10. Ceza Dairesi 2020/6449 E. , 2020/4606 K.
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2016 tarihli, 2016/369 esas ve 2016/433 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 28/01/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında 29/08/2015 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 19/11/2015 tarihli, 2015/9592 soruşturma ve 2015/232 sayılı karar ile; üç yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun'un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararda itiraz yasa yolu ve merciinin gösterildiği, ancak itiraz süresinin 7 gün olarak belirtildiği, kararın, 11/01/2016 tarihinde sanık müdafiine tebliğ edildiği, kararın tebliği ve kesinleşmesi beklenmeden 23/11/2015 tarihinde infazı için Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 27/11/2015 tarihli ve 2015/1869 DS sayılı çağrı yazısının tebliğ edilmesi üzerine 24/12/2015 tarihinde müdürlüğe başvurduğu, uyulması gereken kurallar formu imzalatılarak denetim planı hazırlandığı, 14/01/2016 ve 04/02/2016 tarihli bireysel görüşmelerine ve vaka sorumlusu ile olan görüşmelerine katıldığı, hastaneye sevkedildiği, 08/03/2016 tarihli grup/seminer çalışmasına katılmaması ve hastane randevularına gitmemesi nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 28/03/2016 tarihli kararı ile uyarılmasına karar verildiği, 28/03/2016 tarihli ve 2015/1869 DS sayılı uyarı yazısının 30/03/2016 tarihinde müdürlükte elden tebliğ edildiği, aynı tarihte yeniden hastaneye sevkedildiği, ayaktan tedavi takip programına alındığı, 19/04/2016 tarihli SAMBA grup çalışmasının 4. oturumuna, 03/05/2016 tarihli SAMBA grup çalışmasının 5. oturumuna katıldığı, 17/05/2016 tarihli SAMBA grup çalışmasının 6. oturumuna katılmadığı, 18/05/2016 tarihinde mazeret dilekçesi sunduğu, İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 23/05/2016 tarihli kararı ile; mazereti geçerli ve belgeye dayanmaması nedeniyle reddedilerek dosyanın kapatılmasına karar verildiği ve 25/05/2016 tarihinde Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına bila infaz gönderildiği,
3- Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararı kaldırılarak 10/06/2016, 2015/9592 soruşturma, 2016/2026 esas ve 2016/1815 sayılı iddianame ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 31/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- Kanun yararına bozma istemine konu Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2016 tarihli, 2016/369 esas ve 2016/433 sayılı kararı ile, suça sürüklenen çocuğun topluma kazandırılması, uyuşturucudan kurtarılması ve zararlarını öğrenmesi için Tedavi ve Denetimli serbestlik tedbiri vermenin daha uygun olacağı gerekçesiyle “denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam olunmasına” karar verildiği, kararın 20/10/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşmesini takiben infazı için Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
5- Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, 25/10/2016 tarihli ve 2016/12 ÇDS sayılı çağrı yazısının 27/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın müdürlüğe başvurduğu, 04/11/2011 tarihinde yükümlü ön bilgilendirme formu imzalatılarak denetim planı hazırlandığı, 18/11/2016 tarihli 1. bireysel görüşmesine ve 05/12/2016 tarihli seminer çalışmasına katıldığı, 19/12/2016 tarihli grup/seminer çalışmasına katılmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 22/12/2016 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verilerek 23/01/2017 tarihinde bila infaz Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
6- Dosyanın Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/110 esas sırasına kaydedilerek yapılan yargılama sonucunda, Uşak 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 09/05/2019 tarihli, 2017/110 esas ve 2019/209 sayılı kararı ile, “ceza verilmesine yer olmadığına, sanık hakkında uyuşturucu madde kullanmak suçundan gereğinin takdir ve ifası için Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına, 20/09/2016 tarihli karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulması için Cumhuriyet savcılığına ihbarda bulunulmasına” karar verildiği, kararın 04/07/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19/11/2015 tarihli ve 2015/9592 soruşturma, 2015/232 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve suça sürüklenen çocuk hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın 11/06/2016 tarihinde tebliğ edilip itiraz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiğinden bahisle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonunda, suça sürüklenen çocuğun topluma kazandırılması ve uyuşturucunun zararlarını öğrenmesi bakımından tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına ilişkin Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2016 tarihli ve 2016/369 esas, 2016/433 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1-Dosya kapsamına göre,
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karara karşı itiraz süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/9, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 171/2 ve 173/1. maddeleri uyarınca 15 gün olarak belirlenmiş iken, Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca 19/11/2015 tarihinde verilen erteleme kararında bu sürenin 7 gün olarak belirtilerek suça sürüklenen çocuk müdafiine anılan kararın tebliğ edilmesi ile kararın kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nün 27/11/2015 tarihli ve 2015/1869 DS sayılı çağrı yazısının suça sürüklenen çocuğa 10/12/2015 tarihinde usulünce tebliğ edilmesini müteakip 10 günlük yasal süreden sonra 24/12/2015 tarihinde kendisinin bizzat başvurması üzerine anılan erteleme kararı hakkında bilgilendirildiği ve gerekli uyarıların yapıldığı, buna karşın suça sürüklenen çocuğun denetim süresince 04/03/2016 ve 18/03/2016 tarihlerindeki tedavi denetim yükümlülükleri ile gençler için madde bağımlılığı müdahale programının 08/03/2016 tarihindeki birinci oturumuna katılma yükümlülüğüne uymaması üzerine bu defa anılan Müdürlüğün 28/03/2016 tarihli ve DS-2015/1869 sayılı 30/03/2016 tarihinde bizzat suça sürüklenen çocuğa tebliğ edilen yazı ile uyarıldığı, bu uyarıya rağmen gençler için madde bağımlılığı müdahale programının 05/04/2016 tarihli üçüncü oturumuna da katılmadığı ancak buna ilişkin doktor raporu ibraz ettiğinden mazereti kabul edilerek denetime devam edildiği ancak bu kez de aynı programın 17/05/2016 tarihli altıncı oturuma da katılmayarak yükümlülük ihlalinde bulunduğu ve bu ihlale ilişkin ise her ne kadar 18/05/2016 tarihli dilekçesi ile yaşı küçük eşi ile resmi nikah yapmadan evlendiğinden gelemediğine yönelik mazeret ileri sürmüş ise de, geçerli bir belge de sunamadığından mazereti kabul edilmeyip denetimli serbestlik dosyası kapatılarak Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği; yapılan soruşturma sonunda açılan kamu davası üzerine de mahkemesince tedavi ve denetim serbestlik tedbirinin devamına ilişkin karar verildiği anlaşılmış ise de, açıklandığı üzere suça sürüklenen çocuğun yükümlülüklere uymamakta ısrarcı olduğu ve yargılamanın sonucuna göre 5271 sayılı Kanun'un 223. maddesi kapsamında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Kabule göre de;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, 'Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.' şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı üzere, yükümlülük ihlalinde ısrar şartının gerçekleşmediğinin düşünüldüğü durumlarda, açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, tekrar denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, durma kararı verilmeksizin yazılı şekilde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2016 tarihli ve 2016/369 esas, 2016/433 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Suça sürüklenen çocuk ... hakkında “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19/11/2015 tarihli ve 2015/9592 soruşturma, 2015/232 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve suça sürüklenen çocuk hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazı aşamasında, suça sürüklenen çocuğun yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesi ile kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonunda, Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2016 tarihli ve 2016/369 esas, 2016/433 sayılı kararı ile, suça sürüklenen çocuğun topluma kazandırılması ve uyuşturucunun zararlarını öğrenmesi bakımından tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verildiği anlaşılmıştır.
1- Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karara karşı itiraz süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/9, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 171/2 ve 173/1. maddeleri uyarınca 15 gün olarak belirlenmiş iken, Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca 19/11/2015 tarihinde verilen erteleme kararında bu sürenin 7 gün olarak belirtilerek suça sürüklenen çocuk müdafiine anılan kararın tebliğ edilmesi ile kararın kesinleştirildiği, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın suça sürüklenen çocuk müdafiine 11/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, kararın tebliği ve kesinleşmesi beklenmeden 23/11/2015 tarihinde infazı için Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan 'Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.' şeklindeki düzenleme gereği, 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilerek kesinleştirilmesi gerektiği, şüpheli hakkında verilen 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına
ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden ve kesinleşmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, incelemeye konu dosyada ise; sanık hakkında 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği ve 191/3. maddesi uyarınca bir yıl denetimli serbestlik süresi belirlendiği, söz konusu karar 11/01/2016 tarihinde sanık müdafiine tebliğ edilmesine karşılık infazı için kararın tebliği ve kesinleşmesi beklenmeden 23/11/2015 tarihinde Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'ne gönderildiği, bu nedenle müdürlükçe gönderilen çağrı kağıdının herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı, şüpheli hakkında Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak kamu davası açılabilmesi için şüphelinin erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi gerekmekte olup şüphelinin fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için en az 2 kez ihtar yapılmış olması ve şüphelinin usulüne uygun 2 haklı ihtara rağmen ısrarla denetime uymaması gerektiği, somut olayda sanık adına çıkarılan çağrı kağıdının hukuki sonuç doğurmaması nedeniyle sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği, anlaşıldığından kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında belirtilen (1) nolu kanun yararına bozma istemi yerinde görülmemiştir.
Ancak;
2- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, 'Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.' şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, mahkemece yükümlülük ihlalinde ısrar şartının gerçekleşmediği kabul ediliyor ise, açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, tekrar denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girmek suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden durma kararı verilmeksizin yazılı şekilde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verilmesi,
kanuna aykırı olup (2) nolu kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlerle, kamu davası hakkında durma kararı verilerek, denetimli serbestlik tedbirinin infazının beklenmesi, tedbirin gereklerine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girmek suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden durma kararı verilmeksizin yazılı şekilde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verilmesi, kanuna aykırı olup (2) nolu kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2016 tarihli ve 2016/369 esas, 2016/433 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
30/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.