20. Ceza Dairesi 2017/6310 E. , 2017/6697 K.
Yüksek Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanıklar ... ve ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanıklar hakkında 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191/8. maddesi uyarınca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 10.10.2016 tarihli ve 2016/119 esas, 2016/385 sayılı kararına, savcılık tarafından sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmaları gerektiğinden bahisle itiraz edilmesi üzerine, sanıklar hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak veya kabul etmek suçundan açılmış bir kamu davası olmadığı halde atılı suçtan cezalandırılmalarına karar verilemeyeceği cihetle itirazın farklı gerekçe ile kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin, Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.11.2016 tarihli ve 2016/997 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 09/03/2017 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen Dosyadan ;
1- Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02/03/2016 tarih ve 2016/5347 esas sayılı iddianamesi ile şüpheliler ..., ..., ... ve ...’nın 22/02/2016 tarihli eylemleri nedeniyle ile ilgili olarak ‘’ şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek suç tarihinde...tarafından yere atılan poşette ele geçirilen eroin maddelerini satışa arz için bulundurmak ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı ayrıca soruşturma yürütülen ...'ye uyuşturucu madde satmak suretiyle müsnet suçu işledikleri; şüphelilerin alınan istihbari bilgi doğrultusunda ve istihbari bilgiye uygun olarak yakalanmış olmaları, suç tarihinde içerisinde 11 pakette daralı ağırlığı 2.98 gram gelen eroin maddesi bulunan poşeti yere attığı tespit edilen şüpheli ...'ın savunmasında olay günü daha öncede uyuşturucu madde satın almış olduğu...'nun ikametine uyuşturucu madde satın almak için gittiğinde...'nun uykusu olduğunu söylemesi üzerine ...'ın yerine bir müddet uyuşturucu madde satışı yaptığını ve bu satıştan üzerinde ele geçirilen 335 TL'yi kazandığını belirtmiş olması, ele geçirilen uyuşturucu maddelerin satışa hazır paketler halinde bulundurulması, hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı ayrıca soruşturma yürütülen ...'nin daha önce ...'ndan uyuşturucu madde satın aldığını ve olay günü üzerinde ele geçirilen 1 paket eroin maddesini ...'tan 20 TL karşılığında satın aldığını, ...'yı da yakalandığı yerde 2-3 defa uyuşturucu tezgahına bakarken gördüğünü belirtmiş olması, hakkında ayrıca soruşturma yürütülen ...'nin uyuşturucu madde satın aldığı şahıslar olarak ... ve ...'ı teşhis etmiş olması ve istihbari bilgi de ... ve ... isimli şahısların uyuşturucu madde sattığı belirtilen ikamette yapılan aramada uyuşturucu madde tartımında kullanıldığı değerlendirilen hassas terazinin ele geçirilmiş olması dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde şüphelilerin suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceği, belirtilen şekilde yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek suç tarihinde ... tarafından yere atılan poşette ele geçirilen eroin maddelerini satışa arz için bulundurmak ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı ayrıca soruşturma yürütülen ...'ye uyuşturucu madde satmak suretiyle üzerlerine atılı uyuşturucu madde ticareti suçunu işledikleri; şüphelilerin savunmaları, olay tespit yakalama ve el koyma tutanağı, ön inceleme raporu ve tartı tutanağı, canlı teşhis tutanakları, ev arama tutanakları, istihbari bilgi alma tutanağı ile tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, ‘’denilerek uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediklerinin iddia olunduğu, sonrasında dosyaya giren 07/03/2016 tarihli... Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının raporuna göre ...’nun kan ve idrarında esrar, ...’nın kanında morfin idrarında ise morfin, kodein, 6-... ve 7-... bulunduğunun tespit edildiğinin anlaşıldığı
2- Yapılan yargılama sonucunda Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 10.10.2016 tarihli ve 2016/119 esas, 2016/385 sayılı kararı ile sanıklar ... ve ... hakkında ‘’ Her ne kadar sanıklar ... ve ... hakkında uyuşturucu madde ticarti yaptıkları iddiasıyla kamu davası açılmış ise de sanıkların yakalandıkları anda üstlerinde veya yakınlarında suç unsuru uyuşturucu maddenin ele geçirilemediği, sanıkların uyuşturucu madde ticareti yaptıklarına ilşkin herhanbi görgü ve tanık olmadığı, sadece sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yaptığına ilişkin istihaberi bilginin mevcut olduğu ancak sadece soyut bir istihbari bilginin sanıkları uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırmak için yeterli olmayacağı, ancak sanıklar ... ve...'un 07.03.2016 tarihli analiz raporunda da belirtildiği üzere uyuşturucu madde kullanımlarının mevcut olduğu, sanıkların da uyuşturucu madde kullandıklarını kabul etmeleri karşısında sanıklar ... ve ...'nun uyuşturucu madde kulanmak suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmalarına’’ gerekçesi ile TCK’nın 191/1 ve 62. Maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmettiği ve TCK'nın 191/8 ve 191/9 maddeleri uyarınca, 28/06/2014'te yürürlüğe giren 6545 Sayılı Yasa'nın 68. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince 5271 Sayılı CMK'nın 231/5-6 maddelerindeki koşullara tabi tutulmadan hükümlerin açıklanılmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı,
3- Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 10.10.2016 tarihli ve 2016/119 esas, 2016/385 sayılı kararına Adana Cumhuriyet Başsavcılığının ‘’ Sanıklar ... ve ...'nun diğer sanıklar ... ve ... ile birlikte 23.02.2016 günü ... sayılı yerde uyuşturucu madde ticareti suçunu işledikleri yapalan yargılama kapsamından anlaşıldığı halde;Sanıklar ... ve ...'nun eylemlerinin uyuşturucu madde kullanmak suçu olarak kabul edilerek eksik ceza tayini ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi,Kabule göre de sanıklar haklarında uyuşturucu madde kullanmak suçu yönünden Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması gerekirken iddianame ile dava konusu yapılmamış bir suç hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Yukarda belirtilen nedenlerle, sanıklar ... ve ... haklarında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın itirazen incelenerek kaldırılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur.’’ gerekçesiyle 11/10/2016 tarihinde itiraz etmesi üzerine itiraz mercii olarak dosyayı inceleyen Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2016/997 değişik iş sayılı kararıyla ve ‘’
a) Dosya kapsamına göre sanıklar ... ve ...'nun diğer sanıklar ile birlikte uyuşturucu madde ticareti yaptıkları konusunda istihbari bilgi dışında, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemenin, ... ve ...'nun, sanıklar ... ve ...ile birlikte uyuşturucu madde ticareti yapmadıkları şeklindeki kabulünde usul ve yasaya herhangi bir aykırılık görülmemiş, itirazın bu açıdan haklı olmadığı sonucuna varılmıştır.
b) CMK'nın 225 maddesine göre, hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında karar verilir. Başka bir ifade ile mahkeme dava edilmeyen bir fiil hakkında kendiliğinden yargılama yapamaz ve hüküm veremez. Yani kamu davasının konusu ile hükmün konusu maddi olay (fiil) bakımından aynıdır.
İddianamede dava konusu yapılan fiiller ; sanıklar ..., ..., ... ve ...'nun fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek suç tarihi olan 23/02/2016 tarihinde ... tarafından yere atılan poşette ele geçirilen eroin maddelerini satışa arz etmek için bulundurmak ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı ayrıca soruşturma yürütülen ...'ye uyuşturucu madde satmak filleridir.
Mahkemenin, sanıklar ...ve...'un uyuşturucu madde kullanmak eylemlerine esas kabul edilen kan ve idrar tahlil raporları, iddianamenin düzenlenmesinden sonra alınan raporlar olup bu raporlar iddianamenin düzenlenmesine esas alınmamış, bu nedenle uyuşturucu madde kullanmak eyleminin dava konusu yapılmadığı anlaşılmıştır.
Buna göre;
Mahkemenin sanıklar ... ve ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan beraat kararı verip, kullanmak için uyuşturucu madde kabul etmek/satın almak/bulundurmak suçundan ise Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmak ile yetinilmesi gerekirken dava konusu yapılmayan TCK'nın 191 maddesindeki suçtan hüküm kurup hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı vermesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, bu nedenle bu açıdan itirazın haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İtiraz incelemesi sonucunda nasıl bir karar verileceği ve bu bağlamda CMK'nun 271/2. maddesinde yer alan; 'İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir' şeklindeki düzenlemenin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde de durulmalıdır.
CMK 271/2. maddesindeki düzenlemeye göre, merci, itirazı yerinde görürse itirazın kabulüyle birlikte 'itiraz konusu' hakkında da karar verecektir. Başka bir anlatımla merci, itirazı kabul ettiğinde, verilmesi ya da kaldırılması gereken bir karar varsa bunu kararı veren mahkemeye bırakmadan kendisi vermeli ya da kaldırmalıdır, örneğin görevsizlik kararına yönelik bir itirazı inceleyen merci, itirazı yerinde görürse aynı zamanda görevsizlik kararını da kendisi kaldırmalıdır. Dolayısıyla, kanunda yer alan 'İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir' hükmü, itirazı kabul eden merciin sadece 'itiraz konusu' hakkında karar vermesi şeklinde anlaşılmalıdır. Buna karşın bu hüküm itiraz konusu dışında dosyanın esası hakkında da yargılamayı sonuçlandıracak (örneğin görevsizlik kararını kaldıran merciin dosyanın esası hakkında karar vermesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı kaldıran merciin hükmü açıklaması gibi) bir karar vermesi gerektiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 26.10.2010 gün ve 182-209 sayılı kararında; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazı inceleyen merciin, itirazı yerinde görmesi halinde dosyayı hükmün açıklanması için yargılamayı yapan asıl mahkemesine göndermesi gerektiği kabul edilmiştir.
CMK'nun 271/4. maddesindeki; 'Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir' hükmü uyarınca, merci tarafından itiraz başvurusu üzerine 'itiraz konusu' hakkında verilen kararlar kesin olup, artık mahkemece yeni bir değerlendirme yapılmadan aynı kararın verilmesi söz konusu olamayacaktır. İtiraz merciince, itiraz olunan kararın kaldırılmasına müteakip, yetkili ve görevli kılınan mahkemenin yargılama sonunda vereceği hüküm, yeni hüküm sayılacağından, bu hükme karşı itiraz veya temyiz yolu açık olacaktır. ‘’ gerekçesi ile itirazın kısmen kabulüne karar verdiği anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında,
'Dosya kapsamına göre, sanıklar hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçundan kamu davası açıldığı, ancak Mahkemece sanıkların eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinde düzenlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak veya kabul etmek suçunu oluşturduğu gerekçesiyle anılan suçtan cezalandırılmaları ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 21/12/2016 tarihli ve 2016/2191-8183 sayılı ilamında da belirtildiği gibi 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanun'u ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesi yeniden düzenlenmiş olup anılan maddenin 8. fıkrasında “Bu Kanunun; a)188'inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, b)190'ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenleme nazara alınarak, 5271 sayılı Kanun’un 231/6. maddesinde belirtilen şartlar aranmaksızın sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi yasal bir zorunluluk olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir..' denilerek Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.11.2016 tarihli ve 2016/997 değişik iş sayılı karar sayılı kararının bozulması istenmiştir.
Yapılan incelemede,
Sanıklar hakkında 02/03/2016 tarihinde düzenlenen iddianamenin içeriğinde, sanıkların eyleminin iştirak halinde ...’ye uyuşturucu madde satışı yapma, diğer sanık ...’in yere attığı poşette bulunan eroini iştirak halinde satışa arz etme olarak anlatıldığı, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediklerine yönelik herhangi bir anlatımın bulunmadığı, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi 10/10/2016 tarihli kararında; sanıklar ... ve ...’un diğer sanık... ve....’ın uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarına iştirak ettiklerine, ... ve ...’den ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgileri olduğuna dair mahkumiyetlerine yeterli delil olmadığını belirterek, iddianameden sonra oluşturulan ...Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 07/03/2016 tarihli raporunu da hükme esas alarak eylemlerini kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu olarak nitelendirdiği, bu suçtan mahkumiyet hükmü kurduğu ve sonrasında TCK’nın 191/8 ve 191/9 maddeleri uyarınca hükmün açıklanılmasının geri bırakılmasına karar verdiğinin anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığı, iddianame içeriğine ve anlatımına göre olayda ele geçirilen uyuşturucuların da sanıklar ...ve ...'la bağlantısının bulunmaması nedeniyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna konu edilemeyeceği, ayrıca iddianame tarihinden sonra düzenlenen sanıkların kan ve idrar tahlilleri sonucunda uyuşturucu bulunduğuna ilişkin rapora dayanılarak açılmış bir kamu davası bulunmaması nedeniyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hüküm kurulamayacağı yönündeki Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2016/997 değişik iş sayılı itirazın bu yönüyle kabulune ilişkin kararında kanuna aykırılık bulunmadığından, kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 30/11/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.