Hukuk Genel Kurulu 2011/5-619 E., 2011/716 K.
Hukuk Genel Kurulu 2011/5-619 E., 2011/716 K.
ECRİMİSİL
KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN ÖNLENMESİ
TAZMİNAT
6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 344 ]
492 S. HARÇLAR KANUNU [ Madde 8 ]
492 S. HARÇLAR KANUNU [ Madde 1 ]
1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 434 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki 'tazminat' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.03.2010 gün ve 2008/175 E. 2010/55 K. sayılı kararın incelenmesi, davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi'nin 18.10.2010 gün ve 2010/13395 E.-2010/17579 K. sayılı ilamı ile;
('…
…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yönelik el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan incelemede; dava konusu taşınmaza, İncesu Köprüsü Mevkii Taşkın Koruma İnşaatı Projesi çalışmaları sırasında Değirmendere dere yatağının genişletilmesi ve istifli tahkimat duvarı yapılması suretiyle taşınmazın aynına kamulaştırmasız el atıldığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın kabulü yerine, yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir…
…')
gerekçesiyle bozularak
dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yönelik el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçeyle hüküm bozularak, 'peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine' hükmedilmiştir.
Yerel mahkemece önceki kararda ısrar edilmiş, hükmü, davacılar vekili temyize getirmiş, temyiz başvuru ve temyiz peşin harcını yatırmamıştır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının temyizi sırasında, davacılar vekilince, önceki harcın mahsubuna ilişkin bir talep ve ayrıca yatırılmış bir temyiz harcının bulunmaması karşısında; bu konuda açık bir talep olmaksızın ilk kararın temyizi sırasında davacılarca yatırılıp; Özel Dairece bozma ilamında iadesine karar verilen ve fakat iade edilmeyen 17.15 TL temyiz peşin harcının, direnme kararını temyiz harcı olarak kabul edilip edilmeyeceği; buna bağlı olarak da direnme kararının temyiz edildiği 29.04.2011 tarihi itibariyle alınması gereken temyiz harcının miktarı da göz önünde tutularak, noksan harcın ikmali için gerekli işlemlerin yapılmasının gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak nitelendirilerek öncelikle bu konunun çözümü yoluna gidilmiştir.
Uyuşmazlığın niteliği gereği, öncelikle harçların hukuki niteliği ve özellikleri konusunda açıklama yapılmasında fayda vardır:
Kamu hizmetlerinin kurulması ve yürütülmesi için gerekli olan mali kaynağın sağlanması amacıyla devletin, egemenlik gücüne dayanarak koyduğu mali yükümlülüklerden kaynaklanan alacakları genel olarak kamu alacakları olarak nitelendirilmektedir. Kamu hizmetlerinden faydalananların ödedikleri harçlar, kamu alacaklarını oluşturan gelir kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Harçların oluşturduğu mali yükümlülük, teoride 'masrafı karşılama' ve 'faydalanma' ilkelerine dayandırılmaktadır. Masraf(lar)ı karşılama ilkesine göre harç, hizmetin gerektirdiği maliyetle ölçülürken; faydalanma ilkesinde hizmetin maliyeti değil yükümlü için taşıdığı değer esas alınmaktadır (PINAR, Burak; Yargı ve İcra Harçları, Ankara 2009, 2. baskı, s.1).
Harçlarda, sunulan hizmet nedeniyle bir miktar para alınır. Bu paranın alınmasında da, hizmete duyulan talep değil, siyasal süreç içinde alınan kararlar ve bütçe ödenekleri esas alınmaktadır (BULUTOĞLU, Kenan; Kamu Ekonomisine Giriş, İstanbul 2003, s.406).
Bu bağlamda kanunla alınmaları hükme bağlanan vergiler dışındaki mali yükümler ve özellikle harçlar açısından, vergide olduğu gibi toplam kamu giderlerine karşılık olma ve mali gücü ölçü olarak alma değil, kısmen de olsa 'kamu hizmetlerinden yararlanma karşılığı' özelliği sözkonusu olmaktadır (AYM, 17.06.1970 gün ve 1968/60 E, 1969/36 K.).
Bu açıklamalara göre harç, bazı kamu hizmetlerinden yararlanan ve hatta kanun hükmü ile yararlanmak zorunda bırakılan özel ve tüzel kişilerin, özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında, belli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine katılmaları amacıyla konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüklerdir (PINAR, Burak; Yargı ve İcra Harçları, Ankara 2009, 2. baskı, s.3).
Diğer bir deyişle harç, adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetin gerektirdiği masrafları karşılamak mülahazasıyla gerçek ve tüzel kişilerden hazinece alınan bir paradır. Yapılan işler ve görülen hizmet amme hizmetinden ziyade, kişilerin şahsına ve menfaatine ilişkindir (Y.İ.B.K. 23.12.1976 gün ve 1976/11-7 E.-6 K.).
Harçların özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Harçlar, Kanuna dayanarak yetkili kurumlar tarafından alınır. Harç belirli bir hizmet karşılığında alınır ve harca konu hizmet, ticari ve sınai nitelikte değildir; ihtiyaridir.
Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de, kanunda yer almasına bağlıdır. Bu kanunilik ilkesine paralel olarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 1.maddesinde, bu kanuna göre alınacak harçlar arasında, diğer harçlar yanında yargı harçları da, bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 2.maddesinde ise, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların, yargı harçlarına tabi olduğu vurgulanmıştır.
Yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (Y.İ.B.K. 16.12.1983 gün ve 1983/5 E.-6 K.). Yargı harçlarının konusuna giren, yani yargı harcına tabi işlemler, mahkeme harçları ile icra ve iflas harçlarıdır. Mahkeme harçlarını da başvurma harcı, celse harcı ile karar ve ilam harcı oluşturmaktadır.
Başvurma harcı, dilekçe veya tutanakla dava açma, davaya katılma, tevdii mahallinin tayini, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delil tespiti ile ilgili taleplerden alınan ve peşin olarak ödenmesi gereken maktu bir harçtır ve hakları ihlal edilen (veya tehlikeye sokulan) özel ve tüzel kişilerin, bu ihlalin ve tehlikenin bertaraf edilmesi için koruma talep edilmesi şeklindeki kamu kuruluşlarından yararlanmaları karşılığında ihdas edilen mali bir yükümlülüktür (PINAR, Burak; Yargı ve İcra Harçları, Ankara 2009, 2. baskı, s.49).
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun, 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren 04.06.2008 gün ve 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 11.maddesinin (d/IV-a) bendi ile, (1) sayılı Tarifenin 'A) Mahkeme Harçları' bölümünün sonuna, (IV) numaralı bölüm eklenerek, Yargıtay ve Danıştay'a yapılacak temyiz başvurularında harç alınması hususu kabul edilmiş; bu harçların miktarları gösterilmiştir.
Celse harcı, hukuk ve ticaret mahkemeleri ile idari yargı mercilerinde taraflar veya vekillerince ertelenmelerine sebebiyet verilen celseler nedeniyle alınan harçtır.
Karar ve ilam harcı ise, gereksiz davaların açılmasının ve diğer tarafın haksız yere ızrar edilmesinin önlenmesi için ihdas edilmiş bir müessesedir (ÖZTÜRK,Celal; bir Hukuk Davasında Alınması Gereken Harç ve Resimler, s.1177-ALDEMİR, Hüsnü; Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, Ankara 2000, s.200) ve nihai karar verildiği anda doğmaktadır. Gerek usule ve gerekse de esasa ilişkin tüm nihai kararlar, bu harcın konusunu oluşturur.
Karar ve ilam harcı, dava konusunun para ile değerlendirilebilir olup olmamasına göre maktu veya nispi karar ve ilam harcı olarak ikiye ayrılır:
Buna göre, konusu para veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda, esas hakkında karar verilmesi ile hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu üzerinden nispi karar ve ilam harcı alınır. Bu davalar dışındaki hallerde ve konusu para ile değerlendirilemeyen davalarda ise karar ve ilam harcı maktu olarak alınır. Ayrıca esas hakkında karar verilmesi anlamına gelmeyen, usule ilişkin nihai kararlarda ve davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlardan da maktu karar ve ilam harcı alınır (KURU, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü, c.5, İstanbul 2001, s.5307 - PINAR, Burak; Yargı ve İcra Harçları, Ankara 2009, 2. baskı, s.111).
Temyiz yoluna başvurulması halinde alınacak karar ve ilam harcının belirlenmesinde de davaların maktu harca veya nispi harca bağlı olup olmaması önem taşır.
Maktu karar ve ilam harcına bağlı davaların kabul ve reddine ilişkin kararların temyizi ile nispi karar ve ilam harcına bağlı davaların reddine ilişkin kararların temyizi hallerinde, temyiz harcının tümü temyiz tarihindeki tarifeye göre maktu ve peşin olarak alınır.
Nispi harca tabi davaların kabulüne ilişkin kararların temyizi halinde ise, mahkemece hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır.
Temyize başvururken karar ve ilam harcının eksik ödendiği, temyiz dilekçesi mahkemece kayda alındıktan sonra anlaşılırsa; kararı vermiş olan mahkeme tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene bildirilir (1086 sayılı HUMK m.434/3, 6100 sayılı HMK m.344). Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ihtarda yer aldığı üzere temyiz eden bu isteminden vazgeçmiş sayılarak, dilekçe reddedilir.
492 sayılı Harçlar Kanunu'nda, mahkemelerce verilen hükümlerin bozulması halinde harç alınacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, Yargıtay'ın bozma kararlarından harç alınmaz (YİBK. 10.05.1965 gün ve 1965/1 E., 1965/1 K.). Bu durumda, temyiz sırasında alınan temyiz peşin harcının, istek halinde yatırana iadesine karar verilir.
Buna karşılık, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 8. maddesi hükmünden hareketle, bir hükmün bozulmasını takiben yeniden yapılan yargılama sonunda verilecek hükümlerden, karar ve ilam harcı alınır; bozulan hüküm dolayısıyla önceden alınan karar ve ilam harcı, yeni alınacak bu harçtan mahsup edilir. Tahsil edilecek bir harç bulunması halinde, süresi içinde ödenmeyen harçların, bu sürenin sonundan itibaren 15 gün içinde, harca konu işlemi talep edenden tahsili amacıyla Maliye'ye müzekkere yazılır.
İlk hüküm bozularak ortadan kalkmakla yeni verilen bu karar temyiz edildiği takdirde, harca tabi temyiz isteklerinde yeniden temyiz başvuru harcı ile temyiz peşin harcı temyiz edenden tahsil edilir.
Yargıtay temyiz incelemesine geçmeden evvel, harcın yatırılmadığını tespit ederse, yukarıda açıklanan hallere göre ya temyiz dilekçesinin reddi ile esas hakkında temyiz incelemesi yapılmamasına ya da harçların yatırılması için yine yukarıda izah olunan prosedür tamamlanmak üzere dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verebilir.
Dosyada ilk temyiz sırasında yatırılıp da iadesine karar verilen miktar varsa ve bu miktar ilgilisince dosyadan geri alınmamışsa yapılacak işlemin ne olacağı ise eldeki uyuşmazlığın konusunu teşkil etmektedir.
Açıklanan bu maddi hukuk kuralları, somut olay ortaya konularak değerlendirildiğinde;
Eldeki davada, davacılar vekiline direnme kararı, 25.04.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, davacılar vekilinin temyiz dilekçesi, 29.04.2011 tarihinde, hakim havalesi ile birlikte, 2011/60 temyiz numarası ile temyiz defterine kaydedilmiştir.
Ne var ki, temyiz eden davacılar vekilince ayrıca temyiz için gerekli harç yatırılmamış; direnme kararını temyizine dair temyiz dilekçesinin arkasına, Yerel Mahkeme Yazı İşleri Müdürünce, 'temyiz harcının 17.05.2010 tarih, 5285 sayılı mutemet alındısı ile tahsil edildiğine' dair şerh verilmiş ve davacılar vekilince, direnme kararını temyiz dilekçesi ekinde, 'bozma kararından önce yatırılmış olan harcın geri alınmaması halinde, direnme kararını temyiz ederken yeniden harç yatırılmayacağı konulu' doktrin alıntısına dair fotokopi ibraz edilmiş; bunun dışında temyiz dilekçesinde herhangi bir mahsup talebinde bulunulmamıştır.
Dava dosyasının kapsamında da, Özel Daire bozma ilamında davacılara iadesine karar verilen harcın iade edildiğine dair herhangi bir kayıt ya da belgeye rastlanmamıştır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmede; Yerel Mahkeme kararını temyiz edenin temyizi ile bu kararın bozulması halinde, Özel Dairece bozma ilamı ile 'peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine' karar verilmesi, ancak bu harcın, ilk kararı temyiz edence geri alınmaması durumunda, bozma sonrası yapılan yargılamada verilen direnme kararının temyizi sırasında dosyadaki bu harcın, doğrudan direnme kararını temyiz harcı olarak kabul ve bozma kararından önce yatırılmış olan harçtan mahsup edilip edilmeyeceği tartışılmıştır.
Bu tartışmalarda, bozma öncesi yatırılan ve Özel Dairece iadesine karar verilen harcın, dava dosyası Hukuk Genel Kurulu'nda incelenmeden önce, ilgilisi tarafından Yerel Mahkeme'ye başvurulup geri alınabileceği ve bu durumda Hukuk Genel Kurulu'nca dava dosyasının harçsız olarak incelenmesi ihtimalinin olabileceği gibi davaların denetimindeki aksaklıkların giderilmesi açısından, iade edilen harcın yatıran tarafından geri alınması ve direnme kararını temyiz sırasında yeniden yatırılmasının gerekli olduğu görüşü ile bunun yanı sıra yatırılan harcın, büyük bürokratik sıkıntılar sonucu iade alınabileceği, bu nedenle talep halinde mahsup edilmesinin daha uygun olacağı görüşü ileri sürülmüştür.
Yapılan tartışmalar sonunda; kural olarak, dosyada ilk temyiz sırasında yatırılıp da, bozma ilamında iadesine karar verilen miktar varsa ve bu miktar ilgilisince dosyadan geri alınmamışsa, bu miktarın kendiliğinden yatırılması gereken harçtan mahsup edilemeyeceği ve mahkemece hesaplanan harç ve giderlerin, gerekli harç ve giderleri yatırmakla mükellef olan, temyiz edenden isteneceği; şayet temyiz eden iadesine karar verildiği halde almadığı harcın hesaplanan harca mahsubunu talep etmiş ve bu durum belgelendirilmişse, bu mahsubun belgeye bağlanarak yapılacağı, mahsup sonrası ikmali gereken harç miktarı varsa bu miktarın da temyiz edenden tahsil olunacağı; bu işlem yapılmadan dilekçenin kaydedilmesi halinde ise yukarıda da açıklandığı üzere mahkemece 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 'nun 434/3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 344- maddesi gereğince işlem yapılacağı, oyçokluğu ile kabul edilmiştir.
Oluşan çoğunluk görüşü çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde:
Eldeki davada, direnme kararını temyiz eden davacılar vekilinin açıkça ortaya konulup belgelendirilmiş bir mahsup beyanı bulunmamaktadır. Mahkemenin bu istem olmadan kendiliğinden harcı mahsup ederek, temyiz dilekçesini kaydetmiş olması doğru değildir. Ayrıca, ilk kararın temyizi için yatırılan harç miktarı, toplam 91.05 TL olup, Özel Daire bozma ilamı ile bu harçtan sadece 17.15 TL temyiz harcının iadesine, bakiye 73.90 TL temyize başvurma harcının Hazine'ye irat olarak kaydına karar verilmiştir. Buna göre, direnme kararının temyizi nedeniyle alınması gereken harcın talep tarihindeki miktarlara göre hesabıyla, 17.15 TL harç bu miktardan mahsup edildiğinde dahi temyiz tarihi itibariyle yatırılması gereken toplam harç miktarı 17.15 TL'den çok daha fazla olacaktır. Dolayısıyla mahkemece temyiz harcı olarak kabul edilen miktar, yatırılması gereken miktarı karşılamamaktadır. Dilekçe temyiz defterine kaydedildiğine göre, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 'nun 434/3 /6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 344/ maddesi gereğince işlem yapılarak, eksik harç miktarının ikmali, ikmal edilmediği takdirde temyiz dilekçesinin reddi gerekirken, temyiz şartı olan harç ikmal olunmadan dosyanın temyiz incelemesine gönderilmiş olması da doğru değildir.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş; direnme kararının temyizi nedeniyle yatırılması gereken toplam harcın hesabı ile temyiz eden davacılar vekilince mahsup talep edildiğinde bu husus belgelendirilerek, dosyada iadesi gereken ve mahsubu istenen 17,15 TL harcın hesaplanan harçtan mahsubu ile kalan miktar için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 'nun 434/3 /6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 344/ maddesi gereğince işlem yapılarak davacı tarafa muhtıra gönderilmesi ve bu muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren verilen kesin süre içinde eksik harcın ikmali halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesi; aksi halde muhtırada yer alacak yasal uyarı gereğince davacı taraf temyiz talebinden vazgeçmiş sayılacağından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi olmalıdır.
O halde; anılan işlemler yapılmak üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a yeniden gönderilmesi için, dosyanın Yerel Mahkemeye, GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.11.2011 günü oyçokluğu ile karar verildi.