’e ait Korkuteli ilçesi, Yelten köyü 222 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların asıl davada davalı ..., 222 ada 12 parsel sayılı taşınmazın birleştirilen davada ( 2002/54 E.) davalı ..., 222 ada 13 parsel sayılı taşınmazın ise birleştirilen davada ( 2002/55 E.) davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalılar, ortak mirasbırakan ...’in mirasçıları arasında dava konusu yerlerin uzun yıllar önce paylaşılıp yakın mirasbırakan babaları ...’e bırakıldığını, tespit tarihine kadar 50 seneye yakın bir zamandan beri taşınmazları kullandıklarını, davacının mirasbırakan babası ... tarafından daha önce aynı taşınmazlara ilişkin açılan davanın reddedilip kesinleştiğini, anılan kararın eldeki davada kesin hüküm teşkil ettiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Davalı ...’in yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Korkuteli Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/01/2007 tarihli, 2002/53 Esas, 2007/1 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların taksimle davalıların yakın mirasbırakanı ...'e verildiği, ...'in de ölümü ile taşınmazların davalılara intikal ettiği, davalıların taşınmazlara 40 – 50 yıldır zilyet oldukları, uzun süreli kullanmanın taksime karine oluşturacağı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07/05/2007 tarihli, 2007/2379 Esas, 2007/2794 Karar sayılı kararıyla; 'Dava konusu parsellerin ortak mirasbırakan ...’den kaldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığına göre geçerli taksim olgusunun davalı tarafça kanıtlanması gerekir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre geçerli bir taksimin yapılıp yapılmadığı gereği gibi araştırılıp belirlenmemiştir. Uzun süreli kullanma taksime karine teşkil eder ise de, miras yoluyla intikal eden taşınmazlarda mirasçılardan birinin kullanması tüm mirasçılar adına geçmiş sayılacağından her zaman uzun süreli kullanma karine oluşturmayabilir. Bu yön gözönünde tutularak taksim olgusunu kanıtlamak üzere davalılara, davacı delil gösterdiği taktirde taraflara süre ve imkan tanınması, 1948 yılında ölen ...’in tüm mirasçılarının katılımıyla terekesinin taksim edilip edilmediğinin araştırılıp belirlenmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taksim olgusu gereği gibi araştırılmadan yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu yönün eksik bırakılmış olması bozma nedenidir. Davacı dilekçesinde tapu kayıtlarının iptali ile ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş ise de, davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu gözönünde tutularak dava başarıya ulaştığı taktirde davacının payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekir.' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17/01/2014 tarihli, 2007/300 Esas, 2014/18 Karar sayılı kararıyla; taşınmazların taksim sonucu davalılara bırakıldığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30/03/2015 tarihli, 2014/10630 Esas, 2015/2935 Karar sayılı kararıyla; '...yapılan araştırma ve inceleme karar için yeterli bulunmamaktadır. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğuna göre, bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi zorunludur. Hükmüne uyulan bozma ilamında; 'çekişmeli 222 ada 12, 13, 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların kök muris ...'den kaldığının sabit olduğu, davalı taraf taşınmazların taksimen kendilerine intikal ettiğini ileri sürdüklerine göre taksim olgusunu ispat yükümlülüğün davalı tarafa ait olduğu belirtilerek taraflara iddia ve savunmalarını ispat zımnında delil gösterme imkanı tanınması ve taraf delilleri toplanarak taksim olgusunun gereği gibi araştırılması' hususlarına işaret edilmiş olduğu halde mahkemece, davacı tarafa delil listesini ve tanık isimlerini sunması bakımından süre verilmemiş, davalı tarafın ismini bildirdiği tanıklar ile davacı tarafın tanık listesi sunmadan kendi iradesine göre getirdiği tanıklar uyuşmazlık gayrimenkule ilişkin olmasına rağmen keşif yapılmadan duruşmada dinlenilmiştir. Duruşmada dinlenen tanıkların beyanları da taksim olgusunu ispat noktasında yetersizdir. Bunların yanında dava dışı 225 ada 1 ve 222 ada 16 parsel sayılı taşınmazlar kadastro tutanaklarına göre kök muristen intikalen gelen yerlerden olup kadastro sonucu davacı ve müşterekleri adına tapuya tescil edilmiş olmalarına rağmen davacıya bu husus sorularak izahat alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez. Önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere, çekişmeli taşınmazların müşterek muristen kaldığı sabit olup uyuşmazlık murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında usulüne uygun taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise taşınmazların taksimde kime isabet ettiği noktasında toplanmaktadır. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi kök muristen kalan tüm taşınmazların kadastro tutanakları eksiksiz getirtilerek davacı ve davalılar dışındaki mirasçılar adına taşınmaz tespiti yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kimler adına tespit yapıldığı dikkate alınmalı, kök muristen gelen dava dışı 225 ada 1 ve 222 ada 16 parsel sayılı taşınmazlar hakkında davacıdan izahat alınmalı, davacı tarafa delillerini ve tanık listesini sunması bakımından süre verilerek delilleri toplanmalı ve dosya keşfe hazır hale getirilmelidir. Daha sonra mahallinde yeniden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tüm tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve fen bilirkişisi huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından muris ...'in ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim yapılmış ise ne zaman yapıldığı, bütün mirasçıların katılıp katılmadığı, katılmayan mirasçı var ise temsil edilip edilmediği, kime hangi taşınmazın verildiği, çekişmeli taşınmazların kime düştüğü, taşınmaz almayan mirasçı var ise nasıl ikna edildiği, taksimden sonra taşınmazları kimin kullandığı maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, taksime dair beyanlar muristen kalan taşınmazların tutanak içerikleri ile denetlenmeli, fen bilirkişisinden keşfi takibe elverişli rapor alınmalı bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz (dir.)... ' gerekçesiyle karar ikinci kez bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 10/03/2021 tarihli, 2016/122 Esas, 2021/151 Karar sayılı kararıyla; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili, asıl ve birleştirilen davada davacı vekili (katılma yoluyla) temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davacı vekili, dosyanın asıl dava ve birleştirilen iki davadan oluşmakta olup her bir dosya için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ancak vekalet ücreti takdirinde, hükümde 'her bir dosya için ayrı ayrı' denmediği için üç dosya için tek bir vekalet ücretine hükmedilmiş gibi göründüğünü ileri sürerek kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
8.2. Davalılar vekili, davalının dava konusu taşınmazı 50 yıldan uzun süredir fiilen kullandığının açık olduğunu, bu hususun fiili taksime fiili karine teşkil ettiğini, ispat hususunda fiili karine ve imar ihya hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğunu, her ne kadar mahkemenin eksik incelmesi sonucu keşif mahalinde doğrudan doğruya tanıklar usulune uygun dinlenmemiş olsa da tanık beyanlarının delil mahiyeti ve fiili taksim hususunda yaptıkları ısrarlı ve haklı savunmalarının karine nedeniyle ispat yükünün değiştiğini gösterdiğini, mahkemenin bozma kararına uyduktan sonra gerekli işlemleri eksiksiz yapmayarak usul açısından hatalı bir karar verdiğini, ispat yükü değerlendirmesinde fiili karineye rağmen yanılgılı şekilde değerlendirme yaparak esas açısından da hatalı bir şekilde davanın kabulüne karar verdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.'
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.2. Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 gün, 2011/20-714 Esas, 2012/78 Karar)
9.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 763/1.maddesinde; 'Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.'
9.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
9.2.5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
9.2.6. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği açıktır.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle (IV.5.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi gerekmektedir.
9.3.2. Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davalar birleştirilse dahi ayrı dava olma özelliklerini korurlar. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince birleştirilen her bir dava bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur.
Ne var ki, Mahkemece, birleştirilen davaların ayrı dava olma özelliklerini korudukları dikkate alınmadan asıl ve birleştirilen davalar açısından davacı lehine tek avukatlık ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemektedir.
V. SONUÇ:
1.(IV/9.3.1.) no.lu paragrafta belirtilen nedenlerle asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
2.(IV/9.3.2.) no.lu paragrafta belirtilen nedenlerle asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulüne; hükmün 5. fıkrasının (a) bendinde yer alan 'Asıl dava (2016/122 esas ) ve birleştirilen davalar (2002/54 Esas - 2002/55 Esas ) bakımından; davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080,00-TL ücreti vekaletin davalılardan tahsili ile, davacıya ödenmesine, ' cümlesinin hükümden çıkartılmasına, yerine “Asıl ve birleştirilen davalarda davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, asıl davada 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı ...'ten, birleştirilen 2002/54 Esas sayılı davada 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı ...'ten, birleştirilen 2002/55 Esas sayılı davada 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı ...'ten alınarak davacıya verilmesine,' cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.