Ceza Genel Kurulu 2019/12 E. , 2021/442 K.
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 20. Ceza Dairesi
Uyuşturucu madde ihraç etme suçundan sanık ...'un TCK'nın 188/1, 62, 52/2 ve 53. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 13. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.05.2014 tarihli ve 271-210 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 10.07.2017 tarih ve 1731-4256 sayı ile;
'Dosya kapsamı ve oluşa göre; sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, tanık ... ifadesinde suça konu uyuşturucu maddeleri kendisine sanığın gönderdiğine dair bir beyanda bulunmadığı dikkate alındığında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı nitelikte delil bulunmadığı gözetilmeden, bu suçtan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine kararı verilmesi' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 15.02.2018 tarih ve 377-53 sayı ile '...Kıbrıs'ta yaşayan ...'in sanığa telefon ettiğini, kendisine uyuşturucu göndermesini istediği, uyuşturucunun parasını da HSBC kanalı ile EFT yaparak ... Bankasında bulunan sanık ...'un hesabına gönderdiği, sanık ...'un da kargo ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine uyuşturucuyu gönderdiği, ... Gümrük görevlileri tarafından koli içerisinde uyuşturucunun tespit edildiği, böylece sanığın uyuşturucu ihraç etmek suçunu işlediği anlaşıldığından...' şeklindeki gerekçelerle direnerek, sanığın önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.07.2018 tarih ve 49198 sayılı 'onama' istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 20. Ceza Dairesince 01.12.2018 tarih ve 4869-5607 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ihraç etme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
... Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ... Polis Genel Müdürlüğünün T.C. ... Büyükelçiliğine hitaben yazdığı 28.02.2007 tarihli ve ... konulu yazıda;
16.02.2007 tarihinde, ... Kargo aracılığıyla Türkiye'den 0535 200 01 67 numaralı telefon kullanıcısı ... tarafından ...'ye ... adına gönderilen paket içerisinde ... Gümrük Ambarında görevli memurlar tarafından yapılan aramada, 5,712 gram ağırlığında hint keneviri türü uyuşturucu madde bulunarak polise teslim edildiğinin, başlatılan soruşturma kapsamında 19.02.2007 tarihinde, söz konusu paketi almaya gelen ...'in tespit edilerek tutuklandığının belirtildiği,
...’in ifadesinde; 2005 yılında ... ili Taksim semtinde dolaştığı sırada tanıştığı ... isimli, kısa boylu, esmer bir şahıstan esrar alıp içtiğini, şahsın 0535 200 01 67 numaralı telefon numarasını verip istediği zaman arayabileceğini söylediğini, 15-20 gün kadar sonra bu numarayı arayıp şahıstan esrar istediğini, şahsın da kendisine ... adına olan numarasını hatırlayamadığı kredi kartına 40 TL yatırması hâlinde göndereceğini söylemesi üzerine HSBC bankası aracılığıyla bahsi geçen hesaba havale yaptığını, bu şahısla başka bir görüşmesinin olmadığını, 19.02.2007 tarihinde ... Kargodan kendisini arayıp Türkiye'den bir paket geldiğini söylediklerini, paketin parasını gönderdiği esrar olduğunu anladığını, paketi teslim almak için gittiğinde polislerin kendisini yakaladıklarını beyan ettiği,
...’in ifadesi üzerine, suç konusu uyuşturucu maddenin göndericisi hakkında soruşturma yapılması için ilgili evrakların ... adli makamları tarafından Türkiye Cumhuriyeti ... Bakanlığına gönderildiği,
Evraklarda adı geçen ... hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı,
...’in ifadesinde geçen 0535 200 01 67 numaralı GSM hattına ilişkin yapılan arşiv ve bilgisayar tetkikinde; söz konusu numaranın Yeni Mahalle Küme Evleri Sokak No: 28 D: 1 .../... adresinde Emine Mügen Tekin adına kayıtlı olduğunun tespit edildiği,
0535 200 01 67 numaralı GSM hattının 01.02.2007-20.02.2007 tarihleri arasında görüşme yaptığı numaraların tespiti amacıyla TİB'e yazılan müzekkere cevabında gelen CD içeriği incelendiğinde, belirtilen tarihler arasında herhangi bir iletişim kaydının bulunmadığının görüldüğü,
HSBC Bankasının 20.12.2011 tarihli yazısı ve ekine göre; ...'in 01.02.2007-19.02.2007 tarihleri arasında, ... Bankası'na, ... adına, 50 TL tutarında, internet bankacılığı üzerinden EFT işlemi gerçekleştirdiği, açıklama bölümünde 'Çay parası' ibarelerine yer verildiği,
... Bankası'nın 30.03.2012 tarihli yazı cevabında; Banka müşterisi ...'un 4043081481405018 numaralı kredi kartına ödenmek üzere HSBC bankasından 14.02.2007 tarihinde 'Çay parası' açıklaması ile 50 TL EFT gönderildiğinin bildirildiği,
... Kargo Servisi AŞ vekilinin 29.07.2013 tarihli yazı cevabında; kargoyu teslim eden kişilerden uygulamaları gereği kimlik fotokopisinin alınmadığının bildirildiği, kargo ve teslim bilgilerini gösterir fatura örneği ile kargoya ait sistem ekran görüntüsünün yazı ekinde gönderildiği,
Kargoya ait sistem ekran görüntüsüne ilişkin evrak incelendiğinde; gönderenin ..., GSM numarasının 0536 665 30 66 ve adresinin Merkez Mahallesi Altınyıldız Siteleri B/23 D4 Yenibosna-Bahçelievler/..., alıcının ... ve adresinin ... olarak görüldüğü,
Benzer bilgilere yer verilen CF 171669 seri numaralı irsaliyeli fatura örneğinde; alıcı bölümün üzerine elle yazılı şekilde 0535 200 01 67 GSM numarasının yazılı olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Tanık Emine Mügen Semerci; 0535 200 01 67 numaralı hattın kendi adına kayıtlı olduğunu, söz konusu telefon hattını daha önce birlikte çalıştığı ...'e kullanması amacıyla verdiğini, 2 yıldır da kendisini görmediğini, iki gün önce kendisini arayan adı geçenin başından geçenleri anlatıp 'Yakalandığımda verdiğim ifademde mecburen senin adına kayıtlı olan ancak benim kullandığım numarayı verdim. Üzgünüm. Bu konuda polisler ifadene başvurabilirler. Senin zarar görmeni istemem. Ben de bu konuda ifademi değiştireceğim' dediğini, ...'in ifadesinde geçen ... ve ... isimli şahısları tanımadığını, kimseye de uyuşturucu madde göndermediğini beyan ettiği,
Tanık ...; ... Kargo görevlisi olduğunu, ...'dan ...'ya ... Kargo aracılığıyla gelen gönderilerin, ... Gümrük Dairesi Kargo Bölümünde gümrük memuru tarafından kontrolü sırasında '...' tarafından '...' adına gönderilen paketin açılarak kontrol edildiğinde uyuşturucu olabileceğinden şüphelenilen bitki parçalarının ele geçirildiğini,
Tanık Polis Memuru...; ...'dan ...'ya ... Kargo aracılığıyla gelen gönderilerin ... Kargo görevlisi ... huzurunda yapılan kontrolleri sırasında, '...' tarafından '...' adına gönderilen paket içerisinde, üzerinde kalp ve güller bulunan kaplama kâğıdına sarılı, sarı renk içi naylonlu zarfta, gazete kâğıdına sarılı şekilde, ... yazılı kırmızı bardak içerisinde, 'Marshall' ibareli takvim kâğıdında ot bulduğunu, uyuşturucu olabileceğinden şüphelenmesi üzerine durumu yetkililere bildirdiğini,
Tanık Polis Memurları ... ... ve Murat Özkırdar; ... adına gönderilen paketin teslim alınacağı bilgisi üzerine ... Kargo binasına giderek beklemeye başladıklarını, adı geçen şahsın gelerek işlemlerini yaptırıp gönderiyi teslim almasının ardından şahsı yakaladıklarını, şahsa kargo paketinde ne olduğunu sorduklarını, şahsın da 'Esrardır, kafam bozuktu, Türkiye'den getirttim' dediğini,
Tanık ... mahkemede; polisin kargoyu teslim almasının ardından kendisini yakalayıp esrarı kimin gönderdiğini sorduklarında bilmediğini ve şahsı tanımadığını söylediğini, ardından kendisinin banka hesabının incelendiğini, ... isimli şahsa para gönderdiğinin tespiti üzerine bu şekilde evrak düzenlediklerini, kendisinin de imzalamak zorunda kaldığını, ...'u daha önce birlikte çalışmalarından dolayı tanıdığını, gönderdiği 50 TL'nin de ...'da ...'ten aldığı borç olduğunu, ...'de verdiği ifadesinin doğru olmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ...; ...'i tanıdığını, 1997-2000 yılları arasında İhlas Holding'de çalıştıklarını, adı geçenin daha sonra ...'de çalışmaya gittiğini, arkadaşlıkları olduğu için banka aracılığıyla veya elden para alış verişlerinin olduğunu, esrar karşılığı olmak üzere kendisine 40 TL gönderildiğini hatırlamadığını, böyle bir alış verişe de aracılık etmediğini, az önce ifade ettiği gibi borç olarak para alış verişlerinin olduğunu, kendisine gönderilen paranın mutlaka borcu karşılığı gönderilmiş olduğunu, aradan geçen süre nedeni ile gönderilen bu parayı hatırlayamadığını savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için bu konudaki yasal düzenlemelere değinilmesinde fayda bulunmaktadır.
TCK'nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan 1. fıkrası;
“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
“İhraç” Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğünde; “Çıkarma, dışarıya atma” ve “Yurt dışına mal satma” şeklinde, öğreti ve uygulamada ise “Uyuşturucu ve/veya uyarıcı maddelerin, izinsiz olarak yurt dışına çıkartılması” olarak tanımlanmaktadır.
Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümünü ifade eden “ülke” kavramı, devletin kara ülkesi ile beraber nehir, göl, karasuları ve hava sahasını kapsadığı gibi yeryüzünün altı ile kıta sahanlığı da “ülke” içerisinde yer almaktadır.
TCK’nın 188. maddesinin birinci fıkrasında uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç edilmesi suç olarak düzenlenmiştir. Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin “ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak” ülke dışına çıkarılması durumunda 5237 sayılı TCK'nın 188. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen suçlardan “uyuşturucu madde ihraç etme” suçu oluşacaktır. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin, gümrük kapısından ya da gümrük kapısı dışındaki kara, deniz ve hava sınırlarının herhangi bir yerinden ülke dışına çıkarılmasının bir önemi yoktur. Eylemin “kullanma dışında bir amaçla” gerçekleştirilmesi durumunda “uyuşturucu madde ihraç etme” suçu oluşacaktır.
Öte yandan; amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; 'in dubio pro reo' olarak ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
...'dan ...'ya ... Kargo aracılığıyla gelen gönderilerin ... Gümrük Ambarında yapılan kontrolleri sırasında, '...' tarafından '...' adına gönderilen paket içerisinde suç konusu uyuşturucu maddenin tespit edildiği, durumun kolluk görevlilerine bildirildiği, kargo gönderisinin alıcısı olan tanık ...’in 19.02.2007 tarihinde söz konusu kargo paketini teslim almasının ardından görevlilerce yakalandığı, adı geçenin daha öncesinde kendisinden esrar alarak içtiği ve 0535 200 01 67 numaralı GSM hattını kullanan ... isimli şahıstan esrar göndermesini istediğini, şahsın da ... adına 40 TL göndermesi durumunda esrarı göndereceğini söylediğini, bunun üzerine parayı gönderdiğini ifade ettiği, tanık ...’in beyanları üzerine ... yetkili adli makamlarınca durumun ... Bakanlığına bildirilmesi sonrasında ... hakkında soruşturma başlatıldığı, tanık ...’in 14.02.2007 tarihinde sanık ... hesabına 50 TL gönderildiğinin belirlendiği anlaşılan olayda;
Suç konusu uyuşturucu maddenin içerisinde ele geçirildiği kargo paketine ilişkin evrakta göndericinin “...” olarak görülmesi, kargo şirketinden gelen yazı cevabında gönderiyi teslim eden kişi veya kişilerden kimlik belgesi alınmasına ilişkin bir uygulamaları bulunmadığının bildirilmesi, tanık Tanaydın’ın ifadelerinde geçen ve daha önce esrar aldığını söylediği ... isimli şahsın kendisine iletişim sağlamak amacıyla verdiği 0535 200 01 67 numaralı GSM hattının tanık Emine Mügen Semerci adına kayıtlı olması, adı geçen tanığın ise bu numarayı daha önce birlikte çalıştıkları tanık ...’e kullanması için verdiğini, ... ve ... isimli şahısları tanımadığını ifade etmesi, tanık ...’in hiçbir aşamada suç konusu esrarı gönderdiğini beyan ettiği ... isimli şahsın, huzurunda ifadesi de alınan sanık ... olduğunu söylememesi, 0535 200 01 67 numaralı GSM hattının 01.02.2007-20.02.2007 tarihleri arasında herhangi bir iletişim kaydının bulunmaması, sanık ... hakkında soruşturma açılmasına ilişkin tek delilin, tanık ...’in 14.02.2007 tarihinde internet bankacılığı üzerinden “çay parası” açıklamasıyla ... adına gönderdiği anlaşılan 50 TL’den ibaret olması, sanığın ise savunmalarında 1997-2000 yılları arasında birlikte çalışmaları nedeniyle arkadaşı olan tanık ... ile aralarında banka aracılığıyla veya elden para alış verişlerinin olduğunu, kendisine gönderilen paranın da borcu karşılığı gönderilmiş olabileceğini, gönderilen bu parayı düşük bir miktar olması ve aradan geçen süre nedeniyle hatırlayamadığını beyan etmesi, tanık Tanaydın’ın da mahkemede alınan beyanı sırasında gönderdiği paranın borcuna ilişkin olduğunu ifade etmesi karşısında; atılı suçlamayı kabul etmediğini söyleyen sanığın savunmalarının aksine, kuşku sınırlarını aşan, mahkûmiyete yeter, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün gerekçesinde belirttiği hususların ise somut bulgu ve deliller ile desteklenmeyen, kesin ve açık bir ispata dayanmayan bir takım varsayımlara dayalı çıkarımlardan ibaret olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün gerekçelerinin isabetli olmadığına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- ... 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.02.2018 tarihli ve 377-53 sayılı hükmündeki direnme gerekçelerinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Sanık ... hakkındaki direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığın savunmalarının aksine, atılı suçu işlediğini somut bir olgu olarak ortaya koyan, mahkûmiyete yeter nitelikte, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 30.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede, oy birliğiyle karar verildi.